Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davacı şirketin 2011 ve 2012 yılı ticari defterlerinin incelendiği, davacı şirketin ortağı ve satış tarihi itibariyle şirket müdürlüğünü yürüten davalı ...'ın davaya konu edilen ... Merkez ... Mahallesi 318 ada 31 parselde kayıtlı 4 nolu bağımsız bölümü diğer davalı Eşi ...'a şirketteki müdürlük yetkisini kullanarak 02/10/2013 tarihinde 27.000,00 TL bedel ile sattığı, şirketin defterleri üzerinde yaptırılan incelemede dava konusu edilen satış ile ilgili herhangi bir kaydın ve belgenin olmadığı, taşınmazın devir tarihindeki değerinin 84.600,00 TL olduğu, tapuda satış değerinin ise 27.000,00 TL olarak gösterildiği, niza konusu taşınmazı satın alan davalı ...'...

    Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile taşınmazın onarım bedeli olarak hesaplanan 13.723,00 TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dava, gizli ayıp nedeniyle taşınmaz satış sözleşmesinin feshi ile bedel iadesi istemine ilişkindir. Mahkemece, yargılama aşamasında keşif yapılmış ve uzman bilirkişiden rapor alınarak, dava konusu taşınmazdaki gizli ayıp niteliğinde olan hususların onarımı için yapılması gereken masraf hesaplattırılarak bu bedel üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir....

      Bu tür davalarda tüm arsa sahipleri ile yüklenici arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğunun kabulü gerektiğinden başkaca Düzenleme Şeklinde Taşınmaz Satış Vaadi ve Arsa Payı Karşılığı İnşaat Sözleşmesi olup olmadığının araştırılması gerekir. Öte yandan davalı Sağlıcak...Ltd. Şti. vekilinin sunduğu cevap dilekçesi ekinde; davalı Sağlıcak...Ltd. Şti. ile başka arsa sahipleri arasında 24329 Ada, 3 parsel sayılı taşınmaz üzerine bina inşası için Ankara 45. Noterliği'nin 23.08.2016 tarih 20946 yevmiye numaralı Düzenleme Şeklinde Taşınmaz Satış Vaadi ve Arsa Payı Karşılığı İnşaat Sözleşmesi ve Ankara 45. Noterliği'nin 29.11.2016 tarih 29567 yevmiye numaralı Düzenleme Şeklinde Taşınmaz Satış Vaadi ve Arsa Payı Karşılığı İnşaat Sözleşmesinin de sunulduğu anlaşılmıştır. Mahkemece bu olgu gözden kaçırılarak taraf teşkili tam olarak sağlanmadan yazılı gerekçelerle davanın bedel iadesi davası olarak kabulü ile davanın diğer davalılar bakımından reddine karar verilmesi doğru olmamıştır....

      İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, öncelikle müvekkilinin sadece ipoteğin fekkini talep etmediğini, aynı zamanda tapunun hacizlerden ari olarak müvekkiline teslim edilmemesi halinde sözleşmeden dönerek bedel iadesi talep edildiğini, nitekim müvekkili tüketici olup, genel kredi sözleşmesinin tarafı olmadığı gibi, genel kredi sözleşmesinin geçersizliğini ileri sürmediği gibi, bu sözleşmeden kaynaklı borç ya da alacağın varlığı konusunda herhangi bir talepte de bulunmadığını, yerel mahkemenin gerekçeli kararında, davanın temelinin genel kredi sözleşmesinden kaynaklandığını belirtmiş ise de, bu hususu gözardı ettiğini ve yine ayrıca tapunun takyidatlardan ari olarak müvekkiline teslim edilmemesi halinde sözleşmeden dönerek bedel iadesi talebini dahi görmediğini, talep konusu sanki sadece ipoteğin ve haczin kaldırılması gibi değerlendirildiğini, müvekkilinin genel kredi sözleşmesinin tarafı olmadığını,...

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasında düzenlenen devre mülk sözleşmesinin ve senetlerin iptali , ödenen bedelin iadesi, tapunun iptali istemine ilişkin olarak açılan davada ... ... 1.Tüketici ve ... 3....

        Dava konusu payın satışına ilişkin hukuki işlemin tarafı olan davalı 3. kişi durumundaki davacıya karşı bedelde muvazaa iddiasında bulunamaz ise de, davacı önalım hakkına engel olmak amacıyla satış bedelinin resmi satış senedinde yüksek gösterildiğini iddia edebilir ve bu iddiasını tanık dahil her türlü delille kanıtlayabilir. (Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/1046- 2021/2315 E-K.) Dava konusu taşınmazları gerçekte 240.000,00 TL bedel ile satın aldığını iddia eden davalı resmi satış işleminin tarafı olduğundan, bedelde muvazaa iddiasının dinlenmesi mümkün olmadığı gibi, satış bedelinin 80.000,00 TL olarak beyan edildiği ancak satış sırasında hata ile düşük gösterildiği yolundaki savunması da inandırıcı bulunmamıştır. Mahkemece satış akit tablosunda belirtilen bedel ile davalının ödediği satış masraflarından ibaret önalım bedeli üzerinden davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından davalının istinaf itirazları yerinde değildir....

        DELİLLER: Tapu kaydı, Düzenleme şeklinde ön ödemeli konut satış vaadi sözleşmesi ve ekleri, Konut finansmanı kredi sözleşmesi, Davalılar arasında akdedilen protokol ve ek protokol, Kroki, Keşif, Bilirkişi kurulu raporu, Davacı vekilinin 16/07/2019 tarihli dilekçesi, Delil listeleri sunulan ve toplanan deliller. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava düzenleme şeklinde konut satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve tüm takyidatlardan ari tescil, olmadığı taktirde taşınmazın rayiç değerinin tahsili istemine ilişkindir....

        DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, resmi şekilde düzenlenen satış vaadi sözleşmelerine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Kaynağını Borçlar Kanununun 22. maddesinden(TBK 29.madde) alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, Borçlar Kanununun 213. maddesi ile Türk Medeni Kanununun 706. ve Noterlik Kanununun 89. maddesi hükümleri uyarınca noter önünde re’sen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan sözleşme türüdür. Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Türk Medeni Kanununun 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir. Taşınmaz satış vaadi sözleşmesi bir satış sözleşmesinin yapılması borucunu doğurduğundan dolayı ön sözleşme olarak kabul edilir ve geçerliliği resmi şekilde yapılmış olmasına bağlıdır....

        irdelenmediğini ve eksik inceleme yapıldığını, davacı tarafça da, zilyet olduğu bölüme ilişkin herhangi bir taksim sözleşmesinin dosyaya sunulmadığını, bu nedenle eksik incelemeye dayalı karar verildiğini ve davacının davasının zaman aşımına uğradığı hususunun göz ardı edilerek, usul ve yasaya aykırı bir hüküm tesis edildiğini, murisin muvazaaya konu ettiği taşınmazların, tapuda satış işlemi şeklinde veyahut noterde taşınmaz satış vaadi sözleşmesi şeklinde satmış gibi gözükmesi arasında herhangi bir fark bulunmadığını, davaya konu edilen tüm taşınmaz hisselerinin bedelinin, 25/03/2005 tarihli taşınmaz satış vaadi sözleşmesinde; 600 YTL gibi sembolik bir bedel gösterilmiş olsa da, bilirkişilerce yine sözleşme tarihi olan 25/03/2005 tarihindeki taşınmaz hisselerinin değerinin, 25.935,42 TL olarak hesaplandığını, yani taşınmaz satış vaadi sözleşmesinde belirtilen, dava konusu taşınmaz hisselerinin toplam bedelinin oldukça düşük olduğunu, bu bedelin, hesaplanan gerçek değerin 1/43'üne bile...

        Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve satışın yapılmasıyla kullanılabilir hale gelir. Önalım hakkının kullanılmasıyla bu hakkı kullanan paydaş ile alıcı arasında kapsam ve şartları satıcı ile davalı arasında yapılan sözleşmenin aynı olan bir satım ilişkisi kurulmuş olur. Önalım bedeli tapuda gösterilen satış bedeli ile davalı tarafından ödenen harç ve masrafların toplamından ibarettir. Olayımıza gelince; davacı bedelde muvaaza iddiasında bulunarak önalım hakkı nedeniyle payın iptali ve adına tescilini talep etmiştir. Bedelde muvaaza iddiası satım sözleşmesinin tarafı olmayan davacı tarafından her türlü delille ispatlanabilirse de satış bedelinin tapuda gösterilen bedelden daha düşük olduğunu kanıtlayamamıştır. Mahkemece, resmi satış sözleşmesindeki bedel ve masraflar üzerinden önalım bedeli belirlenerek karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir....

          UYAP Entegrasyonu