İnkâr edilen imzanın borçluya ait olduğu anlaşılırsa ve itiraz ile birlikte takip ikinci fıkraya göre durdurulmuşsa, borçlu sözü edilen senede dayanan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere inkâr tazminatına ve takip konusu alacağın yüzde onu oranında para cezasına mahkûm edilir ve itiraz reddedilir. " hükmüne yer verilmiştir. Madde metninden de anlaşılacağı üzere, borçlu tarafından yapılan imzaya itirazın kabulü halinde, mahkemece takibin durdurulmasına karar verecektir. Somut olayda ise, imzaya itirazın kabul edildiği halde, mahkemece takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekir iken, takibin iptaline hükmedilmesi isabetsiz olup hükmün bu nedenle bozulması gerekir ise de anılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından kararın düzeltilerek onanması gerekmiştir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile Alanya 1....
“Somut olayda, takibe konu çekin muhatap bankaya ibraz edildiği, ancak çek üzerinde, çekin keşidecisinin imzası uyuşmadığından hiçbir işlem yapılamadığına dair şerhin mevcut olduğu, ibraz tarihi olarak ise 29.06.2015 tarihinin bulunduğu görülmekle, alacaklının TTK'nun 796 ve 808. maddeleri gereğince müracaat hakkını kaybetmediği anlaşılmaktadır.” (Yargıtay 34 XX 302/16653 E. 2017/8610 K) Öte yandan, dava dilekçesinde çekin yetkili imzasının bulunması gerektiği beliriltmekle senedin kambiyo vasfı taşımadığı ileri sürülmekte ise de “Borçlu, imzaya itiraz etmek istiyorsa, bunu (imzaya itirazını) ödeme emrine itiraz dilekçesinde açıkça bildirmek zorundadır. (168/4) Mesela, “senetteki imzayı inkar ediyorum.” “imzaya itiraz ediyorum” “imza sahtedir” “imzayı kabul etmiyorum” “imza bana ait değildir” “senet imza etmedim” gibi” (Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı S.799) davacının itirazı imzaya itiraz mahiyetinde olmadığından bahisle.. Davanın reddine..." karar verildiği görülmüştür....
GEREKÇE: Uyuşmazlık icra takibinde borçlunun tüzel kişiliği bulunmadığından hakkında takip yapılamayacağına ilişkin takibin iptali ve imzaya itiraz davasıdır. Adana Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin 01/10/2019 tarih 2018/2483 esas 2019/1507 karar sayılı ilamı ile istinaf başvurusunun kabulü ile " şikayetin reddine" karar verilmiş, karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Karar Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 08/06/2020 tarih 2019/13367 esas 2020/4057 karar sayılı ilamı ile "Somut olayda davacı borçlu firma vekilinin 24.07.2017 havale tarihli şikayet dilekçesinde taraf ehliyeti olmadığından takibin iptali talebinin yanında borca ve imzayada itiraz ettiği görülmüştür....
YEREL MAHKEME KARARI : Çivril Asliye Hukuk Mahkemesinin 16/09/2021 tarih ve 2020/268 Esas - 2021/930 Karar sayılı kararı ile; "...her ne kadar davalı yan cevap dilekçesi ile borca ve imzaya itiraz etmiş ise de Çivril İcra Müdürlüğünün 2019/474 sayılı dosyasında davalı yanın sadece borca itiraz ettiği, takibe itiraz edilirken borca itirazın yanında imzaya itirazın açıkça belirtilmediği sürece yapılmış sayılamayacağı, bu haliyle davalı yanın imzaya itirazının olmadığının kabulüyle, dosya kapsamındaki makbuzun delil başlangıcı kabul edilmesi nedeniyle tanıkların dinlenildiği, dinlenen tanıkların davacının davalı yana süt verdiğini ve bir kısım alacağını alamadığını beyan ettiği..." gerekçesiyle "davanın kabulü ile; Çivril İcra Müdürlüğünün 2019/474 Takip sayılı dosyasına konu itirazın iptali ile, takibin kaldığı yerden devamına, davacı yanın icra inkar tazminatı talebinin kabulü ile, alacağın %20'si oranında tazminatın davalıdan alınarak, davacıya verilmesine" karar verilmiştir....
Vekili dilekçesinde özetle; davacı borçluların haksız ve asılsız imzaya itirazı ile başlatılan takibin durduğunu ve sürecin haksız bir şekilde uzadığını, yapılan bu imzaya itirazın müvekkili bankayı zarara uğratma kastıyla yapıldığını, burada mağdur durumda bulunanın müvekkili banka olduğunu, borçlu tarafların imzaya itiraz ederek süre kazandığını ve müvekkili bankanın alacağını almasına engel olduğunu, 2018 yılından bu yana takibin durmakta olduğunu, haksız yere takibin durdurulmasının müvekkili bankayı zarara uğrattığını, yerel mahkemece eksik araştırma ve yetersiz gerekçelendirme neticesinde müvekkili banka aleyhine verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davada davacıların imzaya itiraz talebiyle ilerlediklerini, usule ilişkin hususlara değinilmediğini, takip konusu çekin kambiyo vasfı taşıyıp taşımadığı dahi incelenmeden davacılar hakkında başlatılan icra takibinin iptaline karar verildiğini, davacı tarafın söz konusu çekte bulunan imzaya itiraz ederek dava açmasının haksız...
İlk Derece Mahkemesi gerekçeli kararında özetle: "...Somut olayda itiraza konu takip kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takiptir ve imzaya itiraz hususu İİK m.170'te düzenlenmiştir.Öte yandan taraflar arasında yüzyüzelik ilkesinin gerçekleşmediği ve davaya konu çekteki gibi başka ciroların olduğu hallerde para cezası ve tazminata hükmedilmez.(Bkz. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin 2021/596 Esas 2021/2708 Karar sayılı emsal ilamı) imzaya itirazda, itiraz edilen imzanın itiraz eden borçluya ait olduğuna dair ispat yükü alacaklı-davalıdadır. İstinaf ilamı uyarınca Mahkememizce imza asılları celp edilmiş ise de davalı yanca ara kararda belirtilen masraf depo edilmediğinden imza inlemesi yaptırılamamıştır....
HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2019/2700 KARAR NO : 2020/2123 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : İCRA HUKUK M TARİHİ : 30/04/2019 NUMARASI : 2018/285 ESAS 2019/402 KARAR DAVA KONUSU : İmzaya İtiraz KARAR : Yukarıda mahal tarih ve numarası açıklanan ilk derece mahkeme kararı aleyhine süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmakla, HMK'nun 352. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme ve heyetçe yapılan müzakere sonunda, gereği düşünüldü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili hakkında İstanbul Anadolu 11 İcra Müdürlüğünün 2018/175 sayılı icra dosyası ile kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile başlatılan takip dayanağı çekin arkasında müvekkili adına yapılan cirodaki imzanın müvekkiline ait olmadığını, borca ve imzaya itiraz ettiklerini beyanla, takibin iptaline, %20 den az olmamak üzere tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir....
Mahkemece toplanan deliller ve hükme dayanak alınan bilirkişi raporu doğrultusunda; sözleşmedeki müşteri hanesindeki imzanın davalının eli mahsulü olmadığının tespit edildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davalı borçlu takibe itirazında borcun aslına ve ferilerine itiraz ettiğini bildirmiştir. İtiraz üzerine açılan itirazın iptali davasında davalı davaya cevap vermemiş ve duruşmalara gelmemiştir. Mahkemece re’sen imza incelemesi yaptırılarak davanın reddine karar verilmiştir. Takibe itirazındaki itiraz sebepleri ile bağlı olmayan davalı davaya cevap vermediğinden iddiayı inkar etmiş sayılırsa da, cevap vermemek takip konusu belgedeki imzaya itiraz anlamına gelmez. Bu durumda mahkemece, davalının, takip konusu belge ve borca itirazı yönünden isticvap edilerek sonucuna göre işlem yapılması gerekir....
Bölge Adliye Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkikinin alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de; Alacaklı tarafından bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile başlatılan takipte borçlu İcra Mahkemesi'ne başvurusunda; senetteki imzanın kendisine ait olmadığı, imzaya, borca, faize ve tüm fer'ilerine itiraz ederek takibin iptali gerektiği istemiyle icra mahkemesine başvurduğu, ilk derece mahkemesince imzaya itirazın kabulü ile takibin davacı borçlu yönünden takibin durdurulmasına, asıl alacak bedeli üzerinden %20 tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine ve asıl alacak bedeli üzerinden %10 para cezasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine...
Bu durumda, mahkemece, ispat yükünün alacaklıda olduğu kuralı gözetilerek, uzman bilirkişilerden oluşturulacak bir kuruldan yeniden rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, alacaklı vekilinin yeniden bilirkişi incelemesi yapılması yolundaki talebi göz ardı edilerek, kesin kanaat içermeyen mevcut rapor hükme esas alınarak, borçlunun imzaya itirazının kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. Öte yandan kabule göre; İİK'nun 170/3. maddesine göre; icra mahkemesi, 68/a maddesinin dördüncü fıkrasına göre yapacağı inceleme sonunda, inkâr edilen imzanın borçluya ait olmadığına kanaat getirirse itirazın kabulüne karar verir. İtirazın kabulü kararı ile takip durur. O halde, mahkemece, borçlunun imzaya itirazı kabul edildiğine göre, İİK'nun 170/3. maddesi uyarınca takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken; takibin iptali yönünde hüküm tesisi de doğru bulunmamıştır....