Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu'nun 22.3.1944 tarih 37 Esas 9 Karar R.G.3.7.1944 sayılı kararında bu husus "sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur." şeklinde vurgulanmaktadır. Davacı ......

    Dava, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesinden kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkindir. 2918 Sayılı KTK.’nun 91. maddesinde, işletenlerin bu kanunun 85/1. maddesine göre sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmalarının zorunlu olduğu düzenlenmiştir. Aynı Yasa’nın 95. maddesinde ise, sigorta sözleşmesinden veya sigorta sözleşmesine ilişkin kanun hükümlerinden ... ve tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran hallerin zarar görene karşı ileri sürülemeyeceği, ödemede bulunan sigortacının, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda sigorta ettirene başvurabileceği öngörülmektedir. Aracın gerçek işleteni kim olursa olsun, sigorta sözleşmesinin tarafı sigorta ettiren olduğundan, sigorta poliçesinin ve sigorta genel şartlarının kendisine yüklediği sorumlulukları yerine getirmekle yükümlüdür....

      Dava, ev sigorta sözleşmesinden kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkindir. Asliye Hukuk Mahkemesi, davanın sigortacılık faaliyetinden kaynaklandığı ve ticari dava olduğu gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. Somut olayda uyuşmazlık 6102 sayılı TTK.nin 1472 maddesi (6762 sayılı TTK. md. 1301) uyarınca sigorta şirketi tarafından sigortalısına ödenen tazminatın haksız fiile sebebiyet veren davalıdan rücuen tahsili isteminden ibarettir. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu'nun 22.3.1944 tarih 37 Esas 9 Karar R.G.3.7.1944 sayılı kararında bu husus "sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur." şeklinde vurgulanmaktadır....

        TTK'nın 1472. maddesi uyarınca sigortacı, sigorta bedelini ödedikten sonra hukuken sigorta ettiren yerine geçer ve dava, tazmin ettiği bedel nisbetinde sigortacıya intikal eder. Bu şekilde sigortalısının haklarına halef olan sigorta şirketinin, ödediği tazminat miktarınca hukuken sigortalı yerine geçerek açtığı rücu davası, aslında bir tazminat davası olup, bu niteliği itibariyle aynı zamanda şahsi nitelikte bir eda davasıdır. Burada sigortacı, sigorta ettiren yerine geçtiği için şahsi ve rücûu ödediği bedelle sınırlı olduğundan dolayı da cüz'i haleftir....

          Dava, zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesinden kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkindir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 1483/I. maddesinde sigortacıların diğer kanunlardaki hükümler saklı kalmak üzere, faaliyet gösterdikleri dalların kapsamında bulunan zorunlu sigortaları yapmaktan kaçınamayacakları belirtilmiş, aynı yasanın 4/I-a maddesinde de, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın, bu kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağı açıkça düzenlenmiştir....

            TTK'nın 1301. maddesi uyarınca sigortacı, sigorta bedelini ödedikten sonra hukuken sigorta ettiren yerine geçer ve dava, tazmin ettiği bedel nisbetinde sigortacıya intikal eder. Bu şekilde sigortalısının haklarına halef olan sigorta şirketinin, ödediği tazminat miktarınca hukuken sigortalı yerine geçerek açtığı rücu davası, aslında bir tazminat davası olup, bu niteliği itibariyle aynı zamanda şahsî nitelikte bir eda davasıdır. Burada sigortacı, sigorta ettiren yerine geçtiği için şahsî ve rücu ödediği bedelle sınırlı olduğundan dolayı da cüz'î haleftir....

              (Karşı Oy) KARŞI OY YAZISI 1) Somut olayda zarar gören sigortalı dairenin zararı sigortalayan sigorta şirketi tarafından karşılanmıştır. Böylece sigorta sözleşmesinin tarafları arasında sözleşme gerekleri ifâ edilmiştir. Olayda zarar veren gerçekte su sızan konut dolayısıyla bu konutun sahibidir. Bu malik ile zarar gören arasındaki her türlü sorun 634 sayılı Kanununa Ek 1. madde gereğince sulh hukuk mahkemesince çözülecektir. Zarar verenin zararı kendisi tarafından değil zarar göreni sigorta sözleşmesi ile korumaya alan sigorta şirketi tarafından karşılanmıştır. Zarar veren haksız eylemle zarar görene zarar vermiş ve ancak bu zarar sigortalayan ile sigortalanan arasındaki sigorta sözleşmesi gereğince karşılanmakla, aslında zarar veren dolaylı olarak sigorta şirketine zarar vermiştir. Zarar veren ile sigorta şirketi arasında her hangi bir sözleşme yoktur....

                Dava, trafik sigorta poliçesinden kaynaklanan rücuen tazmini istemine ilişkindir. Dava dosyası incelendiğinde, aracın malikinin ve sigortalının dava dışı ..., sürücünün ise davalı ... olduğu görülmüştür. 2918 Sayılı KTK.’nın 95/II. maddesi ve Poliçe Genel Şartlarının B.4/II. maddesinde “ödemede bulunan sigortacı, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını sağlayabileceği oranda sigorta ettirene rücu edebilir” hükmü mevcuttur. Şu halde, davacı sigortacı söz konusu davayı ancak kendisiyle sözleşme yapan âkidine karşı açabilecektir. Husumet kamu düzenine ilişkin olduğundan re’sen gözetilmesi gerekir. Davalı ... sigorta ettiren olmadığına göre, sözleşmenin tarafı değildir. Bu durumda mahkemece, davalı sürücü hakkındaki davanın pasif sıfat yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, davalı aleyhine yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş ve kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir....

                  Davacı, sigorta şirketi ise de davalılar tacir olmayıp, uyuşmazlık meydana gelen maddi hasarlı trafik kazasından kaynaklanan rücuan tazminat davasının asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK'nın 21 ve 22. maddeleri gereğince ... ... 28. Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 03/11/2015 gününde oy birliğiyle karar verildi....

                    Somut olayda uyuşmazlık 6102 sayılı TTK.nin 1472 (6762 sayılı TTK.nin 1301) maddesi uyarınca sigorta şirketi tarafından sigortalısına ödenen tazminatın haksız fiile sebebiyet veren davalıdan rücuen tahsili isteminden ibarettir. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu'nun 22.3.1944 tarih 37 Esas 9 Karar R.G.3.7.1944 sayılı kararında bu husus "sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur." şeklinde vurgulanmaktadır. Davacı ... şirketi ile davalı tacir ise de sigortalı gerçek kişi olup tacir sıfatını haiz değildir....

                      UYAP Entegrasyonu