Somut olayda; ilgili apartman karar defteri getirtildiği halde apartman gelir- gider defteri getirtilmeden, davacının eşinin SGDP ne tabi olarak çalıştığı süreler tam olarak tespit edilmeden, talep edilen sürenin uzunluğu dikkate alındığında yeteri kadar kamu tanığı dinlenmeden eksik araştırma ve inceleme ile karar verilmesi hatalı olmuştur. Ayrıca, dava; 6552 sayılı Kanunun yürürlüğünden sonra 09/04/2015 tarihinde açılmasına ve bu tarihte Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı iş bu davalarda feri müdahil olmasına rağmen, Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığının iş bu davada davalı olarak gösterilmesi, yargılamaya bu şekilde devam olunması ve Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı ile ilgili hüküm kurulması da hatalı olmuştur....
Somut olayda iş kazası olduğu iddia olunan olayın Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirilmediği anlaşılmaktadır. Zararlandırıcı olayın iş kazası niteliğinde olup olmadığının tespiti ön sorundur. İş kazasının tespiti ile ilgili ihtilaf Sosyal Güvenlik Kurumunun hak alanının doğrudan ilgilendirmekte olup tazminat davasında kurum taraf değildir. Yapılacak iş; davacıya iş kazasını Sosyal Güvenlik Kurumuna ihbarda bulunmak, olayın Kurumca iş kazası olarak kabul edilmemesi halinde Sosyal Güvenlik Kurumuna ve hak alanını etkileyeceğinden işveren aleyhine “iş kazasının tespiti” davası açması için önel vermek, tespit davasını bu dava için bekletici sorun yaparak çıkacak sonuca göre, olayın Kurumca iş kazası olduğunun kabul edilmesi halinde ise davacının Kuruma müracaat ederek iş kazası sigorta kolundan gelir bağlanması için önel vermek ve çıkacak sonuca göre bir karar vermektedir. 2- İş kazalarında maluliyetin doğru tespiti önem arzetmektedir....
sahip bulunduğu, Sosyal Güvenlik Kurumu görevlilerince boşanan eşlerin fiilen yaşadıklarının tespit edilmesinin kişinin maddi ve manevi varlığının gelişimini engellendiği” hususları belirtilmiştir....
Çoğunluk görüşü aşağıda ayrıntılı gerekçeleri ile açıklanacağı üzere sosyal güvenlik hakkının vazgeçilmez temel hak olmasına, kamu düzeninden bulunmasına, resen araştırma ilkesine, çalışma olgusunun hukuki fiil olmasına, ispat hukuku ilkelerine uygun değildir. II. Sosyal Güvenlik Hukukunun Niteliği: 6. Herkes kişiliğine bağlı, dokunulmaz devredilmez, vazgeçilmez, temel hak ve hürriyetlere sahiptir.”. Sosyal güvenlik hakkı, bireylerin geleceğe güvenle bakmalarını sağlayan bir insan hakkıdır. Aynı zamanda “sosyal güvenlik, sosyal hukuk devleti içerisinde yer alan ve bu ilkeyi oluşturan temel kavramlardan birisidir”. Bu esası göz önüne alan anayasa koyucu “Sosyal ve Ekonomik Haklar ve Ödevler” başlığı altında sosyal güvenlik hakkını da düzenlemiş ve 60’ncı madde ile “Herkes sosyal güvenlik hakkına sahiptir. Devlet, bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve teşkilatı kurar” hükmünü getirmiştir....
Yukarıdaki yasal düzenleme ve açıklamalar ile ortaya çıkan maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulduğunda, somut davada tespiti talep edilen dönemde, davacının sosyal güvenlik destek primine tabi çalışma hakkı bulunduğu sabittir. Ancak davacı vekili tarafından dosyaya ibraz olunan dava dilekçesindeki talebinin bu hususa ilişkin bir beyan içermediği anlaşılmakla; mahkemece öncelikle davacının dava ile ilgili talebi net bir şekilde açıklattırılmalı, isteminin, 506 sayılı Yasa’nın 63/A maddesi kapsamında yaşlılık aylığı kesilerek tüm sigorta kollarına tabi çalışma tespiti mi, yoksa, 63/B kapsamında Sosyal Güvenlik Destek Primine tabi çalışmanın tespiti mi olduğu hususu aydınlatılmalıdır....
Sosyal Güvenlik Kurumu'nun yer aldığı dava türünde, 5510 sayılı Kanun'un 86 ncı (506 sayılı Kanun'un 79 uncu) maddesi uyarınca sigortalılık süresinin tespiti davası açılmasının, çalışana sosyal güvenlik hukuku kapsamında sosyal güvenlik destek primine tabi çalışma süresi yönünden hukuki yarar sağlamasının mümkün olmadığı; sıralanan maddi ve hukuki olgular ile istinaf kanun yoluna başvuran davalı vekili ve fer'i müdahil vekilinin istinaf dilekçesinde yer verdikleri itirazların yukarıda sıralanan, gerekçeler ışığında yerinde olduğu, ancak bu hatanın giderilmesinin yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediği dikkate alınarak; HMK 353/1-b.2 maddesi uyarınca belirlenen aykırılık düzeltilerek yeniden esas hakkında karar vermek gerekmiş ve davalı vekili ile fer'i müdahil Kurum vekilinin istinaf talebinin kabulüne, ... 12....
Çoğunluk görüşüne aşağıda açıklanan gerekçeler ve özellikle sosyal güvenlik hakkının vazgeçilmez hak ve kamu düzeninden olması, resen araştırma ilkesinin geçerli olması, bordronun 4857 sayılı İş Kanunu, 6098 sayılı TBK ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu hükümleri ile 6100 sayılı HMK hükümlerine göre senet niteliğinin bulunmaması karşısında katılınmamıştır. 5.Sosyal Güvenlik Hakkının niteliği: Anayasa’nın 60. maddesi uyarınca “Herkes, sosyal güvenlik hakkına sahiptir. Devlet, bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve teşkilatı kurar”. Belirtmek gerekir ki; Sosyal devlet olmanın bir gereği ve sonucu, sosyal güvenlik hakkının tüm bireylere sağlanması ve güvence altına alınmasıdır. Sosyal güvenlik hakkı vazgeçilmez bir anayasal haktır ve kamu düzenindendir. Hizmet tespiti, prime esas kazancın tespiti ve buna bağlı olarak yaşlılık aylığı, bir sosyal güvenlik hakkıdır....
“Herkes, sosyal güvenlik hakkına sahiptir....
İlgili Yasanın 10. maddesinin 5. fıkrası “5510 sayılı Kanun'un 4'üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalı sayılmasını gerektirir nitelikte çalışması nedeniyle ilgili mevzuatına göre sosyal güvenlik destek primi ödemesi gereken sigortalıların bu Kanunun yayımı tarihi itibarıyla ödenmemiş bulunan sosyal güvenlik destek primi borçları ve bu borca bağlı gecikme cezası, gecikme zammı gibi fer’i alacaklar terkin edilir.” hükmüne amir olup, dava konusunun da 28.01.2004-26.12.2013 tarihleri arasına ilişkin sosyal güvenlik destek primine ilişkin olduğu gözetildiğinde, yargılama safhasında yürürlüğe giren ilgili yasa gereğince, mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır....
Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : SOSYAL GÜVENLİK HUKUKU İLE İLGİLİ TESPİT Y A R G I T A Y K A R A R I Yargıtay Büyük Genel Kurulunun dairelerin iş bölümüne ilişkin 23.01.2020 tarihli ve 2020/1 sayılı kararı, 28.01.2020 tarihli ve 31022 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak 01.02.2020 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Danıştay Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair 6723 sayılı Kanun 23.07.2016 tarih ve 29779 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe girmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlığın niteliğine ve Yargıtay Büyük Genel Kurulunun anılan kararına göre iş kazasının tespitine ilişkin davalar sonucu verilen hüküm ve kararların temyiz incelemesi Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin görev alanı içerisine girmektedir. Yargıtay 1. Başkanlık Kurulunun 07.07.2020 tarihli ve 173 sayılı kararı ile 21. Hukuk Dairesi'nin 02.09.2020 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere kapatılmasına ve işlerinin 10. Hukuk Dairesi'ne devredilmesine karar verilmiştir....