Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Somut olayda; davacıların murisi Raziye ile davalıların murisi Raziyeden hangisinin kayıt maliki olduğu hususunun tespite muhtaç olduğu, her iki tarafında kayıt malikinin kendi murisleri olduğunu ileri sürdüğü bu hususta gerek verasetin iptali ve gerekse tapu maliki ve murislerin aynı kişi olduğunun tespiti yönünde derdest yargılamalar bulunduğu tapu malikinin gerçek mirasçıları belirlendiğinde verasetin infazı sırasında zaten şerhin bir kısıtlama getirmeyeceği esasen yatılı şerhin uyarı niteliğinde veraset belgesine dikkat edilmesi amacına dayalı olduğu yukarıda açıklanan tespitler yapılmadan mirasçı bulunup bulunmadığı belli olmayan davacıların husumetlerinin de tartışılacağı gibi hukuki yararları da bulunmadığı İDM'nin değerlendirmesinde bir yanılgı olmadığı kanısına varılmıştır....

Mahkemece, tarafların delil olarak dayanmış oldukları tapu kayıtlarında malik olarak isimleri geçen şahıslar konusunda ortaya çıkan karışıklığın ve tereddütlerin işbu davadan ziyade ayrı bir dava olan tapu kaydında düzeltme ya da tapu maliki ile tarafların kök murisleri olan şahısların aynı kişiler olup olmadıkları hususunda açılacak bir tespit davasının veya tapu iptali ve tescil davasının konusunu oluşturduğu, davacıların murisi ... ile davalıların murisi ...'in muhtemel ölüm tarihleri, yaşadıkları yerler, farklı köylerde yaşamış olmaları, sulbünden gelen şahıslar, taraflar arasında neseben herhangi bir bağın bulunmaması ve yukarıda izah edilen nedenlerle tarafların murislerinin farklı kişiler olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacılar ve müdahil davacılar vekilleri temyiz etmiştir. Dava, mirasçılık belgesinin iptali istemine ilişkindir....

    Somut olaya gelince; tapu kayıt maliki ve tarafların kök mirasbırakanı ... 31.01.1968 tarihinde ölmüştür. Davacılar kök murisin kızı ...... ile damadı ...'in mirasçıları olup, yakın miras bırakanları ...'in dava konusu taşınmazları 1964 yılında haricen kayıt malikinden satın aldığı iddiasına dayanmaktadırlar. Davacıların yakın mirasbırakanları ... 1996 yılında, ... ise 1975 yılında ölmüştür. Kayıt maliki olan kök murisin kızı ......'in 1975 yılında ölmesiyle davacılar ve ... bu tarihten itibaren ...'ın mirasçısı sıfatını kazanmışlardır. 26.05.1954 tarih 7/17 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca elbirliği mülkiyetinde, mirasçılar arasında kazanmayı sağlayan zilyetlik işleyemeceğinden olağanüstü kazandırıcı zamanaşımı ile hak iktisap etmek mümkün değildir. Taksim olmadığı takdirde bir mirasçının zilyetliği diğer mirasçılar adına sürdürülmüş sayılır....

      Tapu Sicil Müdürlüğüne husumet yöneltilerek açılması gereken kayıt düzeltme davalarında, mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılmalı, kayıt maliki ile ismi düzeltilecek kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır. Bu saptama yapılırken de aşağıda açıklanan yöntem izlenmelidir. 1-Düzeltilecek tapu kaydı tüm dayanakları ile birlikte getirtilmelidir. 2-Nüfus Müdürlüğünden, kayıtta geçen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişinin kaydının bulunup bulunmadığı sorulmalı, kaydı düzeltilecek kişinin nüfus kaydı, tapu ve dayanakları ile bağlantı oluşturacak şekilde incelenmeli, gerekirse kök kayıtlar da istenmelidir. 3-Taşınmazın bulunduğu mahalde kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. 4-İstem konusunda tanık dinlenmelidir. 5-Tüm bu araştırmalar sonucu hala kesin bir kanaat oluşmamış ise, tanıklar ve varsa tespit bilirkişileri de taşınmaz başında dinlenerek keşif yapılmalıdır....

        kızı ... olarak gözüktüğünü yine Ada 96, parsel 3 sahife 614’de kayıtlı taşınmazın tapu kaydında malikin ... kızı ... ... olarak gözükmesi gerekirken ... kızı ... olarak gözüktüğünü, murislerinin tapu kaydında soyadlarının yazılmaması nedeniyle zarara uğradığını ileri sürerek tapu kaydına, tapu kayıt maliklerinin soyadlarının eklenmesini istemiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hükmü davalı İdare vekili temyiz etmiştir. Tapu kayıtlarının düzgün tutulmasında kamu yararı bulunup, kamu düzenine ilişkin kayıt düzeltme davalarında mülkiyet nakline ... vermemek için tapu maliki ile adının düzeltilmesi istenen kişinin aynı şahıs olup olmadığının kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanması gerekir....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ:SULH HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ: TAPU KAYDINDA DÜZELTİM Taraflar arasında görülen tapu kaydında düzeltim davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; KARAR- Dava, tapu kayıt malikinin davacıların mirasbırakanı ile aynı kişi olduğunun tespiti isteğine ilişkindir. Davacılar, dava konusu 13 parça taşınmazın kayıt maliki olan ... oğlu ... ile ......

            Bu saptama yapılırken de aşağıda açıklanan yöntem izlenmelidir. 1-Düzeltilecek tapu kaydı tüm dayanakları ile birlikte getirtilmelidir. 2-Nüfus Müdürlüğünden, kayıtta geçen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişinin kaydının bulunup bulunmadığı sorulmalı, kaydı düzeltilecek kişinin nüfus kaydı, tapu ve dayanakları ile bağlantı oluşturacak şekilde incelenmeli, gerekirse kök kayıtlar da istenmelidir. 3-Cumhuriyet Savcılığı aracılığıyla, taşınmazın bulunduğu mahalde kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. 4-İstem konusunda tanık dinlenmelidir. 5-Tüm bu araştırmalar sonucu hala kesin bir kanaat oluşmamış ise, tanıklar ve varsa tespit bilirkişileri de taşınmaz başında dinlenerek keşif yapılmalıdır. Açıklanan bu hususlar çerçevesinde inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında davanın kabulü yoluna gidilmelidir....

              Nüfusa kaydedilmeden ölmüş veya herhangi bir nedenle nüfusta kaydı bulunmayan kişilerin tapu kaydındaki kimlik bilgilerinin düzeltilmesi mümkün değil ise de bu gibi durumlarda tapu malikinin davacıların murisi ile aynı kişi olduğunun ispatlanması halinde “çoğun içerisinde az da vardır” kuralı gereğince bu yönde bir “tespit kararı” verilmelidir. Hal böyle olunca; mevcut duruma göre şahsın artık nüfus siciline tescili mümkün olmadığından ve dolayısıyla tapu kaydındaki kimlik bilgileri de nüfus kayıtlarına göre düzeltilemeyeceğinden tapu kayıtlarında intikal yaptırılabilmesi için mahkemece “talep konusu taşınmazın tapu kaydında malik olarak görünen ... ile davacılarn kök murisi ....’in aynı kişi olduğunun tespitine” şeklinde bir tespit hükmü kurulması gerekirken yazılı olduğu şekilde düzeltme kararı verilmesi doğru değildir. İlgili idarenin temyiz itirazları yerindedir....

                Dairenin 30.06.2011 gün, 7057 Esas ve 3841 Karar sayılı geri çevirme kararında bildirildiği gibi, temyiz incelemesi sırasında gözönünde tutulmak üzere nizalı parsele revizyon gören tapu kaydının kök kayıt maliki ... oğlu ...’a ilişkin mirasçılık belgesi dosya arasına konularak gönderilmiş ise de; Pazar Sulh Hukuk Mahkemesinin 2011/785 Esas ve 804 Karar sayılı veraset belgesinde kök kayıt maliki İsmail oğlu ...’ın 1913 yılında öldüğü açıklandığı gibi, revizyon gören tapu kaydındaki açıklamalara göre mirasçılardan ...’ın kızı olan davacıların yakın miras bırakanı Ayşe Karadoğan ve mirasçılarının mirasçılık belgesinde yer almadıkları anlaşılmıştır. Bu itibarla, gönderilen mirasçılık belgesindeki kayıt malikinin ölüm tarihi ve mirasçıları ile dosyada mevcut dava konusu parsele revizyon gören tapu kaydının iktisap hanesinde belirtilen ölüm tarihi ve mirasçılar arasında çelişki bulunmaktadır....

                  Bu saptama yapılırken de aşağıda açıklanan yöntem izlenmelidir. 1-Düzeltilecek tapu kaydı tüm dayanakları ile birlikte getirtilmelidir. 2-Nüfus Müdürlüğünden, kayıtta geçen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişinin kaydının bulunup bulunmadığı sorulmalı, kaydı düzeltilecek kişinin nüfus kaydı, tapu ve dayanakları ile bağlantı oluşturacak şekilde incelenmeli, gerekirse kök kayıtlar da istenmelidir. 3-Taşınmazın bulunduğu mahalde kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. 4-İstem konusunda tanık dinlenmelidir. 5-Tüm bu araştırmalar sonucu hala kesin bir kanaat oluşmamış ise, tanıklar ve varsa tespit bilirkişileri de taşınmaz başında dinlenerek keşif yapılmalıdır. Açıklanan bu hususlar çerçevesinde yapılacak inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında davanın kabulü yoluna gidilmelidir....

                    UYAP Entegrasyonu