Dairenin önceki bozma kararında, 12.11.2003 tarihli “borç tasfiye sözleşmesin”nin 4721 sayılı TMK.nun 873/2. maddesi hükmüne göre borcun ödenmemesi halinde rehinli taşınmazın mülkiyetinin alacaklıya geçeceğine dair sözleşme hükümlerine değer verilemeyeceği ve geçersiz olduğu belirtilmiş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılamada taraflar arasında akdedilen ve geçersiz olduğu kabul edilen anılan sözleşmeye değer verilmeyip, depo kararı verilmesinde kural olarak bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ne var ki, 12.11.2003 tarihli sözleşmenin geçersizliği kabul edilmesine rağmen, faize ilişkin hükümlerine değer verilmesi doğru değildir....
İş sözleşmesin feshi haklı sebebe dayandığından davacı kıdem ve ihbar tazminatı alacaklarına hak kazanamaz. Kıdem ve ihbar tazminatı isteklerinin reddi yerine hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 29.11.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi 01.06.1990 gün 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kurulu uyarınca Yargıtay'ca da temyiz isteminin reddine karar verilebilir.Açıklanan nedenlerle davalının temyiz isteminin REDDİNE Davacının temyiz itirazlarının incelenmesinde; 2-) Taraflar arasındaki 01.06.2011 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli kira sözleşmesin gereğince kiracı olan davalının oturduğu davaya konu kiralananda ve alt dairede 26.08.2014 tarihinde su basması ile zarar oluştuğu hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. 6098 Sayılı T.B.K.’nun 316. (B.K.’nun 256) maddesi hükmü uyarınca kiracı kiralananı tam bir özenle kullanmak ve aynı kanunun 334. (B.K.’nun266.) maddesi gereğince sözleşme sonunda aldığı hali ile kiraya verene teslim etmekle yükümlüdür. Ancak kiracı sözleşmeye uygun kullanma dolayısıyla oluşan eskime ve bozulmalardan sorumlu olmayıp münhasıran kötü kullanım nedeniyle oluşan zarar ve hasardan sorumludur....
nde çalışan olarak gösterildiğini, yine bu şirketten 19.12.2000 tarihinde çıkışı yapılarak eski şirkette çalıştırılmaya başladığını, iş sözleşmesin 18.11.2008 tarihinde hiçbir gerekçe gösterilmeksizin feshedildiğini iddia ederek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti, fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir. Davalı Cevabının Özeti: Davalı vekili, davacının müvekkili şirketin bünyesinde hiç çalışmadığını, müvekkili şirketin hissedarlarının 2008 ve 2009 yıllarında alınan yönetim kurulu kararıyla değiştiğini, müvekkili şirketin diğer davalı şirketle hiçbir bağlantısının bulunmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir....
Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı İsteminin Özeti: Davacı vekili, müvekkilinin iş sözleşmesin haksız feshedildiğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatı ile bir kısım işçilik alacaklarının davalıdan tahsilini istemiştir. Davalıların Cevaplarının Özeti: Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur. Mahkeme Kararının Özeti: Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Temyiz: Karar süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Gerekçe: 1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir. 2-Taraflar arasında davacının talep ettiği alacaklara ıslah tarihinden itibaren faiz uygulanması gerekip gerekmediği konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır....
ın kişisel ve davacı şirket adına kefaletleri olduğundan ayrıca protokole bağlı bir senet düzenleneceği, bu senedin hisse alanlar tarafından ve yeni şirket yönetimince imzalanacağı, kefalete konu olan borçlar ödendikten sonra senedin iade edileceğinin öngörüldüğü, davacının bu sözleşme kapsamında ödeme yaptığını iddia ettiği leasing sözleşmesin protokol ile aynı tarihli olduğu, dolayısıyla leasing sözleşmesindeki ödemelerin bu sözleşme kapsamında olduğunun kabul edilemeyeceği, zira, sözleşmede "sözleşme tarihinden" önceki kefaletlerle ilgili ödemelerin protokole alındığı, protokol metninde devir tarihinden değil, sözleşme tarihinden önceki borçlardan söz edildiği, 29.01.2010 tarihli diğer protokolde ise "alıcı" olarak davacı ... ve dava dışı ...'ın, "satıcı" tarafında ise ... ve ...'un bulunduğu, bu sözleşmenin, ... Tıp Merkezi adına olan Cerrahi Tıp Merkezi ruhsatı ve ekindeki listede gösterilen şirkete ait demirbaşların yeni kurulacak şirkete veya ...'...
Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı İsteminin Özeti: Davacı, iş sözleşmesini emeklilik sebebi ile haklı sebeple feshettiğini ileri sürerek, kıdem tazminatı ile izin, fazla mesai, hafta tatili ve genel tatil alacağı ile ikramiye alacağını, birleşen 2009/638 esas sayılı dosyada ise toplu iş sözleşmesin imzalanmasından dolayı ara dönem ücret farkı, kefalet alacağı ile vergi iade alacağını istemiştir. Davalı Cevabının Özeti: Davalı ... vekili, davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, davacının, herhangi bir alacağının bulunmadığını, tatil günlerinde çalışmadığını, fazla mesai alacağının bulunmadığını, yıllık izinlerini kullandığını, davacının verilen görevi yerine getirmeyip devamsızlık yapması üzerine iş sözleşmesinin feshedildiğini savunarak davanın reddini istemiştir....
Ölünceye kadar bakım sözleşmesine ilişkin bu genel açıklamalardan sonra somut olaya gelince; Taraflar arasında biçim koşuluna uyularak yapılmış ölünceye kadar bakım sözleşmesin bulunduğu ispat edilememiştir. Dolayısıyla davalının ölünceye kadar bakım sözleşmesinin borçlusu ve sözleşme hükümlerini ihlal eden tarafı olarak kabul edilmesi mümkün değildir. Eldeki davanın açıklanan bu nedenle reddi gerekirken yerinde olmayan gerekçe ile kabulü doğru olmadığından karar bozulmalıdır. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, 625 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, 12.02.2009 gününde oybirliği ile karar verildi....
Mahkemece, araç sürücüsünün belediye görevlisi olduğu, kazanın sözleşmesin devamı sırasında ve araç kiracının uhdesinde iken meydana geldiği gerekçesiyle davanın kabulüne dair verilen karar, davalının temyizi üzerine Dairemizin 24/12/2019 tarihli 2018/7600 E 2019/10540 K sayılı kararı ile; rücu konusu tazminat miktarının belirlenmesi yönünden destekten yoksun kalma tazminatı konusunda aktüerya uzmanı bilirkişiden, araç hasarı tazminatı konusunda makine mühendisi bilirkişiden ve kusur durumu konusunda soruşturma dosyası da getirtilerek alanında uzman bilirkişiden rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden bahisle bozulmuştur....
Dosya içeriğine göre davacının davalı şirkete ait işyerinde müşteri işyerlerine ekmek servisi yapılan araçta şoför olarak çalıştığı, davacının iş sözleşmesin feshinden sonra 30.07.2008 tarihinde Bölge Çalışma Müdürlüğü’ne yaptığı başvuru üzerine iş müfettişi tarafından işyerinde inceleme yapıldığı anlaşılmaktadır. Karara esas alınan hesap bilirkişisi tarafından düzenlenen raporda tanık beyanları ve iş müfettişi raporundaki tespitler dikkate alınarak hesaplama yapılmışsa da iş müfettişi raporunda davacının haftada üç saat fazla çalışma yaptığı ulusal bayram genel tatillerde dini bayramların ilk günü hariç çalıştığı, hafta tatillerinde çalıştığına dair tespit yapılamadığı belirtilmiştir. Yargılama safahatında dinlenen tanıklar .... ve......ise işyeri müşterisi oldukları halde davacının çalışma düzenine ilişkin farklı beyanlarda bulunmuşlardır. Hesap raporunda davacının haftada onbeş saat fazla çalışma yaptığı kabul edilerek fazla çalışma ücreti hesaplanmıştır....