Davacı vekili öncelikle olağanüstü kazandırıcı zamanaşımı sebebiyle aksi halde yolsuz tescil nedeniyle tapu iptali ve tescil davası açtıklarını belirtmiş ise de, bir davada maddi olgu ve olayları (vakıaları) bildirmek taraflara, bildirilen bu vakıalara göre hukuki nitelendirmeyi yapmak ve uyuşmazlığı çözüme ulaştıracak kanun hükmünü bulup uygulamak hâkime aittir. Dava dilekçesindeki anlatıma, yargılama sırasındaki iddia ve savunmaya ve tüm dosya içeriğine göre eldeki dava, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3 maddesi uyarınca kadastro öncesi sebebe (zilyetliğe) dayalı olarak genel mahkemede açılan tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir....
Gerçekten 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12.maddesinin 3.fıkrası uyarınca, tutanakta belirtilen haklara sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastro önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunması ve dava açılması olanağı yoktur. Açıklanan nedenle, davadaki davacı Hazine isteminin kadastrodan önceki bir nedene dayanıp dayanmadığının tespiti somut uyuşmazlıkta önem kazanmaktadır. Dosyada yer alan bilgi ve belgelerden, 18.02.1953 tarihli Toprak Tevzi Komisyonu kararıyla 43 sayılı parselin mera niteliğiyle tahdit edildiği, bu tarihten çok sonra gerçekleşen imar uygulamasında çekişme konusu 15892 m2 yüzölçümündeki 110 sayılı parselin imar hudutları içerisinde kalması sebebiyle ve nedenle mera niteliğini yitirdiğinden bahisle tarla niteliğiyle belediye adına tescil edildiği anlaşılmaktadır....
Temyiz Nedenleri Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle, İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, istinaf dilekçelerindeki taleplerini ve dava dilekçelerindeki taleplerini tekrar ile ret kararının hükmen bozulmasını talep etmiştir. 3. Gerekçe 3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. 3.2. İlgili Hukuk 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesi, “Bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz.” hükmünü içermektedir. 3402 sayılı Yasa’da mülkiyete ilişkin talepler yönünden hak düşürücü süre öngörülmüştür. Hak düşürücü süre dava şartı olup yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmesi yasal zorunluluktur. 3.3....
Hukuk Dairesinin 10/09/2021 tarihli ve 2021/897 Esas, 2021/1440 Karar sayılı kararı ile davanın kadastrodan önceki hukuki sebebe dayalı tapu iptali ve tescil talebine ilişkin olduğu, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesi uyarınca kadastro tespitinin kesinleşmesinden itibaren 10 yıl geçtikten sonra kadastrodan önceki nedenlere dayanılarak dava açılamayacağı, dava tarihi olan 23/05/2019 ile kadastro tespitinin kesinleştiği 03/01/1990 tarihi arasında 10 yıldan fazla süre geçtiği gerekçesiyle istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b.1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir. V. TEMYİZ 1. Temyiz Yoluna Başvuranlar Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur. 2....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü. KARAR Davacı vekili, dava dilekçesinde belirtilen dava konusu taşınmazın kadastro tespitinden önce 1971 yılında satın alındığını, taşınmazın bu tarihten beri murisleri ve eklemeli olarak vekil edenlerinin zilyetliğinde olduğunu, tapuda kayıt maliki görünen ... oğlu ... ile ... oğlu ...'in kim olduğunun anlaşılamadığını belirterek, tapu kaydının iptali ile vekil edenleri adına tescilini talep ve dava etmiştir. Davalı ... vekili, davanın reddini savunmuştur....
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, davalılar Hazine ve Tapu Müdürlüğü tarafından hükmün istinaf edilmesi üzerine Konya Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiş ve iş bu karar, davalılar vekilince temyiz edilmiştir. 3402 Sayılı Kadastro Kanunu’nun 12. maddesi uyarınca; “30 günlük ilan süresi geçtikten sonra, dava açılmayan kadastro tutanaklarına ait sınırlandırma ve tespitler kesinleşir. Kadastro müdürü tarafından onaylanarak kesinleşen tutanaklar ile kadastro mahkemesinin kesinleşmiş kararları; kesinleşme tarihleri tescil tarihi olarak gösterilmek suretiyle en geç 3 ay içinde tapu kütüklerine kaydedilir. Bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz.”...
Davacı, 2002 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında 128 ada 57 parsel sayılı taşınmazın kendisi ve dava dışı ... adına paylı olarak tespit ve tescil edildiğini belirterek; bu taşınmazın doğu ve kuzeyinde yol olarak tespit harici bırakılan taşınmaz bölümünün kadastrodan önceki zilyetliği ve tapu kaydı da gözetilerek 128 ada 57 parsel sayılı taşınmaza ilave edilmek suretiyle tesciline karar verilmesi istemiyle 2010 yılında dava açmıştır. Mahkemece, dava açmak için gerekli makul sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de; varılan sonuç usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır. Gerek 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nda, gerekse yürürlükte bulunan diğer mevzuatta, kadastro sırasında tescil harici bırakılan taşınmazların kadastrodan önceki nedenlere dayalı olarak tescili istemiyle açılacak davaların, belirli bir süre içinde açılmasını öngören bir hüküm mevcut değildir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tapu iptali, tescil davası üzerine yapılan yargılama sonunda: Davanın reddine ilişkin verilen hüküm davacı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı tapu kaydına ve kadastro öncesi sebebe dayanarak genel kadastro sonucu davalılar adına oluşan tapu kaydının iptali ve tescili isteği ile dava açmıştır. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Mahkemece 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesi gereğince on yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine dair hüküm kurulmuşsa da, verilen karar dosya kapsamına ve yasaya uygun düşmemektedir. Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde; “Bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz.” denmektedir. Davacı Hazine tarafından açılan bu dava, çekişmeli 149 ada 118 parsel sayılı taşınmazın tapuya tescili esnasında Komisyon kararının dikkate alınmaması üzerine yapılan yanlışlık nedeniyle yolsuz tescile karşı açılan tapu iptal ve tescil davasıdır. Dolayısıyla dava, kadastrodan önceki hukuki sebebe dayanmamaktadır. Bu nedenle, Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde öngörülen hakdüşürücü süre bu davada uygulanamaz....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazların yaklaşık 60 yıldan bu yana babası ve daha sonra babasının vefatı ile kendisinin zilyetliğinde olduğunu, kadastro çalışmaları sırasında okuryazarlığı olmayan müvekkile bu taşınmazların kendisi adına tescil edildiği kadastro memurları ve aralarında husumet olan o gün ki muhtar tarafından beyan edildiğini, bu beyana güvenen müvekkilin de kadastro tutanaklarına karşı itirazda bulunmadığını ve dava açmadığını, 3402 sayılı Kadastro Kanun'unun 12/3 maddesi'nin; "Bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz." şeklindeki düzenleme olsa da, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamayacağı ve dava açılamayacağı hükmünü amir olup işbu davanın kadastrodan önceki hukuki sebebe dayanmayıp müvekkilin kadastro çalışmaları...