Görüldüğü üzere taraflar arasında, aynı kiralanana ilişkin, imzaları inkar edilmeyen, her ikisi de 1.2.2005 tarihini taşıyan iki ayrı sözleşmenin bulunduğu, davanın her iki tarafının da, kendi dayandığı sözleşmenin, daha sonra yapılan geçerli sözleşme olduğunu iddia ettikleri anlaşılmakta olup, uyuşmazlığın çözümü için, tarafların bildirmiş oldukları deliller, mahkemece yapılan araştırma ve yazışmalar, her iki sözleşme hükümleri ve kira bedellerinin ödenme biçim ve zaman aralıkları ile, ilgili kurumlara sunulan sözleşme örnekleri birlikte değerlendirilmeli, bundan sonra bir sonuca varılmalıdır. Bu amaçla öncelikle, taraflar arasındaki her iki sözleşmenin farklılık taşıyan hükümlerinin karşılaştırılmasında; Davacıların dayandığı sözleşmenin ilk pragrafında, sözleşmenin ... ile ... A.Ş. ve ... A.Ş. arasında akdedildiği yazılı olup, 2. pragrafında ise, “...A.Ş. ve ... A.Ş. tarafından kurulacak olan ......
HES'in Güvenlik Hariç Enerji Üretimini Gerçekleştirmek Üzere İşletme, Periyodik Bakım, Onarım ve Revizyon İşlerinin 25 Kişiyle 3 Yıl Süreli Olarak Yapılması işine ilişkin sözleşme imzalandığını, sözleşmenin imzalanmasından 2 ay sonra ve işe başlanmasından 15 gün önce sözleşmenin özelleştirme sebebine dayalı olarak davalı tarafından tek taraflı olarak feshedildiğini, davalının 3 yıllık yapılan bir sözleşmede idarenin özelleştirmenin yapılacağı tarihi bilmesi ve ona göre sözleşmeyi yapmasının gerektiğini, sözleşmenin imzalanmasından 2 ay sonra özelleştirme yapıldığı gerekçesiyle sözleşmenin feshedilmesinin ciddi bir özensizlik ve ön görüsüzlük olduğunu, 2 ay sonra iptal edeceği ihaleyi yapmamasının gerektiğini, sözleşmenin imzalanması ve sonrasında feshedilmesi nedeniyle % 5 oranında cezai şart alacağının davacıya ödenmesinin gerektiğini, sözleşmenin feshedilmesi nedeniyle sözleşme ve ihale kararı damga vergileri ile olası karın % 5'inin talep edilmesine rağmen davalı tarafından talebin reddedildiğini...
Kira Sözleşmesi, sözleşmenin tarafı olan kiraya veren ve kiracının karşılıklı ve birbirine uygun irade beyanları ile kurulur. Bu karşılıklı irade beyanlarından zaman olarak önce olana icap, ikincisine de kabul denilmektedir. Sözleşmenin geçerli olarak kurulabilmesi için, tarafların iradelerinin birbiri ile karşılıklı ve uygun olması gerekir. Bu uygunluk sözleşmenin tüm objektif ve subjektif esaslı noktaları üzerinde olmalıdır. Taraflar sözleşmenin esaslı noktalarında uyuşmuşlarsa, ikinci derecede noktalar üzerinde durulmamış olsa bile, sözleşme kurulmuş sayılır.( TBK m. 2/f.1) Sözleşmenin esası niteliğinde olmayan noktalar ikinci derecede yan noktalardır. Taraflar sözleşmenin esaslı noktalarında uyuşup ikinci derecede yan noktaları müzakere dışı bırakıp sözleşme kurabilecekleri gibi, ikinci derecede yan noktayı da sözleşmenin zorunlu şartı niteliğine dönüştürebilirler....
Taraflar arasında imzalanan sözleşmenin "sözleşme süresi" başlıklı 5. maddesinde sözleşmenin 01.05.2018 ile 31.05.2021 tarihleri arasında geçerli olacağı kararlaştırılmıştır....
Sözleşmenin uyarlanmasına dair bu dava ise 24/08/2020 tarihinde yani sözleşmenin feshinden sonra açılmıştır. TBK md. 138 e göre borçlu, hâkimden sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını isteme, bu mümkün olmadığı takdirde sözleşmeden dönme hakkına sahiptir. Somut olayda ise temerrüt nedeniyle feshedilen sözleşmenin uyarlanması talep edilmiştir. Dolayısıyla davacının temerrüde düşmesi ve sözleşmenin bu nedenle fesih edilmiş olması karşısında bu yönden de sözleşmenin uyarlanması şartları oluşmamıştır. Bu nedenle, bilirkişilerin TBK md. 138 de düzenlenen şartların oluştuğuna ilişkin görüşü benimsenmemiş ve TBK'nın 138. maddesinin uygulanması şartları oluşmadığından davanın reddine karar verilmiştir. Birleşen Dosya Yönünden; Birleşen dava, faturaya dayalı alacağın tahsili için başaltılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir....
Mahkemece tüm dosya kapsamına göre, sözleşmenin özel şartlar kısmının 7. maddesinde cezai şartın düzenlendiği, bu maddede sözleşmenin süresinden önce feshi nedeniyle cezai şart alınmasının kararlaştırılmamış olduğu, sözleşmenin fesih hükümleri kısmının 6-a maddesine göre franchise alanın ekonomik durumunun bozulması, işlerinin kötü gitmesi ve işletme faaliyetini sürdürememesi durumunun sözleşmenin kendiliğinden sona ermesi sonucunu doğuracağı, sözleşme ile cezai şart istenebilecek hallerin sınırlı olarak belirtilmesi karşısında davacının belirtilen gerekçe ile feshi nedeniyle cezai şart istemeyeceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir....
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda sözleşmenin iptaline karar verildiği, kararın davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 15. Hukuk Dairesi'nin 31.10.2011 tarih ve ... Karar sayılı ilamı ile bozulduğu, bozma ilamı üzerine, mahkemece, iddia, savunma, bozma ilamı ve tüm dosya kapsamına göre, sözleşmenin imzalandığı tarihte yürürlükte bulunan TMK'nın 692. maddesi gereğince iştirak halinde bulunan bir taşınmaz üzerinde arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi yapılabilmesinin tüm maliklerin oybirliğini gerektirdiği ve tüm paydaşların kabulüne bağlı olduğu, sözleşmenin feshi davasının açılabilmesinin de bu kapsamda yine oybirliği ile karar alınmasını gerektirdiği, dava konusu 5 ve 6 no'lu parsellerde davacılardan başka ... ve ...'ın da pay sahibi oldukları, davada ...'ın yer almadığı gibi ...'nın ise bahsi geçen sözleşmeyi imzalamadığı, sözleşmenin başından itibaren geçersiz olduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile, ......
-K A R A R- Davacı vekili, müvekkilinin de aralarında bulunduğu bir kısım arsa sahipleri ile davalı arasında 27.07.2004 tarihinde düzenlenen arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi ile yüklenicinin sözleşme konusu olan 7 parselde inşaat yapmayı taahhüt ettiği, sözleşmenin tüm arsa sahipleriyle yapılmaması nedeniyle geçersiz olduğu, bir kısım paydaşlarla halen dahi sözleşme yapılamadığı, sözleşme sonrası imar planının iptal edilmesi nedeniyle sözleşmenin ifasının mümkün olmadığını, kaldı ki sözleşme tarihinden uzun zaman geçmesine rağmen ifasına başlanmaması nedeniyle ifanın davacı açısından öneminin kalmadığı gerekçesiyle sözleşmenin feshine ve tapudaki şerhin terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, gerek imzalandığı tarihte ve gerekse sonradan sözleşmenin ifasının imkansız hale gelmediğini, sözleşme uyarınca yüklenicinin ediminin ifası koşullarının henüz oluşmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir....
Arsa payı devri karşılığı inşaat sözleşmelerinin feshi davalarının, kural olarak tüm sözleşmenin tarafı ve tapu paydaşı olan şahıslarca birlikte açılması, bunun mümkün olmaması halinde davanın tarafı olmayan sözleşmenin tarafı kişiler ile tapu paydaşlarının davaya muvafakatlarının sağlanması, taraf teşkili yapılmasından sonra davanın esasının incelenmesi gerekir. Bu şekilde mu-vafakat alınamaması sonucu taraf teşkilinin sağlanması mümkün olmuyorsa, davanın sonucunda verilen karar kendilerinin haklarını etkileyeceğinden, bu kişilerin davada davalı olarak yer almalarının sağlanması ve bu şekilde işin esası incelenip karar verilmesi zorunludur. Somut olayda sözleşmenin tarafları ve tapu paydaşları davanın tarafı konumunda bulunduklarından taraf teşkili sağlanmıştır....
KARAR Davacı, davalı belediyenin açtığı kırsal motorin, euro dizel ve kurşunsuz benzin alımına ilişkin ihaleyi kazandığını aralarında 22.12.2010 tarihli sözleşmenin imzalandığını, 11.04.2011 tarih itibariyle Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun kırsal motorin üretimini yasaklaması kararına dayanarak sözleşmeyi fesh ettiğini, yeni bir ihale düzenlendiğini ve aralarında 13.05.2011 tarihli sözleşmenin imzalandığını, Kamu İhale Kurulunun 3.03.2011 tarihli kararı ile kırsal motorin haricindeki diğer kalemler yönünden sözleşmenin devamına karar verilmesi gerektiğine ilişkin kararı bulunduğunu, sözleşmenin tamamen feshinde kusuru bulunmadığını, zarara uğradığını ileri sürerek sözleşme nedeniyle fazladan ödediği 4004, 26 TL damga vergisinin fesih tarihinden işleyecek yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir....