Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Somut uyuşmazlıkta, davacıların, davanın nüfus kayıt davası olduğu yönündeki itirazlarının yerinde olmadığı gibi, dava, bu hali ile mahkemenin nitelediği üzere TMK'nin 286 ve devamı maddelerinde düzenlenen mirasçılar tarafından çocuk ve annenin mirasçıları aleyhine açılan soybağının reddi davası olmayıp, 292. madde kapsamında evlilik dışı doğan çocuğun, ana ve babasının birbiriyle evlenmesi sonucu soybağı kurulduğundan iş bu soybağının kaldırılması da 294. madde kapsamında düzenlenen sonradan evlenme yoluyla kurulan soybağının düzeltilmesine itiraz niteliğinde olduğu, davanın bu şekilde vasıflandırılması yerine, soybağının reddi olarak nitelendirilip hak düşürücü süre geçtiğinden davanın reddine karar verilmesi doğru değil ise de; sonradan evlenme ile kurulan soybağına itiraz davası yönünden de TMK'nın 300/2.madde kapsamında hak düşürücü süre geçtiği anlaşıldığından; bu husus yeniden yargılama yapmayı gerektirmediğinden ve hükmün redde ilişkin bölümü sonucu itibari ile doğru görüldüğünden...

Bu dava sonradan evlenme yolu ile çocukla baba arasında kurulan soy bağının ortadan kaldırılmasına yönelik bir itiraz davasıdır. Bu davada sadece kocanın baba olmadığı itirazı ileri sürülebilecektir. Bu tür davalarda da görevli mahkeme, 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 4. maddesi uyarınca aile mahkemesidir. Bunun dışındaki itirazların bu davada dinlenilmesi mümkün değildir ve bu tür iddialar ancak nüfus düzeltim davasının konusunu oluşturabilecektir. Baba ile çocuk arasında soy bağı kurulmasının diğer bir yolu ise, TMK’nın 295 ve devamı maddelerinde düzenlenen tanımadır. TMK’nın 295. maddesine göre tanıma; babanın, nüfus memuruna veya mahkemeye yazılı başvurusu ya da resmi senette veya vasiyetnamesinde yapacağı beyanla soy bağının kurulmasıdır. Kurulan bu soy bağının açılacak iptal davası ile kaldırılması mümkündür. Çocuk ile baba arasında soy bağı kurulmasını sağlayan son yol ise babalık hükmüdür....

Bu dava sonradan evlenme yolu ile çocukla baba arasında kurulan soy bağının ortadan kaldırılmasına yönelik bir itiraz davasıdır. Bu davada sadece kocanın baba olmadığı itirazı ileri sürülebilecektir. Bu tür davalarda da görevli mahkeme, 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 4. maddesi uyarınca aile mahkemesidir. Bunun dışındaki itirazların bu davada dinlenilmesi mümkün değildir ve bu tür iddialar ancak nüfus düzeltim davasının konusunu oluşturabilecektir. Baba ile çocuk arasında soy bağı kurulmasının diğer bir yolu ise, TMK’nın 295 ve devamı maddelerinde düzenlenen tanımadır. TMK’nın 295. maddesine göre tanıma; babanın, nüfus memuruna veya mahkemeye yazılı başvurusu ya da resmi senette veya vasiyetnamesinde yapacağı beyanla soy bağının kurulmasıdır. Kurulan bu soy bağının açılacak iptal davası ile kaldırılması mümkündür. Çocuk ile baba arasında soy bağı kurulmasını sağlayan son yol ise babalık hükmüdür....

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Çocuğun soy bağını değiştirmek HÜKÜM : Hükmün açıklanmasının geri bırakılması Katılan ile Cumhuriyet savcısının “Çocuğun Soy Bağını Değiştirmek” suçundan kurulan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararların 5560 sayılı Yasa ile değişik 5271 sayılı CMK'nın 231/12. maddesi uyarınca temyizi mümkün olmayıp, itiraza tabi olduğu anlaşılmakla, katılan ile Cumhuriyet savcısının temyiz isteminin CMK'nın 264/2. maddesi uyarınca itiraz olarak kabulü ile dava dosyasının merciince karara bağlanmak üzere mahalline iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 06.04.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....

    Maddesinde öngörülen nüfus kaydının düzeltilmesi niteliğinde bulunduğu uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinin görev alanında kaldığı gerekçesiyle mahkemenin görevsizliği yönünde hüküm kurulmuştur. 4721 sayılı TMK.282/2 maddesinde "çocuk ile baba arasında soy bağının ana ile evlilik, tanıma veya hakim hükmü ile kurulacağı" aynı yasanın 294 maddesinde de "ana ve babanın yasal mirasçıları ve Cumhuriyet Savcısının sonradan evlenme yoluyla soy bağının kurulmasına itiraz edebilecekleri ve itiraz edenin kocanın baba olmadığını ispatla yükümlü bulunduğu" öngörülmüştür. Somut uyuşmazlıkta; davalılar ... ile Kırgızistan uyruklu Kazhan Kurt'un evlenmeleri sırasında davalı ...'nin, eşi Kazhan'ın ilk evliliğinden doğma kızı küçük...'i kendi çocuğu olarak nüfus müdürlüğüne beyan etmek suretiyle kendi hanesinde nüfusa tescilini sağladığı anlaşılmaktadır....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Sonradan Evlenmeyle Oluşan Soy Bağına İtiraz Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı ... ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü. KARAR Davacı dava dilekçesinde babası ...'nun davalı ...'nın biyolojik babası olmadığını ileri sürerek tanıma işleminin iptaline karar verilmesini istemiş; mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. 1-Dava sonradan evlenme yoluyla oluşan soybağına itiraz istemine ilişkindir. Davalı ... 01.12.1994 doğumlu olup 08.08.2011 tarihinde nüfusa tescil edildiği, ...'...

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Çocuğun soy bağını değiştirmek HÜKÜM : Sanık ... hakkında; mahkumiyet, hükmün açıklanmasının geri bırakılması Sanık ... hakkında; mahkumiyet I-Sanık ... hakkında verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına yönelik temyiz itirazlarının incelemesinde; Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararların 5560 sayılı Yasa ile değişik 5271 sayılı CMK’nin 231/12. maddesi uyarınca temyizi mümkün olmayıp, itiraz yasa yoluna tabi olduğu ve bu hususta itiraz merciince karar verildiği anlaşıldığından, dosyasının incelenmeksizin mahalline İADESİNE, II-Sanık ... hakkında kurulan hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Sanığa yüklenen "çocuğun soy bağını değiştirme" suçunun 5237 sayılı TCK'nin 231. maddesinde öngörülen cezasının üst sınırı itibariyle tabi olduğu aynı Kanunun 66/1-e ve 67/4. maddelerinde öngörülen olağanüstü dava zamanaşımının 22.09.2006 olan suç tarihinden temyiz inceleme tarihine...

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi DAVALILAR : Hazine - Kadastro Müdürlüğü Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R 3402 sayılı Yasaya eklenen (5831 sayılı Yasanın 8. maddesi ile) ek 4. madde gereğince yapılan kadastro çalışmalarında, ... köyü 132 ada 104 nolu 7078,56 m2 yüzölçümlü parsel Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılarak, tutanağının beyanlar hanesine taşınmazın İsmail kızı ... tarafından kulllanıldığı ve üzerindeki zeytin ağaçlarının kendisine ait olduğu yazılmıştır. Davacı ..., taşınmazın mevkiinin "..." olduğu halde kadastro tutanağında başka mevki ismi ile tespit edildiğini ve soy adının tutanağa yanlış yazıldığını iddia ederek, taşınmazın mevkiinin ve soy adının düzeltilmesini istemiştir....

            in adresine tebliğ edildiği, adı geçenin vekili tarafından karara karşı itiraz yoluna başvurulduğu, itiraz mercii tarafından sanığın CMK'nun 231. maddesinin uygulanmasına açık muvafakatı bulunmadığından bahisle, itirazın kabul edilerek gerçek sanık hakkında verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kaldırılmasına karar verildiği, bu karar üzerine duruşma açıldığı ve iki kez yine yanlış adrese yazılan talimatlar sonucunda, 1982 doğumlu dava ile ilgisi olmayan ...'in savunmasının alındığı, her defasında açılan dava ile bir ilgisinin olmadığını belirten 1982 doğumlu İsmail ve vekilinin beyanları dikkate alınmayarak, nihayetinde gerçek sanık ...'...

              İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ İstinaf kanun yoluna başvuran davalı vekili dilekçesinde özetle, kurulan hükümde HMK'da yer alan ispat yükünün yanlış yorumlandığını, davacının iddialarının davalı tarafından ispatlanması gerektiği gerekçesi ile hüküm kurulduğunu, yeterli araştırma ve inceleme yapılmadığını, müvekkilinin Romanya uyruklu olduğunu, günlük yaşantısını idame ettirecek düzeyde Türkçe konuştuğunu, davacının işlerinin bozulduğunu ve mal varlığını koruyabilmek adına müvekkiline anlaşmalı boşanma yapacaklarını ancak fiilen aynı evde oturacaklarını, boşanmanın kağıt üzerinde kalacağını söyleyerek boşanmaya ikna ettiğini, davacının kendi isteği ile müvekkiline soy ismini kullanması için izin verdiğini, sonradan hiçbir gerekçesi yokken hukuki dayanaktan yoksun soy ismi kullanmasının kaldırılması davası açtığını, TMK 173/3.maddesinde yer alan hükümlere göre koşulların değiştiğini ispatlaması gereken tarafın davacı olduğunu, mahkemece ispat külfetinin müvekkiline yüklendiğini, taraflar...

              UYAP Entegrasyonu