Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesinin 24/09/2020 tarih ve 2018/144 Esas, 2020/172 Karar sayılı kararında özetle; "yüklenicinin sözleşmenin 11/1 maddesine aykırı davrandığı, buna göre düzenlediği projeyi arsa sahibinin onayına sunmadığı, dolayısıyla davacının sözleşmenin feshi isteğinde haklı olduğu, ancak kendisine kira yardımı ve birtakım ödemeler yapılmakla tazminat talebinin yerinde olmadığı" gerekçesi ile, davanın kısmen kabulüne sözleşmenin iptaline, tazminat talebinin reddine karar verilmiştir. İş bu karar, BAM 22. Hukuk Dairesi'nin 02/03/2023 tarih ve 2021/71 Esas 2023/466 Karar sayılı kararında özetle; "sözleşmenin feshi yönünden peşin harç ikmali yapılmadığı" gerekçesi ile kaldırılmıştır....

sözleşmenin haksız feshi nedeniyle davalının müvekkilinin cari hesabından kaynaklanan alacağından kesilen dayanaksız tutarlar nedeniyle sebepsiz zenginleşmesinden kaynaklanan 339.909,77 TL belirsiz alacak ile davalının teminat mektuplarını paraya çevirip davacı şirketin ticari geleceğini yok etmesi ve iflasa sürüklemesi nedeniyle 200.000,00 TL manevi tazminatın ve yoksun kalınan kazanç nedeniyle belirsiz alacak olmak üzere 100.000,00 TL'nin haksız fesih tarihi olan 04.12.2014 tarihinden itibaren reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki alacak hukukuna ilişkin davada İzmir 12. Sulh Hukuk Mahkemesince verilen görevsizlik kararının davacı vekilinin temyizi üzerine gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi gereği düşünüldü: K A R A R Dava, gabin hükümlerine dayalı sözleşmenin feshi ve alacak istemine ilişkindir. H.Y.U.Y.’nın 25/II. maddesinde “iki mahkemenin aynı dava hakkında göreve veya yetkiye ilişkin olarak verdikleri kararlar temyiz edilmeksizin kesinleştiği takdirde görevli veya yetkili mahkeme Yargıtay’ca belirlenir” hükmü yer almaktadır. Somut olayda; dosya içerisinde, İzmir 12. Sulh Hukuk Mahkemesince verilen görevsizlik kararının süresinde temyiz edildiği anlaşılmakla yargı yeri belirleme olanağı bulunmayan dosyanın, davanın niteliği gözetilerek temyiz incelemesi yapılmak üzere Yüksek Yargıtay 3. Hukuk Dairesi Başkanlığına gönderilmesi gerekir. SONUÇ: Yukarıda belirtilen nedenlerle; dosyanın Yargıtay 3....

      Kiralananın kira sözleşmesinde belirtilen niteliği itibariyle Borçlar Kanunu’nun adi kira hükümlerine tabi olduğu anlaşılmaktadır.Anılan sözleşmenin 6. maddesinde beş yıllık kira süresinin hitamından üç ay önce taraflardan herhangi biri noter kanalıyla açık bir şekilde ihbar etmedikçe sözleşmenin aynı şartlarla ve aynı süre için uzatılmış olacağı kararlaştırılmıştır. Bu şart geçerli olup tarafları bağlar. Davacının, 19.12.2008 tarihinde sona erecek sözleşme için 15.09.2008 tarihinde keşide ettiği kira süresi sonunda sözleşmenin yenilenmeyeceğine dair feshi ihbarı davalıya sözleşmede kararlaştırılan üç aylık feshi ihbar süresi sona erdikten sonra 23.12.2008 tarihinde tebliğ olunmuş,12.01 .2009 tarihinde işbu dava açılmıştır. Kira sözleşmesini sona erdiren fesih ihbarı bozucu yenilik doğuran haklardan olup muhatabına ulaşması ile yenilik doğurucu sonuç kendiliğinden meydana gelir....

        Dolayısıyla bu sözleşmelerden dönmek isteyen tarafın, eğer karşı taraf dönmeyi kabul etmiyor ve karşı çıkıyorsa, hakimin kararına ihtiyacı vardır, yani mahkemede açacağı "sözleşmenin feshi" davası sonunda feshi (dönme) kararı ile sözleşmeden dönebilir. Mahkeme, önce fesih isteyenin haklı olup olmadığını tartışır; haklı ise feshe karar verir, aksi halde davayı reddederek sözleşmeyi yürürlükte tutar. Bir başka anlatımla, arsa payı devri karşılığı inşaat sözleşmelerinin feshi, taraf iradeleri fesihte birleşmediği sürece ancak mahkeme kararı ile mümkün olmaktadır....

          Mahkemece, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre, davalı tarafından sözleşmenin haklı nedenle feshedilmediği, sözleşmenin hiç yada gereği gibi yerine getirilmemesinin davacıyı gerçekleşmesini beklediği çıkarlardan yoksun bıraktığı, her ne kadar davacı sözleşmenin 772 gün evvel sonlandırılması nedeniyle kalan sürenin tamamına ilişkin olarak kar kaybı talep etmekte ise de, sözleşmenin geri kalan süresinde yeniden bayilik tesis edebileceği makul sürenin 6 ay olarak kabul edildiği, sözleşmenin davalı tarafından erken ve haksız olarak feshi sebebiyle davacının 6 aylık süre karşılığı 166.628,85-TL kar kaybına uğradığı, sabit yatırımların halen kullanılarak bir başka firmanın bayiliğinin sürdürüldüğü, davalının istifadesinin sebepsiz zenginleşme teşkil edeceği, 5 yıllık süre için verildiği açıkça yazılı olup kullanılmayan kısma isabet eden kısmın iade edileceği taahhüt edildiğinden bakiye kalan kısım olarak ittifakla hesaplanan 28.884,32- USD yatırım destek bedelinin davacıya ödenmesi...

            Bu durumda tarafların arasındaki sözleşmenin satış sözleşmesi olduğu ve sözleşmenin feshi halinde menfi zararların talep edilebileceği tespit edildikten sonra dava dilekçesinde talep edilen; Davacı sözleşmenin feshi nedeni ile yapılan sözleşmeden dolayı iki ihale arasındaki fark bedelinin, irat kaydedilen kesin teminatın güncellenmesi nedeniyle aradaki farkın ve menfi zararın tazmini talebi ile dava açmış olup; davacının talepleri aşağıda açıklandığı gibi menfi zarar kalemleridir....

            Her ne kadar Mahkememizce ön inceleme duruşmasında taraflar arasındaki uyuşmazlık yukarıda belirtildiği şekilde tespit edilmişse de, esasında uyuşmazlığın esasını çözebilmek için öncelikle taraflar arasında yine ihtilaflı olan 18/12/2015 tarihli ''Karşılıklı Rızai Sözleşme Feshi ve İbraname'' ile 20/01/2016 tarihli sözleşmenin davacı şirket yetkilisi tarafından imzalanıp imzalandığı, 28/07/2015 tarihli ''Sözleşme'' başlıklı sözleşme, 18/12/2015 tarihli ''Karşılıklı Rızai Sözleşme Feshi ve İbraname'' ile 20/01/2016 tarihli sözleşmede yer alan imzaların aynı elin ürünü olup olmadığı hususlarının tespiti gerekmektedir. Zira davacı taraf, 18/12/2015 tarihli ''Karşılıklı Rızai Sözleşme Feshi ve İbraname'' ile 20/01/2016 tarihli sözleşmenin davacı şirket yetkilisi tarafından imzalanmadığını ileri sürmüştür....

              Her ne kadar Mahkememizce ön inceleme duruşmasında taraflar arasındaki uyuşmazlık yukarıda belirtildiği şekilde tespit edilmişse de, esasında uyuşmazlığın esasını çözebilmek için öncelikle taraflar arasında yine ihtilaflı olan 18/12/2015 tarihli ''Karşılıklı Rızai Sözleşme Feshi ve İbraname'' ile 20/01/2016 tarihli sözleşmenin davacı şirket yetkilisi tarafından imzalanıp imzalandığı, 28/07/2015 tarihli ''Sözleşme'' başlıklı sözleşme, 18/12/2015 tarihli ''Karşılıklı Rızai Sözleşme Feshi ve İbraname'' ile 20/01/2016 tarihli sözleşmede yer alan imzaların aynı elin ürünü olup olmadığı hususlarının tespiti gerekmektedir. Zira davacı taraf, 18/12/2015 tarihli ''Karşılıklı Rızai Sözleşme Feshi ve İbraname'' ile 20/01/2016 tarihli sözleşmenin davacı şirket yetkilisi tarafından imzalanmadığını ileri sürmüştür....

                feshi maddesi sözleşmenin niteliğine aykırı olmadığını, her iki tarafın tacir olarak taşıma sektöründe çalıştıklarını, sözleşmenin taraflarının birbirine yakın ekonomik ve sosyal statüye sahip olduklarını ve eşitler arası bir sözleşmenin söz konusu olduğunu, sözleşmenin tarafların serbest iradeleriyle kurulduğunu, sözleşmenin 6....

                UYAP Entegrasyonu