Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dava satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptal ve tescil isteğinden ibarettir. Kaynağını Borçlar Kanununun 22. maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, Borçlar Kanununun 213. maddesi ile Türk Medeni Kanununun 706. ve Noterlik Kanununun 89. maddesi hükümleri uyarınca noter önünde re’sen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan sözleşme türüdür. Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Türk Medeni Kanununun 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir. Somut olay incelendiğinde; taraflar arasında imzalanan satış vaadi sözleşmesinin düzenleme şeklinde noterde yapıldığı, sözleşme içeriğinde taşınmaz bedelinin nakden ödendiğinin ifade edildiği görülmüştür....

Satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan davaların kabulüne karar verebilmek için sözleşmenin ifa olanağının bulunması zorunludur. Elbirliği ortaklığında amaç, bir paydaşın tasarrufu ile diğer paydaşların zarar görmemesi; bir başka anlatımla diğer paydaşların dışarıya karşı koruması olup, satış vaadine konu payın alıcı ile satıcıları başından beri iştirakçi paydaş iseler, sözleşmenin ifası sonucunda da taşınmaza iştirakçiler dışında bir başka paydaş girmeyeceği için iştirakçi paydaşlar arasındaki satışlar ve satış vaadi sözleşmeleri, hükmünü ifa eder. Elbirliği mülkiyetine (Türk Medeni Kanunu m.701) konu bir taşınmazda elbirliği ortaklarından birinin, ortaklık dışı bir kişiye satım vaadinde bulunması halinde, sözleşme bir taahhüt muamelesi olarak geçerli olmakla birlikte ortaklık çözülünceye kadar sözleşmenin ifa olanağı yoktur....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 04.01.2011 gününde verilen dilekçe ile satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 19.03.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Davacı vekili, davalı ...'ın diğer davalıya verdiği vekaletnameye istinaden düzenlenen ... Noterliği'nin 29.02.2008 tarihli düzenleme şeklindeki satış vaadi sözleşmesi ile ..., ..., ... Mah. 191 parselde kayıtlı taşınmazdaki murisi ...'...

      Mahkemece, satış vaadine konu taşınmaz kısmının ifrazının mümkün olmadığı, davacıların imar uygulamasına itirazda bulunmadıkları ve aradan geçen uzun süreden sonra satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan hakkın kullanılmasının iyiniyetli görülmediği gerekçeleri ile davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. 17.06.2009 tarihli bilirkişi raporunda yeşil renkle gösterilen gayrimenkul satış vaadine konu alanın imar uygulaması sonucunda bir kısmının yolda, bir kısmının ise davalı adına kayıtlı 1887 ada 10 parsel ile 2013 ada 12 parselde kaldığı anlaşılmaktadır. Başka bir deyişle satış vaadi sözleşmesine konu yerin belirli olma unsurunu taşıdığı görülmektedir....

        Davacının 3/5, davalıların murisi ...’nun 2/5 oranında malik olduğu 183 parseldeki ... hissesinin, mübrez veraset ilamına göre ½ şer hisse itibariyle mirasçısı olan ... ve ... ... tarafından ... 1.Noterliğince düzenlenen 7.7.1998 tarihli Gayrimenkul Satış Vaadi sözleşmesi ile dava dışı ... ...’a satışının vaad edilip,satış bedelinin ödendiği, ... ...’ın sözleşmeden doğan tüm hak ve alacaklarını 20.12.2004 tarihli temlikname ile davacıya temlik ettiği BK. 20 ve 213 maddelerine uygun yapılan gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile BK. 162. maddesine uygun şekilde yapılan alacağın temlikinin geçerli olduğu dosya içeriğinden anlaşıldığı gibi bu hususlar mahkemenin de kabulündedir.Gayrimenkul Satış Vaadi sözleşmesinden doğan hak ve alacakları temlik ... davacı bunları davalıya karşı ileri sürebilir....

          Temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar avukatları dinlendikten sonra eksiklik nedeniyle mahalline iade edilen dosya ikmal edilerek gelmiş olmakla dosyadaki kağıtlar okundu işin gereği konuşulup düşünüldü: - K A R A R - Dava, davalının gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan bakiye alacağının tahsili amacıyla davalıya karşı yaptığı icra takibinden dolayı davacı-borçlunun, davalı-alacaklıya borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkin olup, mahkemenin hukuki nitelendirmesi de bu yöndedir. Taraflar arasında eser sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlık bulunmadığından satış vaadine dayalı uyuşmazlığa ilişkin kararın temyiz incelemesini yapmak görevi Yargıtay Yüksek 13. Hukuk Dairesi'ne aittir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle dosyanın temyiz incelemesini yapmakla görevli Yargıtay Yüksek 13. Hukuk Dairesi Başkanlığı'na GÖNDERİLMESİNE, 14.11.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....

            "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı tarafından, davalı aleyhine 07.10.2015 gününde verilen dilekçe ile satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 15.03.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Davacı, 19.08.2004 tarihli satış vaadi sözleşmesiyle 153 ada 8 parsel sayılı taşınmazdan davalıya ait hisseyi 40.000,00TL bedelle satın aldığını, 30.000,00TL'yi ödediğini, geriye kalan 10.000,00TL'yi ise daha sonra ödediğini beyan ederek davalıya ait hissenin iptali ile davacı adına tescilini talep etmiştir....

              Fakat elbirliği ortaklığına dahil paydaşlar arasında gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi yapılmışsa iştirak bozulmamak kaydıyla satıcı elbirliği ortağının payının alıcı elbirliği ortağının payına ilave edilmek suretiyle satış vaadi sözleşmesinin ifa olanağı vardır. Somut olaya gelince; davalıların murisi satış vaadi borçlusu.....in, dava konusu 415 ada 12 parsel sayılı taşınmazda dava dışı ve satış vaadi sözleşmesinin tarafı olmayan kardeşi ..... ile birlikte iştirak halinde mülkiyet şeklinde kendisine intikal eden miras hak ve payının 1/2'sini davacıya satmayı vaat ettiği anlaşılmıştır. Dava konusu 415 ada 12 sayılı parselin imar görmesiyle oluşan 4922 ada 3, 4 ve 7 ile 4921 ada 6 parsel sayılı taşınmazlarda muris ....in mirasçısı olan davalılar ile birlikte satış vaadi sözleşmesinin tarafı olmayan ....ile birlikte elbirliği ortaklığı şeklinde iştirak bozulmamış olarak kayıtlıdır....

                Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Türk Medeni Kanununun 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir. Satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan davaların kabulüne karar verebilmek için sözleşmenin ifa olanağı bulunmalıdır. Elbirliği mülkiyetine (TMK m. 701) konu bir taşınmazda elbirliği (iştirak halinde) ortaklarından birinin, ortaklık dışı bir kişiye satım vaadinde bulunması halinde, sözleşme bir taahhüt muamelesi olarak geçerli olmakla birlikte elbirliği ortaklığı çözülünceye kadar sözleşmenin ifa olanağının varlığından söz edilemez....

                  Davacı 6.500.00 TL değer göstererek dava konusu 1297 parsel sayılı taşınmazın satış vaadi sözleşmesine dayanarak tapusunun iptali ve adına tescilini istemiştir. . Satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve tescil davalarında mahkemenin görevi HUMK.nun 1. maddesi uyarınca müddeabihin dava tarihindeki değerine göre belirlenir Mahkemece mahallinde yapılan keşif sonucu düzenlenen Ziraat bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazın değerinin 11.000.00 TL olduğu belirtilmiştir.Bu durum karşısında taşınmazın dava tarihindeki değerine göre Asliye Hukuk Mahkemesi görevlidir. Mahkemece ,mahalli bilirkişinin bilimsel olmayan subjektif beyanına dayanarak görevsizlik kararı verilmesi doğru görülmemiş ve hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının yukarıda yazılı nedenle kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 25.01.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi....

                    UYAP Entegrasyonu