Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bilindiği üzere; 2525 sayılı Soyadı Kanunu’nun 3. maddesinde “Rütbe ve memuriyet, aşiret ve yabancı ırk ve millet isimleriyle umumi edeplere uygun olmayan veya iğrenç ve gülünç olan soyadları kullanılamaz” hükmü yer almaktadır. Ayrıca; 2891 sayılı Soyadı Nizamnamesi’nin 5. maddesinde “Yeni takılan soyadları Türk dilinden alınır”, 7. maddesinde de “Yabancı ırk ve millet isimleri soyadı olarak kullanılamaz” şeklinde düzenleme bulunmaktadır. Diğer taraftan; 21.6.1934 gün ve 2525 sayılı Soyadı Kanunu’nun 3. maddesinde yer alan “…yabancı ırk ve millet isimleriyle…” ibaresinin, Anayasa’nın 10. maddesine aykırılığı savıyla iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne yapılan itiraz, Mahkemenin 17.3.2011 gün, 2009/47 E.- 2011/51 K. sayılı ilamı ile reddolunmuştur....

Bilindiği üzere; 2525 Sayılı Soyadı Kanunu'nun 3. maddesinde Rütbe ve memuriyet, aşiret ve yabancı ırk ve millet isimleriyle umumi edeplere uygun olmayan veya iğrenç ve gülünç olan soyadları kullanılamaz hükmü yer almaktadır. Ayrıca; 2891 Sayılı Soyadı Nizamnamesi'nin 5. maddesinde Yeni takılan soyadları Türk dilinden alınır, 7. maddesinde de Yabancı ırk ve millet isimleri soyadı olarak kullanılamaz şeklinde düzenleme bulunmaktadır. Diğer taraftan; 21.6.1934 gün ve 2525 Sayılı Soyadı Kanunu'nun 3. maddesinde yer alan 'yabancı ırk ve millet isimleriyle' ibaresinin, Anayasa'nın 10. maddesine aykırılığı savıyla iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi'ne yapılan itiraz, Mahkemenin 17.3.2011 gün, 2009/47 E.- 2011/51 K. sayılı ilamı ile; '2525 Sayılı Kanunun 3. maddesinde yer alan itiraz konusu ibare ile yabancı ırk ve millet isimlerinin soyadı olarak kullanılamayacağı; 24.12.1934 günlü, Soyadı Nizamnamesi'nin 5. maddesinde yeni alınan soyadlarının Türk dilinden alınacağı kurala bağlanmıştır....

Bilindiği üzere; 2525 Sayılı Soyadı Kanunu'nun 3. maddesinde Rütbe ve memuriyet, aşiret ve yabancı ırk ve millet isimleriyle umumi edeplere uygun olmayan veya iğrenç ve gülünç olan soyadları kullanılamaz hükmü yer almaktadır. Ayrıca; 2891 Sayılı Soyadı Nizamnamesi'nin 5. maddesinde Yeni takılan soyadları Türk dilinden alınır, 7. maddesinde de Yabancı ırk ve millet isimleri soyadı olarak kullanılamaz şeklinde düzenleme bulunmaktadır. Diğer taraftan; 21.6.1934 gün ve 2525 Sayılı Soyadı Kanunu'nun 3. maddesinde yer alan 'yabancı ırk ve millet isimleriyle' ibaresinin, Anayasa'nın 10. maddesine aykırılığı savıyla iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi'ne yapılan itiraz, Mahkemenin 17.3.2011 gün, 2009/47 E.- 2011/51 K. sayılı ilamı ile; '2525 Sayılı Kanunun 3. maddesinde yer alan itiraz konusu ibare ile yabancı ırk ve millet isimlerinin soyadı olarak kullanılamayacağı; 24.12.1934 günlü, Soyadı Nizamnamesi'nin 5. maddesinde yeni alınan soyadlarının Türk dilinden alınacağı kurala bağlanmıştır....

Bu maddede belirlenen sürenin bir katına kadar uzatılmasında Cumhurbaşkanı yetkilidir." şeklinde olduğunu, davacı tarafından gerçekten böyle bir uygulamanın olup olmadığının merak edildiğini akabinde başvuru yapılmışsa da ilgili ilçe idare kurulu tarafından soyadı değişikliğine ilişkin taleplerin kanun maddesine uygun olup olmadığı denetlenmeden karar verildiğini, Kanun maddesinde soyadı değişikliğine ilişkin sayılan hususların davacının gerçek soyadında mevcut olmadığını, davacının e-Devlet kapısında başvuru yaptıktan sonra talebini geri alamadığını, talebinin Kurul tarafından ilgili yasa maddesinde istenilen şartların sağlanamadığından soyadı değişikliğinin reddine karar vereceğini düşündüğünü, nitekim kurulun karar vererek davacının soyadını değiştirdiğini, davacının özellikle iş çevresinde ve tüm çevresinde Payalan soyadı ile bilindiğini ve tanındığını, bu durumdan davacının eşinin ve çocuklarının da etkilendiğini, bu sebeplerden ötürü davacının mevcut soyadının, gerçek soyadı olan...

İlk derece mahkemesince; dinlenen tanık beyanları ve toplanan deliller dikkate alındığında davacının çevresinde Mehmet olarak tanındığından bahisle ad değişikliği talebinin kabulü ile adının Mehmet olarak değiştirilmesine, soyadı değişikliğine ilişkin talebi bakımından ise talebinin değişken olması ve çevresinde talep edilen soyadı ile tanındığı kanaatine varılmadığından soyadı değişikliği talebinin reddine karar verilmiştir. Hükme karşı davacı, kayden soyadı Uluğ'u kullanan ve akrabası olmayan kişiler bulunduğu, bu durumun kendisini rahatsız ettiği, Mehmet Uluğ adında tanımadığı ancak hakkında icra takibi yapılan kişilerin tebligatlarının kendisine geldiği ve mağduriyetine sebep olduğundan bahisle istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Dava, nüfus kaydındaki ad ve soyadın değiştirilmesi talebine ilişkindir. Davacı tarafın adının değiştirilmesine ilişkin talebi kabul edilmiş ve istinaf kanun yoluna başvurulmaması nedeniyle kesinleşmiştir....

Bilindiği gibi, 2525 sayılı Soyadı Kanunu 21.06.1934 tarihinde kabul edilmiş, 02.07.1934 tarihli 2741 sayılı Resmi Gazetede yayınlanmış ve Kanununun 14. maddesine göre yayınlandıktan 6 ay sonra yürürlüğe girmiştir. Mahkemece kayıt malikinin Soyadı Kanunu yürürlüğe girmeden önce öldüğü, ayrıca nüfusta isminin "... ..." olduğu hususu gözardı edilmiş, kayıt malikinin isminin düzeltilmesi gerekirken talep yanlış değerlendirilerek Soyadı Kanununa göre soyadı eklenmesi mümkün olmayan kişiye soyadı eklenmesi doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, 21.04.2011 tarihinde oybirliği ile karar verildi....

    Mahkemece davacıların soyadı değiştirilme istemleri aynı konuda ikinci kez dava açamayacakları gerekçesi ile reddeddilmiş ise de, bu hususu düzenleyen 25.04.2006 günlü 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 36.maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendinin "Aynı konuya ilişkin olarak nüfus kaydının düzeltilmesi davası ancak bir kere açılabilir" biçimindeki birinci cümlesinin Anayasa'ya aykırılığı nedeni ile Anayasa Mahkemesi'nin 30.03.2012 gün 2011/34-2012/48 sayılı kararı ile iptal edildiği ve kararın 6 Ekim 2012 tarihinde yayınlanmış olup, mahkemenin davayı reddine dair gerekçesi yerinde değildir. Öte yandan soyadı nizamnamesinin 6. maddesinde "soyadı ya yalnız olarak veyahut "oğlu" ile birlikte kullanılır" hükmü yer almaktadır....

      un bu soyadı ile tanınıp bilindiğini ileri sürerek ...'un ... olan soyadının ... olarak düzeltilmesine ve nüfusa tesciline karar verilmesini istemiş, mahkemece davanın kabulü yolunda hüküm kurulmuştur. 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 28. maddesinin 4. bendine göre tanınan çocuklar babalarının hanesine baba adı ve soyadı ile analarının kimlik ve kayıtlı olduğu yer bilgilerini belirtmek suretiyle tescil olunur; öte yandan Nüfus Hizmetleri Kanununun Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin 109. maddesinin 1/b bendine göre de tanınan çocuk anasının bekarlık hanesinde kayıtlı ise; bu hanedeki kaydı kapatılarak baba soyadı ile babasının hanesine tescil edilerek ana ve baba arasında bağ kurulur. Babanın yabancı uyruklu olması halinde tanınan çocuk anasının kayıtlı bulunduğu idari birimin sonuna baba soyadı ile kaydı taşınır, ana ve çocuk arasında bağ kurulur. Somut olayda, soyadının düzeltilmesi istenilen ... annesinin hanesinde nüfusta kayıtlıdır....

        Getirtilen nüfus kayıtlarından, tapu maliki olduğu iddia edilen davacının murisi “... oğlu, ...’un” 25.06.1934 tarih ve 2525 sayılı Soyadı Kanununun yürürlüğe girmesinden önce 01.02.1929 tarihinde öldüğü ve soyadı bulunmadığı; yine tapu maliki olduğu iddia edilen davacının murisi “... kızı, ...” soyadı almadan 21.01.1936 tarihinde öldüğü anlaşılmaktadır. Bu nedenle, nüfus kayıtlarında soyadı bulunmayan bir kişinin tapu kaydına soy isminin yazılması mümkün değildir. Ancak, tapu maliklerinin davacının murisleri ile aynı kişi olduğunun kanıtlanması halinde bu yönde bir tesbit kararı vermekle yetinilmesi gerekir. Mahkemece, soyadı ilavesi suretiyle davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir....

          İdari nitelikteki soyadı değişikliğinin, aynı konuya ilişkin nüfus kaydının düzeltilmesi davasının ancak bir kere açılabileceği hükmü kapsamında değerlendirilmesi haklı nedenlerin varlığı halinde davacının dava açma hakkını engellemesi sonucunu doğuracağından, çoğunluğun davacının babası tarafından dava açmak suretiyle yapılmış bir soyadı düzeltimi bulunduğu takdirde davacının ergin olduktan sonra açtığı soyadı düzeltimi davasının reddi gerektiği yolundaki görüşüne katılmıyoruz. Bu nedenle davacının karar düzeltme isteminin kabulü ile mahkeme kararının açıklanan nedenlerle bozulması gerektiği görüşündeyiz....

            UYAP Entegrasyonu