WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davalı ... davacının iddialarını kanıtlaması gerektiğini savunmuş, mahkemece ... aleyhine açılan davanın pasif husumet ehliyeti yokluğundan reddine, diğer davalılar yönünden davanın kabulüne karar verilmiş, hükmü tapu sicil müdülüğü vekili temyiz etmiştir. Dava, tapu kaydının beyanlar sütununda yer alan "... kızı ... lehine ölünceye kadar bakım şartı var" şeklindeki belirtmenin terkini istemine ilişkindir. Davacı davasını ... ile birlikte dava konusu taşınmazın kayıt maliki Hamit Karlık'nın mirasçıları olan ortaklığın giderilmesi davasındaki davalılara karşı yöneltmiştir. Ancak, beyanlar sütununda yer alan kaydın ... kızı ... lehine olup, ortaklığın giderilmesi davasının tarafları olan taşınmaz paydaşlarının kaydın silinmesinde hukuki yararları bulunmaktadır....

    Yasa ve yönetmelik hükmünde şerh kavramı kullanılmış ise de, yasanın getirdiği kısıtlamalar tapu kaydının beyanlar sütununda gösterilebilecek hususlardan bulunduğundan şerh kavramını hukuki anlamda belirtme olarak anlamak gerekir. Taşınmazların tapu kaydı incelendiğinde de beyanlar sütununda "1164 sayılı Arsa Ofisi Kanununun 11. maddesi ve Yönetmeliğin 58. maddesi uyarınca Arsa Ofisi Genel Müdürlüğünün sattığı arsaları alanlar en geç 5 yıl içinde tasdikli imar planı uyarınca inşaat yapmak zorundadırlar. 5 yıl içinde tasdikli imar planına uygun inşaat yapılmadıkça satılamaz, devredilemez veya haczedilemez" şeklinde kayıt mevcuttur. Mahkemece yapılan keşifte belirtmenin terkin edildiği taşınmazlar üzerindeki inşaatların projesine uygun yapıldıkları hususu sabittir....

      Varlığı kadastro tutanağında işaret edilen dava konusu belirtme, kaydın beyanlar hanesine 10 yıllık süre içerisinde ve 21.01.1960 tarihinde yazılmıştır. Eldeki dava ise, 27.04.2006 tarihinde açılmış bulunmaktadır. Burada öncelikle üzerinde durulması gereken sorun, kayıt maliki olan davacıların kayıttaki belirtmenin terkini için açacağı davalarda 10 yıllık hak düşürücü sürenin uygulanıp uygulanmayacağıdır. Gerçekten, 3402 Sayılı Kadastro Kanunu m.12/3’deki “bu tutanaklarda belirtilen haklara sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıl geçtikten sonra kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz” şeklindeki hüküm uyarınca şayet, taşınmazın tutanağının kesinleşmesinden itibaren 10 yıl geçmiş ise, kayıt maliki belirtmenin terkini istemi ile kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz edemez ve dava açılması olanaklı değildir....

        Türk Medeni Kanununun 1012. ve Tapu Sicil Tüzüğünün 60 ila 64. maddelerinde yedi bölüm olarak düzenlenen “beyanlar” gerek tescillerden, gerekse şerhlerden farklıdır. Kütüğün beyanlar hanesine işlenen kayıt, kural olarak ne bir ayni hak ihdas eder ne de şahsi bir hakkı güçlendirmeye yarar. Beyanların fonksiyonu, gayrimenkulle ilgili bazı fiili veya hukuki durumlara ya da zaten mevcut bulunan bazı haklara aleniyet sağlamaktan ibarettir. Somut olayda; dava konusu taşınmazın beyanlar hanesinde "222 sayılı İlköğretim Kanunu gereğince okul yeri olarak ayrılmıştır. Milli Eğitim Bakanlığının muvafakatı olmadan satılamaz" kaydı bulunmaktadır. Belirtme taşınmazın imar planı uygulaması sırasında okul yeri olması nedeniyle kayda işlenmiştir. Davacının terkin isteği değerlendirilmeden önce belirtmenin dayanağını oluşturan yasal düzenlemelere kısaca değinmek gerekmektedir....

          Dava konusu taşınmaz, 17.7.1957 tarihinde kesinleşen kadastro çalışmaları sonucu 6.7.1953 ve 15 sıra numaralı tapu kaydı ile 8770 m2 olarak 17 zeytin ağaçlı tarla vasfı ile Hamit Satıcı adına tescil edilen 7 parsel numaralı taşınmazın İmar-Islah uygulamaları sonucu çeşitli ada ve parsellere revizyon görmesi ile oluşmuştur. 7 parsel sayılı taşınmazın beyanlar hanesinde “2337 m2 fazlalık 10.8.1957 tarih 762 sayılı tezkere ile Defterdarlık ve İskan Müdürlüğüne bildirilmiştir” şeklindeki belirtme aynı şekilde şeklinde aktarılmıştır. Şimdi davacı bu kaydın terkinini istemektedir. Varlığı kadastro tutanağında işaret edilen dava konusu belirtme tapu kaydına 10.8.1957 tarihinde yazılmıştır. Eldeki dava ise, 28.11.2005 tarihinde açılmış bulunmaktadır. Burada öncelikle üzerinde durulması gereken sorun, kayıt maliki olan davacının kayıttaki belirtmenin terkini için açacağı davalarda 10 yıllık hak düşürücü sürenin uygulanıp uygulanmayacağıdır....

            Burada öncelikle üzerinde durulması gereken sorun, kayıt maliki olan davacının kayıttaki belirtmenin terkini için açacağı davalarda 10 yıllık hak düşürücü sürenin uygulanıp uygulanmayacağıdır. Gerçekten, 3402 Sayılı Kadastro Kanunu m.12/3’deki “bu tutanaklarda belirtilen haklara sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıl geçtikten sonra kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz” şeklindeki hüküm uyarınca şayet, taşınmazın tutanağının kesinleşmesinden itibaren 10 yıl geçmiş ise, kayıt maliki belirtmenin terkini istemi ile kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz edemez ve dava açılması olanaklı değildir. Yasadaki 10 yıl olarak belirlenen dava açma süresinin hak düşürücü süre olduğu ve re’sen gözetilmesi gerektiği de kuşkusuzdur....

              Burada öncelikle üzerinde durulması gereken sorun, kayıt maliki olan davacının kayıttaki belirtmenin terkini için açacağı davalarda 10 yıllık hak düşürücü sürenin uygulanıp uygulanmayacağıdır. Gerçekten, 3402 Sayılı Kadastro Kanunu m.12/3’deki “bu tutanaklarda belirtilen haklara sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıl geçtikten sonra kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz” şeklindeki hüküm uyarınca şayet, taşınmazın tutanağının kesinleşmesinden itibaren 10 yıl geçmiş ise, kayıt maliki belirtmenin terkini istemi ile kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz edemez ve dava açılması olanaklı değildir. Yasadaki 10 yıl olarak belirlenen dava açma süresinin hak düşürücü süre olduğu ve re’sen gözetilmesi gerektiği de kuşkusuzdur....

                Burada öncelikle üzerinde durulması gereken sorun, kayıt maliki olan davacının kayıttaki belirtmenin terkini için açacağı davalarda 10 yıllık hak düşürücü sürenin uygulanıp uygulanmayacağıdır. Gerçekten, 3402 Sayılı Kadastro Kanunu m.12/3’deki “bu tutanaklarda belirtilen haklara sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıl geçtikten sonra kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz” şeklindeki hüküm uyarınca şayet, taşınmazın tutanağının kesinleşmesinden itibaren 10 yıl geçmiş ise, kayıt maliki belirtmenin terkini istemi ile kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz edemez ve dava açılması olanaklı değildir. Yasadaki 10 yıl olarak belirlenen dava açma süresinin hak düşürücü süre olduğu ve re’sen gözetilmesi gerektiği de kuşkusuzdur....

                  Gerçekten, 3402 Sayılı Kadastro Kanunu m.12/3’deki “bu tutanaklarda belirtilen haklara sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıl geçtikten sonra kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz” şeklindeki hüküm uyarınca şayet, taşınmazın tutanağının kesinleşmesinden itibaren 10 yıl geçmiş ise, kayıt maliki belirtmenin terkini istemi ile kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz edemez ve dava açılması olanaklı değildir. Yasadaki 10 yıl olarak belirlenen dava açma süresinin hak düşürücü süre olduğu ve re’sen gözetilmesi gerektiği de kuşkusuzdur....

                    Dava konusu taşınmaz 16.01.1960 tarihinde kesinleşen kadastro çalışmaları sonucu 4.12.1944 ve 17 sıra numaralı tapu kaydı ile 8113 m2 olarak zeytinlik vasfı ile gerçek kişiler adına tescil edilen 8 parsel numaralı taşınmazın İmar-Islah uygulamaları sonucu çeşitli ada ve parsellere revizyon görmesi ile oluşmuştur. 8 parsel sayılı taşınmazın beyanlar hanesinde “Fazlası Hazineye aittir” şeklindeki belirtme aynı şekilde şeklinde aktarılmıştır. Şimdi davacı bu kaydın terkinini istemektedir. Varlığı kadastro tutanağında işaret edilen dava konusu belirtme tapu kaydına da 16.01.1960 tarihinde aynen aktarılmıştır. Eldeki dava ise, 8.9.2006 tarihinde açılmış bulunmaktadır. Burada öncelikle üzerinde durulması gereken sorun, kayıt maliki olan davacının kayıttaki belirtmenin terkini için açacağı davalarda 10 yıllık hak düşürücü sürenin uygulanıp uygulanmayacağıdır....

                      UYAP Entegrasyonu