Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Somut olayda; dava, 27.02.2002 tarihli 817 yevmiye numaralı düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir. Davacılar, arsa sahibi ve satış vaadinde bulunan sıfatıyla, ... Köyü tüzel kişiliği adına muhtar ... ise yüklenici ve satın almayı vaad eden sıfatıyla söz konusu sözleşmeyi imzalamışlardır. Sözleşme uyarınca arsa sahibi davacılar yükleniciden herhangi bir bedel almayacaklarını, bunun karşılığında 4, 5 ve 6 numaralı dükkanların davacılara temlik edileceği kararlaştırılmıştır. Davacılar 08.03.2002 tarihli ve 192 yevmiye numaralı kat karşılığı temlik sözleşmesi ile dava konusu taşınmazdaki hisselerini 27.02.2002 tarihli 817 yevmiye numaralı düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince ... Köyü tüzel kişiliğine devretmişlerdir. 6360 sayılı Kanun uyarınca ... İlinin Büyükşehir olması nedeniyle davacılar davayı ...'na yöneltmişlerdir....

    Kaynağını Borçlar Kanununun 22. maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, Borçlar Kanununun 213. maddesi ile Türk Medeni Kanununun 706. ve Noterlik Kanununun 89. maddesi hükümleri uyarınca noter önünde re’sen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan sözleşme türüdür. Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Türk Medeni Kanununun 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir. Satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan davaların kabulüne karar verebilmek için sözleşmenin ifa olanağının bulunması zorunludur....

      ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 13/01/2022 NUMARASI : 2019/324 ESAS - 2022/11 KARAR DAVA KONUSU : Tapu İptali Ve Tescil (Satış Vaadi Sözleşmesinden Kaynaklanan) KARAR : K A R A R TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı Oğulcan Kılıç'ın müvekkilinin yakın akrabası olup, Silivri 2.Noterliğinden tanzim ve tasdikli 02.05.2019 tarihli, 12783 yevmiye nolu düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile malik sıfatıyla İstanbul- Silivri-Semizkumlar mahallesi adresinde bulunan, tapuda 5094 parsel numarasında kayıtlı 1 nolu bağımsız bölüm işyeri niteliğinde taşınmazın %50 hissesini bedelini de peşin alarak müvekkiline satış yaptığını, davalının yine sözleşmenin 4.maddesinde “......

      Mahkemece, asıl davanın kabulüne, Gaziantep İli Şahinbey İlçesi Kızılhisar Mah. 152 ada 3 parselde kayıtlı A Blok 3. kat 21 nolu bağımsız bölüm ve E Blok 4.kat 29 nolu bağımsız bölüm ile aynı yer 154 ada 3 parselde kayıtlı B Blok, Zemin Kat, 1 nolu bağımsız bölümün davalı adına olan tapu kayıtlarının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, birleşen davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davalı - birleşen dosya davacısı vekili istinaf etmiş, istinaf dilekçesinde özetle; Gaziantep 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/4 Esas 2019/368 Karar sayılı ilamının kaldırılmasını ve talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir. Asıl dava satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptal ve tescil birleşen dava ise vekaletin kötüye kullandığı iddiasına dayalı satış vaadi sözleşmesinin iptali isteğinden ibarettir. HMK'nun 355.maddesi gereğince istinaf incelemesi; belirtilen istinaf sebepleri ve kamu düzeni ile ilgili konularla sınırlı olarak yapılmıştır....

      Tüm bu açıklamalar ışığında somut olaya gelince; dava satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin olup mahkemece, her ne kadar satış vaadi sözleşmesinin düzenlendiği 08.06.1999 tarih itibariyle zamanaşımının dolduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmişse de davalı ...'ın satış vaadinde bulunduğu dava konusu 1099 ada 42 parsel sayılı taşınmazda 11.07.2013 tarihli satış yoluyla malik olduğu, satış vaadi sözleşmesine göre tapu tahsis belgeli yerin 400 m2'lik gecekondusunun bulunduğu kısmını davacıya satışını vaadettiği, bu durumda sözleşmenin ifa olanağının davalı adına tapuda tescilin gerçekleştiği 11.07.2013 tarihi itibariyle doğduğu anlaşıldığından işin esasına girilip bir karar verilmesi gerekirken zamanaşımının dolduğundan bahisle reddi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir....

        Satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptal ve tescil davalarının kabulü için aranacak ilk husus, sözleşmenin ifa olanağının bulunup bulunmadığıdır. Elbirliği ortaklığına (iştirak halinde mülkiyete) konu bir taşınmazda elbirliği ortaklarından birinin, miras payını, ortaklık dışı bir kişiye satmayı vaat etmesi halinde sözleşme bir taahhüt muamelesi olarak geçerlidir. Ancak elbirliği ortaklığı çözülünceye kadar sözleşmenin ifa olanağının varlığından söz edilemez. Fakat elbirliği ortaklığına dahil paydaşlar arasında gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi yapılmışsa iştirak bozulmamak kaydıyla satıcı elbirliği ortağının payının alıcı elbirliği ortağının payına ilave edilmek suretiyle satış vaadi sözleşmesinin ifa olanağı vardır....

          Vaad alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Medeni Kanunun 716 (önceki Medeni Kanun 642) maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir. Satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan davaların kabulüne karar verebilmek için sözleşmenin ifa olanağının bulunması zorunludur. Elbirliği mülkiyetine (Türk Medeni Kanunu m.701) konu bir taşınmazda elbirliği (iştirak halinde) ortaklarından birinin, ortaklık dışı bir kişiye satım vaadinde bulunması halinde, sözleşme bir taahhüt muamelesi olarak geçerli olmakla beraber birlikte elbirliği ortaklığı çözülünceye kadar sözleşmenin ifa olanağının varlığı düşünülemez....

            HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2023/602 KARAR NO : 2023/845 Kararın Kald T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : MERZİFON 1.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : None NUMARASI : 2020/12 ESAS, 2022/542 KARAR DAVA KONUSU : Tapu İptali ve Tescil (Satış Vaadi Sözleşmesinden Kaynaklanan) KARAR : Merzifon 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/12 esas, 2022/542 karar sayılı dava dosyasında verilen tapu iptali ve tescil (satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan) talebinin reddine karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurması üzerine, dosyanın yapılan inceleme sonucunda; TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı taraf ve dava dışı Nurdan Subaşı Merzifon 1....

            Dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Kaynağını Borçlar Kanununun 22. maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, Borçlar Kanununun 213. maddesi ile Türk Medeni Kanununun 706. ve Noterlik Kanununun 89. maddesi hükümleri uyarınca noter önünde re’sen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan sözleşme türüdür. Satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan davaların kabulüne karar verebilmek için sözleşmenin ifa olanağı bulunmalıdır. Elbirliği mülkiyetine (TMK m.701) konu bir taşınmazda elbirliği (iştirak halinde) ortaklarından birinin, ortaklık dışı bir kişiye satım vaadinde bulunması halinde, sözleşme bir taahhüt muamelesi olarak geçerli olmakla birlikte elbirliği ortaklığı çözülünceye kadar sözleşmenin ifa olanağının varlığından söz edilemez....

              ESASTAN İNCELEME RAPOR SONUCU: Dava, geçersiz taşınmaz satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali tescil, terditli olarak tazminat davasıdır. Davacı ile davalılardan T5 arasında yapılan adi yazılı sözleşme ile, davacının yapacağı beton işine karşılık dava konusu bağımsız bölümün tapusunun davacıya verileceği kararlaştırılmıştır. Davacının talebi, geçersiz taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali tescil veya, terditli olarak tazminata yöneliktir. Taraflar arasındaki taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin geçersiz sözleşme niteliğinde bulunması ve aynı zamanda terditli olarak para alacağının talep edilmiş olması karşısında, para alacağı yönünden HMK'nın 389/1 maddesi uyarınca ihtiyati tedbir kararı verilmesine yasal olanak bulunmaması nedeniyle ilk derece mahkemesinin ihtiyati tedbir talebinin reddi kararı yerindedir....

              UYAP Entegrasyonu