Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacı/borçlunun itiraz dilekçesinde zamanaşımının oluştuğunu iddia ettiği zaman dilimi 13/07/2010- 13/03/2017 tarihleri olup; örnek no:10 ödeme emrinin ise davacı/borçluya 20/03/2017 tarihinde tebliğ edildiğinden eldeki başvuru İİK'nın 168/5. maddesine göre takibin kesinleşmesinden önceki döneme ilişkin zamanaşımı itirazıdır. Davacı/borçlunun dava dilekçesinde ödeme emrinin usulsüzlüğüne yönelik bir şikayeti de bulunmadığına göre, 17/06/2019 tarihinde yapılan başvuru yasal 5 günlük süre içerisinde değildir. Bu nedenle mahkemece zamanaşımı itirazının süre aşımından reddine karar verilmesi gerekirken, uyuşmazlığın takibin kesinleşmesinden sonraki devreye ilişkin zamanaşımı şikayeti olarak değerlendirilip işin esası incelenerek davanın reddine karar verilmesi isabetsizdir....

ŞİKAYET Borçlu şikayet dilekçesinde; ilama aykırılık şikayeti ile birlikte aynı ilamdan kaynaklı alacaklar için iki ayrı takip başlatılmasının hukuka aykırı olduğunu, talep edilen faiz oranlarının fahiş olduğunu, gerçeğe aykırı olarak faiz talebinde bulunulduğunu ileri sürerek takibin iptaline, alacaklı aleyhine %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. II....

    İcra Hukuk Mahkemesi'nin 26.06.2015 tarih ve 2015/44 E.-2015/63 K. sayılı dosyasında, şikayetçi, muris .... olup muris hakkında yapılan takipte murisin haczedilmezlik şikayeti hakkında verilen karar, takibin mirasçılara yöneltilmesinden sonra mirasçıların kendi adlarına yapacakları haczedilmezlik şikayeti yönünden kesin hüküm teşkil etmez. Tarafları aynı olmayan.... İcra Hukuk Mahkemesi'nin 26.06.2015 tarih ve 2015/44 E.-2015/63 K. sayılı kararı eldeki meskeniyet şikayeti yönünden HMK'nun 303. maddesi anlamında kesin hüküm niteliğini taşımaz. O halde mahkemece, borçlu mirasçıların meskeniyet şikayetinin esası incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeye dayalı olarak kesin hüküm nedeniyle istemin reddedilmesi isabetsizdir....

      Davacı son takibin kesinleşmeden sonraki işlemiş ve işleyecek Anayasal faize ilişkin olduğunu tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla takip başlatıldığını belirterek davanın reddini savunmuş, mahkeme şikayeti esastan incelemeden süresinde yapılmadığından bahisle ret etmiştir. Ancak yerleşik yargıtay deneyimleriyle de sabit olduğu üzere bu talep bir ilama aykırılık şikayeti olup İİK 16/2.maddeye göre süresiz olmakla mahkemenin bu yöndeki gerekçesi yanlıştır. Tüm bu nedenlerle, davacının şikayetin süreye tabi olmadığı yönündeki hükme yönelik istinafı kabul edilmiş, karar ortadan kaldırılmış, davacının takibin mükerrer olduğu yönündeki şikayeti hakkında esastan inceleme yapılarak karar verilmesi için dosyanın mahalline iadesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir. HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere, 1- Davacının istinaf talebinin HMK' nun 353 (1)-a/6 maddesi gereğince kabulü ile İstanbul Anadolu 3....

      Öncelikle ilamda davacı yanın taraf olmadığı, bu nedenle davacı şirket aleyhine takibe geçilmemesi gerektiğinin, bir diğer ifade ile takibin ilamda taraf olmayan aleyhine başlatıldığının düşünülmesi halinde bu aykırılığın giderilmesi ancak dava açan lehine verilecek takibin iptali kararı ile mümkün olabilecektir. Takipte ve davada yer almayan borçlu adı yazılmak suretiyle takibin düzeltilmesi mümkün olmayıp bu nitelikte verilen karar somut durumda adına icra emri düzenlenmeyen ve istinafa konu davada da yer almayan Kadri Öztürk'ün bilgilendirme ve savunma hakkının da ihlali niteliğindedir. Diğer taraftan mahkeme kabulüne göre ilamın tarafının davacı şirket olmadığı düşünülüyor ise davacı yanca takibe işlemiş faiz, KDV ve gecikme zammı yönünden yapılan itirazların da incelenmemesi gerekir. Zira takibin tarafı olamayacağı düşünülen tarafın takipte talep edilen alacak kalemlerine şikayetinin incelenmesi mümkün değildir....

      Hukuk Dairesi Taraflar arasındaki usulsüz tebligat şikayeti ile hacizlerin kaldırılması ve ödeme emrinin iptali şikayeti sebebiyle yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince şikayetin kısmen kabul kısmen reddi ile, borçlu yönünden ödeme emri tebliğ tarihinin 17.10.2021 tarihi olarak düzeltilmesine, takibin kesinleştirilmesi işleminin iptali ile varsa konulan hacizlerin kaldırılmasına, ödeme emrinin iptali talebinin reddine karar verilmiştir....

        O halde, mahkemece borçlunun kefilliğinin iptali talebine ilişkin şikayeti ile ödeme emrine, takibe borca, fer'ilerine ve faize gecikmiş itirazları incelenip değerlendirilerek anılan konularda karar verilmesi gerekirken, bu husus gözardı edilerek sadece usulsüz tebligat şikayeti ile ilgili hüküm kurulması isabetsizdir. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nin 366. ve HUMK’nin 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19/11/2018 gününde oy birliğiyle karar verildi....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPULU TAŞINMAZDA YARARLANMA ANLAŞMASINA AYKIRILIK NEDENİYLE -KARAR- Mahkeme kararındaki nitelendirmeye göre dava; kira ilişkisinden kaynaklanan tahliye ve teslim istemine ilişkindir. Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 16.01.2015 tarih ve 1 sayılı kararı ile aynen kabul edilen ve 26.02.2016 günü Resmi Gazetede yayımlanarak 01.03.2016 tarihinde yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin işbölümü uyarınca temyiz incelemesi Yargıtay 6.. Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Hal böyle olunca, 2797 Yargıtay Kanunu'nun 23.07.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6723 sayılı Kanun'un 21. maddesi ile değişik 60/3. maddesi gereğince dosyanın Yargıtay 6. Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 07.09.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

            Mahkemenin 17.01.2014 tarih ve 2013/63 esas, 2014/5 karar sayılı ilk kararı ile, takip dayanağı çekin yasal 10 günlük süre içerisinde ibraz edilmediği gerekçesi ile İİK'nun 170/a maddesi uyarınca takibin iptaline hükmedilmiş, kararın temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 23.06.2014 tarih ve 2014/14117 esas, 2014/18133 karar sayılı ilamı ile; İ.İ.K.'nun 168. maddesinde yazılı yasal 5 günlük süreden sonra, şikayet yoluyla icra mahkemesine yapılan başvuru sonucunda takip dayanağı çekin kambiyo senedi vasfı bulunup bulunmadığının incelenmesi söz konusu olamayacağından, takibin aynı Yasanın 170/a maddesi uyarınca iptal edilmesinin mümkün olmadığı belirtilerek borçlunun şikayetinin esası yönünden inceleme yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle mahkeme kararı bozulmuştur....

              Borçlunun icra mahkemesine başvurusu, İİK. nun 71. maddesi gereğince takibin kesinleşmesinden sonraki döneme ilişkin zamanaşımı şikayeti olup, icra takibinin dayanağı 1999 tarihli kira sözleşmesi olduğuna göre, takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde işleyecek zamanaşımı süresi 818 sayılı BK.nun 126. (6098 sayılı BK.nun 147.) maddesine göre 5 yıldır. Aynı Kanunun 133. (6098 sayılı kanunun 154.) maddesinin 1 nolu bendinede zamanaşımını kesen sebepler düzenlenmiş olup, buna göre; borçlu borcu ikrar ettiği, hususiyle faiz veya mahsuben bir miktar para veya rehin yahut kefil verdiği takdirde; (Borçlu borcu ikrar etmişse, özellikle faiz ödemiş veya kısmen ifada bulunmuşsa ya da rehin vermiş veya kefil göstermişse) zamanaşımı kesilir. Yine aynı Kanunun 135. (6098 sayılı kanunun 156.) maddesinde; "Müruruzaman kat'edilmiş olunca kat'ıdan itibaren yeni bir müddet cereyan etmeye başlar" düzenlemesine yer verilmiştir....

                UYAP Entegrasyonu