Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Ancak, alacaklı takibinde 68. maddede sayılan belgelerden birine dayanmıyorsa borçlunun takibe itirazdan sonra menfi tespit davası açmakta hukuki yararı mevcut değildir. Menfi tespit davasının bu nedenle reddi gerekir. SONUÇ: Hukuki yararın dava şartı olduğu HMK'nun 114.maddesinde düzenlenmiştir. Tespit davalarında hukuki yararın bulunup bulunmadığının araştırılması gerekir. Mahkeme tespit davalarında bu arada menfi tespit davasında hukuki yararı kendiliğinden araştırır ve yarar yoksa menfi tespit davasını bu nedenle reddeder. Menfi tespit davasında davacı dava açmakta hukuki yararı bulunduğu gerektiğini de ispat etmelidir. Menfi tespit davası borçlu hakkında bir takip yapılmadan önce açılabileceği gibi sonrada açılabilir. Takipten önce açılan menfi tespit davasında borçlunun hukuki durumu tehlikede ise veya belirsizlik içeriyorsa hukuki yararın bulunduğu kabul edilmelidir. Takipten sonra açılan menfi tespit davasında takibin seyrine göre hukuki yararın varlığı farklılık arz eder ....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Menfi Tespit K A R A R Taraflar arasındaki uyuşmazlık kambiyo senedinden kaynaklanan takibin iptali ve menfi tespite ilişkin bulunduğuna göre, hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yüksek Yargıtay (19.) Hukuk Dairesine ait olmakla gereği için dosyanın anılan Daire Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 16.09.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

      ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2019/1006 KARAR NO : 2021/652 DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) DAVA TARİHİ : 24/12/2019 KARAR TARİHİ : 14/07/2021 KARAR YAZIM TARİHİ : 23/07/2021 Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, TALEP: Davacı vekili dava dilekçesi ile müvekkilinin ahşap panel sistemleri üreten tesisi olduğunu, davalı ile yıllardır süre gelen ticari ilişkileri olduğunu, davalıya palet satışı yapıldığını, müvekkilinin davalıdan 26.638,40 TL bakiye alacağı oluştuğunu, alacağın tahsili için Bakırköy .... İcra Müdürlüğünün ... Esas sayılı dosyası ile icra takibinin başlatıldığını, davalının itirazı neticesinde takibin durduğunu, davanın kabulüne davalının itirazının iptaline, takibin devamına, davalı aleyhine % 20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir. DELİLLER VE GEREKÇE: Taraflara usulüne uygun tebligat yapılmıştır. Bakırköy ......

        Davacının menfi tespit talebiyle ilgili değerlendirme yapıldığında; "Davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması." 6100 sayılı HMK'nun 114/1-h maddesinde dava şartı olarak öngörülmüştür. Somut olayda davacı, 102.843,00 TL alacağın tahsili amacıyla Ankara Batı İcra Müdürlüğünün ... esas sayılı dosyasıyla aleyhine başlatılan ilamsız icra takibinde, talep edilen alacağın sadece 70.000,00 TL'lik kısmına itiraz etmiş, kalan 32.843,00 TL'lik kısmını ise kabullenmiştir....

          Yapılan bir icra takibine itiraz üzerine, alacaklı tarafından “itirazın iptali” davası açılması durumunda, menfi tespit davasında ileri sürülebilecek iddialar,itirazın iptali davasında savunma sebebi olarak ileri sürülebileceğinden, bu durumda borçlunun ayrı bir menfi tespit davası açmakta hukuki yararı yoksa da, henüz alacaklı tarafından itirazın iptali  davasının açılmamış olduğu durumda ise böyle bir imkan söz konusu olmadığından, borçlunun, itirazın iptali davasının açılmasını beklemeden menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunduğunun kabulü gerekir. Nitekim söz konusu bu halde, yapılan itiraz üzerine takip durmuşsa da, “ takibe itiraz” sadece takip hukuku ile ilgili bir sonuç olup, kesin hükmün sonuçlarını doğurmaz....

            İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 10/12/2021 NUMARASI : 2021/942 ESAS 2021/1772 KARAR DAVA KONUSU : Takibin Taliki Veya İptali KARAR : Yukarıda mahal tarih ve numarası açıklanan ilk derece mahkeme kararı aleyhine süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmakla, HMK'nun 352. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme ve heyetçe yapılan müzakere sonunda, gereği düşünüldü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili aleyhine İstanbul 25.İcra Müdürlüğünün 2021/26029 sayılı dosyası ile başlatılan ilamlı icra takibine konu alacağın menfi tespit davasınında içinde olduğu birleşmiş olan 2 davanın ilam vekalet ücretleri olduğunu, icra takibine dayanak karar İstanbul 16.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/624 E. sayılı dosyası olduğunu, menfi tespit davalarında kararların kabul-ret ayırımı yapılmaksızın kesinleşmeden icra edilemeyeceğini, ayrıca vekalet ücreti ve yargılama giderlerine ilişkin hüküm bölümünün de ayrıca infaz ve icra takibine konu edilemeyeceğini belirterek davanın...

            İcra Müdürlüğünün 2017/4857 Esas) sayılı dosyası ile dava dışı alacaklı Salih Ünlütürk tarafından davalı borçlu T3 hakkında 01/06/2016 tanzim tarihli 15/09/2016 ve 10/10/2016 vade tarihli sırasıyla 25.000,00 TL ve 27.500,00 TL bedelli iki adet bonoya dayalı olarak 52.500,00 TL asıl alacak üzerinden 17/05/2017 tarihinde kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takibe geçildiği ve takibin kesinleştiği, öte yandan dosya alacağının takip alacaklısı Sami Ünlütürk'ten 20/08/2017 tarihinde davacı T1 tarafından temlik alındığı ve takibe devam edilerek davalı borçluya ait taşınmazların 14/02/2019 tarihinde satışının yapıldığı, davacı borçlunun takip alacaklısı Sami Ünlütürk ile temlik alacaklısı T1 aleyhine 20/04/2018 tarihinde açtığı menfi tespit davasında, alacağın temlikinden önce takip alacaklısı Sami Ünlütürk tarafından imzalanan 05/06/2017 tarihli ibra belgesi gereğince davacı borçlunun açtığı menfi tespit davasının Kayseri 1....

            “Davalı tarafından davacı aleyhine 10.12.2007 tarihinde başlatılan ilamsız takibin,davacının süresi içinde ödeme emrine itirazı üzerine 03.01.2008 tarihi itibariyle durduğu, davacının, henüz davalı alacaklı tarafından “itirazın iptali” davası açılmasını beklemeden menfi tespit istemiyle 24.03.2008 tarihi itibariyle eldeki bu davayı açtığı anlaşılmaktadır. Yapılan bir icra takibine itiraz üzerine, alacaklı tarafından “itirazın iptali” davası açılması durumunda, menfi tespit davasında ileri sürülebilecek iddialar,itirazın iptali davasında savunma sebebi olarak ileri sürülebileceğinden, bu durumda borçlunun ayrı bir menfi tespit davası açmakta hukuki yararı yoksa da, henüz alacaklı tarafından itirazın iptali davasının açılmamış olduğu durumda ise böyle bir imkan söz konusu olmadığından, borçlunun, itirazın iptali davasının açılmasını beklemeden menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunduğunun kabulü gerekir....

              Menfi tespit davalarında da bir talep var ise de bu talep maddi hukuk anlamında bir talep değildir. Başka bir söyleyişle, menfi tespit davalarında bir alacağın tahsili talep edilmediği gibi bu davanın sonucunda verilecek hüküm de bir alacağın tahsili sonucunu doğuran eda hükmü niteliğinde değildir. Tüm bu açıklamalara göre davanın konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat davası olmadığından ticari dava niteliğindeki menfi tespit davalarında; dava açılmadan önce arabulucuya başvuru zorunluluğu bulunmamaktadır. Ayrıca; bu konudaki Bölge Adliye Mahkemeleri arasında çıkan uyuşmazlık, Yargıtay 19. H.D. 13/02/2020 tarih, 2020/85 E. 2020/454 K. sayılı karar ile; "ticari nitelikteki menfi tespit davalarında dava açılmadan önce arabuluculuğa gidilmesinin zorunlu olmadığı ve arabulucuya gidilmiş olmasının bir dava şartı olmadığı" şeklinde giderilmiştir....

                Madde metninden de açıkça anlaşıldığı üzere menfi tespit davası açmak zorunda bırakılan borçlunun tazminat talep edebilmesi için gerekli koşullar; bu yönde bir talep olması, borçluya karşı icra takibi yapılmış bulunması ile takibin haksız ve kötüniyetli olmasıdır. ( Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku, 2006, s. 334,335) Başka bir ifadeyle; İİK.nun 72/5'nci maddesi hükmüne göre, menfi tespit davasının davacı (borçlu) lehine sonuçlanması üzerine, alacak likit olsun veya olmasın, böyle bir alacağa dayalı takibin, haksız ve kötüniyetli olması halinde, istem varsa, davacı(borçlu) lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gereklidir. Takibin haksız olması tek başına yetmemekte, ayrıca kötüniyetli olması da gerekmekte olup, ispat yükü; takibin kötüniyetli olduğunu iddia eden davacı (borçlu)’nun üzerindedir. Nitekim aynı ilkeler, H.G.K.'...

                  UYAP Entegrasyonu