"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı/karşı davalı vekili tarafından, davalı/karşı davacı aleyhine 01.05.2008 gününde verilen dilekçe ile Türk Medeni Kanununun 724.maddesi uyarınca tapu iptali ve tescil istenmesi, davalı/karşı davacı tarafından davacı/karşı davalı aleyhine 01.07.2008 gününde verilen dilekçe ile elatmanın önlenmesi ve kal istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine, karşı davanın kısmen kabulüne dair verilen 23.07.2010 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı/karşı davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Asıl dava, Türk Medeni Kanununun 724.maddesine dayalı tescil, olmadığı takdirde levazım bedeli olan 10.000,00 TL’nin tahsili istemlerine ilişkindir. Karşı davada, mülkiyet hakkı sahibi paydaş olduğu taşınmaza haksız elatmanın kal suretiyle giderilmesini istemiştir....
Hukuk Dairesi MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 02/07/2012 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil, ikinci kademede tazminat talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın tazminat yönünden kabulüne dair verilen 27/01/2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi bir kısım davalılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, Türk Medeni Kanununun 724. maddesine dayalı tapu iptali ve tescil ikinci kademede tazminat istemine ilişkindir....
Ancak, yasa koyucu somut olaydaki taşınmazların durumunu genel hükümlere bırakmamış, bu konumdaki taşınmazların maliki ile yapıyı yapan kişi arasındaki ilişkiyi Türk Medeni Kanununun 722, 723. ve 724. maddelerinde özel olarak düzenlemiştir. Uyuşmazlığın bu kapsamda değerlendirilmesi gerekecektir.Bir kimsenin kendi malzemesi ile başkasının tapulu taşınmazına sürekli, esaslı ve mütemmim cüzü (tamamlayıcı parçası) niteliğinde yapı yapması halinde diğer koşullar da mevcutsa malzeme sahibi yapının bulunduğu alan ile yapının kullanılması için zorunlu arazi parçasının tescilini mülkiyet hakkı sahibinden isteyebilir. Türk Medeni Kanununun 724. maddesinde yapı sahibine tanınan bu hak, kişisel hak niteliğinde olup, bina sahibi ve onun külli halefleri tarafından, inşaat yapılırken taşınmazın maliki kim ise ona ya da onun külli haleflerine karşı ileri sürülebilir....
Türk Medeni Kanununun 684. ve 718 maddeleri gereğince yapı, üzerinde bulunduğu taşınmazın mütemmim cüzü (tamamlayıcı parçası) haline gelir ve o taşınmazın mülkiyetine tabi olur. Ancak bir kimsenin kendi malzemesi ile başkasının tapulu taşınmazına sürekli, esaslı ve mütemmim cüzü (tamamlayıcı parçası) niteliğinde yapı yapması halinde diğer koşullar da mevcutsa malzeme sahibi yapının bulunduğu alan ile yapının kullanılması için zorunlu arazi parçasının tescilini mülkiyet hakkı sahibinden isteyebilir. Türk Medeni Kanununun 724. maddesinde yapı sahibine tanınan bu hak, kişisel hak niteliğinde olup, bina sahibi ve onun külli halefleri tarafından, inşaat yapılırken taşınmazın maliki kim ise ona ya da onun külli haleflerine karşı ileri sürülebilir. Hemen belirtmek gerekir ki, taşınmaza sonradan malik olan kişiye karşı da bu kişisel hak ancak yapı sahibini bu haktan mahrum bırakmak amacıyla arsa sahibi ile el ve işbirliği içinde olduğu iddiası ileri sürülebilir....
Bu kural, taşkın inşaatı yapan kimsenin, elattığı taşınmazın başkasının mülkü olduğunu bilmemesini veya beklenen tüm dikkat ve özeni göstermesine karşılık bilebilecek durumda olmamasını ya da taşkın inşaat yapmakta haklı bir sebebinin bulunmasını ifade eder. İyiniyetin varlığı iddia ve savunmaya bakılmaksızın mahkemece re'sen araştırılmalıdır. Ne var ki, 14.02.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında belirtildiği gibi olay ve karinelerden, durumun özelliklerine göre kendisinden beklenen dikkat ve özeni göstermemiş olduğu açık bulunan taşkın inşaat sahibinin temliken tescil talebinde bulunması mümkün değildir. Çünkü bu gibi durumlarda kötüniyet karşı tarafın ispatı gerekmeden belirlenmiş olur. Ayrıca iyiniyet inşaatın başladığı andan tamamlandığı ana kadar devam etmelidir. (Sübjektif koşul) b)İkinci koşul, yapı kıymetinin taşılan arazi parçasının değerinden açıkça fazla olmasıdır....
Asliye Hukuk Mahkemesi TARİHİ : 12/02/2014 NUMARASI : 2013/299-2014/97 Taraflar arasındaki taşkın bina yapımı nedeniyle tapu iptali ve tescil ve geçit hakkı karşı dava elatmanın önlenmesi ve kal davasından dolayı mahal mahkemesinden verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 11.12.2014 gün ve 2014/8126 Esas, 14133 Karar sayılı ilamı ile onanmasına karar verilmişti. Süresi içinde davacı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü: _ K A R A R _ Mahkemece yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve Dairemizce de benimsenen mahkeme kararının gerekçesine göre hüküm usul ve yasaya uygun bulunmuş, temyiz istemi bu gerekçelerle karşılanarak karar onanmıştır. Dairemizin onama ilamında düzeltilmesi gereken bir yön bulunmadığından, HUMK'nın 440. maddesindeki nedenlerden hiçbirisine uymayan karar düzeltme isteminin reddi gerekmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasında görülen davada; Davacı, ... ada ... parsel sayılı arsa niteliğindeki taşınmazın 2510 sayılı İskan Kanunu hükümlerine göre bina yapılması amacıyla davalı adına tescil edildiğini, tescil tarihinden bu yana taşınmazın boş bırakıldığını, 2510 sayılı yasa gereği 10 yıllık takyidat süresi sonunda üzerinde tasarruf yapılmayan ya da amacı dışında kullanılan taşınmazlar için geri alım hakkı doğacağını ileri sürerek davalı adına olan tapu kaydının iptali ile Hazine adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Davalı, yanlışlıkla kendi taşınmazı yerine başkasının taşınmazı üzerine ev yaptığını, dava konusu taşınmaz üzerindeki inşaatın temel halinde olduğunu belirtip davanın reddini savunmuştur....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı-karşı davalı vekili tarafından, davalılar-karşı davacılar aleyhine 26.12.2011 gününde verilen dilekçe ile asıl davada el atmanının önlenmesi ve kal, karşı davada temliken tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; asıl davanın kabulüne, karşı davanın reddine dair verilen 02.06.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar-karşı davacılar tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Asıl dava el atmanın önlenmesi ve kal; karşı dava TMK'nın 725. maddesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir....
İdare Mahkemesinin 1997/1435 – 1999/420 sayılı ,29.04.1999 tarihli ilamı ile 1239 ada 3 parsel sayılı taşınmazla ilgili olarak bedele dönüştürme ve ifraz işlemlerinin iptaline karar verildiği,kararın Danıştay denetiminden geçerek 06.12.2000 tarihinde kesinleştiği,bu arada ilk kayıt maliki ... tarafından 16.06.1999 tarihinde ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/1297 Esas – 2003/314 Karar sayılı dosyası ile tapu iptal ve tescil talep edildiği , mahkemenin 08.04.2003 tarihli ilamı ile davanın kabulü ile 10 ve 11 parsel sayılı taşınmazların tapusunun iptali ile davacı ... adına tapuya tesciline karar verildiği , kararın Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 09.10.2013 tarihli ilamı ile “taşınmazın 3 parsele dönüştürülmesine ve davacı adına 3 parsel olarak tesciline” şeklinde düzeltilerek onanması üzerine imar şuyulandırma öncesi kadastral hak durumuna dönülerek 1239 ada 3 parsel sayılı taşınmazın 11.05.2004 tarihinde davacı ... adına tapuya tescil edildiği anlaşılmıştır....
"İçtihat Metni" Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 01.10.2003 gününde verilen dilekçe ile elatmanın önlenmesi, kal, birleştirilen temliken tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; asıl davanın kabulüne, birleştirilen davanın reddine dair verilen 05.11.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Davacı, sayılı taşınmazın, davalının da 1541 parsel sayılı taşınmaz maliki olduğunu, kendisinin il dışında memur olarak çalışırken davalının yokluğundan istifade ederek taşınmazının doğu sınırından batıya doğru yaklaşık 80-90 cm eninde ve kuzeyden güneye uzanan taşınmazının boydan boya bir bölümünü kendi taşınmazına dahil ederek el attığını, üzerine ev ve bina yaptığını ileri sürerek davalının taşınmazına olan tecavüzünün önlenmesini ve yapıların yıkılmasını...