"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Ticaret Mahkemesi sıfatıyla) Taraflar arasındaki sözleşmenin iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü. KARAR Davacı, devraldığı inşaat şirketinden davalının noterde yapılan bir satış vaadi sözleşmesi ile 3 adet daire satın aldığını ancak bu satışın aslında gerçek bir satış olmadığını, davalının inşaatın tamamlanması için kendilerine malzeme sattığını ve malzeme karşılığı da bu sözleşmenin teminat olarak yapıldığını, geçersiz sözleşmenin iptalini, tapudaki şerh ve tescillerin de iptali ile kendi alacaklarının da tahsilini istemiştir. Davalı, davanın reddini dilemişlerdir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir....
Ne var ki, taraflar arasındaki sözleşmenin 7/1-ac maddesinde; geri ödeme sırasında bankanın efektif veya döviz satış kurunun kredinin kullandırıldığı tarihteki kurdan düşük olması halinde, kredinin ilk kullandırıldığı tarihteki kurun esas alınacağı, hüküm altına alınmıştır. Yabancı paranın kurundaki artışların banka lehine yararlanabilecek iken, kurdaki düşüklükten tüketicinin yararlandırılmaması haksız şart niteliğindedir. (4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun mad. 6.) Dolayısı ile sözleşmenin bu hükmü davacıyı bağlamaz....
Nitekim, 6502 sayılı yasanın 83/2. maddesi tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklarda diğer kanunlarda yer alan görev ve yetkiye ilişkin düzenlemelerin gözönünde bulundurulmamasını, anılı tüm uyuşmazlıklarda 73/1. maddesi uyarınca tüketici mahkemelerinin görevli olacağını emredici şekilde düzenlemiştir (Ankara BAM 23. HD 2020/1437 esas 2021/1439 karar sayılı ilamı emsal olmak üzere). İflas alacağı, masa borcu ve iflastan sonra doğan genel nitelikli alacak olmak üzere üç grup alacak bulunmaktadır. Alacağın doğduğu tarihin belirlenmesi görev hususunda önem taşımaktadır. Dava tarihi itibariyle henüz sözleşmenin feshedilmediği, nitekim dava dilekçesi ile açıkça taraflar arasında akdedilen sözleşmenin feshinin talep edildiği, davalı şirketin iflas kararından sonra 05/04/2016 tarihinde işbu davanın açıldığı, sözleşmenin feshiyle birlikte davaya konu alacağın muaccel olacağı değerlendirilmiştir. Bu hali ile alacak iflastan sonra doğacaktır....
Buna göre, bankalarca kart hamili aleyhine açılan alacak ve itirazın iptali davaları yürürlükten kalkan 1086 sayılı HUMK’nın görev ve yetkiye ilişkin hükümlerine ve dava konusunun değerine göre genel mahkemelerde görülmekteyken 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3. maddesi tüketici işleminin kapsamını esaslı biçimde değiştirmiş; aynı Kanunun 83/2. maddesinde ise "Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile diğer kanunlarda düzenleme yapılması bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez." diyerek kanunun uygulama alanını daha da genişletmiştir. 6502 sayılı Kanunun 3. maddesinde “Tüketici işlemi; eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dahil olmak üzere kurulan her türlü sözleşme ve işlemi ifade kapsar.” şeklinde yeniden tanımlanmıştır....
Davalı TOKİ tarafından yüklenici şirkete verilen ... 41.Noterliğinin 27.11.2007 tarihli ve 48835 yevmiye numaralı düzenleme şeklinde vekaletnamede dava konusu proje kapsamında yapılan taşınmazları pazarlamaya idarenin onayı ile satmaya,satış sözleşmesi düzenlemeye,satış bedellerini almaya,hesap açmaya,bu hesabı işletmeye,bu hesaptan kendisi yada üçüncü kişilere ait başka banka hesaplarına transfer etmeye,havale yapmaya ,nakit çekmeye mezun ve yetkili olduğu belirtilmiştir. Dava konusu konutun bulunduğu projeye ait ilan ve tanıtımlar ile sözleşmenin az yukarıda belirtilen hükümleri, yükleniciye verilen vekaletname ile birlikte değerlendirildiğinde,davacı tüketicinin yüklenici firmanın açtığı hesaba yatırdığı satış bedelinin tamamının taşınmazın teslim edilememesi nedeniyle geri ödenmesinden davalı TOKİ'nin yüklenici firma olan Yapı Endüstrisi Ltd.Şti ile birlikte sorumlu olduğunun kabulü gerekir....
projeye ait ilan ve tanıtımlar ile sözleşmenin az yukarıda belirtilen hükümleri, davalıya verilen vekaletname ile birlikte değerlendirildiğinde,davacı tüketicinin davalının açtığı hesaba yatırdığı satış bedelinin taşınmazın teslim edilememesi nedeniyle geri ödenmesinden davalıların birlikte sorumlu olduğunun kabulü gerekir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi Taraflar arasındaki tüketicinin açtığı tüketici kredisinden kaynaklanan alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın açılmamış sayılmasına yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü. KARAR Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere göre yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA,29/06/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....
HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 07/01/2019 NUMARASI : 2018/319 ESAS 2019/21 KARAR DAVA KONUSU : Tüketicinin Açtığı İtirazın İptali KARAR : Davacı tarafından davalı aleyhine Afyonkarahisar Asliye 3. Hukuk Mahkemesinin (Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla) 2018/319 esas sayılı dosyası ile açılan tüketicinin açtığı itirazın iptali davasında 07/01/2019 tarihinde tesis edilen karara karşı davacının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine raportör hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendiğinde; DAVA: Davacı vekilinin ilk derece mahkemesine ye sunduğu dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında, davalı şirket adına kayıtlı taşınmaz üzerinde inşa edilecek tatil köyündeki 1. Blok 3. Kat 302 nolu dairenin 1/36 payının satışı için 14/08/2011 tarihinde ve 5. Blok 2....
Taraflar arasında yapılan sözleşmenin düzenleme tarihinin 29/09/2016 ve 03/02/2017 tarihleri olduğu dikkate alındığında uygulanacak yasanın 6502 sayılı TKHK'nın ilgili maddeleri olduğu ihtilafsızdır. 29/09/2016 ve 03/02/2017 tarihleri tarihinde sözleşme yapan davacı tüketicinin 24.04.2017 tarihinde eldeki davayı açtığı anlaşılmıştır. 6502 sayılı kanunun 50/9. maddesine göre tüketicinin devir veya teslim tarihine kadar sözleşmeden dönme hakkı olduğu, davacının henüz teslim almadığı ve muayene ile tecrübe etmediği devre mülk hissesi ile ilgili olarak sözleşmenin bu aşamada henüz askıda olduğu, davacının süresinde cayma hakkını kullandığı anlaşılmış, davacıya davaya konu olan taşınmazın tapu devrinin de tapu sicilinde yapılmadığı, 6502 sayılı yasanın 41. maddesine göre gayrimenkul hissesinin satışına ilişkin sözleşmenin resmi şekilde yapılması gerektiği ancak kanunun aradığı şekil şartının bulunmadığı bu haliyle sözleşmenin geçersiz olduğu görülmüştür....
Az yukarıda açıklandığı gibi satışın tecrübe ve muayene koşullu olduğu açık ve belirgin bulunduğuna göre, cayma süresinin malın teslimi ile sözleşmenin aynı tarihte yapılması durumunda sözleşmenin düzenlendiği tarihten, malın tüketiciye teslimi sözleşmenin imzalandığı tarihten sonra ise, malın teslim tarihinden, mesafeli satışlar da malın tüketiciye ulaştığı tarihten, hizmet edimlerinde ise hizmet ediminin tüketiciye ifa edildiği anda işlemeye başlayacağının kabulü gerekir. B.K.nun 219-221. maddelerinde tecrübe ve muayene şartlı satım alıcının malı tecrübe ve malı muayene edip tasvip etmesi irade şartına bağlı olarak yapılan satım olarak tanımlanmıştır. 4077 sayılı kanunun 8. maddesinde düzenlenen satışlar ise B.K.nun anlamında tecrübe ve muayene şartıyla satışlardan olup burada sözleşmeden dönme hiçbir objektif koşula bağlanmamış, tamamen tüketicinin iradesine bırakılmıştır....