"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVALILAR İHBAR EDİLENLER DAVA TÜRÜ :Soybağının Reddi ve Babalık Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Hazine, ihbar üzerine (TMK. m. 301) müdahale isteğinde bulunmadığına ve davanın tarafı durumuna gelmediğine göre hükmü temyizde hukuki yararı bulunmamaktadır. Bu sebeple temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir. SONUÇ:Gösterilen nedenle temyiz dilekçesinin REDDİNE, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 25.10.2011 (Salı)...
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile açılan davanın hem soybağının reddi, hem de babalığın hükmen tespiti istemlerini kapsadığı, her iki dava yönünden de biyolojik baba olduğunu iddia eden davacı ...'in aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı, bu sebeplerle soybağının reddi ve babalığın hükmen tespitine yönelik davalarda davacının aktif husumet ehliyetinin olmadığı gerekçesi ile davanın usulden reddine karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı istinaf başvurusunda bulunmuştur. B. İstinaf Sebepleri Davacı, eksik inceleme ile karar verildiğini, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. C....
Aile Mahkemeleri TMK.nin 282. ve devamı maddelerinde sınırlı olarak belirtilen soybağının reddi (TMK.nin 286 vd) babalık, tanıma, tanımanın iptali gibi davalara bakmakla görevlidir. Davacı vekili Kahramanmaraş 2. Aile Mahkemesinde görülen davadaki 03.10.2012 günlü celsede istemlerinin soybağının reddine ilişkin olduğunu açıkça beyan etmiştir. Diğer taraftan, davanın kabul edilmesi halinde anne adının değiştirilmesinin yanında çocuğun nüfusta babası gözüken kişi ile soybağının iptali de gerekeceğinden, dava bu niteliği itibariyle bir nesep davasıdır. Soybağı hukuku ile ilgili davalar 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin görev ve yargılama usullerine dair kanunun 4. maddesinde gösterilen davalardan olup TMK.nin 282 vd maddelerinde düzenlenen soybağı kurulmasıyla ilgili bu davanın Aile Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 Sayılı HMK.’nin 21. ve 22. maddeleri gereğince Kahramanmaraş 2....
HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2022/1986 KARAR NO : 2022/2788 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : YALVAÇ ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİ TARİHİ : 24/02/2022 NUMARASI : 2021/419 ESAS-2022/116 KARAR DAVA KONUSU : Babalık (Soybağının Reddi) KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm hakkında istinaf talebinde bulunulmakla; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı kayyım vekili, dava dilekçesinde özetle; küçük T1 annesi ve eski eşi T4 boşandıklarını, küçük evlilik birliği içerisinde doğduğu için eski eşin nüfusuna kaydedildiğini, küçüğün babasının Sadullah Ceylan olduğunu belirterek küçük ile T4 arasındaki soybağının reddine, Sadullah Ceylan ile küçük arasında ise soybağının tespitine hükmedilmesini talep ve dava etmiştir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Soybağının reddi davası, şahsa sıkı sıkıya bağlı bir hakkın kullanımı niteliğinde olduğundan, davanın vekil tarafından takip edildiği hallerde, vekile bu konuda özel yetki verilmiş olması gerekir. (HMK.m.74) davacı vekiline soybağının reddi davası açmak üzere süre verilmesinin önceki ilamımızda belirtilmesine rağmen babalık davası açmak üzere vekaletname sunduğu, ancak dosyaya sunduğu vekaletnamede soybağının reddi davası açmak üzere özel yetkilendirilme yapılmadığı anlaşılmıştır....
Soybağının reddi ve babalık gibi konular ise, kamu düzenine ilişkin olup, bu tür davalarda sadece karşı tarafın kabulüne dayanılarak isteğe uygun karar verilemeyecektir. Hal böyle olunca mahkemece, davanın kamu düzenini ilgilendirmesi bakımından kuşku ve duraksamaya neden olmaksızın soybağının doğru olarak tespit edilmesi zorunludur. Somut olayda mahkemece, salt taraf beyanları ile yetinilmeyip, iddia ile ilgili olarak DNA testi yaptırılması, alınacak rapor ve tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi ve oluşacak sonuç doğrultusunda bir karar verilmesi gerekirken, karşı tarafın kabulüne dayanılarak eksik araştırma ile davanın kabulüne şeklinde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır. Bu itibarla yukarıda açıklanan nedenlerle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün HUMK.'...
ın, evlilik dışı ilişkilerinden dünyaya geldiğini, biyolojik ana - babanın kendilerinin olduğunu, bu olguyu DNA testi ve tanık anlatımlarıyla ispatlacaklarını, davalılardan ... tarafından soybağının reddi davası açıldığını, davanın derdest olduğunu, ...'ın öz babası ...'ın nüfusuna kayıt edilip nüfus kayıtlarındaki anne adının ..., baba adının ... olarak düzeltilmesi istemiyle aile mahkemesinde dava açmışlardır. Birleşen davada ... 02.08.2013 tarihli dilekçe ile; ...'in biyolojik babası olmadığı halde çocuk doğduğunda zorunlu olarak kendi nüfusuna kayıt ettirdiğini ileri sürüp, soybağının reddi istemiyle aile mahkemesinde dava açmıştır. ... Aile Mahkemesi; "davanın yanlış yanıltıcı beyan ve işlemle yasaya aykırı olarak yapılan kayıtların düzeltilmesine ilişkin olduğu, Nüfus Hizmetleri Kanunun 36. maddesi uyarınca davaya bakma görevinin asliye hukuk mahkemesine ait bulunduğu" gerekçesiyle, ......
Ancak burada dikkate edilmesi gereken husus şudur; soy bağının reddi davası, ancak babalık karinesinin kapsamında yer alan, dolayısıyla babalık karinesinden faydalanan çocukların soy bağının ortadan kaldırılmasını sağlayan bir davadır. Babalık karinesinden faydalanma söz konusu olmaksızın, kocanın nüfus kütüğüne kaydedilen çocukla koca arasında soy bağının kurulması söz konusu olmadığı için, böyle bir durumda çocuk ile koca arasında soy bağının bulunmadığının tespitine yönelik olarak açılacak dava, soy bağının reddi davası değil, yanlış kaydın düzeltilmesi amacına yönelik kayıt düzeltme davasıdır (TMK m. 39). Örneğin kocanın eşi dışında bir başka kadın tarafından doğrulan çocuğu, eşinden doğmuş gibi nüfus kütüğüne kaydettirmesi ya da evliliğin sona ermesinden üç yüz gün geçtikten sonra doğan çocuğun üç yüz günlük süre içinde doğmuş gibi nüfusa kaydettirilmesi hallerinde durum böyledir. Soy bağının reddi davası TMK’nın 286. maddesine göre, ancak baba ve çocuk tarafından açılabilir....
Soybağının reddi davası ile TMK m. 285 uyarınca kurulan babalık karinesi çürütülerek, çocuk ile babası arasındaki soybağı ilişkisi ortadan kaldırılır. Soybağının reddi davasında sicilde meydana gelen yanlış bir kaydın düzeltilmesi söz konusu olmayıp; babalık karinesinin çürütülmesi söz konusudur. Oysa ki, çocuğun biyolojik annesi ve biyolojik babası haricindeki kişilerin nüfus siciline kaydedilmesi halinde çocuğun, sicilde anne olarak kayıtlı bulunduğu kişi ile arasında soybağı ilişkisinin bulunmadığı tespit edildiğinde, çocuk ile sicilde babası olarak kayıtlı bulunduğu kişi arasında “anne ile evlilik” yolu ile babalık karinesi de kurulmamış olur. Bu nedenle; babalık karinesinden faydalanmadan nüfus siciline kaydedilen çocukla koca arasında soybağının kurulması söz konusu olmadığından bu durumda açılacak dava soybağının reddi davası olmayıp sicildeki kaydın düzeltilmesi davasıdır....
Soybağının düzeltilmesine ilişkin davalar "tanımanın iptali" (TMK.md.297), "soybağının reddi" (TMK.md.286-291)" sonradan evlenme yoluyla kurulan soybağının iptali" (TMK.md.294) ve "babalık tespiti" (TMK.md.301) davalarıdır. Davacı, 1986 yılında ölen kardeşinin Fatma adındaki eşiyle resmi nikahlı olarak evliyken öldüğünü, kendisinin Fatma ile evlilik dışı olarak yaşamaya başladığını ve 2009 yılında evlendiğini, fiili birliktelik döneminde evlilik dışı olarak 1990 doğumlu Habibe, 1994 doğumlu Mustafa adlı çocuklarının olduğunu; Fatma'nın nüfusa bildirimi üzerine çocukların evlilik dışı olarak Fatma hanesine tescili gerekirken; ölen kardeşi Kazım'ın Fatma ile evliliğinden olmuş gibi Kazım'ın nüfus hanesine tescil edildiklerini bildirerek; çocukların nüfus kayıtlarının gerçeğe uygun hale getirerek düzeltilmesini talep etmiştir. Çocukların doğum tarihi gözönüne alındığında Kazım-Fatma evliliğinden olmuş gibi nüfusa tescil edilmeleri mümkün değildir....