Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

üzerinde inceleme yapılarak, davacı ile aynı durumda olan üyelere tapuları verilmiş ise şimdiki gibi davanın kabulüne, aksi takdirde tapu iptali ve tescil isteminin reddine karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi gerekçesi ile bozulmuştur....

    Taraflar arasındaki hukuki ilişki,24.03.1997 tarihli “anlaşma senedi” başlıklı harici sözleşmeye dayanmaktadır.Sözkonusu sözleşmeye dayalı olarak dava konusu taşınmazın tapu kaydı 02.05.1997 tarihinde davacı adına tescil edilmiş,bilahare davalının kardeşi tarafından açılan tapu kaydının iptali talepli ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 1999/618 esas sayılı dava dosyasında yapılan yargılama sonucu davacı adına olan tapu kaydının iptaline karar verilmiş ve bu karar 08.10.2001 tarihinde kesinleşmiştir. BK.125.maddesi gereği zamanaşımı süresi sözleşmeden doğan davalarda 10 yıldır. Tapu kaydının iptaline ilişkin kararın kesinleşme tarihinden itibaren davanın açıldığı tarihe kadar 10 yıllık zamanaşımı süresi dolmadığından işin esasına girilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken mahkemece, davanın sözleşmeden doğduğu gözetilmeden ve davanın hukuki niteliği yanlış değerlendirilerek, yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir....

      Mahkemece verilen karar Yargıtay 15.Hukuk Dairesi 10.07.2018 tarih 2018/1891 Esas ve 2018/3000 Karar sayılı ilamında belirtilen “yüklenicinin iş bedeli yani tapu iptal ve tescil isteminin kabul edilebilmesi ve yine iş sahibinin de sözleşmeden kaynaklanan ve ek protokolden doğan haklarını isteyebilmesi için yapılan imalâtın, yani binanın imar mevzuatına uygun olması zorunlu olup, mahkemece alınan bilirkişi raporunda bu hususa değinilmediği gibi dubleks daire teras kısmında yapılan ahşap pergolenin iskana engel olduğu bildirilmekle karar tarihinden sonra yürürlüğe giren 3194 sayılı Yasa'ya eklenen geçici 16. madde hükümleri de gözetilerek belediyeden binanın iskana uygun olup olmadığı sorulmalı ve bu yönde araştırma yapılmalıdır. Bu hususlar gözetilmeden asıl ve birleşen davanın sonuçlandırılması hatalı olmuştur” gerekçe ile bozulmuştur....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 29.07.2011 gününde verilen dilekçe ile satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 28.12.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, 13.07.2009 tarihli satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Davalı, satış vaadi sözleşmesinin borcun teminatı olarak yapıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, satış vaadi sözleşmesi ile satışın yapıldığının ispatlanamaması nedeni ile davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir....

          Hükmü, davacı vekili ve davalı vekili temyiz etmiştir. 1-Yapılan yargılamaya, toplanan deliller ve tüm dosya içeriğine göre davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir. 2-Dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil; ikinci kademede ceza-i şartın tazmini istemlerine ilişkindir. Kaynağını Borçlar Kanununun 22. maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, Borçlar Kanununun 213. maddesi ile Türk Medeni Kanununun 706. ve Noterlik Kanununun 89. maddesi hükümleri uyarınca noter önünde re’sen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan sözleşme türüdür. Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Türk Medeni Kanununun 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 27.04.2011 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil mümkün değilse tazminat istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; tapu iptali ve tescil talebinin kabulüne dair verilen 13.12.2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, Türk Borçlar Kanununun 129 (818 sayılı BK m.111) maddesinde düzenlenen 3. kişi yararına sözleşmeden kaynaklanan tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. Davacılardan ... ile davalı ... arasında .......

              -K A R A R- Davacı-karşı davalı vekili, müvekkili ile karşı taraf arasında arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi düzenlendiğini, müvekkilinin sözleşmeden kaynaklanan tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini, ancak davalının tapu devir ve teslim yükümlülüğünü yerine getirmediğini ileri sürerek, davalı adına kayıtlı taşınmazın tapu kaydının iptali ile müvekkili adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı-karşı davacı vekili, müvekkili hakkında açılan tapu iptali tescil davasının reddini talep ettiklerini, inşaatın sözleşmeye uygun yapılmadığını, iskan ruhsatının alınmadığını, bu nedenle sözleşmenin feshine karar verilmesini, inşaattaki eksikliklerin tamamlanabilmesi için şimdilik ....000,00 TL'nın ve geç teslim nedeni ile sözleşmede belirtilen aylık ....000,00 TL'den kira bedeline ilişkin şimdilik ....000,00 TL'nın tazminine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

                "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 26.08.2008 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali tescil veya tazminat istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; tapu iptali tescil talebinin reddine, tazminat talebinin kabulüne dair verilen 01.07.2010 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, inanç sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemiyle açılmış, davacı 01.07.2010 tarihli ıslah beyanında davalılara 45.000 Euro ödendiğini, bunun Türk Lirası karşılığı olan 78.489,00 TL’nin davalılardan tahsilini talep etmiştir. Davalılardan Serdar, davaya cevap vermemiş, diğer davalı ... taşınmaza tapu kaydına dayanarak iyiniyetle malik olduğunu, açılan davanın reddini savunmuştur....

                  a arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi gereği isabet eden 3 nolu dairenin satışını ve arsa malikinin haklarının temlikini öngören 08.04.2004 tarihli sözleşmenin, yüklenici tarafından dava konusu bağımsız bölümün arsa malikine tesliminden önce imzalandığının tespiti halinde, sözleşmeden kaynaklanan hakların da temlik edildiği ve davacılar murisinin davalı ...'ın 3 no'lu bağımsız bölüm ile ilgili sözleşmeden doğan tüm hak ve alacaklarına halef olduğunun kabulü ile, arsa malikinin yükleniciden tapu iptali ve tescil isteme hakkının bulunması halinde davacıların da bu hakka sahip olduğunun gözönünde bulunulması gerekir....

                    Seviye bu oranın altında olup da onayları bulunmadığı kaanatine varıldığı taktirde davacının tapu iptali ve tescil istemi sözleşmenin geçersizliğinin tespiti nedeniyle reddedilmeli, onayları bulunduğu kanaatine varıldığı takdirde ise buna göre tapu iptal ve tescil istemi değerlendirilmelidir. Şayet söz konusu bağımsız bölüm arsa sahiplerinin yükleniciye devretmesi gereken son bağımsız bölüm ise sözleşmenin tarafı olan tüm arsa sahiplerinin teminatını oluşturulduğundan, sadece davalıların tapu kaydına dayalı olarak açılan davanın bu haliyle sonuçlandırılması mümkün değildir. Yüklenicinin sözleşmeden kaynaklanan tüm edimleri, tüm arsa sahipleri bakımından yerine getirilmeden son daire yüklenici adına tescil edilmemelidir. Bu itibarla, bu davanın sonucu diğer arsa sahiplerinin hukukunu da etkileyecektir. Dava konusu yerin son daire olmaması halinde de diğer arsa sahiplerinin hukuku yine etkilenecektir....

                      UYAP Entegrasyonu