"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Sulh Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 16.12.2004 gününde verilen dilekçe ile satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 27.10.2005 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Davacı, 21.8.1981 tarihli satış vaadi sözleşmesine dayanarak 21. parsel sayılı taşınmazdaki 15 numaralı bağımsız bölümün adına tescili için 10 milyar değer göstererek Asliye Hukuk Mahkemesinde tapu iptali ve tescil isteğinde bulunmuştur....
Mahkemece, satış vaadi sözleşmesinde belirlenen değer dikkate alınarak sulh hukuk mahkemesi’nin görevli olduğu gerekçesi ile görevsizlik nedeniyle dava dilekçesinin reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir. Dava, taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemi ile 06.02.2008 tarihinde 10.000YTL değer esas alınarak asliye hukuk mahkemesinde açılmıştır. Davada 28.03.1997 günlü biçimine uygun düzenlenmiş gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine dayanılmıştır. Bu sözleşmede satımı vaat edilen dava konusu taşınmazların 300.000.000TL değerinde olduğu yazılıdır. 492 sayılı Harçlar Kanununun 16. maddesi gereğince “müdahalenin men’i, tescil, tapu kayıt iptali gibi gayrimenkulün aynına taalluk eden davalarda, gayrimenkulün değeri nazara alınarak” harç alınır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 11.05.2009 gününde verilen dilekçe ile satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabul kısmen reddine dair verilen 25.12.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Bir kısım davalılar davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, dosya içerisindeki bilirkişi raporu ve ek raporlara itibar edilerek davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir....
Dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Kaynağını Borçlar Kanununun 22. maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, Borçlar Kanununun 213. maddesi ile Türk Medeni Kanununun 706. ve Noterlik Kanununun 89. maddesi hükümleri uyarınca noter önünde re’sen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan sözleşme türüdür. Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Türk Medeni Kanununun 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir. Somut uyuşmazlıkta, davacılar ... 2.Noterliği’nde düzenlenen 25.06.1986 günlü satış vaadi sözleşmesine dayanarak mülkiyet aktarımı isteminde bulunmuşlardır....
Noterliğince düzenlenmiş, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinde taşınmaz satış bedelinin 2.000.000 lira olarak gösterildiği anlaşılmıştır. Gayrimenkul satış vaadi sözleşmeleri mülkiyeti geçirim borcunu doğuran akitlerdendir. (T.M.K.’nun 706.m.) Sözleşmede belirtilen miktar ve değer hayatın ve günün olağan koşullarına uygun olmadığı gibi kamu düzenine ilişkin görev konusu taraf iradesine bırakılmakla, sözleşmede belirtilen değerin harç kaybına neden olacağı da gözetilerek, gayrimenkul satış vaadi sözleşmelerine dayalı uyuşmazlıklarda görevli mahkemenin, dava tarihindeki değere göre belirlenmesi gerekir. 2010/1753 2010/10550 Yargıtay H.G.K.'nun 29.03.2006 gün 2006/14-91-2006/115 sayılı kararında da gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil davaları ile benzer nitelikteki şufa ve tenkis davalarında dava tarihindeki değerin esas alınması gerektiği kabul edilmiştir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 19.06.2012 gününde verilen dilekçe ile satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil ya da tazminat istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın tapu iptali ve tescil talebi yönünden reddine, tazminat talebi yönünden kısmen kabulüne dair verilen 30.09.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, ikinci kademede tazminat istemine ilişkindir. Davalı vekili, zamanaşımı itirazında bulunarak davanın esastan da reddini savunmuştur....
Taraflar arasında daha önce görülüp sonuçlanan 2010/224 esas ve 2010/288 sayılı kararda davanın konusu aynı taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı davalı hisselerine isabet eden ürün bedelinin tahsili istemine ilişkin olup mahkemece, davacının henüz adına tescil yaptırmadığından aldığı pay yönünden ecrimisil istemesi mümkün bulunmadığı gibi davalıya ihtarname gönderip intifadan men ettirdiğini ispat edemediği için alacak davasının reddine karar verilmiştir. Görülüyor ki, bu karar alacak davasına ilişkin olup eldeki dava, taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil ile hacizlerin kaldırılması isteğine ilişkindir. Bu nedenle davanın hukuki sebebi yönünden kesin hüküm sonucunu meydana getirmez. Bu nedenle iddia ve savunma doğrultusunda tarafların delilleri toplanıp, davanın esası incelenerek bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kesin hükümden söz edilerek davanın reddi doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir....
Çünkü taşınmazın satış vaadi sözleşmesine konu yapılması ortaklığın giderilmesi davası açılmasına engel teşkil etmez. Hatta taşınmazdaki ortaklığın giderilmesi davasında verilen hüküm kesinleşirse elbirliği mülkiyeti rejimi bozulur ve taşınmazın elbirliği rejimine tabi iken satışı vaat edilmiş olunsa bile sözleşme ifa imkanına kavuşur. Bundan dolayı elbirliği mülkiyetine tabi bir taşınmaz satış vaadi sözleşmesine konu yapılmış, ortaklığın giderilmesi davası daha sonra açılmışsa satışa karar verilmiş olunsa dahi satış kararı infaz edilerek mülkiyet henüz üçüncü kişiye geçmemişse satış vaadi sözleşmesine dayalı tescil davasının kabulü mümkündür. Fakat ortaklığın satış suretiyle giderilmesi davası kesinleşmiş, üçüncü kişiye satış yapılarak mülkiyet de onun adına tescil edilmişse sözleşmenin ifa olanağı kalmaz. Bu gibi durumlarda tescili talep yetkisinin yerini, taşınmazın satışından elde edilen parayı talep yetkisi alır....
Gayrimenkul satış vaadi sözleşmeleri mülkiyeti geçirim borcunu doğuran akitlerden (T.M.K.’nun 706.m.) olup, sözleşmede belirtilen miktar ve değer hayatın ve günün olağan koşullarına uygun olmadığı gibi kamu düzenine ilişkin görev konusu taraf iradesine bırakılmakla sözleşmede belirtilen de- ğerin harç kaybına neden olacağı da gözetilerek, gayrimenkul satış vaadi sözleşmelerine dayalı uyuşmazlıklarda görevli mahkemenin dava tarihindeki değere göre belirlenmesi gerekir. Yargıtay H.G.K.'nun 29.03.2006 gün 2006/14-91-2006/115 sayılı kararında da gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil davaları ile benzer nitelikteki tenkis davalarında da dava tarihindeki değerin esas alınması gerektiği kabul edilmiştir....
a vaadedildiğini belirterek satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil mümkün olmaz ise ikinci kademede 110.000,00TL tazminatın satış vaadi sözleşmesinin düzenlendiği tarihinden itibaren tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili ... ve ...'ın davacıların babası tarafından vurularak öldürüldüğünü davacı tarafın murisi ile müvekillerinin murisinin evlenmeden önce de birlikte olduğunu ...'ın evinin kirasını bile müvekillerinin murisi tarafından ödendiğini satış vaadi sözleşmesinde kararlaştırılan bedelin ödenmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur....