Yine, anılan belediyece davalıya ait bu yapının ilave ve çekme kat yapılması nedeniyle 26.12.1997 günü yapı tatil tutanağı düzenlenerek, 29.12.1997 gün ve 4893 numaralı encümen kararı ile yapının 3194 sayılı yasanın 32. maddesi uyarınca yıkım kararı alınmıştır. Görülüyor ki, dava konusu binanın zemin dışındaki kısımlarının imar planına aykırı olması, daha açığı kaçak olması nedeni ile yıkım kararı alınmış, ancak zemin kat ile ilgili herhangi bir tasarrufta bulunulmamıştır. Yukarıda açıklandığı üzere TMK’nun 725. maddesine dayanarak açılan tapu iptali ve tescil davasında, sübjektif ve objektif iyiniyetin olmadığı, temelli kalması için yapılmış bir yapı bulunmadığı ve taşkın yapının yıkımı gerektiği hallerde davanın reddi gerekir. Davanın reddini gerektiren haller arasında binanın bir bölümünün imara aykırı yapılmış olması bulunmamaktadır. Bu nedenle, eldeki davada, TMK’nun 725. maddesinin koşullarının oluşup oluşmadığı araştırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir....
Somut olayda; dosya içinde toplanan tüm deliller incelendiğinde yukarıda genel ilkeleri belirtilen taşkın inşaat nedeniyle tescil şartlarının gerçekleşmediği anlaşılmaktadır.Tescile karar verilebilmesi için öncelikle tecavüzlü binanın davacı tarafından kendi malzemeleri ile iyiniyetli olarak yapılması gerekir. Davacı taşınmazı bina ile birlikte 2002 tarihinde satın aldığına göre bayiine ait kişisel hakka dayanarak tescil isteyemez. Diğer taraftan davalılara ait tapu kaydı incelendiğinde dava konusu taşınmazların bulunduğu bölgede imar uygulaması yapıldığı anlaşılmaktadır. Dava konusu tecavüzlü bina imar uygulaması sonucu tecavüzlü hale gelmiş ise bina sahibinin kendi arzu ve iradesi dışında idari kararla oluşan bir durum söz konusu olduğundan, kusurlu sayılmamış ve imar parseli malikine karşı yapı sahibini koruma zorunluluğu duyulmuştur (3194 s.k nun 18/9m). Ancak bu koruma bina sahibine tescil hakkı vermemektedir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tapu iptali, tescil ve ecrimisil Davacı-karşı davalı ... ile davalı-karşı davacı ... aralarındaki tapu iptali, tescil ve ecrimisil davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair Beykoz 2....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: ... sonucu ... İlçesi Tatlısu Mahallesi çalışma alanında bulunan 410 (716) ada 1 parsel sayılı 1.473,61 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ... ve müşterekleri adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı ..., çekişmeli taşınmazın dere yatağı vasfında olup devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu iddiasına dayanarak tapu iptal ve tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı ... temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir....
Böylece, muhdesatla arasındaki bağlantı kesilmiş bina sahibine aşağıdaki koşulların oluşması halinde ayrılmaz parça niteliğindeki taşkın yapı için üzerinde bulunduğu taşınmaza malik olabilme olanağı tanınmıştır. Bunun için: 1-Tapuya kayıtlı özel mülkiyete konu bir taşınmaz üzerinde, temelli kalması amacıyla yapılan binanın ayrılmaz parçası yine tapuda kayıtlı üçüncü kişiye ait taşınmaza taşkın yapılmış olmalıdır. 2- Taşkın inşaat, taşkın yapı ile iki komşu taşınmazı fiilen birleştirmekte, ekonomik bir bütünlük oluşturmaktadır. Bu özelliğinden dolayı taşkın yapıya dayanan temliken tescil isteği taşınmaza bağlı kişisel hak niteliğindedir. Taşılan arazi malikinin devir borcu eşyaya bağlı bir borç olduğundan inşaat maliki hakkını taşılan arazinin her malikine karşı kullanabilir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 03.09.2007 gününde verilen dilekçe ile taşkın inşaat sebebi ile tapu iptali tescil olmaz ise üst hakkı ve geçit hakkı tesisi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın görevsizlik sebebi ile reddine dair verilen 29.07.2008 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava ,taşkın inşaat sebebi ile tapu iptali ve tescil, kademedeki istek ise üst hakkı veya geçit hakkı kurulması istemine ilişkindir. Mahkemece davaya konu tapu iptali ve tescili istenen arz ve muhdesat değerinin mahkemenin görev sınırı üzerinde olması nedeni ile görevsizlik kararı verilmiş, hükmü davacı vekili temyiz etmiştir....
Dava, Türk Medeni Kanununun 725. maddesine dayalı tapu iptali tescil istemine ilişkindir. Yasal ayrıcalıklar dışında, Türk Medeni Kanunu m. 684/1 ve 718/2 hükümlerine göre, arazinin mülkiyeti ve buna bağlı olan tasarruf hakkı o arazide kalıcı olmak koşuluyla yapılan şeyleri de kapsar. Türk Medeni Kanununun 725. maddesinde bu kuralın istisnalarından birisi düzenlenmiştir. Somut olayda, taşkın inşaatın bulunduğu 2209 parsel sayılı taşınmaz verasette iştirak halinde, davalılardan ... , ile davacı ... adına kayıtlıdır. Görülüyor ki, davalı ... taşınmazda malik değildir. Tapu iptal ve tescil istemli davanın taşınmaz malikine veya onun haleflerine karşı açılması gerektir. Eldeki davada, davalı ... tapu maliki veya tapu maliklerinden birinin halefi bulunmadığından, husumet yöneltilerek hakkında bir karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir....
Davalı vekili, çaplı taşınmazlarda temliken tescil isteminin mümkün olmadığını, taşkın yapının yıkımına ilişkin kesinleşmiş mahkeme kararı bulunduğunu, ayrıca davaya konu yapı ahır niteliğinde olduğundan, temliken tescil istemine konu edilemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, tarafların dava konusu taşınmazın paydaşları olup aralarındaki fiili taksime göre taşınmazı kullandıkları, tapu iptali ve tescil talep edilen kısımla ilgili elatmanın önlenmesi ve taşkın kısmın yıkımına dair kesinleşmiş mahkeme kararı bulunduğu ve taşkın yapının ahır niteliğinde olup temliken tescil istemine konu edilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine dair verilen kararın davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 18.09.2017 tarihli ve 2015/4440 Esas, 2017/6499 Karar sayılı ilamıyla hükmün onanmasına karar verilmiştir....
Arsa malikinin arsasının uğrayacağı değer kaybı uzman bilirkişilerden rapor alınmak suretiyle TMK’nın 4., TBK’nın 50. maddesi uyarınca ve aynı zamanda sebepsiz zenginleşmeyi önleyecek biçimde dava tarihine ve objektif esaslara göre tespit ve takdir edilmelidir. (Objektif koşul) c)Üçüncü koşul ise taşkın inşaat yapanın, taşınmaz malikine bu bedeli ödemesidir. Taşkın inşaatın yıkılması gerekmiyorsa, mahkemece yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda belirlenecek bedel arsa sahibine ödenmek üzere depo ettirilmelidir. d)Yukarıda değinilen üç koşulun yanı sıra, mahkemece iptal ve tescile karar verilebilmesi için taşkın yapının zeminindeki arazi parçasının ana taşınmazdan ifrazının da mümkün olması gereklidir....
Bu kural, taşkın inşaatı yapan kimsenin, elattığı taşınmazın başkasının mülkü olduğunu bilmemesini veya beklenen tüm dikkat ve özeni göstermesine karşılık bilebilecek durumda olmamasını ya da taşkın inşaat yapmakta haklı bir sebebinin bulunmasını ifade eder. İyiniyetin varlığı iddia ve savunmaya bakılmaksızın mahkemece re’sen araştırılmalıdır. Ne var ki, 14.02.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında belirtildiği gibi olay ve karinelerden, durumun özelliklerine göre kendisinden beklenen dikkat ve özeni göstermemiş olduğu açık bulunan taşkın inşaat sahibinin temliken tescil talebinde bulunması mümkün değildir. Çünkü bu gibi durumlarda kötüniyet karşı tarafın ispatı gerekmeden belirlenmiş olur. Ayrıca iyiniyet inşaatın başladığı andan tamamlandığı ana kadar devam etmelidir. (Sübjektif koşul) b) İkinci koşul, yapı kıymetinin taşılan arazi parçasının değerinden açıkça fazla olmasıdır....