Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bu kural, malzeme sahibinin, elattığı taşınmazın başkasının mülkü olduğunu bilmemesini veya beklenen tüm dikkat ve özeni göstermesine karşılık bilebilecek durumda olmamasını ya da yapıyı yapmakta haklı bir sebebinin bulunmasını ifade eder. Malzeme sahibinin tescil istemi ile açtığı davada iyiniyetin varlığı iddia ve savunmaya bakılmaksızın mahkemece re’sen araştırılmalıdır. Ne var ki, 14.02.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında belirtildiği gibi olay ve karinelerden, durumun özelliklerine göre kendisinden beklenen dikkat ve özeni göstermemiş olduğu açık bulunan malzeme sahibinin temliken tescil talebinde bulunması mümkün değildir. Çünkü bu gibi durumlarda kötüniyet karşı tarafın ispatı gerekmeden belirlenmiş olur....

    Bu kural, malzeme sahibinin, elattığı taşınmazın başkasının mülkü olduğunu bilmemesini veya beklenen tüm dikkat ve özeni göstermesine karşılık bilebilecek durumda olmamasını ya da yapıyı yapmakta haklı bir sebebinin bulunmasını ifade eder. Malzeme sahibinin tescil istemi ile açtığı davada iyiniyetin varlığı iddia ve savunmaya bakılmaksızın mahkemece re’sen araştırılmalıdır. Ne var ki, 14.02.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında belirtildiği gibi olay ve karinelerden, durumun özelliklerine göre kendisinden beklenen dikkat ve özeni göstermemiş olduğu açık bulunan malzeme sahibinin temliken tescil talebinde bulunması mümkün değildir. Çünkü bu gibi durumlarda kötüniyet karşı tarafın ispatı gerekmeden belirlenmiş olur....

      Türk Medeni Kanununun 756/2. maddesi gereğince "Başkasının arazisinde bulunan kaynaklar üzerindeki hak bir irtifak hakkı olarak tapu kütüğüne tescil ile kurulur" hükmü doğrultusunda kaynak hakkı ancak tapuda düzenlenecek resmi senetle tapu malikinin rızası ile kurulabilir. Yine benzer şekilde Türk Medeni Kanununun 837. maddesi de "Başkasının arazisinde bulunan kaynak üzerinde irtifak hakkı, bu arazinin malikini suyun alınmasına ve akıtılmasına katlanmakla yükümlü kılar. Bu hak, aksi kararlaştırılmadıkça başkasına devredilebilir ve mirasçıya geçer. Kaynak hakkı, bağımsız nitelikte ve en az 30 yıl için kurulmuş ise tapu kütüğüne taşınmaz olarak kaydedilebilir” şeklinde düzenlenmiştir. Madde hükmünde belirtildiği üzere, kaynak irtifakı doğrudan kişiye bağlı olarak kurulabileceği gibi başkalarına devri de kararlaştırılabilir. Bağımsız ve daimi hak olarak tesis edildiğinde tapu kütüğüne ayrı bir sayfaya kaydı da mümkündür....

        HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2020/737 KARAR NO : 2023/584 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : AKÇADAĞ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 30/01/2020 NUMARASI : 2018/183 2020/9 DAVA KONUSU : Tapu İptali Ve Tescil KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda kurulan hükmün Bölge Adliye Mahkemesince incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle dosya incelendi....

        ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 04/04/2019 NUMARASI : 2017/697 ESAS - 2019/235 KARAR DAVA KONUSU : Tapu İptali Ve Tescil (Taşkın Bina Yapımı Nedeniyle) KARAR : K A R A R TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin Lüleburgaz Sarıcaali Köyü 2519 parsel sayılı taşınmazın maliki olduğunu, davalı tarafın ise müvekkilin parseline komşu olan Sarıcaali Köyü 2520 parsel sayılı taşınmazın maliki olduğunu, müvekkilin taşınmazı iktisap tarihi olan 1985 tarihinde kendi arazisi üzerinde bina inşaatına başlamış olduğunu, iki yıl kadar inşaatın temel aşamasında kalmış ve kademeli olarak yapılarak 1987 yılında kullanılır hale gelmiş ve o tarihten bu yana müvekkil tarafından kullanılmakta olduğunu, müvekkilin bugüne kadar olan kullanımlarına davalının herhangi bir itirazda bulunmamış olduğunu, müvekkilin dava konusu parsel ile ilgili gerekli ölçümleri yaptırmış olmasına rağmen her nasılsa müvekkili tarafından...

        Mecit Dağbaşı tarafından davaya konu taşınmaz üzerine bina yapımı hususunda Tapu Kadastro Müdürlüğü'ne imar uygulaması bakımından yasal süresi içerisinde başvuruda bulunulmuş olup ilgili tarihlerde davaya konu taşınmazın da içinde kaldığı bölgenin ev yapımı için imar planının bulunmaması sebebiyle bina yapılamadığının beyan edildiği hususları dikkate alınarak anılan yasa ve yönetmelik hükümleri gereğince davalılar adlarına olan tapu kaydının yolsuz tescil niteliğinde bulunduğu ve davacının taşınmazın tapusunun iptali ile adına tescil talep etmekte haklı olduğu anlaşıldığından asıl davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir....

        Dosya kapsamı ve toplanan delillerden, davacı ... vekilinin 23.12.1996 tarihinde, dava konusu 64 ada 5 parsel sayılı taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğunu iddia ederek tapu iptali, tescil ile elatmanın önlenmesi ve yıkım istemleriyle eldeki davayı açtığı, mahkemece davanın reddine karar verildiği, kararın temyizi üzerine Dairece, tapu iptali ve tescil ile elatmanın önlenmesi istemleri yönünden görevli mahkemenin Kadastro mahkemesi olduğundan görevsizlik kararı verilmesi, Kadastro mahkemesinin kararı bekletici mesele yapıldıktan sonra eldeki davada yıkım istemi yönünden bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulduğu, hükmüne uyulan bozma ilamına göre, tapu iptali, tescil ve elatmanın önlenmesi davaları yönünden görevsizlik kararı verilip dosyanın Kadastro Mahkemesine gönderildiği, ......

          Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: _K A R A R_ Davacı, davalılar miras bırakanı ...’den aldığı borcun teminatı olmak üzere maliki olduğu 984 parsel sayılı taşınmazı 26.07.1999 tarihinde tapudan davalılar miras bırakanına devrettiğini, onun muvafakati ile üzerine iyiniyetle bina yaptığını ve borcunu ödediğini ileri sürerek, Türk Medeni Kanununun 724. maddesi hükmü uyarınca temliken tescil istemiştir. Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, inanç sözleşmesinin ve taşınmazın teminat olarak davalılar devredildiğinin kanıtlanamadığı, temliken tescil koşullarının da gerçekleşmediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacı temyiz etmiştir....

            Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2018/200 esas 2020/433 karar sayılı gerekçeli kararın kesinleşmediğini ve istinaf edildiğini, HMK'nın md. 367/(2). maddesinde, Kişiler Hukuku, Aile Hukuku, taşınmaz mal ve haklara ilişkin kararlar kesinleşmedikçe icra işlemi yapılamaz hükmünün yer aldığını, işbu davanın da taşınmaz mülkiyetine ve bir ayni hakka dayalı olduğunu belirterek takibin iptaline karar verilmesini talep etmiştir. DOSYADA TOPLANAN DELİLLER: Düzce İcra Müdürlüğü'nün 2020/13566 esas sayılı dosyası. İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARAR ÖZETİ: Mahkemece; alacaklı tarafından ilamlı icra takibine başlandığı, borçlunun icra mahkemesine başvurusunda dayanak ilamın kesinleşmeden takibe konulamayacağı iddiasıyla takibin iptali isteminde bulunduğu, takip konusu ilamın incelenmesinde tapu iptali tescil (başkasının taşınmazına bina yapımı nedeniyle) davası sonunda verilmiş olup, Düzce 3....

            "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı/karşı davalı vekili tarafından, davalı/karşı davacı aleyhine 01.05.2008 gününde verilen dilekçe ile Türk Medeni Kanununun 724.maddesi uyarınca tapu iptali ve tescil istenmesi, davalı/karşı davacı tarafından davacı/karşı davalı aleyhine 01.07.2008 gününde verilen dilekçe ile elatmanın önlenmesi ve kal istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine, karşı davanın kısmen kabulüne dair verilen 23.07.2010 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı/karşı davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Asıl dava, Türk Medeni Kanununun 724.maddesine dayalı tescil, olmadığı takdirde levazım bedeli olan 10.000,00 TL’nin tahsili istemlerine ilişkindir. Karşı davada, mülkiyet hakkı sahibi paydaş olduğu taşınmaza haksız elatmanın kal suretiyle giderilmesini istemiştir....

              UYAP Entegrasyonu