Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dava konusu somut olayda; davacı Şenaboğlu şeklindeki soyadının Abushanab olarak tashihine karar verilmesini talep etmiştir, Abushanab soyadı 21.6.1934 gün ve 2525 sayılı Soyadı Kanunu’nun 3. maddesi ve 2891 sayılı Soyadı Nizamnamesinin 5 ve 7. maddelerinin halen yürürlükte bulunan hükümlerine uymadığından davacının soyadı tashih talebinin reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı yön bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/(1).b.1 maddesi gereğince incelenen mahkeme kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, kesin olmak üzere karar verilmesi gerektiği anlaşılmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

İdari nitelikteki soyadı değişikliğinin, aynı konuya ilişkin nüfus kaydının düzeltilmesi davasının ancak bir kere açılabileceği hükmü kapsamında değerlendirilmesi haklı nedenlerin varlığı halinde davacının dava açma hakkını engellemesi sonucunu doğuracağından, çoğunluğun davacının babası tarafından dava açmak suretiyle yapılmış bir soyadı düzeltimi bulunduğu takdirde davacının ergin olduktan sonra açtığı soyadı düzeltimi davasının reddi gerektiği yolundaki görüşüne katılmıyoruz. Bu nedenle mahkeme kararının bozulması gerektiği görüşündeyiz....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili dava dilekçesinde, davacının oğlu .. it'in adındaki ...isminin "Lukas Hans" olarak düzeltilmesinin ve çocuğun soyadının babasının soyadı olan "Klemp" olarak değiştirilmesini istemiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulü ile adı "Lukas Hans" olarak düzeltilmiş soyadı değişikliği isteminin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı vekili dava dilekçesinde davacının oğlu ..... t'in adındaki ...isminin "Lukas Hans" olarak düzeltilmesini ve çocuğun soyadının babasının soyadı olan "Klemp" olarak değiştirilmeni istemiş, mahkemece adın değiştirilmesine yönelik istem kabul edilmiş, soyadın değiştirilmesi talebinin reddine karar verilmiştir....

      Kaldı ki somut olayda kayıt maliki gözükenlerden "..." 1935 tarihinden önce ölmüş olup soyadı almadan evvel öldüğü açıktır. Şahsi hal sicilllerinde soyadı yazımı olanaksız olan birisine tapu kütüğünde soyadı yazımına karar verilmesi yasaya aykırılığı oluşturur. Hüküm yerinde bu yanlışlığa düşülerek maliklerden ...'ya "..." soyadı eklenmesine karar verilmesi bozma nedenidir. Ne vak ki, yapılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün H.U.M.K.nun 438/VII. maddesi gereğince düzeltilerek onanması uygun bulunmuştur. SONUÇ: Yukarıda ikinci bentte açıklanan nedenlerle mahkeme hükmünün 2.bendinin 3.satırında yer alan "... kızı ..." sözcüklerinden "..." sözcüğünün çıkarılmasına, bir numaralı bent uyarınca idare vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddi ile hükmün DÜZELTİLMİŞ bu şekliyle ONANMASINA, 24.3.2006 gününde oybirliği ile karar verildi....

        ın soyadı ... ve ... olarak yer almaktadır. Nüfus kaydında ise davacının murisi malik ...'ın soyadı "..."tır. ... ... 1976 yılında ölmüş, ölümünden sonra 1987 yılında mirasçıları soyadlarını hükmen ... olarak düzelttirmişlerdir. Mahkeme mirasçıların soyadlarında yaptırdıkları bu düzeltmeyi nazara alarak malik ...'ın soyadının da tapuda "..." olarak düzeltilmesine karar vermiştir. Ne var ki, ...'ın soyadı ... olup nüfus kaydında bu kişi ile ilgili hükmen soyadı tashihi yapılmamıştır. Onun ölümünden sonra mirasçıları tarafından soyadlarının değiştirilmesi murisin hukuki durumunu etkilemez. Diğer bir anlatımla, nüfus kaydının aksine tapu kaydında soyadı düzeltilmesi olanağı yoktur. Tapu kaydında isim düzeltme davalarında amaç, malik isminin nüfus kayıtlarına uyumlu hale getirilmesidir. Mahkemece bu yön gözetilmemiştir. Karar bozulmalıdır....

          İdari nitelikteki soyadı değişikliğinin, aynı konuya ilişkin nüfus kaydının düzeltilmesi davasının ancak bir kere açılabileceği hükmü kapsamında değerlendirilmesi haklı nedenlerin varlığı halinde davacının dava açma hakkını engellemesi sonucunu doğuracağından, çoğunluğun davacının babası tarafından dava açmak suretiyle yapılmış bir soyadı düzeltimi bulunduğu takdirde davacının ergin olduktan sonra açtığı soyadı düzeltimi davasının reddi gerektiği yolundaki görüşüne katılmıyoruz. Bu nedenle mahkeme kararının bozulması gerektiği görüşündeyiz....

            Bir kişinin adı, haklı nedenlerin varlığı halinde değiştirilebilir ise de onun yerine uygun yeni bir ad konulmadıkça her ne sebeple olursa olsun doğrudan değiştirilmesi istenemez. 2525 Sayılı Soyadı Yasası'nın 3. maddesinde yabancı ırk ve millet isimlerinin soyadı olarak kullanılamayacağı belirtildikten sonra bu kanuna göre çıkartılmış bulunan 2891 Sayılı Soyadı Nizamnamesinin 7.maddesinde “yabancı ırk ve ulus adları soyadı olarak kullanılamaz”, yine aynı Nizamnamenin 5.maddesinde de “yeni takılan soyadları Türk dilinden alınır” hükümlerine yer verilmiştir. Somut olayda; davanın vekil avukat aracılığıyla açıldığı, vekaletnamede isim tahsisine ilişkin özel yetkinin bulunmuyor ise de; davacı asilin vekil yanında duruşmaya katıldığı anlaşıldığından eksikliğin bu haliyle giderildiğinin kabulü gerekmiştir. Davacının soyadı Happani iken Bakırköy 1....

            İdari nitelikteki soyadı değişikliğinin, aynı konuya ilişkin nüfus kaydının düzeltilmesi davasının ancak bir kere açılabileceği hükmü kapsamında değerlendirilmesi haklı nedenlerin varlığı halinde davacının dava açma hakkını engellemesi sonucunu doğuracağından çoğunluğun davacının reşit olmadığı dönemde babası tarafından açılan dava sonucu yapılmış bir soyadı düzeltimi bulunduğu takdirde davanın reddi gerektiği yolundaki görüşüne katılmıyorum. Bu halde mahkemenin soyadı değişikliği davasını kabulü yönündeki hükmünün onanması gerektiği görüşündeyim....

              ın bekarlık hanesinde kayıtlı iken nüfus müdürlüğünce onaylı 22.03.2010 tarih ve 11244 numaralı tanıma senedi ile babası davalı ... tarafından tanınması üzerine onun hanesine, baba soyadı ile tescil edildiği, annesi ile bağlantının kurulduğu anlaşılmaktadır. 4721 sayılı Kanunun 321.maddesinde, ana ve baba evli değilse çocuğun annenin soyadını taşıyacağı; 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 28.maddesinin 4 fıkrasında tanınan çocukların babaları hanesine baba adı ve soyadı ile onların kimlik ve kayıtlı olduğu yer bilgileri belirtilmek suretiyle tescil edileceği; aynı Kanunun Geçici 5.maddesinde ise, bu Kanun yürürlüğe girinceye kadar tanıma beyanı veya babalığa hüküm kararı sonucu ana hanesine tescil edilen çocukların baba hanelerine nakline ana veya babanın birinin, çocuk ergin ise kendisinin müracatı aranacağı hükme bağlanmış; 29.04.2009 tarih 27214 sayılı Resmî Gazete’de yayınlanan Soyadı Nizamnamesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Tüzük ve bu Tüzük’le değiştirilen Soyadı Nizamnamesinin...

                Ad ve soyadı kişiliğin ayrılmaz bir öğesidir. Kişi bununla anılır ve tanımlanır. Ad veya soyadı niteliği gereği onu taşıyan kişi tarafından benimsendiğinde anlam taşır. Türk Medeni Yasasının öngördüğü "haklı neden" bu kapsam içinde değerlendirildiğinde hakimin bu konudaki takdiri; ileri sürülen nedenin ve yeni alınmak istenen ad veya soyadının toplum değerlerine ve yasanın buyurucu kurallarına ters düşmeyen, özellikle başkalarına veya çevreye zarar vermeyen, incitmeyen nitelikte bulunduğunun saptanmasıyla sınırlı olmalıdır. 2525 Sayılı Soyadı Yasası'nın 3. maddesinde yabancı ırk ve millet isimlerinin soyadı olarak kullanılamayacağı belirtildikten sonra bu kanuna göre çıkartılmış bulunan 2891 Sayılı Soyadı Nizamnamesinin 7. maddesinde “yabancı ırk ve ulus adları soyadı olarak kullanılamaz”, yine aynı Nizamnamenin 5.maddesinde de “yeni takılan soyadları Türk dilinden alınır” hükümlerine yer verilmiştir....

                UYAP Entegrasyonu