Tapu Kanunu'nun 26. maddesine göre, "Noterlik Kanunu'nun 44. maddesinin (B) bendi mucibince noterler tarafından tanzim edilen gayrimenkul satış vadi sözleşmeleri ile arsa payı karşılığı inşaat sözleşmeleri de, taraflardan biri isterse gayrimenkul siciline şerh verilebilir ve şerhten itibaren beş yıl içinde satış yapılmaz veya irtifak hakkı tesis ve tapuya tescil edilmezse, işbu şerh tapu sicil müdürü veya tapu sicil görevlileri tarafından re'sen terkin olunur." Tapu Kanunu'nun yukarıda açıklanan hükmü ve TMK.nun 1009. maddesi uyarınca; kişisel hak mahiyetinde olan satış vaadi sözleşmesine dayalı hak, tapu kaydına işlenmekle kuvvetlendirilmiş nisbi hak niteliğini kazanır. Bu nedenledir ki, aynı yasa hükümlerine göre, sicile şerh verilen satış vaadi sözleşmesi, 5 yıl süre ile 3.kişilere karşı ileri sürülebilme imkanı bulur....
DELİLLER : Tapu kayıtları, bilirkişi raporu, kroki, Beyoğlu 26. Noterliğinin 2 Kasım 1994 tarih 22605 yevmiye numaralı satış vaadi sözleşmesi ve tüm dosya kapsamı. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Davacı, davalılar Dilek ve Mustafa'nın murisleri Servet Özden adına düzenlenmiş Şişli Hacıhüsrev mahallesi 1 parseldeki Çeşme sokakta bulunan 5 kapı numaralı 77 m2 lik tapu tahsis belgeli yerin Beyoğlu 26. Noterliğinin 02/11/1994 tarih 22605 yevmiye nolu satış vaadi sözleşmesi ile davalı Mustafa tarafından 25.000,00 TL bedelle satışının vaad edildiğini, bedelin ödendiğini, zilyetliğin kendisine devredildiğini belirterek sözleşmeye dayalı olan tapu iptali ve tescil, terditli olarak da satış bedelinin faizi ile tahsilini talep etmiştir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 28.04.2008 gününde verilen dilekçe ile satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 08.04.2010 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili ve davalı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir....
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 18.02.2010 ve 06.04.2010 günlerinde verilen dilekçeler ile asıl davada satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, ikinci kademede tazminat; birleştirilen davada satış vaadi sözleşmesine dayalı tazminat talebi üzerine Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan muhakeme sonunda; davanın reddine dair verilen 14.03.2018 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 04.01.2021 günü için yapılan tebligat üzerine gelen olmadı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: KA R A R Asıl dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil ikinci kademede tazminat; birleştirilen dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tazminat istemlerine ilişkindir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 17.04.2009 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 02.07.2010 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, 26.04.1993 tarihli taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Davalılar, satış vaadi sözleşmesinin taraflarca feshedildiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece,11.04.1995 tarihli fesihnamenin davacının gerçek iradesini yansıtmadığı,satış vaadi sözleşmesinin geçerliliğini yitirmediği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmştir. Hükmü, davalılar vekili temyiz etmiştir....
Mahkemece, dava konusu taşınmazların tapu kaydında davalıların malik ve hak sahibi olarak görünmedikleri, ayrıca dava konusu taşınmazlarda hisseli mülkiyetin mevcut olup henüz mülkiyet tespitinin de kesinleşmediği, mülkiyet ihtilaflı olduğu için hak sahibinin zilyetliğini de devredemeyeceği, bu durumda henüz hak sahibi olmayan davalıların satış vaadi sözleşmesi ile haklarını devredemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. ... Öte yandan, dava konusu taşınmaz hakkında tapu iptali ve tescil davası bulunması halinde bu davanın sonunda mülkiyet durumu değişebileceğinden eldeki satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil davasının sonucu da bu davanın sonucundan etkilenecektir. Bu nedenle, açılan tapu iptali ve tescil davalarının, 6100 sayılı HMK'nın 165/1. maddesi gereğince görülmekte olan dava için bekletici mesele yapılması gerekir....
Kaynağını Borçlar Kanununun 22. maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, Borçlar Kanununun 213. maddesi ile Türk Medeni Kanununun 706. ve Noterlik Kanununun 89. maddesi hükümleri uyarınca noter önünde re’sen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan sözleşme türüdür. Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Türk Medeni Kanununun 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir. Somut olaya gelince, satış vaadi sözleşmesine konu olan 33 ve 35 parsel sayılı taşınmazların payları toplamı ile paydalarının toplamının eşit olmadığı tapu kaydı ve bilirkişi raporundan anlaşılmıştır. Davacı tapu kaydındaki bu hata nedeniyle kendisine satış vaadi sözleşmesine konu edilen miktardan daha az payın verildiğini ileri sürmüştür....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 05.02.2007 gününde verilen dilekçe ile noter satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 29.11.2007 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... vekili, davalı ... ve mirasçı ... tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Davacı vekili, 05.02.2007 tarihli dilekçesi ile davalılar ... ve ...'ın murisi ... ... vekilinden 27.10.2004 tarihli noter satış vaadi sözleşmesiyle 4 sayılı parseldeki taşınmazda davalı murisin payının satın alındığını beyanla tapu iptali ve tescili istemiştir. Davalılar, dosyadaki 2006/703-618 sayılı veraset ilamına göre, mirasçı gözüken ... ve ... davaya cevap vermemişlerdir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 28.01.2011 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 31.01.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Davacılar, murisleri ...'a; davalılar ... ve ...'un 31.01.1980 tarihli davalı ...'ın 28.11.1983 tarihli, davalı ... ... ise 03.06.1980 tarihli satış vaadi sözleşmesi ile dava konusu 45 ve 46 parsel sayılı taşınmazlardaki hisselerini satmayı vaat ettiklerini ileri sürerek tapu iptali ve tescil istemişlerdir. Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur....
Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Türk Medeni Kanununun 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir. Taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanununun 125. maddesi hükmü gereğince on yıllık zamanaşımı süresi uygulanır ve bu süre sözleşmenin ifa olanağının doğması ile işlemeye başlar. Ancak satışı vaat edilen taşınmaz, sözleşme ile veya fiilen satış vaadini kabul eden kişiye yani vaat alacaklısına teslim edilmiş ise on yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra açılan davalarda zamanaşımı savunması Türk Medeni Kanununun 2. maddesinde yer alan “dürüst davranma kuralı” ile bağdaşmayacağından dinlenmez. Somut olayda, .. Noterliğinin 13.11.1964 tarihli 15351 yevmiye nolu re'sen satış vaadi mukavelesi ve vekaletname ile kendi adına asaleten ve ...'...