Aldatılan yapmış olduğu sözleşmeyi, aldatma olmasaydı ya hiç yapmayacak yada daha iyi şartlarda yapacak idiyse, illiyet bağı gerçekleşmiş olur. Aldatma fiili, sözleşmenin kurulmasının asli şartı olmalı, aldatma ile sözleşmenin kurulması arasında tabi bir illiyet bağı bulunmalıdır (Eren, F.: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, s. 414 vd., HGK'nın 20.10.2010 tarih ve 2010/1-502 E., 2010/536 K.; 08.07.2020 tarih ve 2017/1-1831 E., 2020/549 K. sayılı kararları).Tüm bu açıklamalar kapsamında eldeki davanın hukuki niteliğine gelince, davacı vekili dava dilekçesinde ve İstanbul Anadolu C. Başsavcılığı'nın 2015/131557 soruşturma dosyasına verdiği 22/09/2015 havale tarihli dilekçesinde; "şüpheli ... ... San. ve Tic. A.Ş'nin yetkilisi ve ortağı olduğunu, firmaya müvekkilini de ortak edeceğini söyleyerek çek keşidesini sağladığını, bu beyanını pekiştirmek için Bakırköy ......
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; TBK'nın 36. maddesindeki aldatma halinin somut olayda gerçekleştiği, zira devre konu bayinin, davacıya inceletilen yılda, yetki bölgesi dışında yaptığı satışların 46.706,42-TL olduğu, toplam satışın ise 117.437,38-TL olduğu, böylece hasılatın yaklaşık %40 'ının yetki bölgesi dışında yapılan satışlardan kaynaklandığı, bu miktarın sözleşmenin feshini gerektirecek bir oranda bulunduğu, davacının akti feshetmekte haklı olduğu, hal böyle olunca davalı ...'ın davacının imzaladığı işletme devir sözleşmesini aldatma nedeniyle geçmişe etkili olarak iptali yerinde bulunduğundan, almış bulunduğu ve ihtilafsız olan 63.600-TL'yi iade etmesi gerektiği, diğer davalı ...'...
Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe: Dava, vasiyetnamenin iptali istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesi'nce, davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacılar vekili tarafından usul ve esas yönünden istinaf edilmiştir. 6100 sayılı HMK'nın 355. maddesi kapsamında istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hükümlerle sınırlı olmak üzere inceleme yapılmıştır. TMK’nın 557’nci maddesinde vasiyetnamenin iptali sebepleri sınırlı olarak sayılmış olup, bunlar; 1- Ehliyetsizlik, 2- Vasiyetnamenin yanılma, aldatma, korkutma veya zorlama sonucunda yapılmış olması, 3- Tasarrufun içeriğinin bağlandığı koşullar veya yüklemelerin hukuka veya ahlâka aykırı olması, 4- Tasarrufun kanunda öngörülen şekillere uyulmadan yapılmış olması hâlleridir. Bu sebeplerden biri veya birkaçının bulunması halinde TMK’nın 557’nci maddesi gereğince vasiyetnamenin iptali gerekir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü. K A R A R Davacı, davalı ile 3 adet sözleşme imzaladıklarını, davalı tarafından sözleşmedeki edimler yerine getirilmediğinden, sözleşmenin ilgili maddelerine göre sözleşmenin fayda sahipleri adına satın almalar yapılmadan gerçekleşmesi halinde, davalının davacıdan aldığı avansları ve teslim edilmiş her türlü emtiayı geri verme yükümlülüğü olduğundan, davalıya yönelik icra takibi başlattığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini istemiştir....
TMK. nun 557. maddesinde vasiyetnamenin iptali sebepleri sınırlı olarak sayılmıştır. Bunlar; 1-Ehliyetsizlik, 2-Vasiyetnamenin yanılma, aldatma, korkutma veya zorlama sonucunda yapılmış olması, 3-Tasarrufun içeriğinin bağlandığı koşullar veya yüklemelerin hukuka veya ahlaka aykırı olması, 4-Tasarrufun kanunda öngörülen şekillere uyulmadan yapılmış olması halleridir. TMK'nun 557. maddesinde sayılan sebeplerin bulunması halinde vasiyetnamenin iptali gerekir. Bu sebepler dışında kalan durumlara dayanılarak ölüme bağlı tasarrufun iptali istenilemez. Somut olayda davacı, yargılama boyunca murisin iradesinin sakatlandığını, davalının kötüniyetli olduğunu, vasiyetnamenin muvazaalı olduğunu ileri sürmüş vasiyetnamenin bu nedenlerle iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Dinlenen tanık beyanlarından murisin iradesinin sakatlandığı yönünde bir bilgi bulunmadığı, davacının murisin fiil ehliyetinin bulunmadığı yönünde bir iddiasının da olmadığı anlaşılmaktadır ....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki sözleşmenin iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü. KARAR Davacı, davalı gayrimenkul tellalı ile arasında düzenlenen 19.12.2012 tarihli emlak görme sözleşmesinin aldatma nedeniyle geçersizliği ve hükümsüz olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir. Davalı, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davacının tespit davası açmada HMK 106 maddesi gereğince hukuksal yararı bulunmadığından HMK 114/1-h maddesi gereğince usulden reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dava, emlak görme sözleşmesinin aldatma nedeniyle geçersizliği ve hükümsüz olduğunun tespiti istemine ilişkindir....
Şti.’ne devri nedeniyle yapıldığının davalılar tarafından kabul edildiğini, mahkemece bu nedenle sözleşmenin hile veya hata ile kurulup kurulmadığın incelenmesi gerektiğini, mahkemece hata olmadığının kabul edildiğini, ancak devir işinin olmaması halinde müvekkilinin şirket payını devir almasının mümkün olmadığını, müvekkili yönünden sözleşmenin tek varlık sebebinin kat karşılığı inşaat sözleşmesini devralmak olduğunu, bu nedenle sözleşmenin kurulurken sakat kurulduğunu ve bu hataya bizzat davalıların sebebiyet vermesi nedeniyle iptali gerektiğini, sözleşmenin ancak ... şirketinin paylarının devir alınmasıyla mümkün olduğunu, arsa sahibinin bu duruma itiraz etmeyeceği konusunda müvekkilinde kanaat oluşturulduğunu, zira davalılarla arsa sahipleri arasında davalar bulunduğunu, sözleşmenin müvekkiline deviri sırasında ifa süresinin dolmasının da hata ve hilenin göstergesi olduğunu, davalıların müvekkilini kandırarak pay devrini yaptıklarını, sözleşmenin devrinin ancak arsa sahibinin rızasıyla...
Hatanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde, sözleşmenin karşı tarafına yöneltilecek tek taraflı bir irade açıklaması ile bildirilebileceği gibi def'i veya dava yoluyla da kullanılabilir. Ayrıca hatanın varlığı her türlü delille ispat edilebilir. 3.2.2.Hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 s. Türk Borçlar Kanununun (TBK) 36/1. (818 s. Borçlar Kanunun (BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz....
Hatanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde, sözleşmenin karşı tarafına yöneltilecek tek taraflı bir irade açıklaması ile bildirilebileceği gibi def'i veya dava yoluyla da kullanılabilir. Ayrıca hatanın varlığı her türlü delille ispat edilebilir. 3.2.2.Hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 s. Türk Borçlar Kanununun (TBK) 36/1. (818 s. Borçlar Kanunun (BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz....
Hatanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde, sözleşmenin karşı tarafına yöneltilecek tek taraflı bir irade açıklaması ile bildirilebileceği gibi def'i veya dava yoluyla da kullanılabilir. Ayrıca hatanın varlığı her türlü delille ispat edilebilir. 3.2.2.Hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 s. Türk Borçlar Kanununun (TBK) 36/1. (818 s. Borçlar Kanunun (BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz....