Bunun yanı sıra, hangi bilirkişi raporuna atıf yapıldığı hüküm fıkrasında gösterilmeden mahkemece nama ifaya izin verildiği gibi alınan rapor da denetime uygun ve infazı kabil nitelikte değildir. Gerçekten de, hükme esas alınan raporda nama ifası gerçekleşecek işlerin hangileri olduğu yanında ne surette ve hangi yöntemle giderilecekleri teknik yönden izah edilmiş değildir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Y A R G I T A Y K A R A R I Dava, kat karşılığı satış vaadi ve inşaat sözleşmesinden kaynaklanan, 'nama ifaya izin', 'kira kaybı' ve 'eksik ve ayıplı işler'den kaynaklanan alacağın tahsiline ilişkindir. Davanın bu niteliğine göre, inceleme görevi Yargıtay 23. Hukuk Dairesinindir. Ancak 11.04.2015 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan 2797 Sayılı Yargıtay Kanunu'nun 6644 sayılı Kanun ile değiştirilen 60. maddesinin üçüncü fıkrası gereğince dosyanın gerekli inceleme yapılmak üzere Hukuk İşbölümü İnceleme Kurulu'na gönderilmesine, 01.03.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Nama ifa; eseri yüklenicinin nam ve hesabına,iş sahibinin bizzat tamamlaması veya başka bir yükleniciye tamamlattırması demektir. Yüklenicinin eseri tamamlama olasılığı zayıf ve eserde tamamlanabilecek durumda ise, sözleşmenin tarafı olan iş sahibi, TBK 113, (BK 97) maddesi uyarınca nama ifaya izin isteyebilir. Açıklamalardan anlaşılacağı üzere yasal olarak nama ifaya izin isteme hakkı, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin tarafı olan arsa sahiplerine ait olup, sözleşmenin tarafı olmayan davacının TBK 113, BK 97 maddelerinden yararlanarak, böyle bir davayı açmaya aktif husumet ehliyeti bulunmamaktadır....
Dairemizin yerleşik içtihat ve uygulamalarında nama ifaya izin verilirken giderilmesi gereken eksikler, ayıpların nelerden ibaret olduğu ve bunların avans niteliğindeki giderim bedellerinin hüküm fıkrasında infazı mümkün olacak şekilde gösterilmesi gerektiği kabul edilmektedir. Davacı arsa sahipleri dava ve ıslah dilekçeleri ile eksik ve ayıplı işlerin giderim bedeli, güçlendirme masrafı, yapı kullanma izin belgesi alımı bedeli, kira bedeli, SGK masrafları, vergi ve harç ödemeleri için nama ifaya izin verilmesini talep etmişlerdir....
Ancak, gerçek kişi olan bir tacir, işlemi yaptığı anda bunun ticari işletmesiyle ilgili olmadığını diğer tarafa açıkça bildirdiği veya işin ticari sayılmasına durum elverişli olmadığı takdirde borç adi sayılır. 2) Taraflardan yalnız biri için ticari iş niteliğinde olan sözleşmeler, Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, diğeri için de ticari iş sayılır." şeklinde yasal düzenleme mevcut olup; somut olayda, davacı kooperatifin arsa sahibi; davalı kooperatifin ise yüklenici sıfatıyla kat karşılığı inşaat ve gayrımenkul satış vaadi sözleşmesi imzaladığı, sözleşmeye aykırılık nedeniyle ifaya izin ve alacak davası açıldığı anlaşılmakla; uyuşmazlık 1163 sayılı Kooperatifler Kanunundan kaynaklanmadığından, davanın HMK'nın 2. maddesi uyarınca genel hükümlere göre asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince ... 3....
Yukarıda açıklandığı gibi davacı arsa sahibinin talebi eksikliklerin giderilmesi için nama ifaya izin niteliğinde olup talebin niteliği itibariyle davanın tüm arsa sahipleri tarafından açılmasına gerek yoktur. Bu nedenle mahkemenin olaya uygun düşmeyen gerekçe ile davanın reddine karar vermesi yerinde olmamıştır. Yapılması gereken iş; davacıya sözleşmenin ifasına yönelik olarak sözleşme kapsamındaki hangi iş ve işlemlerin yapılması için yetki ve izin istediğini açıklatmak, talep edilen izin ve yetkileri denetleyerek uygun bulunanlar bakımından istemi kabul etmek, infazda tereddüde mahal bırakmamak için nama ifasına izin ve yetki verilen iş ve işlemleri hüküm fıkrasında tek tek göstermek suretiyle karar altına almaktan ibarettir. Açıklanan bu gerekçe ile kararın bozulması gerekmiştir....
Kararı, davalı-karşı davacı vekili temyiz etmiştir. 1-Karşı davada davacı vekilinin temyiz itirazları yönünden: Karşı dava, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine dayalı nama ifaya izin ve tazminat istemine ilişkindir. Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmeleri ya taraf iradelerinin birleşmesi ile ya da mahkeme kararı ile fesih edilebilir. Somut olayda, davacı arsa sahibi nama ifaya izin talep ederek sözleşmenin ayakta kalmasını amaçlamakta olup, mahkemenin sözleşmenin feshi yönünde taraf iradelerinin zımnen birleştiğine dair tespitinde isabet bulunmamaktadır....
Nama ifaya izin verilmesi halinde bunun bedelinin karşılamasını temin için talep üzerine yükleniciye ait bağımsız bölümlerin satışı için arsa sahibine yetki ve izin verilebilirse de bunun için talep edilen bağımsız bölüm ya da bölümlerin yükleniciye bırakılan ve onun adına kayıtlı bağımsız bölüm ya da bölümler olması ve eksik ve kusurlu işler ile gecikme tazminatı miktarını karşılayacak sayıdaki bağımsız bölümün satışıyla ilgili izin ve yetki verilmesi gerekmektedir....
Hakim bu talep üzerine konusunda uzman bilirkişi yardımı ile keşif yaparak eksik bırakılan ve ayıplı yapılmış olan iş kalemlerini ve bunların tamamlanması ve giderilmesi masraflarını, imalatın metraj, yöntem ve takribi bedellerini, diğer kurumlara olan borçları ve iskan masraflarını tahminen saptayarak izin kararını verir. İzin kararının hüküm fıkrasında da eksik ve ayıplı iş kalemleri ve diğer borç ve masrafların her birinin tahmini masrafları tek tek gösterilir. Genel nitelikli yetki ve izin verilemez....
davalılar tarafından verilen cevapta inşaatta eksik işlerin bulunduğunu irtifak tapusunun kurulması aşamasında edimlerini yerine getirmediklerini ikrar ettiklerini, bu nedenle kat irtifakı kurulması amacıyla nama ifaya ve benzeri işleri yapmak için izin verilmesini talep ve dava etmiştir....