Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanun, bir borçlanma kanunu olup, 1. maddesinde; “... vatandaşlarının yurt dışında 18 yaşını doldurduktan sonra, ... vatandaşı iken geçen ve belgelendirilen sigortalılık süreleri ve bu süreleri arasında veya sonunda her birinde bir yıla kadar olan işsizlik süreleri ile yurt dışında ev kadını olarak geçen süreleri, bu Kanunda belirtilen sosyal güvenlik kuruluşlarına prim ödenmemiş olması ve istekleri halinde, bu Kanun hükümlerine göre sosyal güvenlikleri bakımından değerlendirilir.” hükmüne yer verilmiş, 9. maddesinde ise; “Sosyal güvenlik sözleşmeleri uygulanmak suretiyle sosyal güvenlik kanunlarına göre kendilerine veya hak sahiplerine kısmi aylık bağlanmış olanlar, talep ettikleri takdirde, 4 üncü madde hükmüne göre tahakkuk ettirilen borçlarını tamamen ödemeleri şartıyla kısmi aylıkları, borçlarını ödedikleri tarihi takip eden aybaşından itibaren tam aylığa çevrilir” denilmiştir....

    Kanun koyucu, iptal kararı sonrasında 02.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4956 sayılı Kanun ile 1479 sayılı Kanun'un ölüm aylığına ilişkin hükümlerinde 619 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile benzer düzenlemeye gitmiştir. 4956 sayılı Kanun'un 23'üncü maddesi ile değişik 1479 sayılı Kanun'un 45/2 maddesinin (c) bendine göre "Onsekiz yaşını, orta öğrenim yapması halinde yirmi yaşını, yüksek öğrenim yapması halinde yirmibeş yaşını doldurmayan ve (18 yaşını doldurmayanlar hariç) bu Kanun ile diğer sosyal güvenlik kanunları kapsamında çalışmayan, bu kanunlar kapsamındaki çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almayan veya yaşları ne olursa olsun çalışamayacak durumda malûl olan çocuklarla, yaşları ne olursa olsun evli olmayan, evli olmakla beraber sonradan boşanan veya dul kalan ve bu Kanun ile diğer sosyal güvenlik kanunları kapsamında çalışmayan, bu kanunlar kapsamındaki çalışmalarından  dolayı  gelir  veya aylık  almayan  kız  çocuklarının  her  birine % 25'i," oranında ölüm aylığı bağlanır...

      Dışişleri Bakanlığından Türk vatandaşlığını muhafaza ederek Ermenistan vatandaşı olan kişilerle evli bulunanlara, Ermeni uyruklu eşlerinin ölümü halinde Ermenistan sosyal güvenlik kuruluşlarınca bu ülkede ikamet etmek koşuluyla mütekabiliyet esasına göre aylık bağlanıp bağlanmadığının sorulduğu, verilen cevapta, Ermenistan uyruklu olmayan kişilere aylık bağlanması keyfiyetinin Ermenistan'ın taraf olduğu uluslararası anlaşmalara istinaden düzenlendiğinin bildirildiği, bu duruma göre, Ermenistan ile Türkiye arasında imzalanmış bir sosyal güvenlik anlaşması bulunmadığı gözönüne alındığında, davacının Ermenistan vatandaşı olması nedeniyle mütekabiliyet şartını taşımadığı, dolayısıyla dava konusu işlemde hukuka ve mevzuata aykırılık görülmediği gerekçesiyle reddeden ... İdare Mahkemesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının, davacı vekili tarafından temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir. Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir....

        Hukuk Dairesinin 08/10/2019 tarih ve 2019/484-2019/1572 E.K. sayılı ilamı ile "..Somut olayda; davacının 22/01/2014 tarihinde eşi ... boşandığı, babasının 10/12/2001 annesinin 29/10/2013 tarihinde vefat ettiği, davacının babasından dolayı yetim aylığı bağlanmasını talep etmesi üzerine Sosyal Güvenlik Denetmeni tarafından düzenlenen 30/10/2014 tarih 2014/85 sayılı rapora göre davacı ve boşandığı eşinin birlikte yaşadıklarının tespit edildiği, bu rapora dayanılarak Kurumca davacının aylık bağlanması talebinin reddedildiği, davacının 08/01/2016 tarihinde tekrar kuruma müracaat ederek aylık bağlanmasını talep ettiği bu talebin reddedilmesi üzerine tekrar 01/02/2017 tarihinde talepte bulunduğu, kurumun 14/02/2017 tarihli yazı ile kurum denetmenlerince yapılan tetkikte boşandığı eşi ile birlikte yaşadığının tespit edildiği, aylık alabilmesi için mahkemeden muvazaalı boşanma olmadığına dair karar getirilmesi halinde aylık bağlanabileceğinin belirtildiği anlaşılmıştır....

          Davanın yasal dayanağını oluşturan yasal mevzuata gelince; 4956 sayılı Yasa, 08.08.2001 tarihi itibarıyla yürürlüğe girmiş ve bu kez 1479 sayılı Yasanın 45/c maddesi "yaşları ne olursa olsun evli olmayan, evli olmakla beraber sonradan boşanan veya dul kalan ve bu Yasa ile diğer sosyal güvenlik Yasaları kapsamında çalışmayan, bu yasalar kapsamındaki çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almayan kız çocuklarının her birine %25'i," oranında aylık bağlanır şeklinde değiştirilmiştir. Aynı Yasa ile 1479 sayılı Yasanın 46/2 maddesine, "Ancak, evliliğin son bulması ile kocasından da aylık almaya hak kazanan kız çocuklarına bu aylıklardan fazla olan ödenir." hükmü getirilmiştir. 4956 sayılı Yasa ile 1479 sayılı Yasaya eklenen Ek madde 3'e göre 2926 sayılı Yasa kapsamında olanlar bakımından 1479 sayılı Yasa hükümleri uygulanacaktır....

            Mahkemece, davanın kabulü ile davacının tahsis talep tarihi olan 09.10.2009 tarihinden itibaren yaşlılık sigortasından aylık almaya hak kazandığının tesbiti ile davacının sigortasının başlangıç tarihinin 01.09.1981 olduğunun da tesbitine, ayrıca davacıya bu sebeple 01.11.2009 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tesbitine karar verilmiştir. 5510 sayılı Kanun'un 38.maddesine göre malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarının uygulanmasında dikkate alınacak sigortalılık süresinin başlangıcı; sigortalının, 5417, 6900, 506, 1479, 2925, 2926, 5434 sayılı Kanunlar ile 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun geçici 20 nci maddesi kapsamındaki sandıklara veya 5510 sayılı Kanuna tâbi olarak malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tabi olarak ilk defa kapsama girdiği tarih olarak kabul edilir. Uluslararası sosyal güvenlik sözleşmeleri hükümleri saklıdır....

              Maddesi ile eklenen (c) fıkrasında bulunan “onsekiz yaşını, orta öğrenim yapması halinde yirmi yaşını, yüksek öğrenim yapması halinde yirmibeş yaşını doldurmayan ve (18 yaşını doldurmayanlar hariç) bu Kanun ile diğer sosyal güvenlik kanunları kapsamında çalışmayan, bu kanunlar kapsamındaki çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almayan veya yaşları ne olursa olsun çalışamayacak durumda malul olan çocuklarla, yaşları ne olursa olsun evli olmayan, evli olmakla beraber sonradan boşanan ve veya dul kalan ve bu Kanun ile diğer sosyal güvenlik kanunları kapsamında çalışmayan, bu kanunlar kapsamındaki çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almayan kız çocuklarının her birine %25'inden az aylık bağlanamaz” hükmü uyarınca kız çocuklarına aylık bağlanması mümkün hale gelmiştir. 24.07.2003 tarihinde yürürlüğe giren yasa hükmü önceki yasal düzenlemeye göre lehe olup davacı hakkında uygulanmasının gerektiği ortadadır....

                Davanın yasal dayanağını oluşturan mevzuat incelendiğinde; 4956 sayılı Yasa, 08.08.2001 tarihi itibarıyla yürürlüğe girmiş ve bu kez 1479 sayılı Yasanın 45/c maddesi "yaşları ne olursa olsun evli olmayan, evli olmakla beraber sonradan boşanan veya dul kalan ve bu Yasa ile diğer sosyal güvenlik Yasaları kapsamında çalışmayan, bu yasalar kapsamındaki çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almayan kız çocuklarının her birine %25'i," oranında aylık bağlanır şeklinde değiştirilmiştir. Aynı Yasa ile 1479 sayılı Yasanın 46/2 maddesine, "Ancak, evliliğin son bulması ile kocasından da aylık almaya hak kazanan kız çocuklarına bu aylıklardan fazla olan ödenir." hükmü getirilmiştir. 4956 sayılı Yasa ile 1479 sayılı Yasaya eklenen Ek madde 3'e göre 2926 sayılı Yasa kapsamında olanlar bakımından 1479 sayılı Yasa hükümleri uygulanacaktır....

                  B)Kanun hükümlerinden yararlanmak suretiyle aylık bağlananlardan tekrar yurt dışında yabancı ülke mevzuatına tabi çalışanlar, ikamete dayalı bir sosyal sigorta ya da sosyal yardım ödeneği alanlar ile Türkiye'de sigortalı çalışmaya başlayanların aylıkları, tekrar çalışmaya başladıkları veya ikamete dayalı bir ödenek almaya başladıkları tarihten itibaren kesilir. 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun sosyal güvenlik destek primi hakkındaki hükümleri, bu Kanun hükümlerinden yararlanmak suretiyle aylık bağlananlar için uygulanmaz....

                    Sigortalının ölümü ile birlikte sağ kalan hak sahibi aile bireyleri gelir kaybına uğrayacak bu nedenle sosyal güvenlik yönünden bir korumaya gereksinim duyacaklardır. İşte bu noktada ölüm sigortası ile risk altında olan hak sahiplerinin sosyal güvenlik hakları koruma altına alınmıştır. Ancak Sosyal güvenlik hakkının kullanımı yasa ile sınırlanmış ve belirli koşulların varlığına bağlanmıştır. Sigortalının ölümü ile birlikte sosyal güvenlik hakları koruma altına alınan hak sahiplerinin de ölüm sigortasından yararlanabilmeleri için kanun koyucu tarafından belirli sınırlamalar getirilmiştir....

                      UYAP Entegrasyonu