Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/123 sayılı dosyasında tapu kaydının iptaline karar verilmemiştir. Sözü edilen dava, çekişmeli 549 parselin tapu kaydında bulunan "orman sınırı içinde kalmıştır" şeklindeki şerhin silinmesi davası olup, mahkemece davanın reddine karar verilmiştir. Tapu kaydı henüz iptal edilmediğine ve mülkiyetin kaybından sözedilemeyeceğine göre, davacının şu aşamada tazminat isteme hakkı bulunmamaktadır. Her ne kadar orman şerhi tapu maliki davacının tasarruf yetkisini kısıtlar nitelikte ise de ve idare tarafından tapu iptali - tescil davasının açılmasını beklemeye gerek olmadan, tapu maliki tarafından da kesinleşmiş orman kadastro sınırları içinde kalan bölümün, maliki olduğu parselden ifrazı ve bu bölümün mülkiyetinin kaybı nedeniyle doğacak zararın tazminini istemeye engel bir durum bulunmamakta ise de davacının böyle bir talebi bulunmamaktadır....

    Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: KA R A R Dava ve birleştirilen davalar önalım hakkından kaynaklanan tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Davacı ve birleştirilen dosya davacıları vekilleri müvekkillerinin 296 parsel sayılı taşınmazda paydaş olduğunu belirterek önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil isteminde bulunmuştur. Davalı davanın reddini savunmuştur. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmü davalı ve davacılar ... ve ... vekili temyiz etmiştir. Temyiz harca tabi olup hükmü temyiz eden davacılar ... ve ... vekili tarafından nispi temyiz harcı yatırıldığına ilişkin kayıt ve belge dosyada yer almamaktadır....

      Davacı Hazine, çekişmeli taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu iddiasına dayanarak tapu iptali ve tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, çekişmeli taşınmazların davalı adına olan tapu kaydının iptali ile Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tapu İptali Ve tescil ... ile Makbule ... aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair ... Aile Mahkemesinden verilen 20.04.2011 gün ve 1316/467 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 04.10.2011 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davacı vekili Avukat ... geldi. Karşı taraftan gelen olmadı. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanın sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek, dosya incelendi gereği düşünüldü: KARAR Davacı ... vekili tarafından davalı ......

          Davacı Hazine, çekişmeli taşınmazların devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu iddiasına dayanarak tapu iptali ve tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda, davanın kısmen kabulüne, çekişmeli 236 ada 152 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile Hazine adına tapuya tesciline, 231 ada 15 parsel sayılı taşınmaza yönelik davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı Hazine vekili ile davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir....

            İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye göre, çekişmeli taşınmazların 1341 tarihli tapu kaydı ile Hazineden satın alındığı halde; 1972 yılında kesinleşen kadastro sırasında 221 ve 851 parsel numarası ile Hazine adına tespit ve tescil edildiği, tapu kayıtlarının iptali istemiyle davacılar tarafından açılan davanın, ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 1988/76-101 sayılı kararı ile 766 sayılı Tapulama Kanununun 31/2 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3. maddesi gereğince 10 yıllık zamanaşımının geçmiş olduğu gerekçesiyle reddedilerek 26/04/1989 tarihinde kesinleştiği, davacıların sebepsiz zenginleşme olgusunu bu tarihten itibaren öğremiş olduklarının kabulünün gerekeceği, somut olayda 6098 sayılı Borçlar Kanunun 146....

              Hukuk Dairesi 21.11.2017 tarih ve 2016/12329 Esas, 2017/15538 Karar sayılı ilamında yazılan; “Dava konusu taşınmazlar haricen satışa konu edildiği 9.5.1972 tarihinde tapuda kayıtlı bulunmaktadır. Bu sebeple resmi memur önünde yapılmayan harici satış senetlerine değer verilemez ve buna dayalı olarak iptal ve tescil isteğinde bulunulamaz. Ancak, davalı Cahide 4.2.2008 tarihli kimlik fotokopisi ekli ve parmak izi bulunan dilekçesi ile davalılar Emin, Ülker, Osman ise 15.5.2007 tarihi yargılama oturumundaki imzalı beyanlarında davayı kabul ettiklerini açıklamışlardır. Mahkemece, davacının tapu iptali ve tescil istemi yönünden az yukarıda zikredilen davalıların kabul beyanları göz önünde bulundurulmaksızın bu davalılar yönünden de tapu iptali ve tescil isteminin reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir....

                Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi gereğince, tapu sicilinin yanlış tutulması sebebiyle zarara uğrayan kişinin bütün zararlarından Devlet sorumludur. Tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse, tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar; tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı, zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı, zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse, aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise, tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup, bu tarih ise zararın meydana geldiği tarihtir. TMK.705/2. maddesi uyarınca tapu iptal ve tescil istekli davaların kesinleştiği tarih itibariyle mülkiyet hakkı sona ereceğinden bu tarih itibariyle tapusu iptal edilen gerçek ve tüzel kişilerin zararı oluşacaktır....

                ın 6292 sayılı Kanun gereği 07/04/2015 tarihinde dava konusu taşınmazın bedelini Hazineye ödeyerek satın aldığı ve taşınmazın mülkiyetinin idari bir işlemle davalıya devredildiği, davacıların 6292 sayılı Kanunun 6. maddesinde belirtilen süre içerisinde dava açmadıkları, zilyetlik hakkına dayanarak tapu iptali ve tescil talebinde bulunamayacakları, tapu kaydı idarece yapılan satış işlemi sonucunda oluştuğuna göre, dayanak satış işlemi iptal edilmeden tapu kaydının iptali ve tescil istemiyle ilgili açılan davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine, davalı Hazine ve ... Belediye Başkanlığına yönelik talebin ise kayıt maliki olmadıklarından, husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm davacılar tarafından esasa; davalı Hazine vekili tarafından vekalet ücretine yönelik olarak istinaf edilmekle; ... Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiş, karar davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir....

                  Mahkemece, davanın TMK'nın 1007. maddesine göre tazminat davası olduğu kabul edilerek, 10 yıllık zamanaşımının gerçekleştiği gerekçesiyle hüküm kurulmuş ise de; varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Şöyle ki; çekişmeli taşınmazın 1960 yılında yapılan kadastro sırasında belgesizden, 508 parsel numarası ile 27.500 m² yüzölçümüyle zeytinlik ve tarla niteliğiyle gerçek kişi adına tespit ve tescil edildiği, daha sonra Hazine tarafından, davacıların miras bırakanı olan tespit malikleri aleyhine açılan tapu iptali ve tescil davasının sonucunda, ......

                    UYAP Entegrasyonu