Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2014/32 esas sayılı dosyası üzerinden alacak davası açtıklarını, davacının çekin lehdarı ile birlikte hareket ederek konusuz kalan çekleri tahsil etmek ve sebepsiz zenginleşmek istediğini savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre; davacının 6102 sayılı TTK’nın 732. maddesinde hükme bağlanan sebepsiz zenginleşme hukuksal nedenine dayandığı, bu durumda keşidecinin sebepsiz zenginleşmediğini usulen kanıtlamak zorunda olduğu, ..........
Sebepsiz zenginleşmeden söz edilebilmesi için bir tarafın mal varlığının diğer tarafın malvarlığı aleyhinde çoğalması gerekir. Dolayısıyla sebepsiz zenginleşme için zenginleşme ile fakirleşme arasında illiyet bağı bulunmalıdır. Bu nedenle de iade borcunun kapsamı belirlenirken öncelikle fakirleşme ve zenginleşme zamanının tesbit edilmesi gerekir. Somut olayda; huzurdaki davanın açıldığı tarihte davaya konu yapıların üzerinde bulunduğu 687 numaralı parselle ilgili açılmış olan ortaklığın giderilmesi davası derdest olup, taşınmaz satılarak davacının elinden alınmamış ve davacı aleyhine henüz zenginleşme oluşmamıştır. Bu bağlamda, davacının sebepsiz zenginleşmeye ilişkin talebin reddinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak; çoğun içinde az da vardır kuralından hareketle davaya konu parsel üzerindeki yapıları davacının meydana getirdiğinin tespitine yönelik hüküm kurulması doğru görülmemiştir....
Böylece; birşeyin sebepsiz zenginleşme teşkil ettiğini bildiği halde onu alan bir üçüncü kişiye karşı sebepsiz iktisap davası ileri sürülemez. Sözleşme ilişkisinin bulunduğu dava dışı .... ile davacı arasındaki ilişki yerine sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayalı davanın açılmasının mümkün olmayacağı açıktır. Hemen belirtelim ki, sebepsiz zenginleşmeden söz edilebilmesi için bir taraf zenginleşirken diğerinin fakirleşmesi, zenginleşme ve fakirleşme arasında uygun nedensellik bağının bulunması ve zenginleşmenin hukuken geçerli bir nedene dayalı olmaması gerekir. Davacının .... ile yaptığı sözleşmeye göre kendisine tahsis olunan taşınmaz üzerindeki işlemi için davalı yönünden zenginleşme için uygun bir nedensellik bağı oluşmadığı gibi, zenginleşmenin hukuken geçerli bir nedene dayalı bulunduğu ve bu işlemin .... ile davalı arasında sözleşmeye dayalı bir işlemle oluştuğu belirlenmektedir. Bu bağlamda, bir kişinin başkasının zararına zenginleşmesi adaletle bağdaşmaz....
Mahkemece toplanan delillere göre; kambiyo vasfını yitirmiş olan çekleri ciro yolu ile eline geçiren yetkili hamil durumundaki davacının sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayanarak dava açtığı, davalının sebepsiz zenginleşmediğini ispat etmesi gerektiği, davalının ticari defter ve kayıtlarında dava konusu çeklere ilişkin herhangi bir kaydın bulunmadığı ve defterlerinin usulüne uygun tutulmadığı, davalının sebepsiz zenginleşmediğini ispat edemediği, alacağın likit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 21.01.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Davayı açabilmek için gerekli sıfat, dava konusu şey üzerinde hak sahibi olan kişiye aittir.Davacı Hazine davasını sebepsiz zenginleşme hukuksal nedenine dayandırmıştır. Sebepsiz zenginleşmeden söz edilebilmesi için, bir taraf zenginleşirken diğerinin fakirleşmesi, zenginleşme ve fakirleşme arasında uygun nedensellik bağının bulunması ve zenginleşmenin hukuken geçerli bir nedene dayalı olmaması gerekir. Sebepsiz zenginleşme; geçerli olmayan ve tahakkuk etmemiş yahut varlığı sona ermiş bir nedene ya da borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayalı olarak gerçekleşebilir. Sebepsiz zenginleşme bunlardan hangisi yoluyla gerçekleşmiş olursa olsun, sebepsiz zenginleşen, aleyhine zenginleştiği tarafa karşı, geri verme borcu altındadır. Somut olayda; dosyadaki bilgi ve belgelerden davaya konu taşınmazın Hamtoprak-Arsa-Tarla vasfıyla Maliye Hazinesi adına kayıtlı olduğu, davalı belediyenin hiç bir hakka dayalı olmaksızın hazinenin taşınmazını davalı ...'...
Sebepsiz zenginleşmede ise; sadece mal varlığındaki eksilmenin giderilmesinin talep edilmesi sözkonusudur. Sebepsiz zenginleşme alacaklıya 2.derecede (tali nitelikte) bir dava hakkı temin eder. Malvarlığındaki azalmanın başka asli nitelikteki davalarla önlenmesi mümkün ise, sebepsiz zenginleşme davası gündeme gelemez. Bunun bir sonucu olarak da, sözleşmeden doğan bir hukuki ilişkinin bulunduğu hallerde tarafların sebepsiz zenginleşmeye dayanan bir talepte bulunması olanaklı değildir. Nitekim, aynı ilkeler HGK. 13.06.2007 tarih, 2007/18-330 E. 2007/350 K.ve 17.02.2010 tarih, 2010/13-93 E. 2010/88 K.sayılı kararlarında da benimsenilmiştir. TBK.nun 146.maddesinde (818 sayılı BK md.125) sözleşmeye dayanan alacakların, başka türlü hüküm mevcut olmadığı takdirde 10 yıllık zamanaşımına tabi olduğu hükme bağlanmıştır....
Sebepsiz zenginleşme borçlusunun bu muhdesatın yapıldığı anda ekonomik açıdan zenginleştiği, yapanın ise o anda fakirleştiği ileri sürülmez. Zira, vücuda getiren tarafından kullanılan muhdesatın taşınmaz maliklerine herhangi bir katkısı bulunmamaktadır. Ekonomik yönden zenginleşme ve fakirleşmenin, satış suretiyle taşınmazdaki ortaklığın giderildiği anda gerçekleştiğinin kabulü gerekir. Daha açık deyişle sebepsiz zenginleşme, satışın yapılıp bedelinin ödendiği tarihte gerçekleşir. Bu durumda, sebepsiz zenginleşmeye dayanan dava hakkı ve zamanaşımının başlangıç tarihi ortaklığın giderilmesine konu taşınmazın, satışının yapılıp bedelinin taşınmaz maliklerine ödendiği tarihte başlar....
Sebepsiz zenginleşme bunlardan hangisi yoluyla gerçekleşmiş olursa olsun, sebepsiz zenginleşen, aleyhine zenginleştiği tarafa karşı, geri verme borcu altındadır. Eldeki davada, davacı taraf, davalıya olan borcuna karşılık lehtar kısmı boş bir şekilde vermiş olduğu bono senetlerini ödemesine rağmen, davalının senetleri iade etmemesinden ve senetleri de üçüncü kişilere vermiş olmasında dolayı senedi elinde bulunduran üçüncü kişi tarafından başlatılan takibe ödeme yapmak zorunda kaldığını, senedin iki defa ödenmesinden dolayı senetlerin verildiği davalının sebepsiz zenginleşmiş olduğunu ileri sürerek, üçüncü kişiye ödeme yapmak zorunda olduğu icra dosyasındaki borcun davalıdan sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre tahsilini istemektedir. Ayrıca aleyhine haksız olarak başlatılan takipte mal varlığının haciz konulması nedeniyle itibarının sarsıldığını belirterek de manevi tazminat istemiştir....
Yapılan ödeme sonucu davalı tarafın sebepsiz zenginleştiğinin iddia edilmesi davanın başlı başına TBK'nun 78.maddesinde düzenlenen sebepsiz zenginleşme davası olması sonucunu doğurmaz. Buna göre davanın TBK'nun 78.maddesinde düzenlenen sebepsiz zenginleşme davası olduğu yolundaki davacı tarafın istinaf talepleri yerinde değildir. Öte yandan ilk derece mahkemesinin isabetle karar yerinde belirttiği üzere işbu istirdat davası İİK'nun 72/7 maddesinde öngörülen bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde de açılmamıştır. Açıklanan bu hususlar gözetildiğinde davacı vekilinin istinaf talepleri yerinde değildir. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davacı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Sebepsiz zenginleşme davasında ise; ispat yükü davalıda olup, davalı kambiyo senedi vasfını kaybetmiş çekten dolayı sebepsiz zenginleşmediğini ispat edecektir. İspat vasıtası olarak da cevap dilekçesinde göstermiş olduğu delillere dayanacaktır." şeklinde sebepsiz zenginleşmeye dayalı açılan davalarda davalı keşidecinin ispat yükü altında olduğu belirtilmiştir....