Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

-TL olarak göstermiş ve harcı yatırmış, ancak sözleşmenin feshi, el atmanın önlenmesi ve kal talepleri yönünden dava değeri belirlenmemiştir. 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 16. maddesi uyarınca, davanın değerinin belirlenmesinin mümkün olduğu hallerde, davanın belirlenen değeri üzerinden nispi harç alınması şarttır. Sözleşmenin feshi, el atmanın önlenmesi ve yıkım taleplerinde de Kanunda açıkça gösterildiği üzere dava konusu edilen sözleşmenin değeri ve taşınmazın değerinin harca esas alınacağı tereddütsüzdür. Dava değerinin eksik gösterildiğinin ve bu kapsamda, nispi harcın eksik yatırıldığının tespiti halinde Harçlar Kanunu'nun 30. maddesinde gösterilen esaslar dairesinde harcın ikmali zorunludur....

Ancak, istisnai durumlarda, henüz zarar doğmadığı halde, yakın gelecekte zarar doğacağı pek muhtemel veya muhakkak ise, davacıya zarar tehlikesinin önlenmesi davasını açma hakkı tanınmalı, zararın doğması beklenmemelidir. Komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi davalarında davalının kusurlu olması aranmaz. Davalının kusurlu olup olmaması, kasıtlı hareket edip etmemesi, elatmanın önlenmesi davasına etkili değildir. Yeter ki, davalının eylemi ile davacının zararı arasında illiyet bağı bulunsun. Davalının hiçbir kusuru olmasa dahi, elatmanın önlenmesine, eski hale getirme ve tazminata hükmedilebilir. Kural olarak davacının zararının doğmaması için bir önlem almaması da elatmanın önlenmesi davasını etkilemez. Dava konusu yapılan ağaçlar için, uygulama imkanı bulunan TMK’nun 740. maddesi, başkasının mülküne geçip zarar veren dal ve köklerin, zarar gören mülk sahibi tarafından kesilebileceği hükmünü içermektedir....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 18.11.2008 gününde verilen dilekçe ile elatmanın önlenmesi birleşen dava elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine, birleşen davada elatmanın önlenmesi isteminin kabulüne, ecrimisil isteminin reddine dair verilen 28.07.2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı-karşı davalı ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Davacı ... ...,maliki olduğu 811 parsel sayılı taşınmazına sınır komşusu davalıların ekim yapmak suretiyle elattığını ileri sürerek haksız elatmanın önlenmesini istemiştir. Birleşen davada ise; davalı –karşı davacı ... maliki olduğu 810 parsel sayılı taşınmazına vaki elatmanın önlenmesini ve ecrimisil tahsili istemlerinde bulunmuştur....

      Mahkemece, asıl davada ecrimisil davasının kabulüne, birleşen davada elatmanın önlenmesi davasının yerinde olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş, hükme karşı asıl ve birleşen davada taraf vekilleri tarafından istinaf talebinde bulunulmuştur. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesinin 07.02.2019 tarihli ve 2017/1784 Esas, 2019/141 Karar sayılı kararı ile davalı vekilinin istinaf talebinin esastan reddine, davacılar vekilinin istinaf talebinin ise kabulüne, asıl davada gerekçenin değiştirilmek suretiyle ve ıslah gözetilerek ecrimisil isteğinin kabulüne, birleşen davanın sabit olması nedeniyle kabulüne karar verilerek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiş, hüküm asıl ve birleşen dosyada davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Asıl ve birleşen dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir....

        Bu zararla, davacı sözleşmenin kusurlu feshi yüzünden malvarlığında ilerde meydana gelecek çoğalmadan mahrum kalmış kabul edilir. Bu niteliği gereği, kar kaybı daima farazi bir hesaplamayla ortaya çıkar. Burada malvarlığının gelecekteki çoğalması ihtimali, sözleşmenin ifa edilmemesinden dolayı meydana gelmemiş kabul edilir. İfade etmek gerekir ki, kar kaybı hesabı bir varsayımla yapıldığından hangi yöntem kullanılırsa kullanılsın kesinlik göstermez. Somut uyuşmazlıkta, 13.03.2003 tarihiyle sözleşmenin sona ereceği 04.01.2004 arasında işletmenin yıkılması nedeniyle davacının bir zarara uğradığı sabit ise de, zarar miktarını kanıtlama yükü kendisinde bulunan davacı bu miktarı kanıtlayamamıştır....

          DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 355/1 maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemede; Dava, davaya konu saatin ayıplı olması ve sözleşmenin feshi ve bedel iadesi talep edilmesi nedeniyle saatin bedelinin tahsili için başlatılan ilamsız takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davaya konu saatin satın alındıktan bir gün sonra ileri gitmesi nedeniyle ayıplı olduğu, ayıbın davalı satıcıya hemen bildirildiği, davacı tarafından noter aracılığıyla çekilen ihtarname ile sözleşmenin feshi ile bedel iadesinin talep edildiği, ayıbın satış anında var olması ve niteliği dikkate alınarak davacı tüketicinin sözleşmenin feshi ve bedel iadesini talep etmesinin hakkaniyete uygun olduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile, itirazın iptaline, takibin devamına ve %20 oranında icra inkar tazminatına karar verilmiştir....

          Gönderilecek olan tapu kaydında, davanın açıldığı tarih itibariyle davacının malik bulunmaması durumunda, elatmanın önlenmesi talebinin reddine, ecrimisil talebinin ise Yargıtay ve Dairemizin kökleşmiş uygulamasına göre haricen satın alan davalının zilyetliğinin iyiniyetli bulunması nedeniyle reddine; davacının tapu maliki olduğunun anlaşılması halinde harici satış sözleşmesi geçersiz olup, davalının tapu ve mülkiyetten kaynaklanan hakkının bulunmaması nedeniyle elatmanın önlenmesi talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 24.05.2011 gününde verilen dilekçe ile elatmanın önlenmesi, kal karşı davada temliken tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; elatmanın önlenmesi ve kal isteminin kabulüne, temliken tescil isteminin reddine dair verilen 10.07.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı-karşı davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, elatmanın önlenmesi ve kal, karşı dava TMK’nın 725. maddesi gereğince temliken tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece, elatmanın önlenmesi ve kal talebinin kabulüne, temliken tescil talebinin koşulları gerçekleşmediği gerekçesiyle reddine karar verilmiştir....

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Sulh Hukuk Mahkemesi Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 7.10.2004 gününde verilen dilekçe ile müdahalenin önlenmesi ve kal, karşı davada taşkın inşaat nedeniyle temliken tescil istenmesi üzerine davaların birleştirilerek yapılan duruşması sonunda; müdahalenin önlenmesi talebinin kabulüne, kal talebinin reddine, Medeni Kanunun 725.maddesine dayalı karşı davanın reddine dair verilen 7.9.2005 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar ... ve ... vekili ve davalı karşı davacı ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, paydaşlar arasında elatmanın önlenmesi, karşı dava ise taşkın yapı nedeniyle temliken tescil istemleriyle açılmıştır....

                Dava; paydaşlar arasında elatmanın önlenmesi, kal talebine ilişkindir. Hemen belirtilmelidir ki; paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan payına vaki elatmanın önlenmesini her zaman isteyebilir. Hatta elbirliği mülkiyetinde dahi paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine elatmanın önlenmesi davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı elatmanın önlenmesi davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre, payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu elatmanın önlenmesi davası ile değil, kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir....

                  UYAP Entegrasyonu