ın tüm mirasçıları adına iptal ve tescil isteğinde bulunmuş ise de, sadece miras payı oranında iptal ve tescil isteğinde bulunduğu biçiminde anlamak, yorumlamak ve kabul etmek gerekir. TMK.nun 701.ve 702. maddelerinde aranan ilkeler ve özellikle tasarrufi işlemlerde (ki dava da bir tasarrufi işlemdir) öngörülen oybirliği ilkesi mirasçılar arasında açılıp yürüyen davalarda uygulanmaz. Öte yandan davacı dışında diğer mirasçılar tarafından yöntemine uygun bir biçimde harcı yatırılarak bir dava ve istek bulunmadığına göre bu mirasçılar yönünden de iptal ve tescile karar verilmiş bulunması HUMK.nun 74. maddesine aykırıdır. O halde, yalnızca davacının miras payı oranında iptal ve tescile karar verilmesi gerekirken dava dışı mirasçılar yönünden de iptal ve tescile karar verilmiş bulunması doğru değildir....
-KARAR- Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı pay oranında iptal, tescil olmadığı taktirde tenkis isteğine ilişkindir. Mahkemece, tapu iptal ve tescil isteminin kanıtlanamadığı, tenkis talebinde ise hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Toplanan deliller, tüm dosya içeriği ve özellikle de davanın kabulü halinde mirasçı sıfatıyla hak sahibi olacak ...ve ...'un beyanlarından temlikin gerçek satış olduğu, mal kaçırma amacıyla muvazaalı şekilde yapılmadığı saptanmak suretiyle tapu iptal ve tescil isteğinin reddine karar verilmesi doğrudur. Her ne kadar terditli istek olan tenkis hakkında mahkemece hak düşürücü sürenin geçtiği kabul edilmişse de mirasbırakanın ölüm ve dava tarihleri dikkate alındığında hak düşürücü sürenin geçmediğinin kabulü gerekir. Ne var ki, temlikin gerçek satış olduğu saptandığına göre tenkis isteğinin de bu nedenle reddedilmesi yerindedir. Mahkeme kararı açıklanan gerekçeyle ve sonucu itibariyle doğrudur....
-TL tazminatın tapu iptal kararının kesinleştiği tarihten işleyecek yasal faiziyle birlikle davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep etmiş, 18/02/2015 tarihli ıslah dilekçesi ile fazlaya dair haklar saklı kalmak üzere tazminat miktarı 2.285,84.-TL’ye yükseltilmiş, arttırılan kısım yönünden iptal kararının kesinleştiği tarihden itibaren faiz uygulanmasını istemiştir. Davalı ... vekili, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı ... vekili tarafından esasa ilişkin temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesi gereğince tapu sicilinin tutulmasından kaynaklı tazminat davasıdır. Dava konusu 5099 ada 11 parsel sayılı taşınmazın, ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 25/04/2012 tarihinde kesinleşen .../... E. - ......
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı vekili 27/03/2013 havale tarihli dilekçesiyle, müvekkilinin ... ilçesi, Karşıyaka mahallesi 75 ada 17 parsel sayılı 9193,00 m² yüzölçümlü taşınmazı tapu siciline güvenerek satın aldığını ancak daha sonra müvekkili hakkında tapu iptal ve tescil davası açılarak müvekkili adına kayıtlı parselin yarıdan fazla miktarındaki bölümünün tapusunun iptal edildiğini ve TMK’nın 1007. maddesi uyarınca müvekkillerinin zararından davalı Hazinenin sorumlu olduğundan bahisle fazlaya ilişkin hak saklı kalmak kaydıyla 30.000,00....
Tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse, tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar; tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı, zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı, zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse, aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise, tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup, bu tarih ise zararın meydana geldiği tarihtir. TMK.705/2. maddesi uyarınca tapu iptal ve tescil istekli davaların kesinleştiği tarih itibariyle mülkiyet hakkı sona ereceğinden bu tarih itibariyle tapusu iptal edilen gerçek ve tüzel kişilerin zararı oluşacaktır....
Bu bilgiler ışığında somut olaya bakıldığında; Devlet ormanları özel mülkiyete konu olamayacak ise de genel arazi kadastrosu sırasında taşınmazlar hakkında kadastro tespit tutanağı düzenlenerek tapu kütüğünün gerçek kişi adına oluşturulduğu, bu şekilde tapu sicili hatalı olarak tutulduğundan, TMK'nın 1007. maddesi kapsamında Devletin kusursuz sorumluluğunun bulunduğu ve davacının gerçek zararının tazmininin gerektiği açıktır. Tapusu iptal edilen taşınmazların arazi niteliğinde oldukları hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Ancak, gerçek zararın, tapu iptal kararının kesinleşme günündeki net gelir metoduna göre hesaplanması zorunlu iken, mahkemece dava tarihi olan 2014 yılı resmî rakamları esas alınarak yapılan değerlendirmeye göre hüküm kurulması doğru değildir....
Ancak dava, genel mahkemede açılan tapu iptal ve tescil davası olup, kadastro mahkemesinde açılan tespite itiraz davası değildir. Genel mahkemelerde açılan tapu iptal ve tescil davalarının kabulü halinde, sadece tapu kaydı iptal edilecek kısma yönelik tescil hükmü kurulması gerekmekte olup kalan bölüm yönünden tapu kaydı geçerliliğini koruduğundan bu bölüm hakkında tescil hükmü kurulması infazda tereddüt oluşturacaktır. Somut olayda mahkemece, çekişmeli taşınmazın, tapusunun iptaline karar verilen ve fen bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen bölümü yönünden hüküm kurulmakla yetinilmesi gerekirken taşınmazın tamamı hakkında hüküm kurulması doğru olmamıştır....
Mahkemece, iddianın sabit olduğu gerekçesiyle iptal ve tescil davasının kabulüne, davada tazminat isteği olmadığından Tapu Sicil Müdürlüğü'nün sorumluluğuna gidilemeyeceği gerekçesiyle Tapu Sicil Müdürlüğü yönünden davanın sıfat yokluğundan reddine, ...Vergi Dairesi tarafından taşınmaz kaydına konulan haczin fekkine karar verilmiştir. Karar, davacı ve Vergi Dairesi vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ...'nun raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü. -KARAR- Dava, tapu iptal ve tescil isteğine olup, tapu iptal ve tescil davasının kayıt malikine yöneltilmesi gerektiğinden; davalı Tapu Sicil Müdürlüğü yönünden davanın sıfat yokluğundan reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Bu sebeple davalı Tapu Sicil Müdürlüğü lehine vekalet ücreti tayin ve takdir edilmesi sonucu itibariyle doğrudur. Davacı vekilinin bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine. Davalı ......
e ait olduğunun tespiti ile tapu kaydının beyanlar hanesine işlenmesine karar verilmiş; hüküm, davacı ...... vekili ve davalı ...... vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, kadastro öncesi sebebe dayalı tapu iptal tescil, muhdesatın aidiyetinin tespiti ve olmadığı takdirde tazminat istemine ilişkindir. HMK’nın 297. maddesinde öngörüldüğü üzere kararın hüküm sonucu kısmında taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. Esasen yerel mahkeme de davanın tapu iptal ve tescil olmadığı takdirde tazminat istemli olarak açıldığını gerekçeli kararında belirtmiştir. Buna rağmen hüküm fıkrasında tazminat talebi hakkında hüküm kurulmadığı gibi hükmün gerekçesi incelendiğinde davacının tapu iptal ve tescil talebine ilişkin olarak gerekçe gösterilmesine karşılık tazminat isteminin neden reddedildiğine dair herhangi bir gerekçe sevk edilmemiştir....
- K A R A R - Dava, kat karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptal tescil mümkün olmazsa alacak istemine ilişkindir. Mahkemece tapu iptal tescil isteminin reddine, terditli alacak isteminin kabulüne karar verilmiştir. Anılan karar davacı tarafça istinaf edilmiştir. Kayseri Bölge Adliye Mahkemesince istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiş, verilen karar davacı tarafça temyiz edilmiştir. Davacı 6100 sayılı HMK’nın 111. maddesine göre tapu iptal ve tescil istemi yönünden terditli dava açmıştır. Mahkemece tapu iptâli ve tescil istemine yönelik davanın talep edilen daire bakımından 9. katta davalı yükleniciye ait daire bulunmadığından reddine, daire bedeli istemine yönelik davasının kabulüne karar verilmiş ise de; davacıların öncelikli istemi tapu iptâli ve tescildir. Terditli istemlerde ilk talebin değerlendirilmesi zorunludur. Somut olayda inşaatın tamamlandığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır....