CEVAP :Davalı vekili tarafından ilk derece mahkemesine verilen cevap dilekçesinde özetle; Davaya konu edilen taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin resmi şekil şartına uygun düzenlenmediğinden geçersiz olduğunu, geçersiz sözleşmeye dayalı olarak cezai şart tazminatı talep edilemeyeceğini, Yargıtay HGK.1991/13- 494 E.ve 1991/607 K.sayılı kararında "M.K.'nın 634, B.K.'...
Noterliği'nin 29/05/2012 tarihli gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi gereğince 140.000,00TL bedel karşılığında taşınmazın davacıya devretmeyi vaad etmiştir. Davacı sözleşmede belirtildiği şekilde satış bedelini nakden ve peşine davalıya ödendiğini iddia etmektedir. Davalı ise satış bedelinin ödenmediğine, satış bedeline karşılık verilen 51.000,00 TL bedelli çekin sahte çıktığını ödemenin yapılmadığını savunmuştur. Yanlar arasında imzalanan her iki resmi nitelikte gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi incelendiğinde,satış vaadi sözleşmesi içeriğine göre davalı satış bedelini tamamen aldığını açıkça ifade etmektedir....
Dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptal ve tescilin mümkün olup olmadığı mümkün olmadığı takdirde zilyetliğe dayalı tescil o da mümkün değilse satış vaadi sözleşmesi gereğince ödenen bedelin tahsili isteğine ilişkindir. Mahkemece satış vaadi sözleşmesinin borçluları iştirak halinde malik olduklarından söz edilerek ifa olanağı bulunmadığından davanın reddine karar verilmiş hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Kaynağını Borçlar Kanununun 22. maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, Borçlar Kanununun 213. maddesi ile Türk Medeni Kanununun 706. ve Noterlik Kanununun 89. maddesi hükümleri uyarınca noter önünde re’sen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan sözleşme türüdür....
Dava konusu adi yazılı gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin imza/ akit tarihinin bulunmadığı anlaşılmakta ise de ,sözleşmede yazılı teslim tarihi dahi davalının tapuda edinme tarihinden önce olduğu anlaşılmaktadır. Taraflar arasında imzalanan adi yazılı şekildeki gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinde davalı tarafından davacıya satışı vaat edilen taşınmaz davalının tapu sicilinde kendi adına kayıtlı bir taşınmaz olmadığı, davalının dava dışı arsa sahibi kişiyle usulüne uygun şekilde noterde düzenleme şeklinde yapılan kat karşılığı inşaat sözleşmesi ile yapacağı inşaat nedeniyle kendine düşecek bağımsız bölümlerden biri olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda davalı tarafından davacıya gayrimenkul satış vaadinde bulunulmamakta ancak davalının sahip olduğu devir ve tescil etme hakkı bir şahsi hak olarak davacıya devredilmektedir. Böyle bir devir sözleşmesi şekil şartına bağlı olmadığından taraflar arasındaki yazılı sözleşme geçerlidir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL -KARAR- Temyiz isteği, gayrimenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptal ve tescil davasında taşınmaz tapu kayıtlarına konulan ihtiyati tedbire itirazın reddi kararına ilişkin olup, gayrimenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan davalar sonucu verilen hüküm ve kararların temyiz incelemesi dairemize ait değildir. Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 21.01.2013 tarih ve 1 sayılı kararı ile aynen kabul edilen ve 26.01.2013 günü Resmi Gazetede yayımlanarak 01.02.2013 tarihinde yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin işbölümü uyarınca temyiz incelemesi Yargıtay 23.Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan nedenlerle, dosyanın ilgisi yönünden 23.Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE,23.09.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı T4 vekili istinaf dilekçesinde özetle; dosyada anılan tedbirin konulmasının dayanağı olarak Sarıyer Noterliğinden 12.Kasım.1996 tarih ve 33142 yevmiye numarasıyla düzenlenmiş taşınmaz satış vaadi göründüğünü, ancak iş bu taşınmaz satış vaadi tescile elverişli olmayıp, kayıtsız şartsız bir borcu ve taahhüt içermeyip, resmi şekle uygun görünse de sözleşme hukukuna aykırı olarak düzenlendiğini, zira satış vaadi sözleşmesi dikkatle incelendiğinde "Selma Yıldırım beyanına başlayarak miras hak ve hisselerinin tamamını usulü dairesinde 500.000.000- TL (Beşyüz milyon Türk Lirası)bedel mukabilinde satın almayı vaad ve taahhüt ediyorum.Satış vaad ve taahhüt bedelinin tamamını kendilerinden nakten ve peşinen aldım....." denildiğini, bu satış vaadi sözleşmesine göre her iki taraf birbirine 500.000.000- TL ödemiş göründüğünü, dolayısıyla davacının müvekkili davalıya taşınmaz hisse devri için ödediği bir tutar olmadığını, Davacı o tarihte bu sözleşmeyi düzenlerken...
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan gecikme tazminatı istemine ilişkinidir. Davacı arsa sahibi tarafından davalı yüklenici aleyhine kat karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklı teslim edilmeyen bağımsız bölümlere ilişkin gecikme tazminatı niteliğindeki kira tazminatı istemli 14/08/2018 dava dilekçesiyle eldeki davanın, yargılama sırasında da dosyayla birleştirilmesine karar verilen Konya 4.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/379 Esas Sayılı dosyasını ayrıca Konya 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/185 Esas Sayılı dosyalarında da belirtilen dönemlere ilişkin dava açılmıştır. İlk derece mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 16/10/2018 Tarihli karara karşı davalı tarafça yapılan istinaf istemi üzerine dairemizin 20/02/2019 Tarih 2019/42 E. -110 K. Sayılı ilamıyla "Taraflar arasında 21/03/2014 tarihinde noterde düzenleme şeklinde satış vaadi ve arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzalanmıştır....
Konut Satış Sözleşmesi" başlıklı "taşınmaz satış sözleşmesinden" kaynaklanan gecikme tazminatı, eksik ve ayıplı işler bedeli, bedel tenzili istemine ilişkin olduğundan Hâkimler ve Savcılar Kurulu Birinci Dairesi' nin 25.06.2020 gün ve 564-586 sayılı iş bölümü kararı gereği istinaf incelemesi yapma görevi İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18-19-46. Hukuk Dairesi'ne aittir. HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere; 1-Dairemizin GÖREVSİZLİĞİNE; 2-Dosyanın istinaf incelemesi yapmak üzere İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesi'ne GÖNDERİLMESİNE, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile karar verildi....
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk Hakimliği Yukarıda tarih ve numarası yazılı bozmaya uyularak verilen hükmün temyizen tetkiki taraf vekillerince istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: - K A R A R - Dava, Borçlar Yasası'nın 355. vd. maddelerinde tanımlanan eser sözleşmesinden kaynaklanan gecikme tazminatı ve eksik işler bedeli istemine ilişkindir....
Taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanununun 146. maddesi hükmü gereğince on yıllık zamanaşımı süresi uygulanır ve bu süre sözleşmenin ifa olanağının doğması ile işlemeye başlar. Ancak satışı vaat edilen taşınmaz, sözleşme ile veya fiilen satış vaadini kabul eden kişiye yani vaat alacaklısına teslim edilmiş ise on yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra açılan davalarda zamanaşımı savunması Türk Medeni Kanununun 2. maddesinde yer alan “dürüst davranma kuralı” ile bağdaşmayacağından dinlenmez. Satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan davaların kabulüne karar verebilmek için sözleşmenin ifa olanağı bulunmalıdır....