Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Medeni Kanunumuz bu düzenleme ile eşlerin birlikte yaşadıkları konut ve kullandıkları bu eşyalar ile ilgili olarak sağ kalan eşe mal rejimi hükümleri dışında mirastan bir takım haklar tanımıştır. Mal rejimi ne olursa olsun, sağ kalan eşe tereke malları arasında bulunan aile konutu ve ev eşyaları üzerinde yasal miras payına mahsuben mülkiyet hakkı, eğer haklı nedenler varsa mülkiyet yerine oturma veya intifa hakkını isteme olanağı getirmiştir. Ancak bu özgüleme ve alım hakkı bedelsiz değildir. Eğer eşin mirastan payına düşen miktar aile konutunun değerini karşılamıyorsa, eş miras payı dışında kalan aile konutunun değerini ödeyerek onun mülkiyet hakkını talep edebilecek, bakiye değeri ödeyecek gücü yok ise aile konutu üzerinde intifa veya oturma hakkı talep edebilecektir....

    Türk Medeni Kanunu'nun 193. maddesi hükmü ile eşlerin birbirleri ve üçüncü kişilerle olan hukuki işlemlerinde özgürlük alanı tanınmış olmakla birlikte, 194. madde hükmü ile eşlerin aile konutu ile ilgili bazı hukuksal işlemlerinin diğer eşin rızasına bağlı olduğu kuralı getirilerek eşlerin hukuki işlem özgürlüğü, “aile birliğinin korunması” amacıyla sınırlandırılmıştır. Buna göre, eşlerden biri diğer eşin “açık rızası bulunmadıkça" aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez ve aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz. Bu cümleden hareketle, aile konutunun maliki olan eş, aile konutundaki yaşantıyı güçlüğe sokacak biçimde, aile konutunun ipotek edilmesi gibi “tek başına” bir ayni hakla sınırlandıramaz. Bu sınırlandırma “ancak diğer eşin açık rızası alınarak” yapılabilir. Türk Medeni Kanununun 194. maddesi, yetkili eşin izni için bir geçerlilik şekli öngörmemiştir. Bu nedenle söz konusu izin bir şekle tabi olmadan, sözlü olarak dahi verilebilir....

    Edinilmiş mallara katılma rejiminde aile konutu üzerinde mülkiyet hakkı isteminde Aile Mahkemesi görevlidir. (4787 s.K.md.4) Eşlerin birinin ölümü halinde tereke malları arasında ev eşyası veya eşlerin birilkte yaşadıkları konut varsa, sağ kalan eş, bunlar üzerinde kendisine miras hakkına mahsuben mülkiyet hakkı tanınmasını isteyebilir. (TMK. md.652/1) Türk Medeni Kanununun 652. maddesine dayanan isteklerde görevli mahkeme, paylaşma isteklerindeki görev kurallarına göre belirlenmelidir. Her mirasçı, terekedeki belirli malların aynen, olanak yoksa satış yoluyla paylaştırılmasına karar verilmesini Sulh Mahkemesinden isteyebilir....

      Davacının talebi, dava dilekçesi içeriğinden de anlaşıldığı üzere, Türk Medeni Kanununun 194. maddesinde düzenlenen aile konutu hukuki sebebine dayanmaktadır. 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 4.maddesine göre görevli mahkeme Aile Mahkemesidir. Görev kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında resen gözetilir. Bu sebeple mahkememizin işbu davada görevsiz olduğu anlaşılmakla mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir....

        Aile konutunun hak sahibi tarafından devrine ilişkin tasarruf işlemine rızası gereken eş, işlemin rızası alınmaksızın yapıldığını, konutun bu vasfını devam ettirmesi şartıyla ve evlilik devam ettiği sürece ileri sürebilir. Evliliğin sona ermesi, aile konutuyla ilgili işlemi rızaya bağlı olmaktan çıkarır ve Türk Medeni Kanunu 194. madde etkinliğini yitirir. Evlilik boşanma ile sona erdiğine göre açılan dava konusuz hale gelmiştir. Bu husus gözetilerek davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına şeklinde hüküm tesisi ve dava tarihi itibariyle tarafların haklılık durumu dikkate alınarak yargılama giderleri ile vekalet ücreti tayin ve takdir edilmek (HMK.m.331/1) üzere, hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir....

          Dava dilekçesinde davacının; açıkça davanın aile konutu olan taşınmazın satış yoluyla devrinin Türk Medeni Kanununun 194. maddesi gereğince iptali ile taşınmazın tapu kaydına Türk Medeni Kanununun 194. maddesi uyarınca aile konutu şerhi konulma sını talep ettiğinin anlaşılmasına göre, uyuşmazlığın 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 194. maddesinden kaynaklandığının kabulü gerekir. 4787 Sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun, 5133 sayılı Kanunda değişik 4/1. maddesi uyarınca, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun üçüncü kısmı hariç olmak üzere, ikinci kitabından kaynaklanan davalara aile mahkemelerinde bakılır. Görev, kamu düzenine ilişkindir. Mahkemece yargılamanın her aşamasında dikkate alınması zorunludur. Gerçekleşen bu durum karşısında işin esasının incelenerek, bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde görevsizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı bulunmuştur. Tüm bu açıklamalar karşısında aşağıdaki karar tesis edilmiştir....

          Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle davacı-davalının ortak konut üzerinde boşanmadan sonra kendisine kullanma hakkı tanınmasına ilişkin usulüne uygun harcı verilerek açılmış bir davasının bulunmamasına, dava dilekçesinde yer alan ortak konutla ilgili talebin Türk Medeni Kanununun 169.maddesi çerçevesinde önlem niteliğinde olup, mahkemece 02.10.2006 tarihli oturumda bu hüküm çerçevesinde önlemin alınmış olmasına göre, tarafların yerinde bulunmayan temyiz isteğinin reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, duruşma için taktir olunan 750.00 TL. vekalet ücretinin...'...

            Maddesi ve Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün 1756 (2014/4) sayılı genelge hükümleri gereğince aile konutunun eşlerin aynı konutta ikamet etmeleri şartı arandığından bahisle müvekillinin talebi 12/08/2021 tarihinde reddettiği, ancak Türk Medeni Kanununda ve anılan genelgede açıkça hiçbir şekilde "eşlerin birlikte ikamet etmeleri" şartı aranmadığı, Aile konutu koruması kural olarak evliliğin devamı süresince söz konusu olup, evliliğin ölüm, boşanma veya iptal kararıyla sona ermesi halinde ortadan kalktığı, Yargıtayın ayrı yaşama halinde aile konutu korumasının devam edeceği görüşünden hareketle, ayrı yaşama halinde aile konutu şerhinin konulmasının bir gereklilik olduğu açıkça görüleceği, Kişisel eşyaları dava konusu konutta bulunan ve yaşayabileceği başka bir evi de olmayan müvekkili ile aile konutunun davalının borçları nedeniyle satılmasını engellemek amacıyla Fatsa Tapu Sicil Müdürlüğüne başvurduğunda başvurusunun reddedilmesi sebebiyle, şu an dava konusu gayrimenkulde yaşayan müvekkilinin...

            Maddesi ve Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün 1756 (2014/4) sayılı genelge hükümleri gereğince aile konutunun eşlerin aynı konutta ikamet etmeleri şartı arandığından bahisle müvekillinin talebi 12/08/2021 tarihinde reddettiği, ancak Türk Medeni Kanununda ve anılan genelgede açıkça hiçbir şekilde "eşlerin birlikte ikamet etmeleri" şartı aranmadığı, Aile konutu koruması kural olarak evliliğin devamı süresince söz konusu olup, evliliğin ölüm, boşanma veya iptal kararıyla sona ermesi halinde ortadan kalktığı, Yargıtayın ayrı yaşama halinde aile konutu korumasının devam edeceği görüşünden hareketle, ayrı yaşama halinde aile konutu şerhinin konulmasının bir gereklilik olduğu açıkça görüleceği, Kişisel eşyaları dava konusu konutta bulunan ve yaşayabileceği başka bir evi de olmayan müvekkili ile aile konutunun davalının borçları nedeniyle satılmasını engellemek amacıyla Fatsa Tapu Sicil Müdürlüğüne başvurduğunda başvurusunun reddedilmesi sebebiyle, şu an dava konusu gayrimenkulde yaşayan müvekkilinin...

            Evlilik, boşanmayla sona ermekle, Türk Medeni Kanununun 194. maddesinin "aile konutuna" sağladığı koruma da sona erer ve diğer eşin rıza alınmadan yapılan tasarruf işlemi yapıldığı andan itibaren geçerlilik kazanır. Dava konusu taşınmazın maliki olan davalı eş Yüksel ile davacının, karardan önce ... Aile Mahkemesinin 2013/231 esas, 2014/17 karar sayılı 03.06.2015 tarihinde kesinleşen kararı ile boşanmış oldukları anlaşılmaktadır. Evlilik, karar tarihinden önce boşanma ile sona erdiğine göre, dava konusu taşınmaz aile konutu olmaktan artık çıkmıştır. Bu husus gözetilerek konusuz kalan dava hakkında "karar verilmesine yer olmadığına" şeklinde karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir....

              UYAP Entegrasyonu