Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bu konuda bir değerlendirme yapılmaksızın davanın kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. 2-Taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 5. maddesinde “İş bu satış vaadi sözleşmesinin tanzimi ve peşinat tutarı 125.000,00 YTL ödendikten sonra taşınmazın zilyetliği alıcıya devredilecektir. İş bu satış vaadi sözleşmesinin satıcı tarafından feshi halinde; alıcı taşınmazın zilyetliğini teslim aldığı tarihten başlamak üzere taşınmazı tahliye edeceği tarihe kadar geçen süreler için aylık 12.500,00 YTL kullanım bedelini satıcıya ödeyecektir.” düzenlemesi mevcuttur. Sözleşmenin bu hükmü uyarınca davacı- karşı davalının taşınmazın zilyetliğini davalı- karşı davacıya teslim ettiğini ispatlaması gerekir. Her ne kadar bu hususta keşif mahallinde tanık dinlenmiş ise de, tanığın beyanı bu hususu ispatlamak için yeterli ve açık değildir....

    KARAR Davacı, davalı ile aralarında imzalanan 08.07.2008 tarihli gayrimenkul satış sözleşmesi hükümleri gereğince taşınmazın davalıya teslim edildiğini, fakat davacının sözleşmede belirlenen bedeli ödemeyerek yükümlülüklerini yerine getirmediğini ileri sürerek, sözleşmenin feshi ve taşınmaza el atmanın önlenmesi ile taşınmazın tahliyesine karar verilmesini istemiştir. Davalı, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece davanın kabulü ile dava konusu bağımsız bölüme yapılan müdahalenin önlenmesine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. Dava, sözleşme hükümlerinin yerine getirilmemesi sebebiyle fesih ve taşınmazın tahliyesi isteminden kaynaklanan davadır....

      sözleşme ile üzerine düşen ödeme yükümlülüğünü ihlal ettiğinden davacı tarafın sözleşmenin feshi şartlarının oluştuğu, davacı bankanın noter kanalı ile gönderdiği sözleşmenin feshine yönelik ihtarının davalı ...'ya tebliğ edilemediği, davalı ...'nın sözleşmenin feshine yönelik davacı beyanından dava tarihine kadar haberdar olmadığı, sözleşmeye konusu taşınmazın sözleşme tarihi itibarıyla davalı ...'ya teslim edildiği, ...'nın da bu yeri diğer davalı ...'e kiraya verdiği, davacı ile davalı ... arasında düzenlenen gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin 7. maddesine göre alıcının satış vaadinden kaynaklanan hak ve alacaklarını satıcının yazılı izni olmadan üçüncü kişilere devredemeyeceği hükmü bulunduğundan, davalı ...'in, davalı ... ile arasındaki kira kontratını davacı bankaya karşı hukuken ileri süremeyeceği, davalıların bu gayrimenkulü kullanma ve işgale yönelik haklı ve hukuki gerekçeleri bulunmadığı, sözleşmenin feshi yönündeki ihtarname akdin tarafı olan ...'...

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Kiralananın tahliyesi Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı tahliye davasına dair karar, davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Dava, akde aykırılık ve işyeri ihtiyacı nedeniyle kiralananın tahliyesi istemine ilişkindir. Mahkemece işyeri ihtiyacı nedeni ile davalının kiralanandan tahliyesine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı vekili 12/06/2012 tarihli dava dilekçesinde, ... ... Caddesi ... adresinde bulunan fabrika binası ve müştemilatından oluşan kapalı alanın 01/10/2009 Başlangıç tarihli 3 yıl süreli kira sözleşmesi ile davalıya kiralandığını, sözleşmenin 2....

          Davada dayanılan 06.05.1987 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Sözleşmede 100 m2 büyüklüğündeki arsa, çay bahçesi olarak kiraya verilmiştir. Daha sonra yörede yapılan kıyı-kenar çalışması sonucu oluşan ve kesinleşen kıyı-kenar çizgisi nedeniyle, Hazine tarafından davalı Belediye aleyhine açılan tapu iptali ve tescil davasında Datça Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/20 Esas, 2006/42 Karar sayılı kararıyla dava konusu kiralanan yeri de kapsayan 179 ada 2 parsel nolu taşınmazın tapu kaydı kıyı-kenar çizgisinde kaldığından bahisle iptal edilerek, kumsal olarak tescil harici bırakılmasına karar verilmiş ve hüküm kesinleşmiştir. Böylece taşınmazın niteliği hükmen belirlenmiştir. Taşınmazın niteliğinin bu şekilde belirlenmesi, 06.05.1987 tarihli sözleşmenin sona ermesini gerektirmez....

            HUKUK DAİRESİ İLK DERECE MAHKEMESİ : GEBZE TÜKETİCİ MAHKEMESİ Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen sözleşmenin feshi - taşınmazın tahliyesi davasının kabulüne dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davalı tarafın istinaf başvurusunun reddine yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı bilgi ve belgelere, özellikle temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre, yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan bölge adliye mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nın 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye...

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ Dava dilekçesinde 24.03.2009 tarih ve 29 yıl süreli kira sözleşmesinin feshi ile kiralananın tahliyesi istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü. Davada, bir önceki dönem yönetimi tarafından davalı ile yapılan, 24.03.2009 başlangıç tarihli ve 29 yıl süreli kira sözleşmesinin 2886 sayılı yasanın 64. maddesine aykırı olduğu ileri sürülerek feshi ve taşınmazın tahliyesi istenilmiştir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, hüküm, süresinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....

                SHM) DAVA TÜRÜ : Kiralananın tahliyesi Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı tahliye davasına dair karar, davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Dava, kira sözleşmesinin feshi nedeniyle tahliye istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı vekili, davalının 01.04.2008 tarihli sözleşme ile kiracı olup, sözleşmenin 14.maddesi gereğince sözleşmenin feshedildiğini ve feshi ihbarın yapıldığını belirterek tahliyeye karar verilmesini talep etmiştir. Davalı ise davanın reddini savunmuştur. 01.04.2008 başlangıç tarihli ve beş yıl süreli yazılı kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır....

                  Mahkemece; tüm dosya kapsamından, taraflar arasındaki sözleşmenin geçersiz sayılamayacağı analaşılmakla; açılan davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir. Davada, davalı ile belediye arasında yapılan sözleşmenin açıkça usul ve yasaya aykırı düzenlendiği ve geçesiz olduğu ileri sürülerek, kira sözleşmesinin iptali istenilmektedir. Her ne kadar, dava dilekçesinde; sözleşmenin feshi ile kiralananın tahliyesi ifadesi kullanılmış ise de; HUMK.nun 74. ve devamı maddeleri ile, 04.06.1958 gün ve 15/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında vurgulandığı gibi; bir davada dayanılan maddi olayları açıklamak tarafların, hukuki nitelendirmede bulunmak, uygulanacak yasa maddelerini arayıp bulmak ve doğru olarak yorumlayıp uygulamak da hakimin görevidir. HUMK.nun 8/II-1 maddesinde davanın değerine bakılmaksızın Sulh Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu dava ve işler sayılmıştır....

                    Hafif Raylı Sistemi Hat Üzerindeki Bayilik Sözleşmesi" başlıklı sözleşmenin davacı yanca feshi ve davalının kiralanandan tahliyesi talebine ilişkin olup mahkemece yukarıda özetlendiği üzere davanın kabulü ile sözleşmenin feshine karar verilmiştir. Ancak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası yargılamanın açıklığı ilkesini kabul etmiştir. Gerek mülga 1086 sayılı HUMK’un 382 ve devamı maddelerinde gerekse yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK'nın 294 vd. maddelerinde hükmün nasıl tesis edileceği ve sonrasında kararın nasıl yazılacağı etraflıca hükme bağlanmıştır. Yargılamanın açık bir şekilde yapılması ve tesis edilen hükmün açıkça belirtilmesi ilke olarak kabul edilmiştir. Bu nedenle hükmün açık, anlaşılır ve şüpheye yer vermeyecek şekilde infazı kabil olarak kurulması ve de en önemlisi sonradan yazılacak gerekçeli kararın kısa karara uygun bulunması gerekir. Aksi halde, yargılamanın açıklığı ilkesi dolayısıyla kamu vicdanı zedelenmiş olacaktır....

                      UYAP Entegrasyonu