Mahkemece iddia savunma ve dosya kapsamında; dava konusu taşınmazın dava dışı üçüncü kişilere ait olduğu, taşınmaz malikleri ile kooperatif arasında herhangi bir kat karşılığı inşaat sözleşmesi olmadığı gibi davalı Kooperatif Genel Kurulu tarafından dava konusu daire ve dükkanların satışı için kooperatif yönetim kuruluna herhangi bir yetki verilmediği bu nedenle usulüne uygun bir satışın olmadığı gerekçesiyle tapu iptal ve tescil talebinin reddine, ayrıca davacı tarafından dava konusu dairelerden dolayı eksiklik ve kira alacağına ilişkin herhangi bir usulüne uygun delil sunulamadığı gerekçesiyle de tazminat talebinin reddine karar verilmiştir. Kararı davacı vekili temyiz etmiştir. Dava kooperatif aleyhine açılan tapu iptal, tescil ve tazminat davasıdır....
in gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. KARAR Davacı, davalı ...’den ihale ile 17.4.1969, 28.4.1969 ve 27.9.1974 tarihlerinde dört adet taşınmaz satın aldığını, taşınmazların zilyetliklerinin devredilmesine rağmen tapu devirlerinin ise yapılmadığını, daha önce açmış olduğu tapu iptal ve tescil davasının da reddedilerek kesinleştiğini ileri sürerek, tapu devri yapılamayan dört adet taşınmazın, tapu iptal ve tescil davasının kesinleştiği 11.10.2001 tarihindeki rayiç değerleri olan 300.000.000.000 TL’nin, aynı tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir....
Mahkemece, davacının davasının kısmen kabul kısmen reddi ile, davacının tapu iptal tescil talebinin reddine, davacının portföy tazminatına yönelik talebinin reddine, dolgu masrafı ve ağaçlandırma bedeline yönelik talebinin kabulü ile, 22.247,25- TL dolgu miktarı ve 6.345,00- TL mütemmim cüz değeri olmak üzere toplam 28.592,25TLnin dava tarihi olan 28/03/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine, davacı tarafın fazlaya ilişkin taleplerin reddine, karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili ve davalı vekili istinaf etmiş, istinaf dilekçelerinde özetle; Kahramanmaraş 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/155 esas 2018/550 karar sayılı ilamının kaldırılmasını ve talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemişlerdir. Dava harici satış işlemine dayalı tapu iptal ve tescil, olmadığı taktirde tazminat isteğinden ibarettir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ -KARAR- Mahkeme kararındaki nitelendirmeye göre dava; kamulaştırmasız elatmadan kaynaklanan tazminat ve kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkin olup, yargılama sırasında kamulaştırmasız elatmadan kaynaklanan tazminat isteğine ilişkin dava tefrik edilmiş olup, eldeki dava kadastro öncesi nedene dayalı iptal ve tescil istemine ilişkindir. Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 21.01.2013 tarih ve 1 sayılı kararı ile aynen kabul edilen ve 26.01.2013 günü Resmi Gazetede yayımlanarak 01.02.2013 tarihinde yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin işbölümü uyarınca temyiz incelemesi Yargıtay 16.Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan nedenlerle, dosyanın ilgisi yönünden 16. Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 04.10.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Bası s. 150- 151'de, YHGK 21.1.1982 tarih 4- 548/34 XX 280/8 sh.1066) Yargıtay kararlarında da belirtildiği üzere tapu kaydının düzeltilmesi olanak içinde bulundukça zarardan söz edilemeyeceği ve Hazineye karşı tazminat davası açılamayacağından bahsedilmekle davaya konu taşınmaza ilişkin henüz davacının zararına neden olacak şekilde bir mülkiyet kaybının oluşmadığı, davacı tarafın tapu iptal tescil davası açarak elde edebileceği hukuki sonuca TMK m. 1007 ile ulaşmak istemesinde hukuki yararının olmadığı, kaldı ki henüz bir zarardan da söz edilemeyeceği, iş bu nedenle davacı tarafın öncelikle hak düşürücü süre içerisinde tapu iptal tescil davası açması gerektiği, açılan bu davanın reddinin kesinleşmesi halinde TMK'nın 1007. maddesi kapsamında bir zarardan söz edilebileceği anlaşılmakla davacı tarafın davasının HMK'nın 114/1- g ve 115. maddelerince hukuki yarar yokluğu nedeniyle usulden reddine karar vermiştir....
İddianın ileri sürülüş biçimi ve içeriğine göre kadastro harici bırakılan bir taşınmazın sonradan özel mülk haline getirilmiş olmasının davacılara taşınmazın mülkiyeti bakımından bir hak bahşetmeyeceği gözetilmek suretiyle mahkemece davanın iptal ve tescil isteği bakımından reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Ne var ki, davada iptal ve tescil olmadığı takdirde tazminat isteğinde de bulunulmuştur. Asıl dava iptal ve tescil olduğuna göre buna bağlantılı olarak açılan tazminat davasının da genel mahkemelerde açılması gerekeceği tartışmasızdır. Kaldı ki, kadastro harici bırakma işlemi bir mahkeme hükmüne dayanmakta olup, idarece tesis edilen ve 2577 Sayılı Yasanın 2.maddesinde de öngörülen idari işlemden kaynaklanan bir sebeple oluşmadığına göre anılan yasa hükmü uyarınca da idari yargının görevli olmayacağı açıktır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVATÜRÜ:ZİYNET EŞYALARININ İADESİ, TAPU İPTAL VE TESCİL Taraflar arasında birleştirilerek görülen ziynet eşyalarının iadesi, tapu iptal ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece asıl ve birleşen davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'...
Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise, tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup, bu tarih ise zararın meydana geldiği tarihtir. TMK.705/2. maddesi uyarınca tapu iptal ve tescil istekli davaların kesinleştiği tarih itibariyle mülkiyet hakkı sona ereceğinden bu tarih itibariyle tapusu iptal edilen gerçek ve tüzel kişilerin zararı oluşacaktır. Dolayısıyla bu tür bir dava, taşınmazların mülkiyetlerinin yitirilmesine ilişkin iptal ve tescil davasının kesinleştiği tarihten sonra açılabileceğinden, mülkiyetin kaybedildiği tarih itibariyle de taşınmazların değerinin tespit edilmesi gerektiği kuşkusuzdur. Zararın meydana geldiği tarihe göre, tapusu iptal edilen gayrimenkulün niteliği ve değeri belirlenmelidir.Taşınmazın niteliği arazi ise gelir metodu yöntemiyle değerlendirme yapılarak gerçek değer belirlenmelidir....
Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise, tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerledirme tarihine göre belirlenecek olup, bu tarih ise zararın meydana geldiği tarihtir. 4721 sayılı TMK’nın 705/2. maddesi uyarınca tapu iptal ve tescil istekli davaların kesinleştiği tarih itibariyle mülkiyet hakkı sona ereceğinden bu tarih itibariyle tapusu iptal edilen gerçek ve tüzel kişilerin zararı oluşacaktır. Dolayısıyla bu tür bir dava, taşınmazların mülkiyetlerinin yitirilmesine ilişkin iptal ve tescil davasının kesinleştiği tarihten sonra açılabileceğinden, mülkiyetin kaybedildiği tarih itibariyle de taşınmazların değerinin tespit edilmesi gerektiği kuşkusuzdur. Zararın meydana geldiği tarihe göre, tapusu iptal edilen gayrimenkulün niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise, net gelir metodu yöntemi ile, arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir....
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; taşınmazda kadastro çalışmalarının yapılmadığı, davacının kullanımında bulunan alanın 96.568 m² olduğu, davacının Aydın 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/241 Esas sayılı davası ile zilyetliğe dayalı tapu iptal ve tescil davasının bulunduğu anlaşılmaktadır. Davacı tarafın açmış olduğu tapu iptal ve tescil davasında verilecek olan kararın eldeki davayı etkileyeceği açıktır. Hal böyle olunca; Aydın 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/241 Esas sayılı tapu iptal ve tescil davasının 6100 Sayılı HMK’nin 165/1. maddesi uyarınca sonucunun beklenmesi, ondan sonra karar verilmesi gerekirken, anılan husus gözardı edilerek karar verilmiş olması doğru değildir....