Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Daha önce işçiye kullandırılmayan izinler karşılığı olarak ödenmiş olan izin ücretleri de işverence geri istenebilir. 4857 sayılı İş Kanununun 53. maddesinde işçinin yıllık ücretli izin hakkından vazgeçemeyeceği kurala bağlandığına göre, işçinin daha önce ödenen izin ücretinin işe iade sonunda işçinin işe başlaması halinde işçinin kullanmadığı izin hakkına sayılması da doğru olmaz. Yıllık izin hakkı anayasal temeli olan bir dinlenme hakkı olup, işçinin iş sözleşmesinin devamı sırasında ücrete dönüşmez ve bu haktan vazgeçilemez. İşçinin iş sözleşmesinin devamı süresinde kullanmadığı yıllık izinlere ait ücreti istemesi mümkün değildir. Bu nedenle, işçinin iş sözleşmesinin devamı sırasında izin hakkının bulunduğunun tespitini istemesinde hukuki menfaati vardır. Somut olayda davalı işveren temyiz aşamasında davacının yıllık izinlerini kullandığına ilişkin imzalı izin belgeleri ibraz etmiştir. Bu izin belgeleri davacıya gösterilerek diyecekleri sorulmalıdır....

    Yıllık izin hesaplamasında takvim yılı değil davacının işe giriş tarihi esas alınarak hesaplama yapılması gerekir. Davacının işe giriş tarihi 23.05.1985 tarihidir. 2005 yılındaki izin hakkı 23.05.2005 tarihinde doğmuş ve bu belge 25.05.2005 tarihinde imzalanmış olmakla son sene hariç önceki dönemden kalan izin hakkı bulunmamaktadır. Davacının sözleşmesi 14.05.2008 tarihinde feshedilmiştir. Bu durumda 23.05.2005-23.05.2006 dönemi için 28 gün, 23.05.2006-23.05.2007 dönemi için 28 gün olmak üzere toplam 84 gün izin hakkı bulunmaktadır. 23.05.2007 tarihinden sonraki dönemde 1 tam yıl tamamlanmadan sözleşme 14.05.2008 tarihinde sona erdiğinden bu dönem için izin hakkı yoktur. Davacının 84 gün izin süresinden davalı tarafından 2005 yılından sonra 07.08.2006 ve 15.08.2007 tarihleri arasında kullandığı anlaşılan 56 günlük süre indirildiğinde bakiye yıllık izin süresi 28 gündür. 28 günlük izin karşılığı ücret alacağı 1771,84 TL’dir....

      İşçinin işe iade davası açması durumunda, izin ücretinin talep edilip edilemeyeceği davanın sonucuna göre belirlenmelidir. Gerçekten işçinin dava sonucu işe başlatılması durumunda, önceki fesih ortadan kalkmış olmakla ve iş ilişkisi devam ettiğinde 4857 sayılı Yasanın 59 uncu maddesi uyarınca izin ücreti istenemez. İşçinin işe başvurusuna rağmen yasal bir aylık işe başlatma süresi içinde işe alınmaması halinde ise, işe başlatmama anı fesih tarihi olarak kabul edildiğinden, izin alacağı bu tarihte muaccel olur. Yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükü işverene aittir. İşveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile kanıtlamalıdır. Bu konuda ispat yükü üzerinde olan işveren, işçiye yemin teklif edebilir. Aktin feshi halinde kullanılmayan yıllık izin sürelerine ait ücret, işçinin kendisine veya hak sahiplerine ödenir. Böylece, iş sözleşmesinin feshinde kullanılmayan yıllık ücretli izin hakkı izin alacağına dönüşür....

        Dosya içindeki izin talep formları ile yıllık izin kullanıma ilişkin belgelere göre davacının 427 gün izin kullandığı ve 169 gün izin alacağı bulunduğu sabittir. Ancak davacı 22.01.2013 tarihinde davalı işverene verdiği dilekçede kullanmadığı yıllık izin süresinin 164 gün olduğunu açıkça beyan etmiştir. Davalı tarafça davacının 2003 ve 2005 yılından önceki izinleri kullandığına ilişkin iki adet dilekçe ibraz edilmiş ise de bu belgeler çalışırken alındığından bunlara itibar olunamaz. Yine davalı tarafça davacının izin alacaklarının ödendiğine ilişkin ibraname ibraz edilmiş ise de ibraname 6098 sayılı TBK'nun 420. maddesine uygun bir şekilde düzenlenmemiş olup izin alacağı hususunda miktarda içermediğinden geçersizdir. Yine davalı tarafça ibraname ekinde ibraz edilen ikale sözleşmesine göre işçiye 15 gün karşılığı olan 1.105,29 TL izin ödemesi yapıldığı sabittir....

          B) Davalı cevabının özeti: Davalı vekili, davalının yıllık izin politikası olarak bütün işçilere 1 yılın sonunda hak etsinler veya etmesinder 1 aylık izin kullandırıldığını, davacının buna ilişkin dilekçe yazıp verdiğini ve yıllık izinlerini kullandığını, kullanmak istemediği izinler için izin ücreti ödendiğini, dosyadaki bordrolarda görünen izin ücretlerinin hesabına yattığını, banka kayıtlarına göre bu aylarda fazla ödeme yapıldığını yani yıllık izin ücretlerinin yatırıldığını, bu konuda gerekirse yurda giriş çıkış kayıtlarının celbedilmesini, iddia ve taleplerin yersiz olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir....

            Somut olayda mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının tüm çalışma dönemi boyunca yıllık izin kullanmadığı belirtilerek izin alacağı hesaplanmıştır. Davalı kamu kurumu olup, davacının yıllık izin kullandığına ilişkin izin talep formları ibraz edilmiştir. Mahkemece davalı tarafça ibraz edilen izin talep formları davacıya gösterilerek bir diyeceği olup olmadığı sorularak bu izin talep formları değerlendirmeye tabi tutulmak suretiyle davacının izin alacağı konusunda yeniden bir karar verilmelidir. F) Sonuç: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 15.02.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

              Yine, önceki çalışılan sürede bir yılı doldurmadığı için izne hak kazanılmayan arta kalan süreler de, işçinin aynı işverene ait işyeri ya da işyerlerindeki sonraki çalışmalarına eklenerek yıllık izin hakkı belirlenir. Yıllık izin, özde bir dinlenme hakkı olup, aralıklı çalışmalarda önceki dönem zamanaşımına uğramaz. İş sözleşmesinin işverence feshedilmesi halinde 17. maddede belirtilen yasal ya da arttırılmış bildirim önelleri ile 27. madde uyarınca işçiye verilmesi gereken iş arama izinleri, yıllık ücretli izin süreleri ile iç içe girmez. Kanundaki bu düzenleme karşısında işçi tarafından ihbar önelli fesih halinde bildirim öneli ile yıllık izin süresinin iç içe girebileceği kabul edilmelidir. Kanunda, iş sözleşmesinin feshinde ödenmesi gereken izin ücreti için kesin bir ödeme günü belirlenmiş değildir. Sözleşmenin feshi anı, yıllık ücretli izin hakkının ücrete dönüşmesi, bir başka anlatımla izin ücretine hak kazanma zamanı olarak Kanunda belirtilmiştir....

                Somut uyuşmazlıkta, ulusal bayram ve genel tatil günleri ile hafta tatili günleri, kullanılan izin süresinden sayılmamış, bu günlerde davacının yıllık izin kullanmadığı kabul edilerek hafta tatili ile bayram günleri dışına denk gelen süre ile ödemesi yapılan izin süresi, davacının toplam yıllık izin süresinden mahsup edilerek, bakiye süre için izin ücreti hesaplanmıştır. Ancak davacının İş Kanunu'nda ki düzenlemenin aksine her yıl için 30 gün üzerinden izin hakkı olduğu kabul edildiğinden, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 56/5. maddesinde yer alan “Yıllık ücretli izin günlerinin hesabında izin süresine rastlayan ulusal bayram, hafta tatili ve genel tatil günleri izin süresinden sayılmaz” hükmünün, sadece Kanun'un 53. maddesinde ki sürelere göre izin kullandırıldığında dikkate alınması gerekmektedir. Buna göre tatil ve bayram günlerine denk gelen süreler de, kullanılan yıllık izin günleri hesabına eklenmelidir....

                  Yine, önceki çalışılan sürede bir yılı doldurmadığı için izne hak kazanılmayan arta kalan süreler de, işçinin aynı işverene ait işyeri ya da işyerlerindeki sonraki çalışmalarına eklenerek yıllık izin hakkı belirlenir. Yıllık izin, özde bir dinlenme hakkı olup, aralıklı çalışmalarda önceki dönem zamanaşımına uğramaz. İş sözleşmesinin işverence feshedilmesi halinde 17. maddede belirtilen yasal ya da arttırılmış bildirim önelleri ile 27. madde uyarınca işçiye verilmesi gereken iş arama izinleri, yıllık ücretli izin süreleri ile iç içe girmez. Kanundaki bu düzenleme karşısında işçi tarafından ihbar önelli fesih halinde bildirim öneli ile yıllık izin süresinin iç içe girebileceği kabul edilmelidir. Kanunda, iş sözleşmesinin feshinde ödenmesi gereken izin ücreti için kesin bir ödeme günü belirlenmiş değildir. Sözleşmenin feshi anı, yıllık ücretli izin hakkının ücrete dönüşmesi, bir başka anlatımla izin ücretine hak kazanma zamanı olarak Kanunda belirtilmiştir....

                    Daha önce işçiye kullandırılmayan izinler karşılığı olarak ödenmiş olan izin ücretleri de işverence geri istenebilir. 4857 sayılı Yasanın 53 üncü maddesinde işçinin yıllık ücretli izin hakkından vazgeçemeyeceği kurala bağlandığına göre, işçinin daha önce ödenen izin ücretinin, işe iade sonunda işçinin işe başlaması halinde işçinin kullanmadığı izin hakkına sayılması da doğru olmaz. Yıllık izin hakkı Anayasal temeli olan bir dinlenme hakkı olup, işçinin iş sözleşmesinin devamı sırasında ücrete dönüşmez ve bu haktan vazgeçilemez. İşçinin iş sözleşmesinin devamı süresinde kullanmadığı yıllık izinlere ait ücreti istemesi mümkün değildir. Bu nedenle, işçinin iş sözleşmesinin devamı sırasında izin hakkının bulunduğunun tespitini istemesinde hukuki menfaati vardır. Somut olayda; davacı vekili, dava dilekçesinde, davacının senede yalnız 1 hafta, 7 gün izin kullanabildiğini bildirerek izin ücreti talebinde bulunmuştur....

                      UYAP Entegrasyonu