e bırakıldığı, davacının 08.08.2008 tarihinde ... ile evlendiği anlaşılmaktadır. 2525 sayılı Soyadı Kanununun 4.maddesinin ikinci fıkrasının “evliliğin feshi veya boşanma hallerinde çocuk anasına tevdi edilmiş olsa bile babasının seçtiği veya seçeceği soyadı alır” şeklindeki birinci cümlesinin Anayasa Mahkemesince iptal edilmesinden sonra bilhassa boşanmalar sebebiyle somut olayda olduğu gibi zaruri nedenlerle velayetin anaya bırakılması hallerinde, velayet hakkına sahip anaların çocuklarına kendi soyadlarını vermek için bir çaba içine girip bu tür soyadı değişikliği davalarını açtıkları görülmektedir. 2525 sayılı Kanunun 4. maddesindeki düzenlemenin, Yasanın genel gerekçesinden de anlaşılacağı gibi, ilk defa soyadı alınması ile ilgili bulunduğu ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 321. maddesindeki hüküm karşısında bu kuralın günümüzde sadece bazı istisnai durumlarda uygulanabilmesinin söz konusu olduğu Anayasa Mahkemesince de kabul edilmektedir....
Aile Mahkemesinin 2012/155 esas -2012/154 karar sayılı 08.02.2012 kesinleşme tarihli kararı ile boşandıkları, mahkemece İdil'in velayetinin davacı anneye bırakıldığı anlaşılmaktadır. 2525 sayılı Soyadı Kanununun 4. maddesinin ikinci fıkrasının “evliliğin feshi veya boşanma hallerinde çocuk anasına tevdi edilmiş olsa bile babasının seçtiği veya seçeceği soyadı alır” şeklindeki birinci cümlesinin Anayasa Mahkemesince iptal edilmesinden sonra bilhassa boşanmalar sebebiyle somut olayda olduğu gibi zaruri nedenlerle velayetin anneye bırakılması hallerinde velayet hakkına sahip annelerin çocuklarına kendi soyadlarını vermek için bir çaba içine girip bu tür soyadı değişikliği davalarını açtıkları görülmektedir. 2525 sayılı Kanunun 4. maddesindeki düzenlemenin, Yasanın genel gerekçesinden de anlaşılacağı gibi Soyadı Kanununun, ilk defa soyadı alınması ile ilgili olup 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 321. maddesindeki hüküm karşısında bu kuralın günümüzde sadece bazı istinai durumlarda uygulanabilmesinin...
ye bırakıldığı anlaşılmaktadır. 2525 sayılı Soyadı Kanununun 4.maddesinin ikinci fıkrasının “evliliğin feshi veya boşanma hallerinde çocuk anasına tevdi edilmiş olsa bile babasının seçtiği veya seçeceği soyadı alır” şeklindeki birinci cümlesinin Anayasa Mahkemesince iptal edilmesinden sonra bilhassa boşanmalar sebebiyle somut olayda olduğu gibi zaruri nedenlerle velayetin anneye bırakılması hallerinde velayet hakkına sahip annelerin çocuklarına kendi soyadlarını vermek için bir çaba içine girip bu tür soyadı değişikliği davalarını açtıkları görülmektedir. 2525 sayılı Kanunun 4.maddesindeki düzenlemenin, Yasanın genel gerekçesinden de anlaşılacağı gibi Soyadı Kanununun, ilk defa soyadı alınması ile ilgili olduğu ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 321. maddesindeki hüküm karşısında, bu kuralın günümüzde sadece bazı istinai durumlarda uygulanabilmesinin söz konusu olduğu Anayasa Mahkemesince de kabul edilmektedir....
e bırakıldığı anlaşılmaktadır. 2525 sayılı Soyadı Kanununun 4.maddesinin ikinci fıkrasının “evliliğin feshi veya boşanma hallerinde çocuk anasına tevdi edilmiş olsa bile babasının seçtiği veya seçeceği soyadı alır” şeklindeki birinci cümlesinin Anayasa Mahkemesince iptal edilmesinden sonra bilhassa boşanmalar sebebiyle somut olayda olduğu gibi zaruri nedenlerle velayetin anneye bırakılması hallerinde velayet hakkına sahip annelerin çocuklarına kendi soyadlarını vermek için bir çaba içine girip bu tür soyadı değişikliği davalarını açtıkları görülmektedir. 2525 sayılı Kanunun 4.maddesindeki düzenlemenin, Yasanın genel gerekçesinden de anlaşılacağı gibi Soyadı Kanununun, ilk defa soyadı alınması ile ilgili olduğu ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 321. maddesindeki hüküm karşısında, bu kuralın günümüzde sadece bazı istinai durumlarda uygulanabilmesinin söz konusu olduğu Anayasa Mahkemesince de kabul edilmektedir....
Kişi genellikle belli bir soyadı ile doğar ve doğar doğmaz da ailesi tarafından konulan bir ad ile anılır. Bu kişi büyüyüp ergin oluncaya kadar öz veya soy adını benimseyememiş, onunla kendisini özdeşleştirememiş olmasına rağmen onu bu adla veya soyadı ile yaşamını sürdürmeye zorlamada hiçbir toplumsal yarar olamaz. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunun 27. maddesi hükmüne göre haklı nedenin varlığı halinde, soyadın değiştirilmesi mümkün olup hangi hallerin haklı sebep teşkil ettiği konusunda bir yasal düzenleme bulunmadığından ve esasen bu konuda bir kıstas belirlenmesi de sözkonusu olmadığından, haklı sebebin var olup olmadığı, her bir davadaki özel koşullara göre mahkemece belirlenecektir. Yargıtay uygulamalarında, kişinin toplum içerisinde bilinip tanındığı soyadı ile anılmayı ve onu kayden de taşımayı istemesinin haklı neden teşkil edeceği kabul edilmiştir....
ın 02.11.2012 doğumlu olduğu, dosya kapsamı itibariyle davacı tarafından çocuğun soyadının annenin soyadı ile değiştirilmesine dair haklı sebepler ve çocuğun üstün yararı olduğunu ispatlayacak yeterli delil sunulmadığı, bu nedenle annenin ortak çocuğun soyadının kendi soyadı ile değiştirilmesine talebi ile açtığı davanın reddi gerekirken yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya uygun görülmediği gerekçesi ile istinaf başvurularının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) inci alt bendi gereğince kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle; davacının ortak çocuğun soyadının kendi soyadı ile değiştirilmesi davasının reddine, sair istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir. V. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur. B....
Somut olayda; her ne kadar davacı dava açarken soyadının annesinin soyadı olan Gökçen olarak düzeltilmesini talep etmiş ise de; yargılama esnasında babasının soyadı olan Erdal'da kalmak üzere soyadının "Erdal Gökçen" olarak düzeltilmesini talep ettiği, tanığın iddiayı doğrular beyanda bulunduğu, TMK göre ancak kadın evlilik soyadı yanında kızlık soyadını da kullanabileceği, bunun dışında iki soyadının birlikte kullanılmasını öngören bir kanun düzenlemesinin olmadığı, davacının başta haklı sebep olarak gösterdiği hususun, mevcut soyadını da kullanmak istemesiyle kendiliğinden geçersiz kıldığı, Soyadı Nizamname'sinin 6. maddesine göre "Madde 6–Soyadı ya yalnız olarak veyahut (oğlu) ile birlikte kullanılır. " denildiği, bu nedenlerle birden fazla soyadının kullanılmasının mümkün olmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu anlaşıldığından, istinaf başvurusunun kabulü ile mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın reddi...
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı dava dilekçesinde özetle; 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği bölümünde Yüksek Lisans öğrencisi olarak akademik hayatına başladığını, 2009 yılından bu yana çeşitli uluslararası konferanslar ve hakemli dergilerde araştırmalar yayımladığını, evlenmeden önceki akademik yayınlarının kızlık soyadı olan Genç soyadı altında yaptığını, 2011 yılında evlendikten sonra çift soyadı alarak Genç Kara soyadına sahip olduğunu, bu süreçten sonra akademik yayınlarının iki farklı kişiymişçesine karışıklık yarattığına şahit olduğunu, 2018 yılı Mayıs ayında Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümünden doktora derecesi alacağını, fakat diplomasında ve akademik yayınlarında yazılan soy isminin farklı olacağını, bu konuda işe giriş ve akademik hayatında sıkıntılar yaşayacağını, bu sıkıntıları bertaraf etmek amacıyla mevcut soyadı olan Genç Kara soyadının kaldırılarak kızlık soyadı olan Genç soyadını kullanmasına izin verilmesini talep etmiştir....
zarar gördüğü, annelerinin bekarlık soyadına geçme konusunda güçlü bir arzu ve istek içinde oldukları, anneleri ile soyadı farklılığının okul ve sosyal hayatlarını olumsuz etkilediği, çocukların soyadının annenin soyadı ile değiştirilmesi halinde çocukların üstün yararları bakımından ruhsal gelişimlerinin olumsuz etkileneceği ileri sürülmediği gibi aksine çocukların soyadlarının annenin soyadı ile değiştirilmesinde üstün yararları bulunduğu, Anayasa Mahkemesinin benzer olaylarda verdiği hak ihlaline ilişkin kararlarıda gözetilerek davanın kabulüne, , 25.07.2008 doğumlu, Ali Bera Kanmaz ve 18.02.2011 doğumlu Ahsen Melis Kanmaz'ın "Kanmaz" olan soyadlarının velâyeti kendisinde bulunan anneleri ...'...
Aile Mahkemesinin 29.12.2006 tarih, 2006/84 E. ve 2006/1393 K. sayılı ilamı ile boşandıklarını, ortak çocuk Umutalp`in velayetinin kendisine verildiğini, davalı babanın 2012 yılından sonra ortak çocuk ile hiçbir iletişiminin olmadığını, çocuğun babasını tanımadığını, soyadlarının farklı olmasından dolayı günlük işlemlerde sorunlar yaşadıklarını, çocuğun da annesinin soyadı ile farklı soyadlarına sahip olmasını sorun haline getirdiğini, çocuğun ruhsal gelişimi ve manevi bütünlüğünün korunması için ortak çocuğun soyadının kendi soyadı olan ‘Yıldırım’ olarak değiştirilmesini talep ve dava etmiş, Ankara 18. Aile Mahkemesi`nin 17.07.2020 tarihli ilamı ile söz konusu değişikliğin çocuğun üstün yararına aykırı olmadığı, çocuğun soyadı değişmekle kişisel durumunun değişmeyeceği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş, bu karar üzerine davalı baba tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 1....