Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Yani zenginleşme fakirleşmenin karşılığı olmalıdır. Başka bir anlatımla aralarında illiyet bağı bulunmalıdır. İade borcunun kapsamını belirlemede öncelikle fakirleşme ve zenginleşme zamanının tesbit edilmesi gerekir. Ekonomik yönden zenginleşmenin ve fakirleşmenin, taşınmazın şuyunun satış ücretiyle giderildiği anda gerçekleştiğinin kabulü gerekir. Davacının, dava açtığı tarihte ortaklığın giderilmesi davası sonuçlanmamış, dava konusu taşınmaz satılıp davacının elinden alınmamıştır. Diğer bir anlatımla bu aşamada sebepsiz zenginleşme oluşmamıştır.Bu durumda, mahkemece; sebepsiz zenginleşme olgusu henüz gerçekleşmediğinden, davacının davasının temyiz eden davalı yönünden reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde davanın kabulüne ilişkin hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir....

    Davada, dava konusu taşınmazın bedelinin, sebepsiz zenginleşme kurallarına göre davalıdan tahsili talep edilmektedir. Yargılama sırasında dinlenilen tanıklardan, davacının eşi beyanında dava konusu yeri halen kullandıklarını ifade etmiştir. Uyuşmazlık, taşınmazın davacı tarafından dava tarihine kadar kullanılıp kullanılmadığı ve iade borcunun kapsamı noktasında toplanmaktadır. 02.02.1991 gün, 1990/1 E-1991/1 K.sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında vurgulandığı gibi, iade borcunun kapsamını belirlemede öncelikle fakirleşme ve zenginleşme zamanının tespit edilmesi gerekir. Uyuşmazlık konusu olayda olduğu gibi dava tarihinden çok önce yapılan ve davacı tarafından kullanılarak yararlanılan giderler nedeniyle, sebepsiz zenginleşme borçlusunun (davalının) bu giderlerin yapıldığı tarihte ekonomik açıdan zenginleştiği, yapanın ise o anda fakirleştiği kabul edilemez....

      Yerel Mahkeme tarafından davanın reddine karar verilmiş, verilen karar davacı vekili tarafından, davacının davalının kötü niyetle başlattığı icra takibine konu bonoların miktarlarını yaşadığı ilçenin küçük bir ilçe olması, saygın bir esnaf olması, mal varlığına haciz konulmaması gerekçesi ile cebri icra tehdidi altında ödediğini, İİK'nun 169. maddesi uyarınca icra takibine yapılacak itirazın satıştan başka icra işlemini durdurmayacağı, dava sebepsiz zenginleşme davası olarak açılsa dahi davaya bakmakla görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olacağı, hukuki nitelendirmenin mahkemeye ait olduğu, verilen kararın hatalı olduğu gerekçesi ile istinaf edilmiştir. Uyuşmazlık, takibe konu borcun icra tehdidi altında ödenip ödenmediği, istirdat davasının şartlarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır....

      Borçlar Kanunu'nun konuya ilişkin 61 ve ardından gelen maddelerindeki düzenlemelere göre, sebepsiz zenginleşme; geçerli olmayan veya tahakkuk etmemiş yahut varlığı sona ermiş bir nedene ya da borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayalı olarak gerçekleşebilir. Sebepsiz zenginleşme bunlardan hangisi yoluyla gerçekleşmiş olursa olsun, sebepsiz zenginleşen, aleyhine zenginleştiği tarafa karşı, geri verme borcu altındadır. Dava, 1779 ada 5 parsel sayılı taşınmazda hissedar olduğunu iddia eden davacının, taşınmazın dava dışı ..... isimli şahsa 700.000 TL bedelle satıldığını hissesine düşen 100.000 TL'nin, kendisine ödenmesi gerekirken davalıya ödenmesi nedeniyle, davalıdan 100.000 TL'nin tahsiline dayanan alacak davasıdır. Davacı ... 1779 ada 5 parselde hissedar olduğunu ileri sürerek iş bu alacak davasını açmıştır. Ne var ki dosyada mevcut tapu kayıtlarında, davaya konu taşınmazda davacı hissedar ya da malik değildir....

        edilemeyeceği hüküm altına alınmıştır.Mahkemenin dayandığı Danıştay İçtihadı Birleştirme Kararı ile çözümlenen husus; hatalı intibak veya hatalı terfi işlemi gibi bir şart tasarrufun sonradan idare tarafından geri alınması halinde, daha önce bu şart tasarrufa dayanılarak memura yapılmış olan fazla ödemenin nedensiz zenginleşme hükümleri uyarınca geri istenmesinin idare hukuku ilkelerine göre mümkün olup olmadığına ilişkindir.HGK'nun 1982/13-387 E.-1984/997 K.sayılı kararında; hatalı intibak ve hatalı terfi gibi şart tasarrufun yanlış yapılması veya sonradan geri alınması halinde, daha önce bu şart tasarrufa dayanılarak memura yapılan fazla ödemenin idare hukuku ilkelerine göre geri istenebileceği ve geri isteme süresinin 60 gün olduğu, ancak şart tasarrufa dayanmayan salt hatalı ödemenin ise Borçlar Kanununun sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde geri istenebileceği açıklanmıştır....

          Hal böyle olunca mahkemece; herhangi bir şart tasarrufa dayanmayan salt hatalı ödemenin, Borçlar Hukukunun sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde istenebileceği gözetilerek hâsıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu husus hükmün bozulmasını gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün davacı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 28.11.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....

            Asliye Hukuk Mahkemesi KARAR Davacı, davalı ile nişanlı olduğu dönemde, davalı ile evlenecekleri ve birlikte oturacakları düşüncesi ile davalı adına kayıtlı ev ile ilgili harcamalarda kullanılmak üzere bankadan havale yoluyla davalıya gönderdiği paraların, nişanın bozulması nedeniyle iadesini istemiş, mahkemece davanın sebepsiz zenginleşme hukuki nedenine dayandığı kabul edilerek uyuşmazlık çözümlenmiştir. Taraflar arasında sözleşme ilişkisi bulunmamaktadır. Dava, mahkemenin nitelendirmesine göre, sebepsiz zenginleşme nedenine dayalı alacak isteğine ilişkindir. Başkanlar Kurulunun 23.2.2004 günlü ve 3 sayılı kararı ile bu tür davalara ilişkin hüküm ve kararların temyizen incelenmesi görevi 1.3.2004 tarihinden itibaren Yargıtay 3.Hukuk Dairesine verilmiştir. SONUÇ:Dosyanın görevli Yargıtay Yüksek 3.Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 29.11.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi....

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Sebepsiz zenginleşme Taraflar arasındaki uyuşmazlık sebepsiz zenginleşme nedeniyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali isteğine ilişkindir. Yargıtay Kanunun 14. maddesi uyarınca Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu'nun 19.01.2015 tarih 2015/8 sayılı Kararı ile hazırlanıp, 22.01.2015 tarihli ve 29244 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Hukuk Daireleri'ne ilişkin iş bölümü uyarınca, hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yargıtay (3.) Hukuk Dairesinin görevine girmektedir. 11 Nisan 2015 tarihi itibariyle Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6644 Sayılı Kanunun 2. maddesi ile değişik 2797 Sayılı Kanunun 60. maddesinin 1. ve 3. fıkraları uyarınca dosyanın görevli Daireyi belirlemek üzere HUKUK İŞBÖLÜMÜ İNCELEME KURULUNA GÖNDERİLMESİNE, 20.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

                Uyuşmazlık konusu olayda olduğu gibi; dava tarihinden önce yapılan imalatlar nedeniyle sebepsiz zenginleşme borçlusunun (davalının) bu imalatın yapıldığı tarihte ekonomik açıdan zenginleştiği, yapanın ise o anda fakirleştiği kabul edilemez. Sebepsiz zenginleşme nedeniyle iade isteminde bulunabilmek için bir tarafın mal varlığının diğer tarafın mal varlığı aleyhine çoğalması gerekir. Bu azalma ve çoğalma davacının, dava konusu taşınmazdan ayrılması sonucunda el çektirildiği tarihte gerçekleşir....

                  Davacı taraf, davaya konu çekin keşide tarihinde oynama yapıldığını, keşide tarihinin 20/06/2016 olarak değiştirilerek tahrifat yapıldığını, paraftaki imzanın davacıya ait olmadığını , bu haliyle çekin kıymetle evrak niteliğinde olmadığını, çekin bankaya kimin tarafından verildiğinin bilinmediğini, davacının çek bedelini davalı bankanın takas odasına ödemek zorunda kaldığını, kambiyo evrakı vasfında olmayan çek nedeniyle haksız olarak ödemiş olduğu bedelin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre tahsilini talep etmiştir....

                    UYAP Entegrasyonu