Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

'nun 62/1. maddesi uyarınca; İtiraz etmek istiyen borçlu, itirazını, ödeme emrinin tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde icra dairesine bildirmesi gerektiğini, verilen itiraz dilekçesi tebliğ tarihinden önce verildiğini bu nedenle süresinde olmadığını, İcra müdürlüğünden takibin durdurulması kararının kaldırılmasını talep ettiklerini ancak bu talebin 29/09/2021 tarihli karar ile reddedildiğini, müdürlüğün durdurma kararını kaldırarak takibin devamına karar vermesi gerektiğini, aksi yönde karar vermiş olmasının yasaya uygun olmadığını beyanla davanın kabulüne İcra Müdürlüğünün 29/09/2021 tarihli kararının iptali ile takibin borçlu T3 açısından devamına karar verilmesini istemiştir....

ya 04.05.2010 tarihinde tebliğ edildiği, ödeme emrine adı geçen borçlu tarafından itiraz edilmediğinden anılan borçlu yönünden takibin kesinleştiği, borçlunun takip kesinleştikten sonra 20.10.2010 tarihinde öldüğü, davacı banka vekilinin 06.07.2011 tarihli dilekçe ile mirasçılar aleyhine ödeme emrinin çıkartılmasını talep ettiği, aynı esas sayılı takip dosyası üzerinden borçlulara ödeme emrinin tebliğ edildiği, İİK'nın 53/2. maddesi gereğince asıl borçlu takibe süresinde itiraz etmediğinden takip kesinleşmiş olup bu aşamada mirasçılara yöneltilecek takibin ilk takibin devamı niteliğinde olduğundan mirasçılara ödeme emri çıkarılmadan takibe mirasçılara karşı devam edilmesinin isteneceği, mirasçılara karşı devam edilecek olan takibin muris sağ olsaydı nasıl bir usul uygulanması gerekiyorsa o usulün mirasçılar hakkında da uygulanacağı, bu durumda hukuken kesinleşmiş ve durmamış icra takibine davalı-mirasçıların itirazlarının iptalinin talep edilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar...

    Somut olayda, davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine ilamsız takip başlatıldığı, borçlu takibi haricen öğrenerek 29/11/2021 tarihinde borca itiraz ettiği ve icra müdürlüğünce itiraz üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği, ödeme emrinin borçluya 01/12/2021 tarihinde usulüne uygun tebliğ edildiği, alacaklının takibin kesinleştirilmesi talebi üzerine icra müdürlüğünce 08/12/2021 tarihli kararı ile takibin durdurulmuş olduğu gerekçesi ile kesinleştirme talebinin reddine karar verildiği anlaşılmıştır. Ödeme emrinin hiç tebliğ edilmemiş olması hallerinde borçlunun takibi haricen öğrenerek itirazda bulunması durumunda itirazın geçerli olmadığı kabul edilir. Başka bir anlatımla takip talebinden sonra fakat ödeme emrinin tebliğinden önce yapılan itiraz, kendisine sonradan ödeme emrinin tebliğ edilmesi suretiyle geçerlidir....

    İlk derece Mahkemesi; borçlunun, 13 örnek ödeme emrinin tebliği üzerine İİK'nun 269/2. maddesi uyarınca yasal 7 günlük sürede icra dairesine başvurarak borca itiraz etmesi nedeniyle takibin durdurulduğu, bu durumda iddianın ileri sürülüş biçimi ve nedenleri itibarı ile alacaklının dayanak kira sözleşmesinin tarafı olmadığına ve mükerrer icra takibi yapıldığına yönelik iddia, borca itiraz niteliğinde olup, ödeme emri veya takibin iptali nedeni olamayacağından şikayetin reddine karar vermiştir....

    Ödeme emri borçluya 15/01/2020 tarihinde tebliğ edilmiş, müdürlük tarafından ödeme emrinin tebliğinden önce 10/01/2020 tarihinde borca itiraz nedeniyle takibin durdurulmasına karar verilmiştir. İİK 62 maddeye göre, ''itiraz etmek isteyen borçlu ödeme emrinin tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde dilekçe ile veya sözlü olarak icra dairesine bildirmeye mecburdur.'' Davanın konusu, 10/01/2020 tarihli müdürlük kararıdır. Borçlunun ödeme emrinin tebliğ tarihinden önce takipten haberdar olması sebebiyle borca itiraz ettiği, ödeme emri tebliğinin itirazdan sonra gerçekleştiği, alacaklının takibi devam ettirme iradesi mevcut bulunduğu gözetildiğinde icra müdürlüğünce 10/01/2020 tarihinde itiraz nedeniyle takibin durdurulmasına karar verilmesi hukuken yerinde olup, itiraz üzerine davanın reddine dair verilen mahkeme kararı hukuken yerindedir....

    İdare Mahkemesi'nin 2014/1941 esas sayılı ilamına dayalı olarak genel haciz yoluyla ilamsız icra takibine başlandığı, örnek 7 numaralı ödeme emrinin tebliği üzerine, borçlunun icra mahkemesine başvurusunda, takibin dayanağının idare mahkemesi ilamı olmasına rağmen ilamsız icra yolunun talep edilmesinin doğru olmadığını, müvekkil idarenin harçtan muaf olmasına rağmen harç talep edildiğini belirtip harca ve faize itiraz ederek, takibin ve ödeme emrinin iptalini talep ettiği, mahkemece şikayetin kabulü ile ödeme emrinin iptaline karar verildiği anlaşılmıştır. Takip dayanağı .... İdare Mahkemesi'nin 2014/1941 esas sayılı ilamının incelenmesinde, yargılama giderleri dışında eda hükmü bulunmadığı görülmüştür. Bu nedenle takip konusu yapılan alacaklar yönünden ilamsız icra yoluyla takip yapılmasında yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Öte yandan takibin şekline göre uygulanması gereken İİK'nun 62. maddesi uyarınca, her türlü itirazın icra dairesine yapılması gerekir....

      Kaldı ki, davalının takipte vekille temsil edilmesi nedeniyle ödeme emrinin davalı vekiline tebliğ edilmesi gerekir ise de, takibin öğrenilmesi üzerine davalı vekilinin borca itiraz etmesi karşısında, davalı vekiline ödeme emrinin tebliğinin istenilmesinde hukuki yarar yoktur. Takibin durdurulmasına ilişkin icra memur işleminin davacı tarafça şikayet konusu yapılmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, davalının yasal süresi içinde borca itiraz ettiği ve takibin durdurulduğu anlaşıldığından, şikayete konu icra memur işleminde usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir....

      itiraz ettiklerini, 02/03/2018 tarihli karar ile icra müdürlüğü tarafından takibin durdurulmasına karar verildiğini, alacaklı vekili tarafından işbu itiraz sonrası 1 yıllık süre içerisinde itirazın iptali davası da açmadığını, müvekkil hakkındaki takip zamanaşımına uğramış olmasına rağmen bu sefer de takibe itiraz edildiği bilgisini haiz olan alacaklı tarafından 06/01/2022 tarihinde müvekkili T1 için takibin kesinleştirilmesi talebinde bulunulduğunu, işbu talebin dairece 25/01/2022 tarihli talep ile kabul edilerek müvekkil yönünden takibin kesinleştirilmesi işlemi yapıldığını beyanla; işlemin iptalini talep ve dava etmiştir....

      İcra müdürlüğünün 2012/26667 esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlattıklarını, borççulardan aliye ödeme emrinin 04/01/2013 tarihinde tebliğ edildiğini, borçlunun henüz kendisine ödeme emri tebliğ edilmeden 20/12/2012 tarihinde usulsüz bir itiraz dilekçesi sunduğunu, bu dilekçenin itiraz dilekçesi mahiyetinde olmadığını, itiraz etmek isteyen borçlunun ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 gün içinde icra dosyasına itirazını bildirmeye mecbur olduğunu, henüz ödeme emri tebliğ edilmeden yapılan itiraz sonuç doğurmayacağını, icra müdürlüğünün kararına dayanak olan yargıtay kararlarının müdürlüğe sunmuş olduğu taleple bir ilgisinin olmadığını, eğer itiraz geçerli bir itiraz olsaydı müdürlükçe yeniden ödeme emrinin tebliğe çıkartılamayacağını, 2012 açılmış bir takibin 9 yıl sonra haksız olarak durdurulamayacağını, ayrıca itiraz dilekçesi üzerindeki kaşe de imzada mevcut bulunmadığını, tarihin net olarak anlaşılamadığını belirterek, müdürlüğün 05/08/2021 tarihli kararının kaldırılmasını ve takibin...

      Her ne kadar dava dilekçesinde borca itiraz ile birlikte icra emrinin ve takibin iptali talebinde bulunulmuş ise de; Dairemizce HMK 33.maddesi uyarınca yapılan hukuki nitelendirmede takibin, ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamsız icra takibi olması nedeniyle dava, borca itiraz ile birlikte ödeme emrinin iptali ve takibin iptali olarak nitelendirilmiştir. Ancak Mahkemece davanın sadece borca itiraz olarak değerlendirilip, inceleme yapıldığı ve hüküm kurulduğu, dava dilekçesinde ileri sürülen ödeme emri ekinde dayanak belgelerin gönderilmediği iddiası ile ödeme emrinin iptali ve takibin iptali taleplerine yönelik herhangi bir değerlendirme yapılmadığı gibi hüküm de kurulmadığı, bu durumun 6100 sayılı HMK'nun 297/2. maddesine aykırı olduğu görülmektedir....

      UYAP Entegrasyonu