"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ 2-İBB MEZARLIKLAR MÜDÜRLÜĞÜ DAVA TÜRÜ : İHTİYATİ TEDBİR TALEBİNİN REDDİ Satın alma yoluyla aile mezarlığı olarak kendilerine tahsis edilen yerin davalı Belediyeye yapılan bağış işlemenin yasal olmadığından iptali ile başka bir kimsenin bu yere gömülmemesi için ihtiyati tedbir konulması istekli dava nedeniyle tedbir talebinin reddine ilişkin karar temyiz edilmekle, asıl davanın tahsise ilişkin kişisel hakka dayandığı ve mülkiyet hakkına dayanılmadığından kararın temyizen incelenmesi görevi Yüksek 14. Hukuk Dairesine ait bulunduğundan dosyanın ilgisi yönünden anılan Daire Başkanlığına gönderilmesine, 01.03.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
İLK DERECE MAHKEMESİNİN 06/12/2022 TARİHLİ ARA KARARINDA: "... ihtiyati tedbir talebinin HMK'nın 389 vd. düzenlenen şartları taşıdığı, ihtiyati tedbir kararının kaldırılması halinde talep edenin telafisi imkansız zararlarının meydana gelebileceği anlaşıldığından mahkememizce verilen ihtiyati tedbir kararına yönelik itirazın reddine" şeklinde karar verildiği anlaşılmıştır. İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili 12/12/2022 tarihli istinaf dilekçesinde; Tedbire itiraz dilekçesinde belirttiği hususları tekrarla, HMK 389 ve devamı maddelerinde sayılan ihtiyati tedbir şartlarının oluşmadığını belirterek, Sonuç itibariyle; ihtiyati tedbir kararına itirazlarınının reddine ilişkin kararın ortadan kaldırılması suretiyle ihtiyati tedbirin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. DELİLLER : İstinaf incelemesine esas; Yerel mahkemenin dosyası içerisinde bulunan belge ve kayıtlar....
İlk derece mahkemesince, ihtiyati tedbir talebin reddine karar verilmiş, bu ara kararına karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur. İnceleme; 6100 sayılı HMK'nın 355. madde hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. İİK m72/3 maddesinde; "İcra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyle icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir." hükmü düzenlenmiştir. Yukarıda görüldüğü gibi icra takibinden sonra açılan menfi tespit davası icra takibini kendiliğinden durdurmayacağı gibi mahkemece ihtiyati tedbir yoluyla icra takibinin durdurulmasına karar verilemez....
Zira ihtiyati tedbir kararının kaldırılması halinde ileride giderilmesi ve telafisi imkansız zararların doğabileceği ihtimali bulunduğu anlaşıldığından yerel mahkemece ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verilmesi, davalının ihtiyati tedbir kararına itirazlarının ve tedbirin kaldırılması talebinin reddine ilişkin ara kararının HMK 389 ve devamı maddelerinde yazılı hükümlere, dosya kapsamına, mevcut delil durumuna, hak ve yarar dengesine uygun olduğu, somut olayda HMK'nun 389.maddesi gereğince ihtiyati tedbirin şartları oluştuğundan yerel mahkemece davacının ihtiyati tedbir talebinin kabulüne ve davalının ihtiyati tedbir kararına itirazının ve ihtiyati tedbirin kaldırılması talebinin reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun olup doğru görülmüştür....
vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacının ödeme yükümlülüğünü yerine getirmediğini, taşınmazın eksiksiz bir şekilde davacıya teslim edildiğini, davacının yükümlülüklerine yerine getirmemesi nedeniyle sözleşmenin kendisine verdiği haklar çerçevesinde sözleşmeden döndüğünü, davacı tüketici sıfatına haiz olmadığından görevsizlik nedeniyle davanın reddine karar vermek gerektiğini, görevsiz mahkemece verilen tedbir kararının kaldırılması zaruri iken itirazlar değerlendirilmeden verilen ret kararının hatalı olduğunu, müvekkili şirketin konkordato başvurusunun kabulüne karar verildiğini, bu kapsamda ihtiyati tedbir kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, ihtiyati tedbir kararına teminatsız olarak hükmedilmesinin hatalı olduğunun belirterek ihtiyati tedbir kararın kaldırılmasını talep etmiştir....
Davalı vekilince 09.09.2021 tarih mahkeme ara kararına ilişkin olarak sunulan 29.09.2021 sayman mutemedi alındısıyla istinaf harçlarının yatırıldığına dair sunulan dekont ve aynı tarihli istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece verilen ihtiyati tedbir kararının haksız olduğu, davalı adına kayıtlı taşınmaz hakkında ihtiyati tedbir kararının birimizce hukuka aykırı olmakla birlikte belirtilen teminat oranının 09.09.2001 tarihli ara karar ile %10'a indirildiği ve dava konusu %20 teminatının bile dosyadaki delillerle birlikte değerlendirildiğinde düşük bir miktarda kalırken mahkemenin gerekçe göstermeden ve dosyada herhangi resmi bir vergi ve kesimlerin bulunmazken teminat oranı %10'u indirdiği, teminat miktarı indirilmesi hususunda ne davacının ne de mahkemenin gerekçesinin bulunduğu, ve idari işlem olan yıkım kararı durdurulmasına ilişkin tedbir kararının ve 09.09.2001 tarihli ara karar ile teminat miktarının %10'a indirilmesi kararının kanuna ve hukuka aykırı olduğundan bahisle kaldırılmasına...
Asliye Ceza Mahkemesinde 2019/1160 Esas numaralı ile dosya ile nitelikli dolandırıcılık suçu ile iç içe geçen Ticari İlişkiden Kaynaklanan Güveni Kötüye Kullanma Suçu'ndan yargılandığını, davalının diğer sanıklarla birlikte eylem ve fikir birliği içerisinde müvekkilini dolandırdığının görülebileceğini, İDM'nin tedbir kararını gerektirecek endişe duyulacak durumun olmadığından değil ihtiyati tedbir talep edilen tasınmazın uyuşmazlık konusu olmadığından tedbir talebinin reddine karar verdiğini belirterek İDM'ce verilen ihtiyati tedbir taleplerinin reddi kararının ivedilikle kaldırılmasını ve dava değeri üzerinden davalı yanın tapuda kayıtlı taşınmazı üzerine ihtiyati tedbir kararının verilmesini, dava konusu taşınmazın aynına ilişkin değil de para alacağı olduğu gerekçesiyle aksi kanaatte olunur ise dosyaya ibraz edilen emsal kararda olduğu gibi dava değeri üzerinden ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiştir....
Asliye Ceza Mahkemesinde 2019/1160 Esas numaralı ile dosya ile nitelikli dolandırıcılık suçu ile iç içe geçen Ticari İlişkiden Kaynaklanan Güveni Kötüye Kullanma Suçu'ndan yargılandığını, davalının diğer sanıklarla birlikte eylem ve fikir birliği içerisinde müvekkilini dolandırdığının görülebileceğini, İDM'nin tedbir kararını gerektirecek endişe duyulacak durumun olmadığından değil ihtiyati tedbir talep edilen tasınmazın uyuşmazlık konusu olmadığından tedbir talebinin reddine karar verdiğini belirterek İDM'ce verilen ihtiyati tedbir taleplerinin reddi kararının ivedilikle kaldırılmasını ve dava değeri üzerinden davalı yanın tapuda kayıtlı taşınmazı üzerine ihtiyati tedbir kararının verilmesini, dava konusu taşınmazın aynına ilişkin değil de para alacağı olduğu gerekçesiyle aksi kanaatte olunur ise dosyaya ibraz edilen emsal kararda olduğu gibi dava değeri üzerinden ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiştir....
Buna dair hükmün kesinleşmesi halinde alacaklı ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararlarını gösterilen teminattan alır. Alacaklının uğradığı zarar aynı davada takdir olunarak karara bağlanır. Bu zarar herhalde yüzde yirmiden aşağı tayin edilemez" hükmünü amirdir. Bu kapsamda yerel mahkemece ihtiyati tedbir kararı sonucu alacaklının alacağını geç almış bulunmasından doğan zararının tazmin edilmesi gerekirken bu yola başvurulmayarak hüküm tesisi yerinde olmamıştır. Kararın bu nedenle bozulması gerekir ise de; yapılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden 6100 sayılı HMK'nın geçici 3. maddesinin yollamasıyla uygulanması gereken mülga 1086 sayılı HUMK'nın 438/VII. maddesi uyarınca kararın düzeltilerek onanması gerektiği düşünülmektedir....
İİK 72/3 maddesinde; “İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir.” düzenlemesi vardır. İİK 72/4 maddesinde; “Dava alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kararı kalkar. Buna dair hükmün kesinleşmesi halinde alacaklı ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararlarını gösterilen teminattan alır. Alacaklının uğradığı zarar aynı davada takdir olunarak karara bağlanır. Bu zarar herhalde yüzde yirmiden aşağı tayin edilemez.” düzenlemesine yer verilmiştir. İİK 72/4 maddesinin kesin hükmü nedeniyle HMK 397/2 maddesinin uygulanması mümkün değildir....