Tarafların dilekçelerinde bildirdikleri delileri toplanmıştır. --- üzerinden gönderildiği, dosyanın incelenmesinde: Ödeme emrinin --- tarihinde borçluya tebliğ edildiği, borçlu vekili tarafından ---tarihinde yasal süresinde borca itiraz dilekçesi verildiği, icra dairesince takibin --- durdurulduğu, borca itiraz dilekçesinin alacaklı vekiline e-tebligat yoluyla --- tarihinde tebliğ edildiği, --- tarihinde mevzuat gereği okunmuş sayıldığı, itirazın iptali davasına esas olmak üzere arabuluculuk görüşmelerinin --- tarihinde başladığı, mahkememize tevzi edilen davanın ise -- tarihinde açıldığı, davanın borca itiraz dilekçesinin tebliğinden itibaren --- yıllık hak düşürücü sürede açılmadığı tespit edildi....
Esas sayılı ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalı tarafından icra müdürlüğünün yetkisine ve borca itiraz edildiği, yetki itirazının kabulü ile takibe Tire İcra Müdürlüğü'nün ......
İcra Müdürlüğü 2017/26173 E sayılı icra dosyasına yönelik olarak imzaya ve borca itiraz etmiş olup, 22/10/2019 tarihli duruşmada imzaya itiraz etmişlerse de; imza itirazları bulunmadığını ve borca “itfa” sebebiyle itiraz ettiklerini beyan etmiştir. Davacıya itfa iddiasına ilişkin belgeleri sorulmuş ancak dosyaya ibraz etmemiştir. Dosya mevcut durumu ile Bilirkişiye tevdi edilmiş ve 02/11/2020 tarihli raporda faiz isteminde 232,06 TL fazlalık olduğu ve takipten sonra işletilecek faiz oranının %10,50 TL istenmiş ise de 9,75 olması gerektiği belirtilmiş olmakla Mübrez rapor hüküm kurmaya elverişli bulunmuş , Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile; 24....
Borçluların icra mahkemesine başvuruları, takibe konu senet dışında borçlular tarafından sunulan tutanak kapsamına ve alacaklı vekilinin 30.05.2016 tarihli cevap dilekçesi içeriğine göre teminat iddiası olup, bu hali ile İcra ve İflas Kanunu’nun 168/5 ve 169. maddelerine dayalı borca itiraz niteliğindedir. Bu durumda, itiraz hakkında İİK'nun 169/a maddesinin uygulanması gerekmekte olup, anılan maddenin 5. fıkrasında; “İtirazın kabulü kararı ile takip durur” hükmüne yer verilmiştir. Mahkemece, borçluların borca itirazı kabul edildiğine göre, İİK'nun 169/a-5. maddesi uyarınca haklarındaki takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken, takibin iptali yönünde hüküm tesisi isabetsiz olup, mahkeme kararının belirtilen nedenle bozulması gerekir ise de, anılan yanlışlığın giderilmesi, yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından, kararın düzeltilerek onanması gerekmiştir....
Davacı borçlunun ödeme emrinin tebliğinden ve takibin kesinleşmesinden önce mirası reddettiği anlaşıldığından, olayda İİK'nın 53. maddesinin ve dolayısıyla aynı Kanun'un 16. maddesinin uygulama yeri bulunmamaktadır. Diğer taraftan, borçlunun başvurusu, bu hali ile borca itiraz niteliğinde olup, borca itirazın ise; takibin şekline göre uygulanması gereken İİK'nın 62/1. maddesi uyarınca, ödeme emrinin tebliğinden itibaren yasal yedi günlük süre içerisinde icra dairesine yapılması zorunludur....
ın ise ana para faiz ayrımı yapılmaksızın borcun 2.861,14-TL’lik kısmına itiraz ederek takibin durmasına neden olduklarını belirterek, davanın kabulü ile davalı ... açısından borca yönelik itirazın takip tarihi itibariyle 2.861,14-TL, borçlu ... açısından borca yönelik itirazın 1.681,14-TL üzerinden iptali ile takibin devamı ve %40 icra inkar tazminatına karar verilmesi istenilmiş, mahkemece;, davalı ... tarafından takip konusu borcun ferileriyle birlikte 3.100,00-TL'lik kısmı kabul edilerek takipten sonra ödenmiş olup itiraz edilen kısım nedeniyle herhangi bir borcu bulunmadığı için davalı ... hakkında açılan davanın reddine,davalı ... yönünden 4.280,00-TL aidat asıl borcun kabul edilmiş olmasına rağmen takip tarihi itibariyle 4.920,00-TL aidat asıl alacağı ve 800,00-TL işlemiş faiz borcu bulunduğu anlaşılmakla bakiye 640,00-TL'lik aidat asıl borcu ile 800,00-TL işlemiş faizi olmak üzere toplam 1.440,00-TL borçlu olduğundan bu davalı hakkında açılan davanın kısmen kabulü ile davalı ......
Taraflar arasındaki uyuşmazlık ise; davacı banka --- davalıların murisi------- gereğince davacı bankanın alacaklı olup olmadığı ve bu kapsamda asıl alacak ve ferilerin miktarının tespiti, faiz yönünden itirazların yerinde olup olmadığı, davalıların takibe itiraz dilekçelerine itirazen murisin terekesine borca batık olup olmadığı ve bu kapsamda davalıların borçtan sorumlu olup olmadıkları, icra inkar tazminat taleplerinin yerinde olup olmadıkları noktalarında toplandığı belirlenmiştir....
Mahkemece, toplanan delillere göre, davalının ...’ın davacı bankadan aldığı krediye kefil olduğu, borç ödenmediğinden müşteri ve kefiller aleyhine icra takibine girişildiği, borç ödenmediği ve güvence altına alınmadığı halde davalının borca itiraz ederek takibin kendisi yönünden durmasına sebebiyet verdiği, söz konusu borcun hesap kat özetinin davalıya tebliği ve itiraz edilmemekle muaccel olduğu, davalının borcun tamamından müşterek ve müteselsil sorumlu olduğu halde kötüniyetle borca itiraz ettiği gerekçeleriyle davanın kabulü ile hüküm altına alınan 4.436,60 TL asıl alacağın %40’ı oranında inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalının aşağıdaki bendin dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-BK’nun 484.maddesine göre, kefil, kefalet limiti ve kendi temerrüdünün hukuki...
Takibe dayanak yapılan senetlerin, borçlu tarafından ibraz edilen ve iki tarafa edim yükleyen sözleşme kapsamında verildiği anlaşılmakta olup, borçlunun başvurusu, bu hali ile İcra ve İflas Kanunu’nun 168/5 ve 169. maddelerine dayalı borca itiraz niteliğindedir. Bu durumda, itiraz hakkında İİK'nun 169/a maddesinin uygulanması gerekmekte olup, anılan maddenin 5. fıkrasında; “İtirazın kabulü kararı ile takip durur” hükmüne yer verilmiştir. Mahkemece, borçlunun borca itirazı kabul edildiğine göre, İİK'nun 169/a-5. maddesi uyarınca hakkındaki takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken, takibin iptali yönünde hüküm tesisi isabetsiz olup, mahkeme kararının belirtilen nedenle bozulması gerekir ise de, anılan yanlışlığın giderilmesi, yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından, kararın düzeltilerek onanması gerekmiştir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile ... 3....
Somut olayda, borçlunun başvurusu bu hali ile İİK'nun 168/5. ve 169. maddelerine dayalı borca itiraz niteliğindedir. Bu durumda, itiraz hakkında İİK'nun 169/a maddesinin uygulanması gerekmekte olup; anılan maddenin 5. fıkrasında; “İtirazın kabulü kararı ile takip durur” hükmüne yer verilmiştir. Mahkemece, borçlunun borca itirazı kabul edildiğine göre, İİK'nun 169/a-5. maddesi uyarınca takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken, takibin iptali yönünde hüküm tesisi isabetsiz olup, hükmün belirtilen nedenle bozulması gerekir ise de, anılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından, kararın düzeltilerek onanması gerekmiştir....