Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davalı-karşı davacı, tek taraflı fesih gerekçelerinin yeterli olmadığını ve gerçeği yansıtmadığını, sözleşmenin tek taraflı olarak feshi nedeniyle----cezai şartın tahsilini talep ettiği görülmüştür. Taraflar arasındaki ihtilaf ise; sözleşmenin aldatma nedeniyle geçersiz olup olduğu ve haklı nedenlere dayalı olarak feshinin yerinde olup olmadığı, bu fesih nedeniyle talep edilebilecek tazminat niteliği ve miktarı noktalarında toplanmaktadır. Dosyada mevcut bilgi ve belgeler ile alınan beyanlar doğrultusunda bilirkişi tarafından yapılan inceleme neticesinde, sözleşmenin davacı tarafından haklı nedenle feshedildiğinin kabul edilmesi halinde sözleşme bedeli olarak ödene ----- davacı tarafından talep edilebileceği, davalı - karşı davacının cezai şart talep edemeyeceği şekilinde rapor sunulmmuştur. Davacı haklı fesih iddiasını iki nedene dayandırmıştır. Bunlar TBK 36. maddesinde yer bulan "Aldatma" ve "haklı nedenlerin" varlığı halidir. Bu nedenler ayrı ayrı incelenecektir....

    Eğer bir kimse, bilmemesi ağır bir kusur teşkil etmesine rağmen, durumu bilmeden bir beyanda bulunmuş ise aldatma kastı yoktur. Üçüncü şart ise “illiyet bağı”dır. Sözleşme aldatma sonucu, onun etkisi ile yapılmalıdır. Aldatılan yapmış olduğu sözleşmeyi, aldatma olmasaydı ya hiç yapmayacak ya da daha iyi şartlarda yapacak idiyse, illiyet bağı gerçekleşmiş olur. Aldatma fiili, sözleşmenin kurulmasının asli şartı olmalı, aldatma ile sözleşmenin kurulması arasında illiyet bağı bulunmalıdır (Eren, s. 414 vd., HGK'nın 08.07.2020 tarihli ve 2017/1-1831 E., 2020/549 K. sayılı kararı). 22. Taraflardan birinin, diğerinin aldatması (hilesi) ile sözleşme yapması hâlinde yanılması esaslı olmasa bile sözleşmeyle bağlı sayılmayacağı Kanun’un açık hükmü gereğidir. 23. Aldatmayı (hileyi) ispat yükü, aldatılan tarafa aittir. Hata, hile ve ikrah iddialarının senede bağlanması mümkün olmadığından senetle ispat edilmesinde maddi imkânsızlık vardır....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...’ün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR- Dava, aldatma ( hile ) hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Davacı, maliki olduğu 252 m2 yüzölçümlü 1132 parsel sayılı taşınmazdaki yaklaşık 35-40 m2'lik samanlığın satışı konusunda dava dışı erkek kardeşi ... ile anlaştıklarını, yaşlılığından ve okuma yazma bilmemesinden yararlanan ...'...

        Bilindiği üzere, hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hatada yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 s. Türk Borçlar Kanununun (TBK) 36/1. (818 s. Borçlar Kanunun (BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir. Öte yandan, hile (aldatma) her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir....

          DAVANIN KONUSU: Sözleşmenin İptali (Limited Şirket Pay Devir Sözleşmesi) Taraflar arasında görülen sözleşmenin iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen hükme karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü....

            Sözleşme yapılırken hataya düşen tarafın kusurlu bulunması sözleşmenin iptaline engel değildir. Ne var ki, TBK'nin 35. (BK'nin 26.) maddesinde öngörüldüğü gibi hatayı bilmeyen veya bilecek durumda bulunmayan ve kusursuz olan karşı tarafın menfi, gerektiğinde müspet zararının ödenmesi gerekir. Bilindiği ve Türk Borçlar Kanununun (TBK) 39. maddesinde düzenlendiği üzere; "Yanılma veya aldatma sebebiyle ya da korkutulma sonucunda sözleşme yapan taraf, yanılma veya aldatmayı öğrendiği ya da korkutmanın etkisinin ortadan kalktığı andan başlayarak 1 yıl içinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirmez veya verdiği şeyi geri istemezse, sözleşmeyi onamış sayılır" hükmü amirdir....

            Aldatma kural olarak, sözleşmenin karşı tarafından yapılır ve bu aldatma sayesinde hileye uğrayan tarafın gerçek iradesi bertaraf edilerek kötü bir amaca ulaşmak için sözleşme yapılması sağlanır. Hileden bahsedebilmek için diğer bir koşul da, hileye başvuranın eylem ve sözlerinde karşı yanı aldatma kastının bulunmasıdır. Bunun dışında, yapılan hukuki işlemin hile sonunda meydana gelmiş olması yani işlev ile hile arasında illiyet bağının olması gerekir....

              İradenin oluşumundaki bozukluk genel olarak saik yanılması, aldatma, korkutma gibi hâllerde görülür. Bu tür bozuklukta iradesi sakatlanan kişinin beyanı, iradesine uygundur. İrade ile beyan arasında bir uygunsuzluk söz konusu değildir... Türk Borçlar Kanunu m.30'un genel başlığı "irada bozuklukları" adını taşımaktadır. TBK m.30 vd'da irada bozukluğu olarak üç durum hükme bağlanmıştır. Bunlar yanılma, aldatma ve korkutmadır. Yanılma, aldatma ve korkutma gerçekleşime biçimleri yönünden birbirinden farklıdırlar. Yanılma, saik yanılması ve beyan yanılması olmak üzere ikiye ayrılır. Beyan yanılmasında yanılanın beyanının içeriği, gerçek iradesine uymamaktadır. Saik yanılmasıyla aldatma ve korkutmada ise beyan iradeye uymakla birlikte, irade oluşum safhasında bazı sebeplerle sakatlanmaktadır. (Prof. Dr. Fikret Eren, Dr. Ünsal Dönmez, Eren Borçlar Hukuku Şerhi, Cilt I, s. 832, 833, 834)....

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakim ...'nın raporu okundu, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR- Dava, hile hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Davacı ..., ortak mirasbırakanları ...'den intikalen gelen taşınmazlardaki paylarını devretmesi karşılığında, davalıların ......

                İrade bozukluğu hâlleri mülga 818 sayılı BK'nda "Rızadaki fesat" başlığı altında "Hata", "Hile" ve "İkrah" olarak 23 ila 31. maddeler arasında hükme bağlanmış iken, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı TBK'nın 30 ila 39. maddeleri arasında bu defa "Yanılma", "Aldatma" ve "Korkutma" başlıkları altında düzenlenmiştir. Görüleceği üzere Türk Borçlar Hukuku sisteminde iradeyi bozan sebepler üç durum olarak hüküm altına alınmış olup, yanılma (hata), aldatma (hile) ve korkutma (ikrah) gerçekleşme biçimleri bakımından birbirinden farklıdırlar. Aldatma TBK'nın 36. maddesinde; " Taraflardan biri, diğerinin aldatması sonucu bir sözleşme yapmışsa, yanılması esaslı olmasa bile, sözleşmeyle bağlı değildir. Üçüncü bir kişinin aldatması sonucu bir sözleşme yapan taraf, sözleşmenin yapıldığı sırada karşı tarafın aldatmayı bilmesi veya bilecek durumda olması hâlinde, sözleşmeyle bağlı değildir" şeklinde düzenlenmiştir....

                  UYAP Entegrasyonu