Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Murad han caddesi no:623 sayılı bahçeli ev niteliğine haiz gayrimenkul olduğunu, konutun müteveffanın ölmeden önceki yerleşim yeri ve aile konutu olarak uzun süre müvekkili ile müteveffanın burada yaşadığını, mirasın paylaşılmasıyla birlikte aile konutunu da satılması ve müvekkilinin yıllarca eşiyle birlikte yaşadığı ortak anılarını paylaştığı evden çıkartılarak mağdur olabileceğini, evliliğin ölüm ile sona erdiğinden dava tarihi itibariyle davacının aile konutunun kendisine özgülenmesine dair yasal hakkını kullanabilmesi için taşınmazın aile konutu olduğunun tespitini istemekte hukuku yararının olduğunu, müvekkilinin halen oturduğunu vefat eden eşinin terekesine dahil konutun aile konutu olduğunun tespiti ile tapuya şerh kararı verilmesini talep etmiştir....

Davacının taşınmazın aile konutu olduğunun tespitine yönelik talebine ilişkin davanın dayanağı Türk Medeni Kanununun 194/1 maddesi olduğuna göre, uyuşmazlık 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun üçüncü kısmı hariç ikinci kitabından kaynaklanmaktadır. 4787 sayılı Yasanın 4/1. maddesi gereğince bu taleple ilgili aile mahkemesi görevlidir. O halde mahkemece yapılacak iş; davacının, taşınmazın aile konutu olduğu yönündeki talebinin dosyadan tefriki ile aile mahkemesine gönderilmek üzere görevsizlik kararı vermek ve bu davanın sonucunu bekletici mesele yaparak taşınmazın aile konutu olduğunun tespit olunması halinde işin esası incelenerek gerçekleşecek sonucu uyarınca bir karar vermekten ibaret olup, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine oybirliğiyle karar verildi....

    Asliye Hukuk Mahkemesi bünyesinde (E:2012/524) satış işleminin iptali ve taşınmazın aile konutu olduğunun tespiti yönünde dava ikame ettiklerini, anılan mahkemece talebinin kabul edilip (K:2013/401), davalı Özlem ile Abdurrahman arasındaki satış işleminin iptaline ve taşınmazın aile konutu olduğunun tespitine hükmedildiğini, davalılardan Özlem ve Abdurrahman'ın söz konusu kararı bildikleri halde bu defa kötü niyetli olarak ve vekalet yoluyla söz konusu taşınmazın diğer davalı Ahmet Batuhan adına tescil ettirdiklerini, yapılan muvazaalı işlem sebebiyle müvekkilinin yasal hakkını almasının önüne geçilmesinin hedeflendiğini ileri sürerek muvazaalı satış işleminin iptaline ve Gölcük 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2012/524 Esas ve 2013/401 Karar sayılı kararı doğrultusunda işlem yapılmasına karar verilmesini talep etmiştir....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi Taraflar arasındaki “aile konutu olduğunun tespiti” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 4. Aile Mahkemesince davanın reddine dair verilen 23.11.2011 gün ve 2010/1780 E. 2011/1589 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 11.03.2013 gün ve 2012/6295 E. 2013/6453 K. sayılı ilamı ile; “...Davacı eşi ve mirasbırakanı olan Avni Cihangir’in 11.02.2004 tarihindeki ölümüne kadar birlikte aile konutu olarak kullandıkları İstanbul, Kadıköy, Fener yolu, ....nda bulunan dairenin, aile konutu olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir. Türk Medeni Kanununun 652/1. maddesi, eşlerden birinin ölümü halinde, tereke malları arasında ev eşyası veya eşlerin birlikte yaşadıkları konut varsa, sağ kalan eşin bunlar üzerinde kendisine miras hakkına mahsuben mülkiyet hakkı tanınmasını isteyebileceğini öngörmektedir....

      Mahkemece Türk Medeni Kanunu'nun 194. maddesi gereğince meskenin aile konutu olarak özgülenmesine karar verilmiş ise de; talep meskenin aile konutu olduğunun tespitine ilişkin olup (HUMK m. 74), talep aşılarak tespiti ile yetinilmesi gerekirken özgülenmeye karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. 2-Müşterek konutun aile konutu olduğunun tespiti istemi eşlere tanınmış bir hak olup, davacı Ceyda'nın aktif husumet ehliyeti bulunmadığından, Ceyda'nın davasının husumetten reddi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Sonuç: Temyiz edilen hükmün 1. ve 2. bentte gösterilen nedenlerle (BOZULMASINA), temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 18.10.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi....

        Aile Mahkemesince; taşınmazın aile konutu olduğunun tespiti ile şerh verilmesine yer olmadığına karar verilmiş ise de, davanın Türk Medeni Yasasının yürürlük tarihi olan 01.01.2002 tarihinden sonra açıldığı, tapu iptali ve tescil istemi yönünden taşınmazın aile konutu olup olmadığı hususunun tartışılması gerektiği, bu hükümlerin ise Türk Medeni Yasasının 2. kitabında yer aldığı ve aile mahkemesinin görevi kapsamında olduğu anlaşılmakla, davanın aile mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 Sayılı HMK.’nın 21. ve 22.(1086 sayılı HUMK.’nın 25. ve 26.) maddeleri gereğince Kayseri 3. Aile Mahkemesi'nin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 24.05.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          Bu nedenle dahili davalıların temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir. 2-Davacı kadın, aile konutu üzerindeki ipoteğin kaldırılmasına, aile konutu olduğunun tespitine ve aile konutu şerhi konulmasına karar verilmesini talep etmiş, mahkemece ipoteğin kaldırılması davası konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına, aile konutu şerhi konulması davasının reddine, taşınmazın aile konutu olduğunun tespitine karar verilmiştir. Davacı kadın ve davalı kooperatif tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Bölge adliye mahkemesince; aile konutu olarak tespitine karar verilen taşınmazın, eşlerin birlikte oturduğu bir mekan olması gerektiği halde ilk derece mahkemesince arsa vasıflı olduğu belirtilen 1002 ada 20 parsel yönünden tespit kararı verilmesi doğru olmadığından bahisle, taraf vekillerinin aile konutu tespitine ilişkin istinaf başvurularının kabulüne, Erzurum İli, Aziziye İlçesi, Ilıca Mah., Köyiçi Mevkii, ... Ada, ... Parselde 2....

            Davacı kadın tarafından açılan taşınmazın aile konutu olduğunun tespitine ilişkin talebin incelenmesinde; yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamına göre; dava tarihi itibariyle dava konusu taşınmazın aile konutu niteliğinde olduğu, ancak yargıma sırasında taşınmazın icra yoluyla tahliye edilmesi ile aile konutu vasfını kaybettiği görülerek, taşınmazın aile konutu olduğunun tespitine dair açılan dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına dair hüküm yerinde olmakla, davacının bu yöndeki istinaf talebi reddedilmiştir. Davacı kadın tarafından açılan kiracısı bulunduğu evin kira sözleşmesinin tarafı olarak kabul edilmesi ve bu kapsamda tahliye taahhüdü ile takibin iptali istemli hakimin müdahalesi istemine ilişkin talebin incelenmesinde; TMK 194....

            Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Aile Konutu Olduğunun Tespiti Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava, muris adına kayıtlı taşınmazın aile konutu olduğunun tespiti istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davacı ile davalıların murisi ...'ın evli oldukları, ...'ın 08.08.2017 tarihinde vefat ettiği, davacı ve ...'ın davaya konu Konya İli, Beyşehir İlçesi, ... Mahallesi ... ada ... parsel ... nolu bağımsız bölümde kayıtlı taşınmazda evvelden beri davacının ve muris ...'ın yaşadıkları, vefatından sonra da davacının kullanmaya devam ettiği, bu hali ile dava konusu taşınmazın aile konutu olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, Beyşehir ilçesi, ... mahallesi ... ada ... parsel 9 nolu bağımsız bölümde kayıtlı taşınmazın aile konutu olduğunun tespitine karar verilmiştir....

              Aile Mahkemesi' nin 2014/823 Esas sayılı dosyasında davalının davacı olarak Aile Konutu tespiti talepli davasının olduğu, mahkemenin 09/04/2015 tarih 2014/823 Esas 2015/278 Karar sayılı kararı ile TMK 194. maddesine göre aile konutu tespiti ve şerhi verilmesi davasının yasal şartları oluşmadığından reddine karar verildiği, red kararının gerekçesinde de taşınmazın aile konutu niteliğinde olmadığının belirtildiği, mahkeme hükmünün 10/07/2017 tarihinde kesinleştiği, ortada kesinleşmiş bir mahkeme hükmü olduğu, davalının daha sonra giderek tapuda tek taraflı irade beyanı ile aile konutu şerhi verdirmesinin kesinleşmiş bu mahkeme hükmüne göre hukuka aykırı ve geçersiz olacağı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş ise de, kesin hüküm gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmesinin yerinde olmadığı, dinlenen tanığın beyanı nazara alınarak dava konusu edilen taşınmazın aile konutu niteliği taşımadığı, dolayısı ile davacının dava açmakta haklı olduğu kanaatine varılmakla davanın...

              UYAP Entegrasyonu