Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Hukuk Dairesi HÜKÜM/KARAR : Esastan Ret İLK DERECE MAHKEMESİ : Fethiye İcra Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki usulsüz tebligat şikayeti ve haczedilmezlik şikayetinden dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince; usulsüz tebligat iddiası yönünden şikayetin kabulü ile, şikayetçi borçlu muris ...'e yapılan 26.11.2020 tarihli tebliğ işleminin usulsüz olduğunun tespitine, tebliğ tarihinin 23.12.2020 tarihi olduğunun kabul ve tespitine, haczedilmezlik iddiası yönünden şikayetin reddine karar verilmiştir. Kararın şikayet eden-borçlu mirasçıları vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun reddine karar verilmiştir....

    olup mahkeme hatalı değerlendirme yapmak suretiyle karar verildiğini, takip ve dava konusu senetlerin kambiyo vasfına haiz ve müvekkilinin de yetkili hamil olarak kambiyo takibi yapma hakkına sahip olduğunu, ödeme emrinin, borçlulara usulüne uygun olarak tebliğ edildiğini, davacının aynı dilekçe ile hem takibin iptali hem usulsüz tebligat şikayetinde bulunmasının mümkün olmadığını, tebligat mazbata aslının sunulması için taraflarına süre verilmişse de, tebliğ mazbatası aslının icra dosyasında bulunabileceğinin izahtan vareste olduğunu, evrak aslının saklanması ve mahkemece istendiğinde sunulması yönündeki sorumluluk da icra müdürlüğüne ait olduğunu, dolayısıyla, mazbata aslının sunulmasının taraflarından beklenemeyeceğinden mahkemece taraflarına süre verilmesinin de hukuka aykırı olduğunu belirterek, istinaf başvurularının kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın reddi ile takibin devamına ve davacı tarafların kötü niyetli itirazları nedeniyle %20’ den az olmamak...

    Evrak tebliğ imkansızlığından muhatabına iade" şeklinde yazıldığını, yapılan tebligatın Tebligat Kanunu ve Tebligat Tüzüğü'ne aykırı olduğunu, tüzüğün 128.maddesine ve yönetmeliğin 30.maddesine rağmen bila dönen tebligatta beyanına başvurulduğu belirtilen Canpolat Kaya'nın imzası olmadığı gibi imzadan imtina ettiğine dair herhangi bir ifadenin de bulunmadığını, bu sebeple bila dönen tebligatın ve buna bağlı olarak TK 21/2 hükmüne göre yapılan tebligatın usulsüz olduğu açık olmasına rağmen davanın reddine karar verilmiş olmasının hukuka aykırı olduğunu, bu durumun müvekkilinin hukuki dinlenilme hakkını ihlal ettiğini beyanla istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Dava, usulsüz tebliğ şikayeti ve imzaya itiraza ilişkindir. 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 10/1. maddesinde; ''Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır....

    Tebliğ işleminin usulsüzlüğü iddiasının yasal dayanağı İİK'nun 16. maddesi olup, bu yöndeki şikayetin, aynı maddenin 1. fıkrası uyarınca usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten itibaren 7 gün içerisinde icra mahkemesine yapılması zorunludur. 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesine göre; “Tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi addolunur.” Şikayetçinin bildirdiği öğrenme tarihi esas olup, bu tarihin aksi karşı tarafça ancak yazılı belge ile ispatlanabilir. Hukuk Genel Kurulu'nun 12/02/1969 tarih ve 1967/172-107 sayılı kararında da benimsendiği üzere, beyan edilen öğrenme tarihinin aksi tanık beyanıyla ispat edilemez. Somut olayda şikayetçiye 89/2 ve 89/3 haciz ihbarnameleri de tebliğ edilmiş ve bunlara yönelik olarak herhangi bir usulsüz tebligat şikayeti ileri sürülmemiştir....

      İDDİA VE SAVUNMANIN ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili aleyhine kambiyo senedine özgü takip başlatıldığını, ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğini, takipten 19/04/2022 tarihinde haberdar olduklarını, ayrıca takip dayanağı çekin ödeme tarihinin 15/02/2017 tarihi olduğunu, vade tarihinden itibaren 3 yıllık süre geçtikten sonra takip başlatıldığını, çekin zamanaşımına uğradığını, kambiyo senedine özgü takip yapılamayacağını söyleyerek ödeme emri tebliğ tarihinin 19/04/2022 olarak düzeltilmesine, takibin iptaline karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; ödeme emrinin 06/04/2022 tarihinde davacı tarafa tebliğ edildiğini, davanın süresi içerisinde açılmadığını, yapılan tebligatın usulüne uygun olduğunu, söyleyerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir....

      Alacaklı tarafından tahsil edilen paranın iadesi ancak İİK'nun 40. ve 361. maddelerine göre mümkündür. İİK'nun 361. maddesi gereğince; icra dairelerince borçludan fazla para tahsil olunarak alacaklıya verildiği yahut yanlışlıkla bir tarafa para tediye olunduğu hesap neticesinde anlaşılırsa, verilen para ayrıca hükme hacet kalmaksızın o kimseden geri alınır. Ancak, İİK'nun 361. maddesi hükmünün uygulanabilmesi için icra dairesince borçludan fazla para tahsil edilmiş olması ya da yanlışlıkla ödeme yapılmış olması gerekmektedir. Haczin sonradan kaldırılmış olması önceden yapılan kesintileri hükümsüz kılmaz. Somut olayda, borçlunun usulsüz tebligat şikayeti üzerine takibin durdurulması, mahkemenin de kabulünde olduğu üzere, İİK'nun 361. maddesi koşullarının oluştuğunun kabulü için yeterli olmadığı gibi takibin kesinleşmemiş olması da haciz işlemi sırasında borçlu tarafından ödenen ve alacaklı tarafından tahsil edilen paranın iadesini gerektirmez....

        İcra Hukuk Mahkemesi'nin 16/04/2021 tarih ve 2021/43 Esas 2021/309 Karar sayılı mahkeme kararının süresi içinde istinaf yolu ile tetkiki davacı T1 Vekili tarafından istenmesi üzerine dosya dairemize gönderilmekle dava dosyası için düzenlenen inceleme raporu dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: DAVA: Davacı T1 Vekili dava dilekçesinde özetle; Mersin 7. İcra Müdürlüğünün 2017/8348 esas sayılı dosyasında müvekkiline ait ve aile konutu olarak kullanılan haline münasip ev olan Mersin ili Mezitli ilçesi 614 ada 4 parsel C Blok 16. Kat 33 nolu mesken nitelikli taşınmaz üzerine haciz şerhi işlendiğini, haciz şerhi nedeniyle gönderilen 103 davet kağıdının usul ve yasaya aykırı tebliğ edildiğini, öncelikle 103 davet kağıdının tebliğ işleminin usulsüzlüğünün tespitinin gerektiğini beyan ederek, meskeniyet şikayetinin ve usulsüz tebligat şikayetinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı TEB A.Ş....

        Her ne kadar borçlu tarafından şikayet dilekçesinde, hem ihalenin feshi hem de ödeme emri tebliğ tarihinin düzeltilmesi ile haczedilmezlik şikayeti birlikte istenilmiş ise de, her bir başvurunun incelenme yöntemleri ve sonuçları da farklıdır. Bu durumda mahkemece, ödeme emri tebliğ tarihinin düzeltilmesi ve haczedilmezlik şikayeti yönünden dosyanın tefrik edilmek suretiyle yargılamanın sürdürülmesi gerekirken, bu husus gözardı edilerek sonuca gidilmesi doğru bulunmamıştır. Diğer taraftan şikayetçi borçlu, satış ilanı tebliğ işleminin usulsüz olduğunu ileri sürerek ihalenin feshi isteminde bulunmuştur. İİK'nun 127. maddesi gereğince; taşınmaz satışlarında, satış ilanının bir örneği borçluya tebliğ edilmelidir....

          Tebligatın usulsüzlüğünün tespiti ve dolayısıyla tebliğ tarihinin düzeltilmesi durumunda, haciz uygulamasının başlayacağı tarih ile mal beyanında bulunma tarihinin değişebileceği veya varsa kesinleşmeden önce konulan hacizlerin kaldırılabileceği nedenle borçlunun şikayette hukuki yararı vardır (HGK'nun 27.06.2001 tarih ve 2001/12-543 E. - 2001/560 K. sayılı kararı). Kural olarak icra mahkemesi kararlarının uygulanması için kesinleşme gerekmez. İcra Mahkemesi kararları verildikleri tarih itibariyle hüküm ve sonuç doğurur. Ayrıca usulsüz tebligat şikayetine ilişkin kararın infazı için kesinleşmesi gerektiğine dair özel bir yasal düzenleme de bulunmamaktadır. Somut olayda ilk derece mahkemesince; "...borçlunun ... 4....

            DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE: Uyuşmazlık, Gelibolu İcra Müdürlüğünün 2019/194 Esas sayılı dosyasında usulsüz tebliğ şikayeti ve dosya kesinleştirilmesi işleminin iptali istemine ilişkindir. HMK 297/2 maddesi gereğince hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait söz tekrar edilmeksizin taleplerden her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında şüphe ve tereddütten uzak şekilde gösterilmesi usulen mecburidir. Somut olayda, dava dilekçesinde iki davacı olduğu halde mahkemece (hangisi hakkında kurulduğu da muğlak olacak şekilde) tek davacı hakkında hüküm kurulduğu ilk derece mahkemesince davacıların tümü hakkında olumlu ya da olumsuz herhangi bir değerlendirmede bulunulmadığı ve hüküm kurulmadığı aşikardır....

            UYAP Entegrasyonu