menfi tespit ve istirdat talebi yönünden 6100 sayılı HMK'nın 150/5 maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir....
Mahkemece,iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, taraflar arasında imza altına alınan acentelik sözleşmenin 18/j maddesinde, "Bu sözleşmenin yürürlüğü esnasında veya daha sonra acentenin şirket defter ve muhasebe kayıtlarına göre çıkacak borçlarından ve ihtilaflarından dolayı her hangi bir borç ikrarına veya hesap mutabakatına yahut sair her hangi bir delil ve belge ibrazına gerek olmaksızın sadece şirketin defter ve kayıtları delil teşkil edecektir." düzenlemesinin bulunduğu, bu düzenleme göz önüne alınarak usulüne uygun tutulan davalı ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu davalının davacıdan 21.230,98 TL tutarında alacağı olduğunun belirlendiği, yalnızca zaman aşımı iddiası ileri sürülerek menfi tespit davası açılamayacağı, zaman aşımının alacaklı tarafından açılacak bir dava veya takipte def-i olarak ileri sürülebileceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dava, menfi tespit istemine ilişkindir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı menfi tespit-sözleşmenin iptali davasına dair karar Dairemizin 11.09.2014 gün ve 2013/16834-2014/9667 sayılı ilamı ile onanmasına karar verilmesi üzerine bu defa davacı tarafından yasal süresinde karar düzeltme isteminde bulunulmuş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Mahkemenin kararında ve Yargıtay ilamında yazılı sebeplere göre 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 440.maddesinde yazılı hallerden hiçbirine uymayan karar düzeltme isteminin REDDİNE ve aynı Yasanın 442.maddesi gereğince takdiren 248.00.-TL para cezası ile aşağıda yazılı harcın temyiz edenden alınmasına, 02/06/015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Mahkemece, davalı ... aleyhine, takiplere dayanak yapılan bono ve sözleşmenin tanzimi nedeniyle açığa imzanın kötüye kullanılması, dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarından açılan kamu davasında mahkumiyet kararı verildiği, davalının uzun yıllardır davacının kiracısı olduğu, bono ve sözleşmenin düzenlendiği tarih itibariyle davacının ...’in ekonomik olarak davalının kendisine verdiğini söylediği paralara ihtiyacının olmadığı ve tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre davalının davacıya verdiğini savunduğu paraları vermesinin hayatın olağan akışına da uygun olmadığı, davacının senet ve sözleşme nedeniyle sorumlu olamayacağı gerekçesiyle, asıl davanın kabulüne, birleşen davanın ve tazminat taleplerinin reddine karar verilmiş, hüküm davalı birleşen davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Tüketici Mahkemesinin 2020/882 Esas 2021/450 Karar sayılı dava dosyasına sunmuş olduğu dilekçesinde menfi tespit ya da borçlu olmadığının tespitine dair bir talebinin bulunmadığı, borçlunun talebinin sözleşmenin iptali ile ödediği bedelin iadesi talebi olduğu, mahkemece kurulan hükümde "...borçlu olmadığının tespitine.." dair hüküm kurulmuş ise de, bu hüküm sözleşmenin iptali hükmünün zorunlu bir sonucu olduğu, kaldı ki davalı alacaklı tarafından takip dayanağı ilamda hükmedilen asıl alacağa, ferilerine ve yargılama giderlerine yönelik alacaklarının takibe konu edildiği, takip dayanağı ilamın icra takibine konu edilebilmesi için kesinleşmesinin gerekmediği, benzer olayda Dairemizce farklı yönde karar verilmiş ise de, takip dayanağı ilamın icra edilebilmesi için kesinleşmesinin gerekmediği anlaşılmaktadır....
HUKUK DAİRESİ YARGITAY KARARI MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki asıl itirazın iptali, birleşen menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl davanın reddine, birleşen davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - KARAR - Davacı vekili asıl davada, taraflar arasında imzalanan 09/02/2010 tarihli sözleşmenin 3. ve 4. maddeleri kapsamında verilen personel hizmet ve lojistik operasyon masraflarına ilişkin olarak tanzim edilen fatura alacağının tahsili için başlatılan icra takibinin itiraz üzerine durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili asıl davada, davacıya borçlu olunmadığını, aksine alacaklı olduklarını belirterek davanın reddini istemiştir....
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın feragat nedeniyle reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Dava taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin davalı yanca eksik ifası nedeniyle davacı tarafından verilen bir kısım çeklerin iptali ile bu çeklerden dolayı borçlu bulunulmadığının tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmiş, karar davacı vekilince temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, 16.12 .2008 gününde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Menfi tespit Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı menfi tespit davasına dair karar, davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Uyuşmazlık, menfi tespit istemine ilişkindir. Mahkemece görevsizlik kararı verilmiş hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı vekili, davalı ile aralarında kira sözleşmesi bulunduğunu, sözleşmenin 10. Maddesi gereğince 50 000 € değerinde teminat senedi verdiğini, sözleşmenin feshedildiğini verilen teminat senedi nedeniyle borçlu olmadığının tespitini istemiştir. Davalı davanın reddini savunmuştur. Mahkemece HUMK’un 8. maddesi gereğince kira sözleşmesinden kaynaklanan her türlü tahliye ve bu davalarla birlikte açılan kira alacağına ilişkin davalara bakmakla görevli mahkemelerinin sulh hukuk mahkemeleri olduğundan mahkemece görevsizlik kararı verilmiştir....
İlk derece mahkemesince, yapılan yargılama, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davalı banka tarafından yapılan uygulamanın davacı tarafından açılan menfi tespit davalarında verilen ihtiyati tedbir kararlarının uygulanabilirliğini ortadan kaldırdığı ve alacağın ihtilaflı olup devam eden davalara rağmen davalı bankanın taraflar arasındaki sözleşmenin 62. maddesine dayanmasının TMK'nın 2. maddesinde düzenlenen kurallar ile bağdaşmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne ve % 20 icra inkar tazminatına karar verilmiş, hükme karşı davalı vekili istinafa başvurmuştur....
Dosya içeriğine göre davacı dava dilekçesinde davalı ile yapılan franchising sözleşmesinin iptali ile ödenen marka bedeli için fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 51.000,00 TL ve yapılan masraflar için 50.000,00 TL olmak üzere 101.000,00 TL 'lik kısmi dava açmıştır, dava dilekçesindeki beyanlarında davacı marka bedeli olarak 100.000,00 TL ve KDV olarak 118.000,00 TL ödediğini beyan etmiş ancak menfi zarara ilişkin somut bir zarar konmamış olup alınan bilirkişi raporunda da zarara ilişkin tespit yapılmamıştır. Bu durumda reddedilen ve temyize konu edilen toplam miktar 118.000,00 TL marka bedeli ve 50.000,00 TL menfi zarar toplamı 168.000,00 TL olup Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 238.730,00 TL’nin altında kalmaktadır....