Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davalı vekil istinaf dilekçesinde özetle : davacının TMK 2. md. kapsamında iyi niyetli olmadığını, taşınmazda orman şerhi olduğunu, zamanaşımı süresinin dolduğunu, tapu iptal işleminin kesinleşmiş bir mahkeme kararına dayandığını, husumet yokluğu sebebiyle red kararı verilmesi gerektiğini, taşınmazın orman vasfı sebebiyle arazi olarak değerlendirilemeyeceğini, kapitalizasyon faiz oranının, objektif değer artış oranının hatalı uygulandığını, faizin hatalı uygulandığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. DEĞERLENDİRME ve GEREKÇE : Açılan dava TMK 1007. Maddede düzenlenen tapu sicilinin tutulmasından kaynaklı maddi tazminat davasıdır....

Hukuk Dairesi 2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun (2797 sayılı Kanun) 40 ıncı ve Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 18 inci maddeleri uyarınca yapılan ön incelemede; dava konusu uyuşmazlığın niteliği ve temyizin kapsamının uygulama kadastrosunun iptali olmazsa, tapu sicilinin hatalı tutulması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin olduğu anlaşılmıştır. Yargıtay Büyük Genel Kurulunun dairelerin iş bölümüne ilişkin 25.01.2023 tarihli ve 2023/1 sayılı kararı uyarınca dosyayı inceleme görevi Yargıtay (8). Hukuk Dairesine ait olduğundan, 2797 sayılı Kanun’un 60 ıncı maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca gerekli inceleme yapılmak üzere dosyanın ilgili daireye gönderilmesine karar vermek gerekir. KARAR Açıklanan sebeple; Dosyanın YARGITAY 8. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 27.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....

    Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; kendilerine husumet yöneltilemeyeceğini, davanın zamanaşımına uğradığını, hükmedilen tazminatın fahiş olduğunu, faiz başlangıç tarihinin hatalı olduğunu, beyanla istinaf yoluna başvurmuştur. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE: Dava, TMK' nun 1007. Maddesine dayalı , Tapu sicilinin hatalı tutulmasından kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. Davacının da hissedarı olduğu taşınmazların bir kısmının tapu kaydının orman niteliğinde olduğu gerekçesiyle iptal edildiği anlaşılmıştır. Her ne kadar ormanların özel mülkiyete konu olması mümkün değil ise de, tapu sicili hatalı olarak tutulduğundan, TMK'nın 1007. maddesi kapsamında Devletin kusursuz sorumluluğunun bulunduğu ve davacının zararının tazmininin yerinde olduğu (bakz. Y. 20....

    Tapu işlemleri, kadastro tespiti işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğundan, tapu kütüğünün oluşumu aşamalarında kadastro işlemleri ile tapu işlemlerinin bir bütün oluşturduğu kuşkusuzdur. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesinde kabul edilen sorumluluğun doğabilmesinin ilk şartı, Tapu Sicil Tüzüğünün 7 nci maddesinde sayılan ana ve yardımcı sicillerin Devlet tarafından tutulması için gerekli bir eylem veya işlemin bulunmasıdır. Bildirim yükümlülükleri, sicilin tutulmasına ilişkin araçların korunması, saklanması, kayıtların yazımından önce gerekli araştırmaların yapılması, siciller ile ilgili örneklerin ilgilisine verilmesi, sicildeki bilgilerin eksik ya da yanlış çıkartılması gibi hususlar da tapu sicilinin tutulması kavramı içine girmektedir. Devletin sorumluluğundan söz edebilmek için bu kayıtların tutulması sırasında bir hatanın mevcut olması veya gerçeğe aykırı bir sicilin tutulmuş olması gerekir....

      Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi gereğince, tapu sicilinin yanlış tutulması sebebiyle zarara uğrayan kişinin bütün zararlarından Devlet sorumludur. Tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse, tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar; tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı, zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı, zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse, aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise, tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup, bu tarih ise zararın meydana geldiği tarihtir. TMK.705/2. maddesi uyarınca tapu iptal ve tescil istekli davaların kesinleştiği tarih itibariyle mülkiyet hakkı sona ereceğinden bu tarih itibariyle tapusu iptal edilen gerçek ve tüzel kişilerin zararı oluşacaktır....

      Bu nedenle, Devletin tapu sicilinin tutulmasından kaynaklanan sorumluluğuna dayanılarak açılan davalarda, bu sorumluluk hallerine ilişkin olarak düzenlenen zamanaşımı, munzam zarar ve hakkaniyet indirimi ya da makul indirim kurallarının uygulanma imkanı yoktur. T.M.K.nun 1007. maddesine dayanılarak açılan davalar için ayrıca zamanaşımı öngörülmediğinden, 6098 sayılı Borçlar Kanunun 146. (mülga 818 sayılı Borçlar Kanunun 125. maddesindeki) 10 yıllık genel zamanaşımı süresinin uygulanması söz konusu olacaktır. 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi gereğince, tapu sicilinin yanlış tutulması nedeniyle zarara uğrayan kişinin bütün zararlarından Devlet sorumludur. Tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse, tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar; tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır....

      Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımına uğradığını, tazminat şartlarının oluşmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti İpotek işlemlerinin ipoteğin yapıldığı tarihteki mevzuatlara uygun yapıldığı, tapu sicilinin yanlış tutulması sebebine dayalı maddi tazminat şartlarının oluşmadığı, davacının sosyal, fiziki ve kişilik değerlerine saldırı niteliğinde bir eylem de bulunmaması sebebiyle manevi tazminat koşullarının da oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. İleri Sürülen İstinaf Sebepleri İstinaf kanun yoluna davacı vekili tarafından başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; borçlu şirketten işçilik alacağı bulanan birçok kişinin alacağını alamaması sebebiyle aynı sebebe dayanarak dava açtıklarını, davaların Yalova 1....

      maddeleri gereğince tapu kaydında irtifak hakkı süresi olarak belirtilen bir günlük sürenin dolması yada herhangi bir süre olmaması, irtifak alanının miktarının yazılı olmaması sebebiyle geçersiz olan irtifak hakkı şerhinin terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın Kadastro Kanunun 13. maddesi gereğince hak düşürücü süre nedeniyle usulden, olmadığı takdirde haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın esasa ilişkin nedenlerle reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; davanın Kadastro Kanunu 12/3 maddesi uyarınca hak düşürücü süre sebebiyle reddine karar verilmiştir. Karara karşı taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur....

      Zira devletin sorumluluğu kusursuz sorumluluktur.Dayanaksız ya da hukuksal duruma uymayan kayıtlar düzenlemek, taşınmazın niteliğinde yanlışlıklar yapmak da aynı kapsamda düşünülmelidir.Bilindiği üzere; bu tür davaların kural olarak kayıt maliki ya da mirasçıları tarafından açılması gerekir ise de; davacı idarenin Türk Medeni Kanununun 1025. ve 1007. maddeleri gereğince tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan sorumlu olacağı, TMK’nun 1007. maddesinde düzenlenen sorumluluğun kusursuz sorumluluk olup, bu madde kapsamında Hazinenin tazminat davasına muhatap ve tazminata mahkum olabileceği gözetildiğinde, eldeki davanın açılmasında ve sonuçlandırılmasında davacı idarenin hukuki yararının bulunduğu kuşkusuzdur. Öte yandan; Tapu Sicili Tüzüğü’nün 74. maddesi " Kütük yevmiye defteri ve yardımcı sicillerde, belgelere aykırı tescil veya esaslı yazım hatasının düzeltilebilmesi için ilgililerin yazılı olurunun alınması gerekir....

        Dava, tapuda sahte vekaletname ile yolsuz tescil nedeniyle tapunun iptalinden dolayı 4721 sayılı TMK'nun 1007.maddesi gereğince tapu sicilinin hatalı tutulması kaynaklı rücuen tazminat istemine ilişkindir. Mahallinde 18/03/2019 tarihinde keşif icra olunmuş inşaat ve gayrimenkul değerlendirme uzmanından oluşan heyet tarafından taşınmazların değeri yöntemine uygun şekilde belirlenmiştir. Yapılan yargılama neticesinde asıl davanın kabulüne, birleşen davanın ise kısmen kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı Maliye Hazinesi tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Taşınmazların tapu siciline kaydedilmesi ve sicillerin doğru oluşturulmasından dolayı Devletin sorumluluğunu düzenleyen Medeni Yasa'nın 1007. maddesinde tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devletin sorumlu olduğu vurgulanmıştır....

        UYAP Entegrasyonu