"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi _K A R A R_ Dava, kiralayan adına kayıtlı taşınmazdaki kaynak suyunun işletilmesine ilişkin olarak taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin feshi ve tazminat isteğine ilişkin olup, kiralananın işletme niteliğinde bulunmaması sebebiyle, 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 14.maddesi gereğince temyiz incelemesi 6.Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Yukarıda belirtilen nedenle dosyanın görevli sözü edilen Yüksek Daire Başkanlığına gönderilmesine, 23.11.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
Sözleşmenin özel şartlar Sözleşmenin Feshi başlıklı 14.1. maddesinde, kiracı süresinden önce sözleşmeyi fesheder veya kiralananı tahliye ederse sözleşme süresinin sonuna kadar olan aylık kira bedellerinin cezai tazminat olarak kiraya verene ödeneceği,.... maddesinde ise, iş bu sözleşmeye uyulmayarak kiralananda mağaza açılması sağlanamadığı veya kiracı ya da kiralayan iş bu sözleşmeden vazgeçtiği takdirde sözleşmeye uymayan tarafın, her türlü zarar ziyan tazminat hakkı saklı kalmak kaydıyla diğerine 1 yıllık asgari kira bedelini cezai şart olarak ödeyeceği hususları düzenlenmiştir. Sözleşmeye bağlılık ilkesi uyarınca taraflar sözleşme süresi ile bağlı olup kural olarak akdin süresinden önce ve haklı bir nedene dayanmaksızın feshi durumunda feshe maruz kalan taraf açısından uğranılan zararların tazminini talep hakkı doğar....
Noterliğinin 007174 yevmiye ve 16/06/2015 tarihli ihtarnamesi ile sözleşmeye davalılara inşaata başlanılması ve gerekli hukuki ve fiili işlemlerin yapılması hususunda ihtarda bulunulduğunu, ihtara uyulmaması halinde sözleşmenin feshedileceğinin ihbar edildiğini ancak davalıların inşaata başlamadığını ileri sürerek taraflar arasındaki sözleşmenin feshi ile davalı T4 devredilen Karaman Merkez Abbas Mahallesi 3080 ada 13 parselde bulunan taşınmazın tapu kaydının iptali ile müvekkili adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiş; yargılama sırasında taşınmazın cebri icra yoluyla satılması nedeniyle davaya tazminat davası olarak devam edildiği belirtilmiştir....
Daha sonra davacının, 07.06.2013 havale tarihli dilekçesi ile sözleşmenin feshi nedeniyle geriye kalan ve çalışılamayan 15 ay için uğramış olduğu kazanç kaybı nedeniyle 15.000,00 TL maddi tazminat, uygulanan fesih işlemi nedeniyle kamu ihalelerine katılma yasağı konulmuş olması nedeniyle uğramış olduğu zarara istinaden 15.000,00 TL maddi tazminat ile 141.712,81 TL teminat mektubu bedelinin sözleşmenin feshi tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istediği, dava açılış harcına istinaden 30.000,00 TL “tamamlama harcı” açıklaması ile harç yatırıldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, gerekçeli kararda, “Davacı vekili 07.06.2010 havale tarihli dilekçesi ile, teminat mektubunun toplam bedeli olan 141.712,81.-TL'yi sözleşmenin fesih tarihinden itibaren işleyecek ticari reeskont faizi ile birlikte talep ettiklerini, böylece toplam dava değerinin 172.000,00....
süresi için maddi tazminat ile manevi tazminat istemi ile eldeki davayı açmıştır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 17/03/2015 gününde verilen dilekçe ile sözleşmenin feshi, tazminat talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 14/05/2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Davacı, davalı şirket ile 10.12.2011 tarihli devremülk sözleşmesi ile 753 ada 17 parsel sayılı taşınmazda inşa edilen B Blok, 5. Kat 95 numaralı bağımsız bölüm 10.500,00 TL bedel karşılığında satın aldığını, sözleşmede belirtilen sürede teslim edilmediğini belirterek sözleşmenin feshi ile ödemiş olduğu 10.500,00TL'nin teslim tarihi Aralık 2013 tarihinden itibaren faizi ile tahsilini istemiştir....
Davalının, sözleşmeyi feshinin 13. maddesine uygun ve haklı olduğu, ayrıca 13.2 maddesine göre sözleşmenin 05/03/2019 tarihinde sona ereceği hususunun sözleşmenin imzalandığı 05/03/2014 tarihi itibariyle davacı tarafın da kabulünde olduğu, dolayısı ile davacının sözleşmenin 05/03/2019 tarihinden sonra da devam edeceği inancı ile yetkili servis olarak yatırımlarına devam ettiğine yönelik iddialarının ve portföy tazminat taleplerinin yerinde olmadığı kanaatine varılmakla, davacının davasının reddine karar vermek gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Dosyada mevcut müfettiş raporu, reçete sahiplerinin beyanları ve diğer hazırlık evrakı kapsamı karşısında davacı eczacı hakkında kamu davası açıldığı sabit olduğunu ve kamu davası açılmasına bir yerde davacı kendisi sebebiyet verdiğine göre davalının kusurundan söz edilemeyeceği gibi, fesih hakkının kötüye kullanıldığından da söz edilemez. Ayrıca taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin az yukarıda açıklanan III-3 ve VI-4 maddeleri uyarınca davalının feshi nedeniyle diğer kurumların da sözleşmesini fesh edeceği ve yargılama sırasında yeniden sözleşme yapılamayacağı davacı tarafından kabul edilip sözleşme imzalandığına göre davacının bu dönem için kar mahrumiyeti iddiası ile tazminat talebinde bulunması mümkün değildir. Bu durumda mahkemece kabul edilen 68.803,38 YTL ye yönelik talebin de reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir....
Asliye Hukuk Mahkemesi ise, HUMK'nun 8/ll maddesi hükmüne göre kira sözleşmesine dayalı her türlü tahliye akdin feshi yahut tesbit davaları, bu davalarla birlikte açılmış kira alacağı ve tazminat davaları ile bunlara karşı açılacak davalarda görevli mahkemenin sulh hukuk mahkemesi olduğunu belirterek görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. HUMK'nun 8/ll-1 madde ve fıkrasında İcra ve İflas Kanununun onuncu babında yer alan 269 ve 272 nci ve sonraki maddeleri hükümleri hariç olmak üzere, kira sözleşmesine dayalı her türlü tahliye, akdin feshi yahut tesbit davaları, bu davalarla birlikte açılmış kira alacağı ve tazminat davaları ve bunlara karşılık olarak açılan davalara Sulh Hukuk Mahkemesinde bakılacağı hükmüne yer verilmiştir. Somut olayda, kiracı tarafından açılan dava taraflar arasındaki kira sözleşmesinin haklı nedenlerle fesholunduğunun ve sözleşmeden kaynaklanan borcun bulunmadığının tespiti ile zararlarının tazminine ilişkindir....
Asliye Hukuk Mahkemesi ise, HUMK'nun 8/ll maddesi hükmüne göre kira sözleşmesine dayalı her türlü tahliye, akdin feshi, yahut tesbit davaları, bu davalarla birlikte açılmış kira alacağı ve tazminat davaları ile bunlara karşı açılacak davalarda görevli mahkemenin sulh hukuk mahkemesi olduğunu belirterek görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. HUMK'nun 8/ll-1 maddesinde İcra ve İflas Kanunu'nun onuncu babında yer alan 269 ve 272 nci ve sonraki maddeleri hükümleri hariç olmak üzere kira sözleşmesine dayalı her türlü tahliye, akdin feshi yahut tesbit davaları, bu davalarla birlikte açılmış kira alacağı ve tazminat davaları ve bunlara karşılık olarak açılan davalara Sulh Hukuk Mahkemesinde bakılacağı hükmüne yer verilmiştir. Somut olayda, kiracı tarafından açılan dava, taraflar arasındaki kira sözleşmesinin haklı nedenlerle fesholunduğunun ve sözleşmeden kaynaklanan borcun bulunmadığının tespiti ile zararlarının tazminine ilişkindir....