"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki ihtiyati hacze itiraz davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı itirazın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde itiraz eden vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. -K A R A R- İhtiyati hacze itiraz eden, karşı tarafa kredi sözleşmesinden doğan herhangi bir borcu olmadığını, karşı tarafın kefil sıfatiyle yaptığı ödemeye dayandığını, yapılan takibe, itiraz etmesi nedeniyle takibin durduğunu, bu durumda ihtiyati haciz kararı verilemeyeceğini ileri sürerek, kararın kaldırılmasını istemiştir. Karşı Taraf vekili, icra takibi esnasında alınan ihtiyati hacizlerde görevli mahkemenin İcra Hukuk Mahkemesi olduğunu, itiraz edenin borcunu icra dairesine ödemesi nedeniyle davanın konusuz kaldığını savunarak, davavının reddini istemiştir....
KARAR Borçlu sıfatıyla icra emri tebliğ edilen ... vekili, takibe dayanak ilamda hükmün..... aleyhine tesis edilmiş olmasına rağmen vekil edeni aleyhine ilamlı takip yapılmasının usulsüz olduğunu, belirterek icra emrinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece şikayetin reddine karar verilmesi üzerine, hüküm şikayetçi vekili tarafından temyiz edilmiştir. İlamlı icrada borçlu ilam aleyhine olan yani ilama göre borçlu olan kişidir. İlamlı icrada borçlu yedi gün içinde icra dairesine başvurarak icra emrine itiraz ediyorum demek suretiyle ilamlı icra takibini durdurma imkanına sahip değildir. Borçlu yalnızca, İİK'nun 33. maddesi gereğince, borcu ödemiş olması, alacaklıdan mehil almış olması veya ilamın zamanaşımına uğramış olması halinde icra mahkemesinden icranın geri bırakılmasını isteyebilir. İcra emrine bu şekilde itiraz edilmiş olması, icra takibini kendiliğinden durdurmaz. İlamlı takibe ancak Yasada belirtilen nedenlerle itiraz edilebilir....
Dosya kapsamının incelemesinde; takibe konu bono ile ilgili olarak; ... Cumhuriyet Başsavcılığı’nca aldırılan 06.03.2014 tarihli ... Laboratuar Müdürlüğü... Raporu başlıklı belgede; takibe konu bonoda keşideci imzasının aidiyeti hakkında müspet veya menfi bir kanaat beyanının mümkün olmadığı, mahkemece aldırılan ve Adli Tıp Kurumu’nca tanzim edilen 25.02.2015 tarihli raporda; takibe konu bonoda keşideci imzasının itiraz eden borçlunun eli ürünü olup olmadığı yönünde bir tespite gidilemediği, yine mahkemece aldırılan 21.08.2015 tarihli üçlü bilirkişi raporunda ise; itiraz eden borçlu adına atılı bulunan imzaların, itiraz eden borçlunun elinden çıkması mümkün ve muhtemel olarak değerlendirilmiştir. Senetteki imzanın borçluya ait olduğunu ispat külfeti, senet elinde olup takibe başlayan ve imzanın borçluya ait olduğunu iddia eden alacaklıya aittir (HGK. nun 26.04.2006 tarih ve 2006/12-259 E., 2006/231 K. sayılı kararı)....
Mahkemece yapılan yargılamada davalı şirket adına borca itiraz eden Fitnat Çabuk'un borçlu şirket adına takibe itirazının geçersiz olduğu, davacının borçlu şirket yönünden dava açmakta hukuki yararı bulunmadığı gerekçesi ile davalı şirket aleyhine açılan davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmiştir. Takibe itirazın mutlaka vekil tarafından yapılması zorunlu olmayıp Yargıtay'ın yerleşik içtihatları ile tüzel kişilerin yetkili temsilcileri vasıtası ile takibe itirazda bulunabileceği, yine ticari mümessil tarafından şirket adına takibe itiraz edilebileceği hususu kabul edilmiş, müşterek yetki söz konusu ise ve takibe bir yetkili tarafından itiraz etmesi ve diğer yetkilinin karşı çıkmaması halinde icazet verdiği ve geçerli bir itiraz olduğu, takibe itiraza karşı çıkması halinde ise borçlu şirkete kayyum atanarak devam edilmesi gerektiği ifade edilmiştir....
İİK'nin 269/2 maddesinde, "ödeme emrinin tebliği üzerine borçlu yedi gün içinde itiraz sebeplerini 62.madde hükümleri dâhilinde icra dairesine bildirmeye mecburdur. Borçlu itirazında kira akdini ve varsa buna ait mukavelenamedeki imzasını açık ve kesin olarak red etmez ise akdi kabul etmiş sayılır" hükmüne yer verilmiştir. Olayımızda; borçlu kiracı 18.04.2016 tarihli itiraz dilekçesinde, davacı ile akdedilen takibe dayanak kira sözleşmesinin feshedildiğini ileri sürerek dayanak kira sözleşmesine itiraz etmekle birlikte, davacı alacaklı ile aralarındaki kira ilişkisine itiraz etmediği gibi, takibe dayanak kira sözleşmesindeki imzasını da açıkça inkar etmemişdir....
Davalı borçlu vekili 27.04.2016 tarihli itiraz dilekçesinde, müvekkili şirketin merkezinin ... olduğunu, öncelikle takibe yetki bakımından itiraz ettiklerini, yetkili icra dairesinin ... İcra Müdürlüğü olması nedeniyle nedeniyle icra müdürlüğünün yetkisine itiraz ettiklerini, diğer yandan müvekkili şirketin karşı tarafa herhangi bir borcunun bulunmadığını, bu nedenle haksız takibe, borcun tamamına, faiz ile ferilerine ve icra müdürlüğünün yetkisine itiraz ettiklerini bildirmiştir. Ödeme emrine davalı borçlu tarafından itiraz edilmesi üzerine, davacı alacaklı icra mahkemesine başvurarak itirazın kaldırılması ve tahliye isteminde bulunmuştur....
Davalı kiracının yasal süresinde takibe kısmi itiraz etmesi üzerine icra takibi 14.09.2015 tarihli karar ile itiraz edilen kısım bakımından durdurulmuş olup; kabul edilen miktarda temerrüt gerçekleşmeden ödendiğine göre itiraz kaldırılmadan tahliyeye karar verilemez. Dava dilekçesindeki istem, İİK'nun 269/c maddesi gereğince icra takip dosyasındaki itirazın kaldırılması ve tahliyeye karar verilmesine yönelik olmasına rağmen mahkemece davacının itirazının kaldırılması talebi yönünden olumlu ya da olumsuz bir karar verilmeden yazılı şekilde tahliyeye karar verilmesi doğru değildir....
Kambiyo senetlerine mahsus iflas yoluyla takipte itiraz ve şikayeti düzenleyen İİK.nun 172. maddesine göre, ödeme emrine itiraz veya şikayet etmek isteyen borçlu, ödeme emrinin tebliğinden itibaren beş gün içinde her türlü itiraz veya şikayetini sebepleri ile birlikte icra dairesine bildirmeye mecburdur. Somut olayda, takip alacaklısının, 18.03.2016 tarihinde, İİK.nun 43/2. maddesi uyarınca takibin şeklini “haciz yoluyla takip” olarak değiştirmek istediği ve talebin icra müdürlüğünce 18.03.2016 tarihinde kabul edildiği, bu durumda takip yolunun “iflas yoluyla takip”ten “haciz yoluyla takibe” çevrilmesi nedeniyle, takibe yönelik işlemlerin, baştan itibaren “kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takibe” uygun olarak yeniden yapılması gerektiğinden şikayetin konusunun kalmadığı anlaşılmış ise de, 28.11.1956 tarih ve 15/15 sayılı İ.B.K.'...
Mahkemece; icra takibine yapılan itiraz ya da itiraz üzerine takibin durdurulması kararından sonra işlemsizlik nedeni ile işlemden kaldırılan dosyanın yenilenmesine engel bir durum olmadığı gerekçesiyle şikayetin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. İİK'nun 62/1. maddesinde; “İtiraz etmek istiyen borçlu, itirazını, ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde dilekçe ile veya sözlü olarak icra dairesine bildirmeye mecburdur” hükmü ile İİK'nun 66/1. maddesinde; “Müddeti içinde yapılan itiraz takibi durdurur. İtiraz müddetinde değilse alacaklının talebi üzerine icra memuru takip muamelelerine alacağın tamamı için devam eder. Borçlu, borcun yalnız bir kısmına itirazda bulunmuşsa takibe, kabul ettiği miktar için devam olunur” hükmü yer almaktadır. Somut olayda, alacaklı tarafından borçlu aleyhine genel haciz yolu ile yapılan takipte ödeme emri borçluya 12.09.2013 tarihinde tebliğ edilmiştir....
Mahkemece iddia, savunma ve toplanan deliller doğrultusunda davalının takipten ve ödeme emrini tebliğinden önce ödeme yapmasına rağmen takibe başlanmasına sebebiyet verdiğinden icra takip giderleriyle vekalet ücreti ödemekle sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş,hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir. Davacı tarafından takibe konu edilen alacağın ödeme emrinin tebliğinden önce ödendiği konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Bununla birlikte ödeme emrinin tebliğinden sonra süresinde davalı borçlu takibe ve borca itiraz etmiştir. Alacaklının icra takibi nedeniyle icra masrafları ve vekalet ücreti isteyebilmesi için takibe yapılan itirazı kaldırtması ya da iptal ettirmesi gerekmektedir. Davalı borçlunun itirazı ile takip durduğuna ve devamı sağlanmadığına göre alacaklı bu takip nedeniyle talep edebileceği icra masrafları ve vekalet ücretini ayrı bir davanın konusu yapamaz. Mahkemece bu yönler gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir....