Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacının satın alma yoluyla malik olduğu arsa niteliğindeki taşınmazın orman tahdit haritası içinde kalması halinde tapu malikinin mülkiyet hakkının kısıtlanacağı kuşkusuzdur. Bu durumda davacının kayden maliki olduğu taşınmazın orman sınırları içinde kalan kesiminin tapu kaydının iptal edilip orman niteliği ile Hazine adına tescili ve tazminat istemiyle dava açmakta hukuki yararı bulunmaktadır. Ne var ki; mahkemece çekişmeli taşınmazın orman tahdit haritası içinde kalıp kalmadığı yönünde orman bilirkişiden rapor alınmamış, yine davacının tapunun iptaline ve orman niteliği ile Hazine adına tesciline ilişkin isteği hakkında olumlu veya olumsuz hüküm kurulmadan tazminata hükmedilmiştir....

    Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerler, genel kadastro sırasında orman sınırları içinde olduğu için tapulama dışı bırakılmış ve Hazine tarafından 364 parsel sayısı ile ihdasen tapu kaydı oluşturulmuşsa da, orman tahditi içinde kalıp devlet ormanı olan taşınmazın bu niteliğini koruduğu sürece her hangi bir kurum yada kişi tarafından tapu kaydı oluşturulamayacağı, bu nedenle hiçbir yasal ve hukuki dayanağı bulunmayan, bu tapu kayıtlarına değer verilemeyeceği, bu durumu göz önünde bulundurmadan, yolsuz olarak sicil oluşturulmuşsa da, 766 Sayılı Yasanın 46/2 ve 3402 Sayılı Yasanın 22/1. maddeleri gereğince ikinci kadastronun yolsuz (T.M.Y.nın 1025. md.) ve bütün sonuçlarıyla hükümsüz olması nedeniyle malikine mülkiyet ... kazandırmayacağı ve T.M.Y.nın 1026 (E.M.Y.nın 934....

      Dava konusu taşınmazın 1942 yılı tahdidi içinde kalıp makiye ayrıldığı gerekçesiyle Hazine tarafından açılan tapu iptal tescil davasının reddine ilişkin sözü edilen kesinleşmiş mahkeme kararı, ... tapu iptal tescil davasında taraf olmadığından ve bu kararla kesinleşmiş orman kadastrosu iptal edilmediğinden Orman Yönetimini bağlamaz. Orman Yönetiminin taraf olmadığı, Hazinenin tapu iptal tescil davasının reddine ilişkin mahkeme kararı karşısında, kesinleşen orman kadastrosu daha güçlü bir delil sayılır. Kesinleşen orman kadastro sınırları içinde bulunan ve hukuken orman olan taşınmaz hakkında, kadastro yoluyla oluşturulan tapu kaydı yolsuz tescil niteliğindedir. Medeni Yasa mülkiyet hakkının doğumunu nedene (illete) bağlı bir hukuksal işlem olarak kabul etmiştir. Medeni Yasanın sistemine göre; tescilin geçerli olabilmesi ve mülkiyet hakkının doğması için geçerli bir hukuksal nedene dayanması zorunludur....

        Bunlardan ayrı olarak çekişmeli taşınmazın öncesinin orman niteliğinin ve hukuki durumunun belirlenmesi ve eğiminin doğru olarak hesaplanması için belediyede bulunan halihazır harita ve münhanili haritalar ile varsa topografya haritaları bulundukları yerden getirtilerek bir jeolog aracılığı ile uygulanmamıştır....

          İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye ve uzman bilirkişi raporlarına göre, çekişmeli taşınmazın 1946 yılında kesinleşen orman kadastro sınırları içinde kaldığı ve 1975 yılında 1744 sayılı Yasa 2. madde uygulaması ile orman niteliğinin yitirilmesi nedeniyle Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığı, öncesi orman olan ve bu niteliğini kaybetmesi nedeniyle orman sınırları dışına çıkarılan taşınmazların 27.01.2009 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 5831 sayılı Yasanın 5. maddesiyle, 6831 sayılı Yasaya eklenen Ek 10. maddesi uyarınca, Orman Yasasının 20/06/1973 tarih ve 1744 sayılı Yasayla değişik 2. maddesi, 23/09/1983 tarihli 2896 ve 05/06/1986 tarihli 3302 sayılı Yasalarla değişik 2. madde 1. fıkra (B) bendi uygulamalarına göre çıkarma işleminin kesinleştiği tarihten itibaren kazandırıcı zamanaşımı yolu ile iktisap edilemeyeceği, davacının dayandığı, Hazinenin taraf olduğu asliye hukuk mahkemesinin 1984/236-202 sayılı tescil ilamı ile...

            Bu nedenle; mahkemece, öncelikle çekişmeli parselle ilgili Orman Yönetimi tarafından açılmış bir tapu iptal tescil davası, yada Hazine tarafından devlet ormanı savı ile açılmış bir tapu iptal tescil davası bulunup bulunmadığı araştırılarak, böyle bir dava varsa ilgisi nedeniyle davalar birleştirilmeli, daha sonra önceki bilirkişiler dışında halen ... ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman yüksek orman mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi ve bir harita mühendisinden veya olmadığı takdirde bir tapu ... memurundan oluşturulacak kişilik bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte 2 Eylül 1986 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan 6831 Sayılı Orman Yasasına Göre Orman Kadastrosu ve Aynı Yasanın 2/B Maddesinin uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 54. maddesi uyarınca hazırlanan Orman Kadastrosu Teknik İzahnamesinin 49. maddesinde yazılı “orman sınır noktası ve hatların uygulanmasında tutanaklardan, orman kadastro haritasından, ... fotoğraflarından...

              ilişkin olduğu, taşınmazın öncesinin orman olsun olmasın, o yer kesinleşen orman sınırı içinde bulunduğu sırada oluşturulan tapu kayıtlarına değer verilemeyeceği gibi, taşınmazın öncesinin orman sayılan yer olması ve 1744 Sayılı Yasanın 2/1....

                Yönetimi, çekişmeli taşınmazın ... Köyünde yapılan ve kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kaldığı iddiasıyla ham toprak olan niteliğinin iptaliyle orman niteliğiyle ... adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, çekişmeli 168 ada 1 parsel sayılı taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğundan ham toprak olan niteliğinin iptaliyle orman niteliğiyle ... adına tesciline karar verilmiş, hüküm davalı ... tarafından temyiz edilmiştir. Dava, tapu iptali ve tescil niteliğindedir....

                  Müdahil davacı gösterilen Orman Yönetiminin davaya usulüne uygun olarak harcını yatırarak katılımı bulunmadığı gibi, bilirkişi orman mühendisi raporunun ekindeki 1956 ve 1988 tarihli memleket haritaları ile 1950 tarihli hava fotoğrafında çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerin açık alan olarak göründüğü, doğu yönden genel yola cepheli olduğu, orman bilirkişi raporunda eğimin %5 ila 8 ve eski tarihli memleket haritalarında üzerinde maki formunda çalılık ve yer yer taşlık ve orman içi açıklık alan sınırları içerisinde olduğu belirtilerek orman sayılan yerlerden olduğu bildirilmiş ise de taşınmazın eğiminin düşük olması yukarıda belirtildiği şekilde 1950 yılından itibaren hava fotoğrafında ve memleket haritalarında açık alanda gözükmesi, 1985 yılından itibaren lokasyon sahası olarak kullanılması ve 2006 yılında 3402 Sayılı Yasaya göre yapılan arazi kadastrosu ve orman sınırlamasında da orman dışarısında bırakılıp kesinleşmesi nedeniyle taşınmazın orman sayılan yerlerden olmadığı anlaşılmaktadır...

                    "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Kadastro sonucu ... Mahallesi çalışma alanında bulunan 108 ada ... parsel sayılı 976.79 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olması nedeniyle davalı Hazine adına tespit ve tescil edilmiş, kadastro tutanağının beyanlar hanesinde; taşınmaz üzerindeki zeytin ağaçlarının ...’a ait olduğu açıklanmıştır. Davacı ..., kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tapu iptal ve tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, çekişmeli 108 ada ... parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir....

                      UYAP Entegrasyonu